Dönem: Eosen dönemi Bugüne kadar elde edilen tüm fosil örneklerinde, resimdeki 45 milyon yıllık fosilde de olduğu gibi, mayıs sinekleri şu anda sahip oldukları tüm özelliklerle birlikte görülmektedir. Bu da, evrim iddialarını tamamıyla anlamsız kılan bir durumdur. Somut bilimsel bulguların ortaya koyduğu gerçek, evrimin hiçbir zaman yaşanmadığı, tüm canlıları yarattığı her canlıyı bilen Allah'ın yarattığıdır. |
Dönem: Eosen dönemi 50 milyon yaşındaki bu kambur sinek fosili, evrim teorisinin yalanlarını açığa vurmakta ve Yaratılış'ın bir gerçek olduğunu göstermektedir. Bütün canlılar, Darwinistlerin söylediği gibi sözde ortak bir atadan türememiş ve ara aşamalardan geçmemişlerdir. Hepsi bir anda Allah'ın "Ol" demesiyle yaratılmışlardır. |
Dönem: Eosen dönemi |
Scelionid yaban arıları genelde dökülmüş yapraklar altında yaşarlar. Bu arıların çok fazla böcek türüne, özellikle bunların yumurtalarına zarar verdikleri bilinmektedir. Resimde görülen 50 milyon yıllık Scelionid yaban arısı fosilinin, günümüzdeki örneklerinden hiçbir farkı yoktur. |
Dönem: Eosen dönemi |
Boyları 5 – 50 mm arasında değişen, iki uzun antene sahip olan ve larvaları balıkçılıkta yem olarak kullanılan taş sinekleri milyonlarca yıldır hiçbir değişikliğe uğramamışlardır. Resimde görülen 50 milyon yıllık amber içindeki taş sineği fosiliyle günümüzde yaşayan taş sinekleri tıpatıp aynıdır. Hepsi Yaratılış'ın bir gerçek, evrimin iddialarının ise masaldan ibaret olduğunu göstermektedirler. |
Dönem: Eosen dönemi |
Dünyada 40.000'e yakın örümcek türü tespit edilmiştir. Bu küçük hayvanlar kimi zaman yuvasının statik hesaplarını yapabilen bir inşaat mühendisi, kimi zaman üstün tasarımlar yapan bir iç mimar, kimi zaman olağanüstü güçlü ve esnek ipler, öldürücü zehirler, eritici asitler üreten bir kimyager, kimi zaman da son derece kurnaz taktiklerle avlanan bir avcı olarak karşımıza çıkabilirler. Örümcekler şu an sahip oldukları tüm özelliklere yaratıldıkları ilk andan beri sahiplerdi. Resimdeki 50 milyon yaşındaki örümcek fosili de bu gerçeğin kanıtlarından biridir ve canlıların asla evrim geçirmediklerini göstermektedir. |
Dönem: Eosen dönemi |
Örümceğimsiler sınıfının eklembacaklılar takımına dahil olan bu muhteşem canlılar, aslında birer örümcek olmasalar da, örümcekleri taklit ederler. Böylece onları gören diğer canlılar birer zehir keseleri olduğunu ve ağ kurabildiklerini düşünür. Bu benzerlik onları düşmanlarından korur. İlginç görünümlü bu canlılar yaratıldıkları ilk günden beri aynı özelliklerle dünya üzerinde yaşam sürmektedirler. Resimdeki 50 milyon yıllık Opiliones fosili Darwinistlerin iddialarını çürüten bir delildir. |
Karınca |
Dönem: Eosen dönemi |
Canlıların küçük değişiklikler geçirerek günümüzdeki hallerini aldıklarını iddia eden evrimciler, bu temelsiz iddiayı destekleyecek tek bir delil dahi getiremezler. Çünkü bulunan tüm fosiller, canlıların hiç bir değişime uğramadığını kanıtlamaktadır. Resimde görülen ve aynı amber içinde 50 milyon yıl önce fosilleşmiş olan örümcek ve karınca fosili de tüm varlıkları Allah'ın yarattığının bir kanıtıdır. |
Dönem: Kretase dönemi |
1.300 türü bulunan bu canlı, 400 milyon yıldır dünya üzerinde aynı anatomik özelliklere saip olarak vardır. 2 gün su altında yaşamlarını sürdürübilen bu canlılar, gece avlanırlar. Resimdeki fosilde görülen 125 milyon yıllık akrep, günümüzde yaşayan akreplerle aynı özelliklere sahiptir. Akrepler hiç bir zaman evrim geçirmemiştir, onları da Allah yaratmıştır. |
Mantar sivrisineği ile birlikte amberin içinde başka canlılar da fosilleşmiştir. |
Dönem: Oligosen dönemi |
Bu 25 milyonluk mantar sivrisineği fosilindeki detayların tüm özelliklerinin korunmuş olması insanı hayrete düşürecek boyuttadır. Sineğin kanat yapısı, kanadındaki ince damarlar, sineğin bacağındaki eklemler, tüycükler, başındaki duyargaları günümüze aynen aktarılmış durumdadır. Evrimcilerin canlıların ilkelden daha gelişmişe doğru gittiği iddiası 350 milyon fosilin gün ışığına çıkmasıyla çürütülmüştür. Bu fosilde de görebileceğiniz gibi sinek mükemmel bir petek göz sistemine sahiptir. Petek gözleri olan canlılar "ommatid" adı verilen küçük gözleri sayesinde 360 derecelik bir açıyla dünyayı görürler. Çünkü her ommatid farklı bir yöne bakar. Örneğin karasinekte 4.000 küçük göz bulunur; ateş böceklerinin dişilerinde 300; mayıs böceklerinde 5.100; bazı böceklerde bu sayı 10.000-28.000 hatta 56.000 göze kadar yükselmektedir. Her ommatide 8 duyu hücresi bağlıdır ve petek göz saniyede yaklaşık 100 görüntü alabilmektedir. Şu açık bir gerçektir ki petek gözlere sahip olan canlılar insanlardan ve bazı diğer canlılardan çok daha iyi bir görüş yeteneğine sahiptir. Dolayısıyla 25 milyon yıl önce petek gözlere sahip canlıların yaşamış olması, canlıların ilkelden gelişmişe sözde bir evrim geçirmediğinin kanıtıdır. |
Dönem: Eosen dönemi |
Günümüzde tarım zararlılarından biri olarak tanınan hortumlu böcekler, evrimi yalanlayan delillerden biridir. Bu canlılar dünya üzerinde var oldukları günden beri hiçbir değişim geçirmemişlerdir. Diğer tüm canlıları olduğu gibi, hortumlu böcekleri de Allah, tüm özellikleri ile birlikte bir anda yaratmıştır. Allah üstün güç sahibidir. |
Dönem: Miosen dönemi |
"Nemf" diye de adlandırılan yusufçuk larvaları suda doğarlar. Canlıların erginlik halleri hiç bir şekilde değişmediği gibi, geçirdikleri larva evrelerinde de milyonlarca yıldır bir fark olmadığını fosil kayıtlarından görmekteyiz. 20 milyon yıllık bu yusufçuk larvası, günümüzde yaşayan yusufçuk larvalarından hiçbir şekilde farklılık göstermemektedir. Bu canlıların doğumlarından itibaren yetişkinlik hallerine gelinceye kadar geçirdikleri tüm aşamalar, Allah'ın mükemmel yaratışının örneklerindendir. |
Termit |
Dönem: Miyosen dönemi |
Coleoptera yani kınkanatlılar takımına dahil olan böcek türleri, bilinen en kalabalık böcek takımıdır. Boyları 1 mm ile 15 cm arasında değişen kınkanatlıların 350.000 kadar türü vardır. Amber içinde görülen ve sert kabukla kaplanmış bu böcek, kınkanatlılar arasında en ilginç görünüme sahip olanlardan bir tanesidir ve 23 - 5 milyon yıldır hiç değişmemiştir. Termitler ise, İsoptera takımından, kusursuz bir sosyal düzene sahip canlılardır. Görünüşleri karıncaları andırsa da, karıncalardan farklı canlılar olan termitlerin 3.000 kadar türü bulunur. Bu iki canlı grubuna dahil birer örneğin aynı amber içinde 23 - 5 milyon yıl önce fosilleşmiş olması ve her iki türün de günümüzde yaşayanlarla tıpatıp aynı özelliklere sahip olması, evrime vurulmuş bir darbedir. |
Dönem: Miosen dönemi |
Halictidae ailesine dahil olan bu arılar toplu halde yaşarlar. Bu küçük arılar yuvalarını bazen derinliği 2 m'yi bulan kuyular halinde oyarlar. Soğuğa karşı dayanıksız olan bu küçük arı cinsinin milyonlarca yıldır hiçbir anatomik değişime uğramamış olup tüm mükemmel uzuvlarıyla birlikte fosilleşmiş olması evrimcilerin iddia ettiği ara aşamaların asla yaşanmadığını kanıtlar. |
Dönem: Eosen dönemi |
Utah'da bulunan 54-37 milyon yıllık hortumlu böcek fosili milyonlarca yıldır bu canlının hiçbir değişikliğe uğramadığını gözler önüne serer. Fosile bakıldığında hortumlu böceğin bacaklarının ve bir zırhı andıran gövdesinin olduğu gibi durduğu görülmektedir. Fosiller, milyonlarca yıl önce yaşayan canlıların adeta resimlerini günümüze birebir yansıtmaktadır. Dolayısıyla fosillerin hiç değişmediğini gören evrimciler böceklerin evrimini açıklama konusunda tam bir açmaza düşmektedirler. Ünlü Fransız zoolog Pierre Paul Grassé evrimcilerin içine düştüğü bu çıkmazı şöyle ifade etmektedir: "Böceklerin kökeni konusunda tam bir karanlık içindeyiz." (Pierre - P. Grasse, Evolution of Living Organisims, New York: Academic Press, 1977, s.30) |
Dönem: Oligosen dönemi |
Fosil kayıtları, evrimcilerin geçmişte yaşadığını iddia ettikleri tek bir ara canlı örneği bile ortaya koymamıştır. Resimde görülen 30 milyon yıllık kuşaklı sinek fosili de bu gerçeği teyit etmektedir. Bugüne kadar dünyanın dört bir yanında milyonlarca fosil elde edilmiştir. Ve bu fosillerin tamamı evrimin hiçbir zaman yaşanmadığını, canlıların değişmeden günümüze kadar geldiğini yani hepsini Allah'ın yarattığını göstermektedir. |
Dönem: Oligosen dönemi |
Son derece kompleks yapılara sahip olan sivrisinekler, birçok konuda bilime ışık tutan özelliklere sahiptirler. Evrimciler sivrisineklerin şaşırtıcı özelliklerini zaman içinde küçük değişimlerle elde ettiklerini iddia ederler. Oysa 30 milyon yıllık bu sivrisinek fosiline bakıldığında, günümüzde yaşayan sivrisineklerle 30 milyon yıl önce yaşamış sivrisinekler arasında hiçbir farklılık olmadığı hemen anlaşılmaktadır. |
Dönem: Kretase dönemi |
Gryllidae (cırcır böceğigiller) familyasını oluşturan parlak siyah renkli, iri yuvarlak başlı, kısa kanatlı bu böcek türü, gündüzleri kendi kazdıkları çukurlarda saklanır. Erkeklerin ön kanatlarını birbirine sürterek çıkardıkları sesle tanınan bu canlılar, yaratıldıkları andan beri hiç bir değişim geçirmemişlerdir. 100 milyon yıllık cırcır böceği fosili bu gerçeği ortaya koymaktadır. Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117) |
Dönem: Eosen dönemi |
Darwinistler bugüne kadar teorilerini destekleyecek bir tane dahi fosil ortaya koyamamışlardır. Bu nedenle ya bulunan fosiller üzerinde çarpıtmalar yapar ya da sahte fosiller üretirler. Bir yandan da teorilerini yıkan milyonlarca fosil örneğini özenle halktan saklarlar. Ancak artık gerçekler saklanamayacak durumdadır. Fosiller canlıların değişmediklerinin, yani evrim geçirmediklerinin en önemli delillerindendir. Bu delillerden biri de resimde görülen 50 milyon yaşındaki çıyan fosilidir. |
Dönem: Kretase dönemi |
Mymaridae cinsi yaban arıları, yaban arılarının en küçüklerini oluşturan bir gruptur. 100 milyon yıllık bu fosilde görülen Myrmaridae yaban arısı fosili, bu canlıların hiç bir zaman evrim geçirmediğinin en büyük delilidir. Allah'ın ihtişamlı yaratması bir ayette şöyle bildirilmektedir: ...Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allah, herşeyin Yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır." (Rad Suresi, 16) |
Dönem: Kretase dönemi |
Odonata takımından olan bu canlıların vücutları çok dayanıklıdır. Çoğu zaman göllerin ve akarsuların olduğu bölgelerde görülen bu canlılar, büyük gözleri, uzun ve narin vücutları, mükemmel saydam kanatları, etkileyici renkleriyle bilinirler. Görme duyuları çok üstündür ve genellikle güneşli havalarda uçarlar. 125 milyon yıllık fosilinde güçlü kanatları tüm ayrıntılarıyla görülen yusufçuk günümüzde yaşayan yusufçuklardan tamamen farksızdır. Mühendislere ilham kaynağı olan üstün uçuş tekniğiyle yusufçuk, diğer tüm canlılar gibi bir anda ortaya çıkmıştır. Yani, tüm canlılar gibi yusufçuğu da Allah yaratmıştır, canlı hiçbir evrim geçirmemiştir. (www.darwinizmnedir.com) |
Dönem: Eosen dönemi |
Resimde görülen 50 milyon yıllık koşnil evrimcilerin iddia ettiği gibi evrim geçirerek günümüze gelmemiştir. 50 milyon yıl boyunca hiç değişmemiş olan bu canlı da tıpkı diğer canlılar gibi kusursuz yaratılmıştır ve bedeni milyonlarca yıl önce nasılsa şu anda da aynıdır. Evrimciler şu ana kadar buldukları bütün fosillerin içinde tek bir tane bile ara fosilin olmamasını açıklayamazlar. Buldukları canlıların fosilleri de son derece düzgündür, hiçbir patoloji yoktur. Milyonlarca yıl önce yaşayan karınca, zebra, tavşan, kuş, sinek, yusufçuk, yaban arısı, akrep, çekirge gibi tüm canlılar en ufak bir değişikliğe bile uğramadan günümüze kadar gelmişlerdir. |
Dönem: Kretase dönemi |
Akrepler kıskaçlarıyla, çeliğe benzeyen mükemmel zırhlarıyla, kuyruklarındaki düşmanlarını felç eden zehirleriyle son derece detaylı yaratılmış canlılardır. Resimdeki 125 milyon yıllık fosile baktığınızda akrebin tüm bu detaylarının tam olarak korunduğunu görebilirsiniz. Tam kafasının yanından çıkan kıskaçlarının şekli, yanlardan çıkan bacakları, yukarıya doğru kalkık, içinde zehir taşıyan keseciğin bulunduğu kuyruğu hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir. Allah, akrebin bedeninde son derece detaylı ve kusursuz sistemler yaratmıştır. Örneğin akrep, sahip olduğu üstün algılama sistemi sayesinde, avının yaydığı titreşim ve Rayleigh dalgalarını kullanarak onun yerini kolaylıkla belirler. Üstün donanımlı bilgisayarlarla karşılaştırabilecek bu sistem Allah'ın benzersiz yaratma sanatının delillerinden bir tanesidir. Akrebin 125 milyon yıl önce, aynı günümüzde yaşayan örneklerinde olduğu gibi tüm bu detaylarıyla fosilleşmiş olması hiç evrim geçirmemiş olduğunun kanıtıdır. |
Dönem: Oligosen dönemi |
Eğer bir canlı, milyonlarca yıl önceki tüm özellikleri ile günümüzde kusursuz şekilde varlığını sürdürüyorsa ve hiçbir değişim geçirmediyse, bu durum aşamalı evrim modelini tamamen ortadan kaldıracak kadar güçlü bir kanıttır. Öyle ki, yeryüzünde bunu kanıtlayacak tek bir örnek değil, milyonlarca örnek bulunmaktadır. Canlılar, milyonlarca yıl hatta kimi zaman yüz milyonlarca yıl önce var oldukları hallerinden hiçbir farklılık göstermemektedirler. Bu durum, Niles Eldredge'in açıkça ifade ettiği gibi, paleontologların, hala savunulmakta olan evrim fikrinden artık "kaçınmalarına" sebep olmaktadır: "Paleontologların evrimden bu kadar uzun süre kaçınmış olmaları hiç de şaşırtıcı değildir. Evrim asla gerçekleşmemiş gibi görünmektedir..." (http://members.iinet.net.au/~sejones/fsslrc02.html) Fosil kayıtlarındaki durağanlık, gerçekten de evrim savunucuları için en büyük problemi teşkil eder. Çünkü evrimciler, hayali evrim süreci için gereken kanıtları fosil kayıtlarında ararlar. Ancak fosil kayıtları, beklenen ara geçiş formları örneklerini vermemekte, dahası, yüz milyonlarca yıl içinde değişim geçirdiği iddia edilen bir canlının aslında hiçbir evrim geçirmediğini gözler önüne sermektedir. |
Dönem: Kretase dönemi |
Akrep türlerindeki detayların sadece birkaçına baktığınızda bile bu canlıların tesadüfler sonucunda var olamayacağını hemen görürsünüz. Örneğin kum akreplerinin görüş yeteneği oldukça yetersizdir ancak gece olduğunda avlarının yerlerini hiç şaşırmadan belirleyebilirler. Çöl akrebinin ayaklarında kuma konan bir kelebeğin titreşimlerini bile hissedebilen hassas algılayıcılar yer alır. Akreplerin bazen insanı bile öldürecek derecede kuvvetli olan zehirleri, vücutlarının arka tarafında bulunan mızrakları vasıtasıyla düşmanlara aktarılır. Vücudunu bir zırh gibi saran kabuğu ise akrebi yalnız düşmanlarından değil, radyasyondan bile koruyacak kadar dirençlidir. İnsan vücudunun radyasyona direnci 600 rads dolayındadır. Oysa akreplerde bu direnç 40–150 bin radsa kadar yükselir. Bütün bu detaylar 125 milyon yıl önce yaşayan akreplerde de eksiksiz olarak bulunur. Akrep tam 125 milyon yıl boyunca değişmeyen özellikleriyle evrim teorisinin hiç yaşanmadığını çok net bir şekilde ispat eder. |