Dönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi
Yaş: 155 - 144 milyon yıl
Bölge: Solnhofen Oluşumu, Almanya
Tatlı su ıstakozu olarak da adlandırılan kerevitler, yüz milyon yılı aşkın zamandır değişmeyen canlılardan biridir. Astacoidea üst familyasına dahil olan bu canlılar, genellikle çok soğuk olmayan tatlı sularda yaşarlar. Bazı türleri ise yerin yaklaşık 3 metre altında dahi yaşayabilmektedir.
Resimde görülen kerevit fosili 155 - 144 milyon yaşındadır ve günümüzdeki kerevitlerden hiçbir farkı bulunmamaktadır. Bu durum, evrimcilerin canlıların kökeni konusundaki iddialarını bir defa daha geçersiz kılarken, Yaratılış’ın açık bir gerçek olduğunu göstermektedir.
Dönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi
Yaş: 150 milyon yıl
Bölge: Solnhofen Oluşumu, Almanya
Resimdeki 150 milyon yıllık at nalı yengeci fosili, söz konusu canlıların yüz milyon yılı aşkın zamandır değişmediklerinin delilidir. Bu delilin gösterdiği gerçek çok açık ve anlaşılırdır: Tarih boyunca evrim yaşanmamış, tüm canlıları Yüce Allah yaratmıştır.
Dönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi
Yaş: 206 - 144 milyon yıl
Bölge: Solnhofen Oluşumu, Almanya
Evrimcilerin soyu tükenmiş bir ara-geçiş canlısı olarak ortaya attıkları ama günümüzde halen yaşayan bir dip balığı olduğu anlaşılan Coelacanth gibi canlıların fosilleri, evrim teorisinin değişim senaryosunu yalanlayan çok çarpıcı bir tablo çizmektedir.
Fosil kayıtlarına göre 410 milyon yıl öncesine dayanan Coelacanth, evrimciler tarafından, balıklar ile amfibiyenler arasında yer alan çok güçlü bir ara form delili sayılıyordu. 70 milyon yıl önce fosil kayıtlarından gizemli bir şekilde silinmiş ve o dönemde soyunun tükendiğine inanılmıştı. Fakat durum farklıydı. İlki 1938 yılında Güney Afrika’da, ikincisi 1952 yılında Madagaskar’ın Kuzeybatısındaki Comores adalarında ve diğeri ise 1998 yılında Endonezya Sulawesi’de olmak üzere Coelacanth, 200'den fazla kere günümüz okyanuslarında yakalandı. Ele geçirilen ilk Coelacanth karşısında şaşkınlığını açıkça ifade etmekten kendini alamayan evrimci paleontolog J. L. B. Smith, "Yolda dinozora rastlasaydım, daha çok şaşırmazdım," diyordu. (Jean-Jacques Hublin, The Hamlyn Encyclopædia of Prehistoric Animals, New York: The Hamlyn Publishing Group Ltd., 1984, s. 120)
Coelacanth’ın canlı örneklerinin bulunmasıyla bu canlı hakkındaki iddiaların bir aldatmacadan başka bir şey olmadığı da ortaya çıkmış oldu. Ayrıca evrimciler bu canlıyı hep sığ sularda yaşayan ve sudan çıkmaya hazırlanan bir sürüngen adayı olarak tanıtmışlardı. Oysa Coelacanth’ın gerçekte okyanusun en derin sularında yaşayan ve 180 m derinliğin üzerine hemen hiç çıkmayan bir dip balığı olduğu anlaşıldı.
Yaklaşık 400 milyon yıldır varlığını devam ettiren Coelacanth evrimcileri açmaza sokan bir balıktır. 400 milyon yıllık bir süre boyunca Coelacanth'da hiçbir değişiklik yaşanmaması, canlıların evrimle ortaya çıktığı ve birbirlerinden türedikleri iddiasını yalanlamaktadır. Dahası Coelacanth, evrimcilerin hayali bir geçişle birbirine bağlamaya çalıştıkları kara ve deniz canlıları arasındaki derin uçurumu bir kez daha ortaya çıkarmaktadır. |
400 Milyon Yıllık Balığın Anatomik Özellikleri Evrimin Hiç Yaşanmadığını Göstermektedir | |
Coelacanth’ın canlı olarak yakalanmasından sonra üzerinde yapılan anatomik incelemeler de evrimcileri yalanlayan pek çok bulgu ortaya koymuştur. Bundan 400 milyon yıl önce, sözde ilkel canlıların yaşadığı iddia edilen bir dönemde, Coelacanth’ın günümüzdeki pek çok balıkta dahi olmayan son derece kompleks özelliklere sahip olduğu anlaşılmıştır. Bunlardan biri, canlının çevredeki elektromanyetik alanlara duyarlı olmasıdır. Bu, Coelacanth’ın kompleks bir duyu organına sahip olduğunu göstermektedir. Bilim adamları, balığın rostal organının beyne bağlandığı sinirlerin düzenine bakarak, bu organın elektromanyetik alanları algılama görevi yürüttüğünü kabul etmektedirler. Coolacanth’ın kompleks yapısı ve özellikleri karşısında evrimcilerin içine düştüğü şaşkınlık Focus dergisinde şöyle ifade edilmektedir: Fosillere göre, balıkların ortaya çıktığı tarih, günümüzden yaklaşık 470 milyon yıl öncesine denk geliyor. Coelacanth’ın ortaya çıkması ise bu tarihten 60 milyon yıl sonra. Çok ilkel özelliklere sahip olması beklenen bu yaratığın, son derece karmaşık bir yapı sergilemesi şaşkınlık uyandırıyor. | |
1. İntrakraniyal Eklem | 3. Rostral Organ |
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 95 milyon yıl
Bölge: Lübnan
Tesadüfler, Darwinizm’in mucizeler meydana getiren sahte bir ilahıdır. Darwinistler, günümüz kompleks canlılarının milyonlarca yıl boyunca tesadüfler sonucunda, küçük değişimlerle meydana geldiğini iddia ederler. Oysa, tesadüfler hiçbir şeyi yaratamazlar, canlılarda mükemmel özellikler ve kompleks yapılar meydana getiremezler. Canlılar komplekstirler, çünkü Allah onları o şekilde yaratmış, üstün sanatını onlarda tecelli ettirmiştir. Ve bu üstün sanat, 95 milyon yaşındaki bir uçan balıkta da, onun bugün yaşayan örneklerinde de aynı şekilde tecelli etmektedir.
Bu kedi balığı fosili, bulunduğu taşın her iki tarafında da görülen çift taraflı bir fosildir. |
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 95 milyon yıl
Bölge: Lübnan
Bazı fosiller "çift parçalı" fosil olarak adlandırılır. Bu durumda, fosilin bulunduğu taş tabakası tam ortadan ikiye ayrılmakta ve fosil, taşın her iki tarafında da negatif ve pozitif olarak görülmektedir. Resimde görülen 95 milyon yıllık kedi balığı fosili de çift parçalı bir fosildir.
Kedi balıkları, köpek balıkları takımına dahil olan balıklardır. Resimde görülen kedi balığı da Scyliorhinidae familyasına dahildir. Bugün yaşayan kedi balıklarının tamamen aynısı olan 95 milyon yaşındaki kedi balıkları, evrim teorisine meydan okumaktadır.
Bu kedi balığı fosili, bulunduğu taşın her iki tarafında da görülen çift taraflı bir fosildir.
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 144 - 65 milyon yıl
Bölge: Lübnan
Darwinistler tüm canlıların değişim geçirdikleri iddiasındadırlar. Milyonlarca yıl önceye dayanan fosil örnekleri işte bu nedenle çok önemlidir. Canlılar değişmemişlerdir. Tek bir yaşayan fosil bile bu gerçeği ispat ederken, yeryüzü sayısız yaşayan fosil örneği ile doludur. Evrim teorisini geçersiz kılan örneklerden bir tanesi de yaklaşık 130 milyon yıllık bu keman vatozudur. Canlının şu anki kompleks yapısı ve anatomik özellikleri bundan 130 milyon yıl önce de aynı şekildedir. Fosilin detaylarından bu gerçek açıkça görülebilmektedir. Evrim teorisi, bu gerçek karşısında büyük bir çıkmazdadır.
Dönem: Senozoik zaman, Miosen dönemi
Yaş: 23-5 milyon yıl
Bölge: Marecchio Nehri Oluşumu, İtalya
Deniz atları hep deniz atı olarak var olmuştur. Yaklaşık 20 milyon yıllık resimdeki fosil de bu gerçeği teyit etmektedir. Deniz atları evrim geçirmemiş, diğer tüm canlılar gibi yaratılmışlardır.
Resimlerde Lübnan'daki An-Namoura fosil sahası ve bu sahada yapılan çalışmalar görülmektedir. Dünyanın dört bir yanında evrimin yaşanmadığını gösteren sayısız fosil elde edilmişken, evrimcilerin ısrarla bu gerçeği göz ardı etmelerinin hiçbir manası yoktur. |
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 90 milyon yıl
Bölge: Lübnan
Evrim teorisi, Pikaia gibi ilk kordalıların zamanla balıklara dönüştüğünü varsayar. Ancak "kordalıların evrimi" iddiasını destekleyecek herhangi bir ara form fosili bulunmadığı gibi, "balıkların evrimi" iddiasını destekleyecek bir fosil de yoktur. Aksine, tüm farklı balık kategorileri, fosil kayıtlarında bir anda ve hiçbir ataları olmadan ortaya çıkarlar. Evrimci paleontolog Gerald T. Todd, "Kemikli Balıkların Evrimi" başlıklı bir makalesinde bu gerçek karşısında şu çaresiz soruları sıralar:
"Kemikli balıkların her üç sınıfı da, fosil tabakalarında aynı anda ve aniden ortaya çıkarlar... Peki ama bunların kökenleri nedir? Bu denli farklı ve kompleks yaratıkların ortaya çıkmasını ne sağlamıştır? Ve neden kendilerine bir ata oluşturabilecek canlıların izlerinden eser yoktur?" (Gerald T. Todd, "Evolution of the Lung and the Origin of Bony Fishes: A Casual Relationship", American Zoologist, cilt 26, no. 4, 1980, s. 757)
Evrimcileri böyle itiraflarda bulunmaya iten fosil örneklerinden biri de burada görülen 90 milyon yıllık vatoz fosilidir. Vatozların 90 milyon yıldır hiç değişmediklerini gösteren bu fosil, aynı zamanda evrim yaşanmadığının da bir ispatıdır.
Resimdeki vatoz fosili çift parçalı bir fosildir.
Resimlerde Lübnan’daki An-Namoura fosil sahası ve bu sahada yapılan çalışmalar görülmektedir. Dünyanın dört bir yanında evrimin yaşanmadığını gösteren sayısız fosil elde edilmişken, evrimcilerin ısrarla bu gerçeği göz ardı etmelerinin hiçbir manası yoktur.
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 144 - 65 milyon yıl
Bölge: Lübnan
Bulunduğu taş parçasının her iki yüzeyinde de görülebilen bu kedi balığı fosili, Kretase döneminde yaşamıştır. 144 – 65 milyon yıl yaşındadır ve günümüzdeki kedi balıklarıyla aynı özelliklere sahiptir. Bu da, söz konusu canlının evrimcilerin iddia ettiği gibi sürekli yaşanan küçük değişimlerle başka bir türden meydana gelmediğinin ve başka bir canlı türüne de dönüşmediğinin delilidir.
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 90 milyon yıl
Bölge: Lübnan
150 yıldır yapılan kazı çalışmaları bunun gibi milyonlarca evrim aleyhinde delil ortaya koyarken, Darwinistlerin iddialarını teyit eden hiçbir bulgu elde edilmemiştir. Fosillerin evrim teorisini desteklemediği evrimci yayınlarda dahi dile getirilen bir gerçektir. Science dergisinde yer alan bir makalede şöyle denilmektedir:
"Evrimsel biyoloji ve paleontoloji alanlarının dışında kalan çok sayıda iyi eğitimli bilim adamı, ne yazık ki, fosil kayıtlarının Darwinizm’e çok uygun olduğu gibi yanlış bir fikre kapılmıştır. Bu büyük olasılıkla ikincil kaynaklardaki olağanüstü basitleştirmeden kaynaklanmaktadır; alt seviye ders kitapları, yarı-popüler makaleler vs... Öte yandan büyük olasılıkla biraz taraflı düşünce de devreye girmektedir. Darwin’den sonraki yıllarda, onun taraftarları bu yönde (fosiller alanında) gelişmeler elde etmeyi ummuşlardır. Bu gelişmeler elde edilememiş, ama yine de iyimser bir bekleyiş devam etmiş ve bir kısım hayal ürünü fantaziler de ders kitaplarına kadar girmiştir." (Science, 17 Temmuz 1981, s. 289)
Dönem: Senozoik zaman, Oligosen dönemi
Yaş: 37 - 23 milyon yıl
Bölge: Danimarka
Fosil kayıtları, Darwinistlerin yaklaşık 150 yıldır öne sürdükleri "ara form fosilleri bulunmuş değil, ama ileride bulunabilir" argümanının artık geçerli olmadığını göstermektedir. Fosil kayıtları canlılığın kökenini anlamak için yeterince zengindir ve karşımıza somut bir tablo çıkarmaktadır: Farklı canlı türleri, aralarında evrimsel "geçiş formları" olmadan, yeryüzünde bir anda ve farklı yapılarıyla, ayrı ayrı ortaya çıkmışlardır. Bunun ise anlamı açıktır: Canlıları Allah yaratmıştır.
Bu gerçeği ifade eden bulgulardan biri de resimde görülen 37 – 23 milyon yıl yaşındaki yengeç fosilidir.
Danimarka’da elde edilen bu yengeç fosillerinin özelliği, yılın belli dönemlerinde yeryüzüne çıkan yuvarlak taşlar içinde bulunmalarıdır. Bu özellikleri nedeniyle, "yengeç topları" olarak da adlandırılan söz konusu fosiller, çoğunlukla Oligosen dönemine (37 - 23 milyon yıl) aittir.
Dönem: Paleozoik zaman, Karbonifer dönemi
Yaş: 345 milyon yıl
Bölge: Missouri, ABD
Resimde mükemmel şekilde korunmuş 345 milyon yıllık deniz lalesi görülmektedir. Canlı, tüm detaylarıyla analiz edilebilmekte ve günümüz deniz lalelerinden hiçbir farkı olmadığı kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Yüz milyonlarca yıl önce yaşamış bu canlının hiçbir değişime uğramamış olduğu gerçeği, evrim teorisini yerle bir edecek kadar önemli bir bilgidir. Evrimin geçersizliği, fosil kayıtlarının sunduğu kanıtlarla, her geçen gün daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Dönem: Senozoik zaman, Pliyosen dönemi
Yaş: 5.3 milyon yıl
Bölge: İtalya
Eğer Darwinistler canlıların evrimleştiğini iddia ediyorlarsa, bu durumda bunu kanıtlayacak bir ara fosil örneği getirmeleri gerekmektedir. Yarı gelişmiş bir canlı örneği göstermeli, evrimleşmekte olan tam gelişmemiş organlarını tanımlamalı, her bir tür için bunlardan çok sayıda örnek göstermeleri gerekmektedir. Ama Darwinistlerin gösterebildikleri tek bir ara fosil örneği bile yoktur. Buna karşılık yaşayan fosil örnekleri milyonlarcadır. Evrimi çürüten delillerden birini de resimde görülen yaklaşık 5 milyon yıllık deniz iğnesi fosilleri oluşturmaktadır.