Yaşayan Fosiller |
Kayın |
Dönem: Eosen dönemi Bitkilerin evrimi senaryoları, hiçbir bilimsel delili olmayan hayal ürünü hikayelerden ibarettir. Zaman zaman evrimcilerin kendileri de bu gerçeği itiraf ederler. Örneğin ünlü evrimci botanikçilerden Prof. N. Heribert Nilsson, bitkilerin evrimi masalını ispatlamak için yaptığı tüm çalışmaların, fosil kayıtları karşısında yerle bir olduğunu şöyle itiraf eder: "Evrimi, 40 yıldan fazla süren bir deney ile kanıtlama teşebbüslerim sonunda başarısızlıkla sonuçlandı… Fosil materyali şu anda o kadar tamdır ki, yeni sınıflar oluşturmak mümkün olmuştur ve geçiş dizilerinin bulunmayışı, materyal eksikliği ile açıklanamaz bulunmaktadır. (Fosil kayıtlarındaki) boşluklar gerçektir; asla tamamlanamayacaklardır." (Arthur C. Custance, The Earth Before Man, Part II, Doorway Publications, s. 51) |
Dönem: Eosen dönemi |
Sedir ağaçları hep sedir, meşe ağaçları hep meşe, çınar ağaçları hep çınar, gürgen ağaçları hep gürgen olarak var olmuşlardır. Hiçbiri bir diğerinden türememiş, hiçbiri bir diğerine dönüşmemiştir. Resimdeki yaklaşık 50 milyon yıllık beyaz sedir ağacı yaprağı da bu gerçeği teyit etmektedir. |
Dönem: Miosen dönemi |
Bundan yaklaşık 23 milyon yıl önce yaşayan frenk üzümleri de tıpkı günümüzde yaşayan örnekleri gibiydi. Muhteşem üzümler 23 milyon yıl önce de bugünkü görünümlerindeydi. Fosillerde açıkça gördüğümüz gibi yaprakları, meyveleri, tohumları, kökleri hiçbir değişikliğe uğramamış olan bu canlılar, evrim teorisinin önündeki milyonlarca engelden sadece biridir. |
Dönem: Eosen dönemi |
150 yıldır yapılan fosil araştırmaları Darwin'in ve onu izleyen evrimcilerin boş yere umutlandıklarını göstermiş ve bir tek ara geçiş formuna ait fosil bile bulunamamıştır. Günümüzde dünyanın her yerinde, binlerce müzede ve koleksiyonda yaklaşık 350 milyon fosil bulunmaktadır. Bu fosillerin hepsi birbirlerinden kesin hatlarla ayrılan, özgün yapılara sahip türlere aittir. Evrimcilerin ümitle aradıkları yarı balık-yarı amfibiyen, yarı dinozor-yarı kuş, yarı maymun-yarı insan ve benzeri canlıların fosillerine kesinlikle rastlanmamıştır. Elde edilen fosillerin tamamı resimde görülen palmiye fosili yaprağı gibi, evrimi yalanlayan bulgulardır. |
Sekoya dalı Sekoya ağacı |
Dönem: Eosen dönemi |
Bütün bitkiler gerekli olan maddeleri topraktan alabilecekleri bir dağıtım şebekesi ile donatılmışlardır. Bu şebeke topraktan temin edilen mineralleri ve suyu, gerekli miktarlarda olacak şekilde ihtiyaç duyulan merkezlere en kısa zamanda iletir. Bilimadamlarının bulgularına göre, bitkiler bu zor işi başarmak için birden fazla metot kullanırlar. Bitkilerde suyun ve besinlerin taşınması birbirinden farklı özelliklere sahip yapılar sayesinde gerçekleşir. Bunlar taşıma ve dağıtma kanallarıdır ve bu kusursuz yapı, bundan milyonlarca yıl önce yaşamış bitkilerde de eksiksiz olarak vardır. Bitkileri yaratan üstün güç sahibi Allah'tır, Allah her türlü yaratmayı bilendir. |
Dönem: Eosen dönemi |
Darwinistlerin, yıllardan beri evrim yalanını ısrarla savunmalarının sebebi materyalizme olan dogmatik bağlılıklarıdır. Evrimci Jonathan Wells bu konuda şu açıklamayı yapmıştır: ... Darwinizm'i gerçek gibi gösteren şey kanıt değil, materyalist felsefedir. 1997'de Harvard genetikçilerinden Richard C. Lewontin, kendisinin ve Carl Sagan'ın bir keresinde Darwinizm'i bir münazarada nasıl savunduğunu anlatmıştı: "Kurgularının bazı aşikar saçmalıklarına rağmen bilimin tarafını tuttuk… Çünkü öncelikli bir sorumluluğumuz vardı, materyalizm için sorumluluğumuz." (Jonathan Welss, Ph.D., The Politically Incorrect Guide to Darwinism and Intelligent Design, Regnery Publishing Inc., Washington, 2006, s. 69) Bilimin ortaya koyduğu delillere önyargısız olarak bakanlar evrimin hiçbir zaman yaşanmadığını görmekte ve kabul etmektedirler. Bu delillerin başında yüz milyonlarca fosil vardır, bunlardan biri ise resimde görülen 50 milyon yıllık karaağaç yaprağı fosilidir. |
Dönem: Eosen dönemi |
İsveçli embriyolog Soren Lovtrup, Darwinizm yalanını şu sözlerle dile getirmiştir: İnanıyorum ki, bir gün Darwin miti bilim tarihindeki en büyük aldatmaca olarak yerini alacak. Bu olduğunda ise pek çok insan şu soruyu soracak: "Böyle bir şey nasıl olabildi?" (S. Lovtrup, Darwinism: The Refutation of a Myth, Londra, Croom Helmm, 1987, s. 422 - Nicholas Comninellis, Creative Defense, Evidence Against Evolution, Master Books, 2001, s. 220) İnsanlar gerçekten de günümüzde Darwinistler tarafından aldatılmış olmanın şokunu yaşamaya başlamışlardır. Dünya çapında bir oyunun parçası olduklarını gün geçtikçe daha fazla fark etmektedirler. Yakın bir gelecekte batıl Darwinizm dininin gerçek yüzü, tüm dünya tarafından tam olarak anlaşılacak ve insanlar gerçekten de aldatılmış olmayı şaşkınlıkla karşılayacaklardır. Bir yalandan kurtulmalarının ardından Darwinizm'in kirlettiği akıl ve vicdanları temizlenmiş olacak ve herşeyin Allah'ın muhteşem yaratışının eserleri olduğunu kavrayacaklardır. |
Dönem: Paleosen dönemi |
Bulunan fosillerin istisnasız hepsi evrimi reddetmektedir ve Darwinistler de bu gerçeğin farkındadırlar. Ali Demirsoy, Darwinizm'in fosiller karşısındaki yenilgisini itiraf eden evrimcilerden sadece biridir: "Evrimde açıklanması en zor olan kademelerden biri de bu ilkel canlılardan, nasıl olup da organelli ve karmaşık hücrelerin meydana geldiğini bilimsel olarak açıklamaktır. Esasında bu iki form arasında gerçek bir geçiş formu da bulunamamıştır. Bir hücreliler ve çok hücreliler bu karmaşık yapıyı tümüyle taşırlar, herhangi bir şekilde daha basit yapılı organelleri olan ya da bunlardan birinin daha ilkel olduğu bir gruba veya canlıya rastlanmamıştır. Yani taşınan organeller her haliyle gelişmiştir. Basit ve ilkel formları yoktur." (Prof. Dr. Ali Demirsoy, Kalıtım ve Evrim, Ankara, Meteksan Yayınları, s.79) |
Dönem: Eosen dönemi |
Kışın toprak donduğu için ağaç kökleri bir süre sonra topraktan su alamaz duruma gelir. Ayrıca kışın çok az yağmur yağar, yağışların çoğu da kar olarak düşer. Bu nedenle ağaçların kış mevsiminde ortaya çıkan susuzluğa dayanıklı olmaları gerekmektedir. İşte ağaçlar bu dayanıklılığı yaprakları sayesinde kazanırlar. Örneğin; birçok kozalaklı ağacın yaprakları sert bir deri gibidir ve dökülmez. Yapraklarının üzerindeki mumlu yüzey de suyun buharlaşma yolu ile kaybını azaltır ve bu dayanıklılık yaprakların dökülmesini ya da su basıncı dolayısıyla bitkinin solmasını önler. Bundan başka kozalaklı ağaçların yapraklarının çoğu iğne şeklindedir ve dona karşı da dayanıklıdır. Ayrıca bu bitkiler her bahar mevsiminde yeni yaprakları açtığında da enerji toplarlar. Bitkiler bu özelliklerini aşama aşama kazanmamışlardır, bu hayranlık uyandırıcı detayları onlara kör tesadüfler vermemiştir. Tüm canlılar gibi bitkileri de sahip oldukları herşeyle birlikte Allah bir anda yaratmıştır. |
Dönem: Miosen dönemi |
Darwin'e göre hayat tek bir hücrenin tesadüfen oluşmasıyla başlamış, bu hücrenin zaman içinde gelişmesiyle bugünkü canlılar alemi oluşmuştu. Bu varsayımın doğru olmadığını ispatlayan en önemli bilimsel bulgulardan biri ise fosil kayıtları oldu. Resimde gördüğünüz yaklaşık 23 milyon yıllık bu yaprak fosili gibi yüz milyonlarca fosil, Darwin'in teorisinin doğru olmadığını gözler önüne serdi. Buna göre canlılar evrimle değil Allah'ın üstün yaratmasıyla var olmuşlardır. |
Dönem: Eosen dönemi |
Fosil kayıtlarında yüzlerce bitki türü birdenbire, sahip oldukları tüm özelliklerle aniden ortaya çıkmaktadır. Ve bu durum evrimcilerin asla açıklayamadıkları, onlar açısından çok büyük bir problemdir. Hatta evrim teorisinin kurucusu olan Charles Darwin'i bu problem hayretler içinde bırakmış ve Darwin bu düşüncesini şöyle itiraf etmiştir: Bitki aleminin tarihinde yüksek seviyeli bitkilerin açıkça aniden ve birdenbire gelişimleri kadar bana daha olağanüstü gelen bir olay yoktur. Bütün bu bitki fosillerinde de görüldüğü gibi, günümüz bitkileriyle yüz milyonlarca yıl önce yaşamış olan bitkiler arasında şekil ve yapı olarak hiçbir fark yoktur. (F. Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, 1887, s. 248) |
Dönem: Paleosen dönemi |
Kavak, söğütgiller (Salicaceae) familyasından Populus cinsini oluşturan bitkilere verilen ortak addır. Bu bitkiler, yaratıldıkları ilk günden beri hiçbir değişiklik geçirmemişlerdir. Resimde görülen 58 milyon yıllık kavak yaprağı, günümüzde varolan kavak yapraklarından tamamen farksızdır. |
Dönem: Eosen dönemi |
Titrek kavak (Populus tremula), söğütgiller (Salicaceae) familyasından 25 m'ye kadar uzayabilen bir kavak türüdür. Dünyanın birçok yerinde rastlanılan bu bitkilerin 50 milyon yıldır hiçbir değişiklik geçirmediği, resimdeki fosilden kolayca anlaşılmaktadır. On milyonlarca yıl boyunca en küçük bir değişikliğe uğramayan kavaklar, evrim olmadığının somut delilidir. Kavakları, diğer tüm canlıları olduğu gibi Allah yaratmıştır. |
Dönem: Eosen dönemi |
Kızılağaç, huşgiller (Betulaceae) familyasının Alnus cinsinden ağaç türlerine verilen addır. Türkiye'de de çeşitli alt türleri bulunmaktadır. Kanada, British Columbia'da bulunan 50 milyon yıllık bu kızılağaç yaprağı fosili ise, evrimcilerin iddia ettiği aşamalı gelişmenin asla gerçekleşmediğinin somut bir kanıtıdır. Allah kızılağaçları bugünkü görünümleri ve özellikleri ile yaratmıştır. |
Dönem: Eosen dönemi |
Kışın yaprağını döken orman ağaçlarından olan kayın, kayıngiller (Fagaceae) familyasının Fagus cinsini oluşturur. Darwinistler canlıların ortak bir atadan gelip, zaman içinde küçük değişikliklerle birbirlerinden farklılaştıklarını iddia ederler. Paleontoloji bilimi ise bu iddiayı 350 milyon somut delille reddetmektedir. Resimde görülen 50 milyon yıllık kayın ağacı yaprağı fosili de yaratılışı ispat eden delillerden biridir. |
Dönem: Eosen dönemi |
Kayaarmudu ağacı yaratılmış tüm canlılar gibi, milyonlarca yıldır hiç bir değişikliğe uğramamıştır. Resimde görülen 50 milyon yıllık kayaarmudu yaprağı fosilinin, günümüzde yaşayan kayaarmudu ağaçlarının yapraklarından hiç bir farkı yoktur. Bu da evrimin gerçekleşmediğinin ve tüm canlıları Yüce Allah'ın yarattığının somut delillerinden biridir. |
Dönem: Kretase dönemi |
Fosil kayıtlarında milyarlarca yıl önce yaşamış olan canlıların dahi fosilleri korunmuştur. Buna rağmen, evrimcilerin iddia ettikleri hayali ara geçiş formlarına ait tek bir tane bile fosilin bulunamamış olması oldukça dikkat çekicidir. Karıncalardan bakterilere, kuşlardan çiçekli bitkilere kadar birçok canlı türünün fosilleri mevcuttur. Bunlaırn hepsi de evrim olmadığının delilidir. Resimde görülen 95 milyon yıllık yosun fosili de bunlardan biridir. |
Dönem: Eosen dönemi |
En küçük otsu bir bitkiden dünyadaki en yüksek ağaçlara kadar her bitki topraktan kökleri vasıtası ile aldığı mineralleri ve suyu en uçtaki yaprakları da dahil olmak üzere her yere dağıtmak zorundadır. Bu, bitkiler için son derece önemli bir ihtiyaçtır çünkü su ve mineraller bitkinin en fazla ihtiyaç duyduğu maddelerdir. Peki toprağın derinliklerinde saklı duran su ve madensel tuzlar bitki tarafından nasıl alınır? Ayrıca bitkiler kökleri vasıtasıyla topraktan emdikleri bu maddeleri, gövdelerinin farklı bölgelerine nasıl iletirler? Bu zor işlemleri yaparken ne gibi yöntemler kullanırlar? Günümüzde bu işlem çeşitli hidrofor sistemleri kullanılarak gerçekleştirilir. Bitkilerdeki taşıma ve dağıtma işlemleri de bir nevi hidrofor sistemi ile sağlanır. Bitkilerdeki, bu hidrofor sisteminin varlığı yaklaşık 200 yıl önce keşfedilmiştir. Ancak bitkiler bu önemli özelliğe milyonlarca yıldır sahiptirler. Bu konuda evrimcilerin yapabilecekleri hiçbir akılcı açıklama yoktur. |
Dönem: Eosen dönemi |
Bitkiler ilk yaratıldıkları andan itibaren fotosentez yaparak güneş ışığını besine çevirmeyi bilirler, meyva ağaçları ilk yaratıldıkları andan itibaren kuru toprağı, suyu, havayı kullanarak eşsiz lezzetteki meyvaları oluşturmayı bilirler, metrelerce yükseklikteki ağaçlar yine ilk yaratıldıkları andan itibaren yer çekimine aykırı hareket ederek topraktan aldıkları suyu en uçtaki yapraklarına kadar ulaştırmayı bilirler. Bitkileri benzersiz yaratan ve onlara bu özellikleri veren Yüce Allah'tır. Allah her yaratmayı bilir. Yeryüzünde canlılar arasında müthiş bir düzen ve işbirliği vardır. Tüm bunların evrimcilerin iddia ettikleri gibi rastgele tesadüfler sonucu meydana gelmesi mümkün değildir ve bu iddia son derece mantıksız ve bilim dışıdır. Resimdeki 50 milyon yıllık yabani vişne yaprağı fosili de, bu bitkinin 50 milyon yıl önce de şimdi sahip olduğu özelliklere eksiksiz sahip olduğunun delilidir. |
Dönem: Oligosen Dönemi |
Fosillerin muhafaza edildiği ortamlardan biri de amberlerdir. Ağaçlardan çıkan amberlerin bir bitkinin veya bir canlının üzerine akıp donmasıyla o anın sanki milyonlarca yıl dayanacak bir fotoğrafı çekilmiş olur. Amber fosillerin ayırt edici özelliği hapsettiği canlının tüm dokusunu muhafaza etmesidir. Yumuşak dokuların en ince ayrıntısna kadar görülebildiği amberler canlıların yumuşak dokularında da milyonlarca yıldır hiçbir değişiklik olmadığını kanıtlarlar. Bu 25 milyon yıllık eğrelti otu fosilinin günümüzde yaşayan eğrelti otuyla hiçbir farkı yoktur. Evrim yaşanmamıştır. |
Dönem: Pliosen dönemi |
Doğada hemen her yerde yetişen farklı türlerde ceviz ağaçları mevcuttur. Burada fosillerini gördüğümüz cevizler milyonlarca yıl içinde hiçbir değişikliğe uğramamış, yaratıldıkları ilk günden beri aynı şekilde varlıklarını sürdürmüşlerdir. |
Dönem: Paleosen dönemi |
Evrimciler, canlıların birbirlerinden kademe kademe evrimleşerek türediği iddialarını doğrulayabilmek için fosil kalıntılarına başvurmak isterler. Ancak bugün fosil kayıtlarının %99'u ortaya çıkarılmış olmasına rağmen evrim iddiasına destek olarak öne sürebildikleri tek bir delil bile yoktur. Resimde görülen 58 milyon yıllık incir yaprağı fosili de evrim olmadığı gerçeğinin kanıtlarındandır. |