Dönem: Kretase dönemi |
Resimde görülen 100 milyon yıllık örümcek akarı günümüzde yaşayan örneğiyle tamamen aynıdır ve hiçbir değişikliğe uğramamıştır. Eğer canlılar evrimcilerin iddia ettiği gibi evrim geçirmiş olsalardı, tüm yeryüzünün son derece patalojik canlıların fosilleriyle kaplı olması gerekirdi. Kafasından bacak çıkan, karnından ayaklar çıkan, bir gözü alnında olan, kuyruğu kafasından çıkan milyonlarca patolojik canlıya ait milyonlarca ara fosilin bulunması gerekirdi. Ama tam tersine bulunan milyonlarca yıllık fosillerin günümüzde yaşayan örnekleriyle tamamen aynı olması hiçbir değişikliğe uğramadıklarını, evrim geçirerek birbirlerinden türemediklerini çok açık bir şekilde ispat etmektedir. |
Dönem:Eosen dönemi |
Darwinizm'in temel iddiası, canlıların sürekli aşamalı olarak geliştikleri ve sözde evrim sürecinde ilerledikleri yönündedir. Fakat somut bulgulara bakıldığında Darwinistlerin bu hayali hikayesini destekleyen hiçbir delile rastlanmaz. Darwinizm, yaklaşık 150 yıldır, bilimsel bilgilerle bir kere dahi doğrulanmamış, tam tersine elde edilen her bulgudan darbe almıştır. Bu bulgulardan biri de resimdeki 50 milyon yıllık çulluk sineği fosilidir. Bu fosil diğer tüm sinek türleri gibi, çulluk sineklerinin de değişmediklerinin, yani evrim geçirmediklerinin ispatıdır. |
Dönem: Kretase dönemi |
Elde edilen 350 milyonu aşkın fosil, canlıların aşamalarla birbirlerinden türemediklerini, hiçbir şekilde evrimleşmediklerini gözler önüne sermiştir. Yukarıda gördüğünüz 100 milyon yıllık suikastçı böcek fosili hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir. Darwinistlerin hiç değişmemiş milyonlarca fosili görmelerine rağmen hala evrimin yaşandığını iddia etmeleri, bir dogmaya büyülenmiş şekilde inandıklarını göstermektedir. Evrimcilerin çabaları hiçbir fayda vermemiş, 21. yüzyıl fosil bilimi ile evrim teorisi tam anlamıyla çökmüştür. |
Dönem: Kretase dönemi |
Saçak kanatlılar olarak da bilinen Thysanoptera takımına dahil olan bu eklembacaklılar, genelde kırmızı, siyah ya da sarımsı kahverengi renklidirler. Amber içinde fosilleşmiş tripsler, hiç bir değişim geçirmediklerini bize gösteren, ideal bir ortamda saklanmışlardır. Resimdeki Myanmar amberinde 100 milyon yıldır saklanmış trips fosili, diğer tüm canlılar gibi tripslerin de evrim geçirmediklerini kanıtlar. |
Dönem: Eosen dönemi |
Anobiidae familyasından, zararlı bir kınkanatlı böcek türü olan Anobiumlar, beslenmeden bir yıl yaşayabilirler. Bu dayanıklı böcekler, dünyanın pek çok bölgesinde bulunurlar. Resimdeki Anobium, 50 milyon yıl önce Polonya'da bir amberin içinde hapsolmuş ve günümüze kadar fosilleşerek gelmiştir. Bu örnekte de görülmektedir ki, canlılar hiç bir zaman değişmemiş, evrimleşmemişlerdir. Fosiller canlıların Allah'ın yaratmasındaki üstün akıl, sanat ve kudreti bize göstermekte ve evrim taraftarlarının nasıl büyük bir çıkmaza düştüklerini kanıtlamaktadır. |
Dönem: Kretase dönemi |
Tipulidae familyasından olan bu sineklerin gövdeleri ve bacakları sivrisinekler gibi ince ve uzundur. Hastalık taşımazlar ancak tarımda mücadele edilen bir zararlı olarak görülürler. Bu türlerin dişisi yumurtalarını bitkilerin arasına bırakır. Yumurtadan çıkan larvalar da toprağın içine yerleşip bitki kökleriyle beslendiğinden sebze bahçelerine, ekinlere büyük zarar verirler. Bostan sinekleri yaz sonlarında, nemli yerlerdeki ve su kenarlarındaki bitkilerin arasında daha çok görülürler. Resimdeki 100 milyon yıllık bu bostan sineği fosili ile günümüzde yaşayan bostan sinekleri arasında hiçbir farklılık bulunmamaktadır. Bu, Allah'ın yaratma sanatıdır. Üstün güç sahibi Rabbimiz Allah birdir ve O'ndan başka Yaratıcı yoktur. |
Dönem: Eosen dönemi |
Tarih boyunca yaşamış canlılara bakıldığında, yaratıldıkları andan itibaren hiç bir değişikliğe uğramadan dünya üzerinde varlıklarını sürdürdüklerini görürüz. Bu 50 milyon yıllık asalak yaban arısı da, canlıların evrim geçirmediğinin, milyonlarca yıl öncesinden günümüze aynı özelliklere sahip olarak geldiklerinin kanıtlarından biridir. |
Dönem: Eosen dönemi |
Aslında sınıflandırma olarak bir sinek sayılmasa da sineğe benzediği için bu ismi alan beyaz sinekler, tarım alanlarındaki yaprak zararlılarından sayılırlar. Bu küçük canlılar, yaratıldıkları ilk günden beri aynı anatomik özelliklere sahiptirler. Resimdeki 50 milyon yıllık beyaz sinek, bu canlıların hiç bir zaman değişim geçirmediklerini kanıtlamaktadır. Allah her canlıyı yoktan var etmiştir. O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, herşeyi bilendir. Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O'dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir... (Hadid Suresi, 3-4) |
Dönem: Eosen dönemi |
Son yıllarda karıncalar üzerinde yapılan bilimsel araştırmalar, bu küçük hayvanların, 2-3 milimetrelik vücutlarının içerisine sığdırılmış 500.000 sinir hücresiyle, hayranlık uyandırıcı bir iletişim sistemine sahip olduklarını göstermiştir. Bu canlıların yaklaşık 14.000 türü olduğu belirtilmektedir. Her çeşidin de kendine özgü, hayranlık verici özellikleri bulunur. Bu canlıların anatomik yapıları da sosyal yaşamları da, yaratıldıkları günden beri hiç değişmemiştir. |
Termit Kanadı |
Dönem: Eosen dönemi |
Amberler, küçük canlıların hiç bozulmadan fosilleşebilmesi için mükemmel bir ortam oluştururlar. Bu 50 milyon yıllık amberde görülen yaprak biti ve termit kanadı da, canlıların hiç bir organının veya uzvunun değişim geçirmediğini, her canlının ilk var olduğu andan itibaren tam ve mükemmel olduğunu ve aynı mükemmellikte günümüze kadar geldiğini kanıtlamaktadır. Elbette ki böyle bir durumda evrimden söz etmek mümkün değildir. |
Dönem: Eosen dönemi |
Resimde görülen 50 milyon yıllık kabuk biti fosili, kabuk bitlerinin hiçbir anatomik değişim geçirmeden milyonlarca yıldır yaşayıp, günümüze geldiğini kanıtlamaktadır. |
Mantar Sivrisineği |
Dönem: Kretase dönemi |
Fosil bulgularının en önemli özelliklerinden biri, canlıların fosil kayıtlarında gözlemlendikleri jeolojik dönemler boyunca değişime uğramamalarıdır. Yani, bir canlı türü fosil kayıtlarında ilk olarak nasıl belirdiyse, bu tür yok olana kadar veya günümüze gelene kadar on milyonlarca, hatta yüz milyonlarca yıl boyunca hiçbir değişim göstermemekte, aynı yapıyı korumaktadır. Bunun anlamı açıktır: Evrim yoktur. Milyonlarca yıl boyunca değişmeden varlığını devam ettiren canlılardan biri de mantar sivrisinekleridir. Resimde, 100 milyon yaşındaki mantar sivrisineği görülmektedir. |
Dönem: Oligosen dönemi |
25 milyon yıllık kara sineğin muhteşem petek göz yapısının amberin içinde hiç bozulmadan kalmış olması tam anlamıyla bir mucizedir. Gözlerinde binlerce mercek bulunup, gördüklerini anlamlandıracak bir beyin sistemine sahip olması sinekteki mükemmel yaratılışı gösterir. Muhteşem düzgünlükteki mühendislik harikası gözlere sahip bu canlılar yaklaşık 390 milyon yıldır yaşamaktadırlar. Kompleks bileşik göz yapısı, 530 milyon yıl önce Kambriyen döneminde yaşamış olan trilobitlerde de görülmektedir. Son derece kompleks bir organ olan göz, evrimcilerin üzerinde konuşmaktan en çok kaçındıkları, teorilerini yerle bir eden konulardan da biridir. Bütün bu merceklerin görüntüyü birleştirip tek bir görüntüye dönüştürmesi Allah'ın yaratma sanatının üstünlüğünü gösterir. Milyonlarca yıl önce yaşayan kara sineğin böyle kompleks bir organa sahip olması evrim geçirmediğini, Allah'ın onu muhteşem bir sanatla yarattığını gösterir. |
Dönem: Oligosen dönemi |
Resimde görülen 25 milyon yıl önce yaşamış olan kambur sinek evrimcilerin kökenini açıklayamadıklarını itiraf ettikleri canlılardan biridir. Evrimciler, dinozorların kuşlara dönüştüğünü iddia ederken, sinek avlamak için ön ayaklarını çırpan bazı dinozorların "kanatlanıp havalandıklarını" öne sürerler. Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan, sadece hayal gücünün ürünü olan bu teori, aynı zamanda çok basit bir mantık çelişkisi de içermektedir. Çünkü evrimcilerin burada uçuşun kökenini açıklamak için verdikleri örnek, yani sinek, zaten mükemmel bir uçma yeteneğine sahiptir. İnsan saniyede 10 kere bile kolunu açıp kapayamazken, bazı sinekler saniyede ortalama 1000 kez kanat çırpma yeteneğine sahiptir. Üstelik sinekler her iki kanatlarını eş zamanlı olarak aynı anda çırparlar. Eğer kanatların titreşimi arasında en ufak bir uyumsuzluk olsa sinek dengesini yitirecektir, ama hiçbir zaman böyle bir uyumsuzluk olmaz. Küçücük bir sinek fosili bile evrimin hiç yaşanmadığının çok açık bir delilidir. |
Dönem: Oligosen dönemi |
Evrim teorisi, türlerin doğa tarihi hakkında yazılan, ancak bu alanda elde edilen bilimsel bulgularla kesin olarak yalanlanan hayali bir hikayeden ibarettir. Yaşayan fosiller, çevrenin canlılar üzerindeki etkisinin "evrim" değil, tam aksine "evrimsizlik" olduğunu göstermektedir. Türler günümüzdeki beden yapılarına tesadüfi bir değişim sürecinden geçerek ulaşmamışlardır. Hepsi Allah tarafından kusursuzca bir anda var edilmişlerdir ve yeryüzündeki varlıkları boyunca hep ilk yaratıldıkları şekilde yaşamışlardır. Bu 25 milyon yıllık bostan sineğinin gövdesi, kanatları, duyargaları ve petek gözlerinin mükemmel yapısı olanca netliğiyle görülmektedir. Yumuşak dokuların amber içinde milyonlarca yıldır aynen muhafaza edilmiş olması bostan sineklerinin hiçbir değişim geçirmediğinin çok güçlü bir kanıtıdır. |
Dönem: Kretase dönemi |
Cecidomyiidae familyasına dahil olan bu küçük canlılar, bitkilerde gal oluşturmaları ile tanınırlar. Gal, bitki dokularının yaralanması sonucu oluşan anormal gelişmedir. Larvalar galin içinde oluşan fazla bitki dokularıyla beslenirler. Tarih boyunca yaşayan canlı türlerinin hiç birinin ne anatomik yapısı ne de yaşam ve beslenme şekilleri bir farklılık göstermiştir. Resimde görülen 100 milyon yıllık gal sineği de bu gerçeğin kanıtlarından yalnızca biridir. |
Dönem: Eosen dönemi |
Brachycare alttakımına dahil olan bu sineklerin yaklaşık 177 ayrı familyası vardır. Şimdiye kadar elde edilmiş fosil kayıtlarında, dünyanın birçok yerinde rastlanılan bu sinek cinslerinin evrim geçirdiğine dair bir bulguya hiçbir şekilde rastlanmamıştır. Allah tüm canlıları eksiksiz olarak yaratmıştır. |
Dönem: Kretase dönemi |
Ters döndürüldüğünde takla atıp eski haline dönebilen bu böcek, kınkanatlıların Elateridae familyasındandır. Takla böceğinin yaklaşık 7.000 kadar türü vardır. Ters durumdayken kendisine dokunulduğunda genellikle hareket etmeyip ölü taklidi yapan takla böceklerinin boyları 12-30 mm arasında değişmektedir. Resimde görülen 100 milyon yıllık takla böceği günümüzde yaşayan örnekleriyle aynı özelliklere sahiptir ve onlar gibi yaşamıştır. Kullandığı yöntemleri sözde evrimle değil Allah'ın kendisine ilham ettiği şekilde yapar. Allah her canlıyı farklı özellikleriyle benzersiz yaratandır. |
Dönem: Kretase dönemi |
Trips, Thysanoptera takımından eklembacaklıların ortak adıdır. Boyları yaklaşık 0.5-10 mm arasında değişen trips böceğinin 100 milyon yıllık fosilinin, günümüzdeki tripsten hiç bir farkı yoktur. 100 milyon önceki bu canlı günümüzde yaşayanlarla aynı beden, kanat ve duyarga yapısına sahiptir. Bu durum tripslerin de diğer canlılar gibi evrim geçirmediklerinin delillerinden biridir. Tripsleri yaratan ve tüm özelliklerini onlara veren her türlü yaratmayı bilen Allah'tır. |
Dönem: Kretase dönemi |
Özellikle tropikal bölgelerde yaşayan termitler, yükseklikleri 4-5 metreye varabilen çamurdan inşa edilmiş kulelerde muhteşem koloniler kurarlar. Bu minyatür şehirlerdeki yapılar, sürekli değişen iklim şartlarına uyum sağlayacak şekilde inşa edilir. Isoptera takımına dahil olan termitlerin oluşturduğu şehirler sadece sosyal açıdan değil, şehirlerdeki düzen bakımından da kusursuzdur. Resimde görülen 100 milyon yaşındaki termit fosili, bu canlıların asla evrim geçirmediklerinin delilidir. |
Dönem: Kretase dönemi |
Bazı türleri zehirli olan bu canlılara kırsal alanlarda ve ağaçlık yerlerde sıklıkla rastlanır, dünyanın hemen her yerinde yaşarlar. Myriapoda alt filumunun Chilopoda sınıfına dahil bu canlılar var oldukları günden bu yana hiçbir değişikliğe uğramamışlardır. Resimdeki 100 milyon yıllık çıyan fosili de, bu canlıların evrim geçirmediğinin kanıtıdır. |
Dönem: Oligosen dönemi |
Ateş böcekleri kendi bedenlerinde soğuk ışık üretebilen mucize canlılardır. Işık insan hayatı için vazgeçilmez bir gerekliliktir. İnsanlar çağlar boyu ışık elde etmek için pek çok farklı yöntem denemişler, çeşitli araç gereçler kullanmışlardır. Ateş böceği ise kendi bedeninde dışarıdan hiçbir kimyasal madde kullanmadan, hiçbir bilgi ve tecrübeye sahip olmadan maksimum randımanla bu soğuk ışığı üretebilmektedir. Bilim adamları yıllardır sürdürdükleri araştırmalar ve çalışmalarla ateş böceklerinin ürettikleri kadar verimli bir ışık üretmeye çalışmaktadırlar. Işıktan maksimum verim elde eden ve neredeyse hiç enerji kaybetmeyen ateş böcekleri, bu özellikleri nedeniyle yıllardır araştırma konusu olmuştur. Allah canlılarda böyle mükemmel özellikler yaratmış ve insanlar için de onları örnekler kılmıştır. Yüce Allah'ın detaylar yaratmasının hikmetlerinden biri de, insanları düşündürmektir. Bu 25 milyon yıllık ateş böceği fosili bize canlıların ilk yaratıldıkları andan itibaren mükemmel özelliklerinin olduğunu, 25 milyon yıldır hiç değişmediklerini ve Darwinistlerin iddia ettikleri gibi bir evrim yaşanmadığını ispatlamaktadır. |
Dönem: Eosen dönemi |
Oniscoidea alt grubuna dahil bu canlılar da diğer tüm canlı türleri gibi hiç değişmeden günümüze gelmiştir. Evrimcilerin iddia ettikleri evrim basamakları gerçekten yaşanmış olsaydı, canlıların geçirdikleri ara aşamaların mutlaka fosil kayıtlarında bulunması gerekirdi. Fakat 45 milyon yıllık bu İsopod fosilinde de görüldüğü gibi, hiç bir canlı türü zaman içinde değişim geçirmemiştir. |
Dönem: Eosen dönemi |
Boyları 2 mm ile 22 mm arasında değişebilen bu eklembacaklılar, örümcekler gibi 8 bacağa sahiptir fakat örümcekler gibi zehir bezleri veya ağ bezleri bulunmaz. Örümceleri taklit ederek yaşayan Opilioneslerin 45 milyon yıl boyunca hiç bir anatomik değişikliğe uğramadıkları, resimdeki fosilden kolayca anlaşılmaktadır. |