MantarDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Resimdeki mantar fosili 100 milyon yıllıktır. Bu fosil, bundan 100 milyon yıl önce de, bu canlıların tüm fonksiyonları ve özellikleriyle eksiksiz olarak var olduklarını, o günden bu yana da hiçbir değişime uğramadıklarını göstermektedir. 18. yüzyılın ortalarından bu yana ortaya çıkarılan milyonlarca fosil örneği de istisnasız aynı şekilde evrim yaşanmadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenledir ki, ön yargılarından uzaklaşan paleontologlar, evrimden ve Darwinizm'den de uzaklaşmaktadır. Bu gerçek, Darwin'i Yeniden Keşfetmek isimli kitapta şöyle açıklanmaktadır:
|
Kimyasal BöcekDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Cantharidae familyasına dahil olan resimdeki böcek, bundan 100 milyon yıl önce de canlıların kimyasal savunma mekanizmaları kullandığını göstermesi açısından çok önemli bir örnektir. Oregon Üniversitesi'nden amber uzmanı George Poinar'ın yayınladığı bilimsel makalelere göre, daha önce de fosil kayıtlarında kimyasal savunma mekanizması kullanan canlı örnekleri bulunmuştu. Örneğin, Jura dönemine ait bazı mürekkep balığı fosillerinin zehir keseleri, Dominik amberleri içinde asker termitlerin savunma salgıları, yine Dominik amberleri içinde bu mekanizmayı kullanan bazı solucan türleri elde edilmişti. Ancak bu kadar eski tarihli bir kimyasal böcek türünün, sahip olduğu bu mekanizmayı kullanırken fosilleşmiş haline daha önce hiç rastlanmamıştı. Eğer bir canlı, evrimcilerin sözde ilkel bir yaşam olduğunu öne sürdükleri 100 milyon yıl önce son derece kompleks olan bir savunma mekanizmasına sahipse ve bunu tam olarak kullanıyorsa, bu durumda elbette evrimden söz etmek mümkün değildir. Düşmanının üzerine kimyasal salgı püskürtürken fosilleşmiş olan kimyasal böcek. |
Karınca AslanıDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Evrimcilerin bilim dışı iddialarına göre kelebekle fil, balinayla karınca, orkidelerle ısırgan otları, insanlarla balıklar sözde aynı ortak ataya sahiptirler. Böyle bir iddianın doğru olup olmadığını gösterebilecek en önemli delil fosil kayıtlarıdır. Fosil kayıtlarında bir canlının bundan on binlerce, on milyonlarca hatta yüz milyonlarca yıl önceki hali tam olarak muhafaza edilmiştir. Böylece, canlının geçmişte yaşamış örneklerine bakılarak, sözde bugünkü halini alana kadar hangi hayali ara aşamalardan geçtiği görülebilir, hatta sözde ortak ataların izlerine rastlanabilir. Ne var ki fosil kayıtlarına bakıldığında evrimcilerin iddia ettiği gibi herhangi bir ara aşama görülmez, herhangi bir ortak ataya da rastlanmaz. Milyonlarca fosil örneği, canlıların hep aynı kaldıklarını hiç değişmediklerini, yani evrimin büyük bir yalandan ibaret olduğunu göstermiştir. Bu fosillerden biri de resimdeki 100 milyon yıllık karınca aslanıdır. |
Akrep SineğiDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Evrimci yayınlarda, elde edilen her fosil örneği sanki evrim teorisine destekmiş gibi yansıtılır. "Atalarımızın izine rastlandı", "Böceklerin evrimi sonunda anlaşıldı", "Sineklerin atası bulundu" gibi manşetlerle yayınlanan haberlerdeki bilgiler dikkatlice incelendiğinde, elde edilen bulgularda evrimi detekleyen hiçbir unsur olmadığı açıkça görülür. Hatta bu bulgular tam tersine evrimi çürüten bilgiler içerir. Ancak taraflı yayınlarla gerçekler gizlenir, bilimsel veriler göz ardı edilir ve bilimin ortaya koyduğu gerçek yerine Darwinistlerin hayali hikayeleri ve masalları anlatılır. Ancak artık kitlelerin bu masallara inanması mümkün değildir. Zira, resimdeki örnekte olduğu gibi sayısız fosil, halkın gözleri önüne getirilmiştir ve canlılığın kökeninin evrim olmadığı reddedilmesi mümkün olmayan delillerle ispatlanmıştır. |
Bataklık BöceğiDönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Darwinistler biraz çamur, biraz da yıldırımlar, fırtanalar gibi doğa olayları biraraya geldiğinde, eğer yeterince uzun zaman tanınırsa, güllerin, karanfillerin, kuşların, böceklerin, şehirler inşa eden, atomun parçacıklarını araştıran, senfoniler besteleyen, uzaya giden insanların tesadüflerin eseri olarak ortaya çıkabileceğini iddia ederler. İlkokul çağındaki bir çocuğun dahi mantıksız bulacağı bu komik ve mantık dışı iddiayı sırf ideolojik kaygıları nedeniyle "ciddiyetle" savunurlar. Evrimci George Wald, Scientific American dergisinde yayınlanan yazısında, yeterince zaman tanındığında tesadüfün herşeyi başaracağını uzun uzun anlatmış ve şu yorumda bulunmuştur:
Wald'un bu cümleleri evrimci mantıksızlığının en çarpıcı örneklerinden biridir. Oysa değil iki milyar yıl, iki yüz milyar yıl da geçse taşın toprağın, hisseden, düşünen, karar alan, sevinen, eser meydana getiren, araştırma yapan, seven, sevilen insanlara dönüşmesi mümkün değildir. Canlılık kör tesadüflerin eseri değil, üstün ve güçlü olan Rabbimiz'in eseridir. |
Salyangoz KabuğuDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Resimdeki amber 100 milyon yıllıktır ve içinde bir salyangoz kabuğu fosilleşmiştir. Günümüzdeki salyangoz kabuklarıyla bundan 100 milyon yıl önce yaşamış olanlar arasında hiçbir fark olmaması, evrimcilerin iddialarını tam anlamıyla geçersiz kılmaktadır. Eğer salyangozlar evrimcilerin iddia ettiği gibi evrimleşmiş olsalardı, bundan 100 milyon yıl önce yaşamış olanların kabuk yapılarının günümüzdekinden çok farklı olması gerekirdi. Ancak arada en küçük bir fark dahi yoktur ve bu farksızlık, evrimin hiçbir zaman yaşanmadığının, canlılığın kökeninin Yaratılış olduğunun delillerinden biridir. |
Sinek (Toxoneura)Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Bilimsel bulguları tarafsız olarak değerlendiren bilim adamları, Darwin'in iddialarının geçersiz olduğunu kolaylıkla görmektedir. Örneğin Darwin'in öne sürdüğü, tüm canlı türlerinin zaman içinde meydana gelen küçük kalıtsal değişikliklerle var olduğu iddiası bugüne kadar hiçbir bilimsel veriyle desteklenmemiştir. Elde, evrimcilerin hayal güçlerinin ürünü olan hikayeler ve ideolojik ısrarları dışında hiçbir şey yoktur. Ünlü İngiliz biyolog Brian Goodwin de, Darwinizm'in bilimsel olarak desteklenmeyen bir teori olduğunu şöyle ifade etmektedir:
Goodwin "Canlı gruplarının ortaya çıkışından başka bir süreç sorumlu olmalıdır" derken, aslında Yaratılış gerçeğine işaret etmekte, ancak bunu açıkça ifade etmekten kaçınmaktadır. Brian Goodwin'in açıkça söylemekten kaçındığı gerçek, akıl ve vicdan sahipleri tarafından hemen görülmektedir. |
Sürüngen AyağıDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Amber içindeki fosiller, bundan on milyonlarca yıl önceki ormanlarda nasıl bir yaşam olduğunu ortaya koyan önemli delillerdir. Amberler üzerinde yapılan araştırmalar, sadece amberin içindeki canlı hakkında değil, bu canlının yaşamış olduğu ortam ve çevresindeki diğer canlılar hakkında da bilgi verir. Resimdeki 100 milyon yıllık sürüngen ayağı fosili ise, söz konusu canlıların aradan geçen bunca zamana rağmen hiçbir değişime uğramadığını, bugün sürüngenler hangi özelliklere sahipse ve nasıl yaşıyorsa 100 milyon yıl önce de aynı şeylerin geçerli olduğunu göstermektedir. |
Cüce Altı Gözlü Örümcek (Onopidae)Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Derek Ager, The Nature of The Fossil Record adlı kitabında önemli bir itirafta bulunur ve şöyle der:
Derek Ager bu satırları 1976'da yazmıştır. Bugün bilim ve teknolojinin geldiği seviyede ise, evrimin tüm hikayelerinin yalan olduğu ispatlanmıştır. Bu gerçeği ifşa eden en önemli bulgulardan biri fosil kayıtlarıdır. Resimdeki 50 milyon yıllık örümcek gibi sayısız örnek, evrimi yerle bir etmiştir. |
Yalancı Çiçek Böceği (Scraptiidae)Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Bundan 50 milyon yıl önce yaşamış olan bir canlı bugün sahip olduğu tüm organlara ve fiziksel özelliklere eksiksiz olarak sahipse, bu canlının sözde evrim geçirerek günümüzdeki haline kavuştuğunu söylemek mümkün değildir. Yaklaşık 150 yıldır yapılan araştırmalar, bilinen 1 milyondan fazla türü olan böceklerin sözde ortak atasının ne olduğu konusunda hiçbir bilimsel cevap ortaya koyamamıştır. Bundan sonra da bir cevap bulabilmesi mümkün değildir, çünkü böcekler herhangi bir sözde ortak atadan türememiştir ve sahip oldukları özellikleri de evrimsel bir süreçle kazanmamıştır. Her bir tür kendisine has özelliklerle yaratılmış ve soyunu devam ettirdiği müddetçe de herhangi bir değişikliğe uğramamıştır. Fosil kayıtları bu gerçeğin en önemli delilidir. |
Arı SineğiDönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Yaklaşık 150 yıldır yapılan fosil araştırmaları sonucunda iki farklı canlı türünün birbiriyle bağlantılı olduğunu gösteren bir tane bile ara form fosili bulunamamıştır. Bulunan her fosil, canlıların sahip oldukları tüm özelliklerle birden bire var olduklarını, yani yaratıldıklarını ortaya koymaktadır. Bu fosillerden biri de resimde görülen 50 milyon yıllık arı sineği fosilidir. Aradan geçen tam 50 milyon yıla rağmen hiç değişmeyen, tüm özellikleriyle varlıklarını aynen devam ettiren arı sinekleri evrimin yalan olduğunun canlı birer delilidir. |
Sinek (Simuliidae)Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Evrimcilerinin iddiaları doğru olsaydı, canlı türleri ilk ortaya çıktıkları günden bu yana sürekli değiştikleri için, bundan on milyonlarca yıl önce yaşayan türlerle günümüzde yaşamakta olanların birbirine hiç benzememesi gerekirdi. Tüm türlerde gelişme, değişme ve ilerleme gözlenmesi lazımdı. Ancak fosil kayıtları bu durumun tam tersini göstermektedir. Evrimci makalelerde ve dergilerde anlatılan ilerleme hikayeleri hayal ürünüdür, gerçekle bağlantısı yoktur. Bu durum evrimci kitaplarda dahi anlatılmaktadır:
|
Taş Böceği (Scydmaenidae)Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Bir canlının sözde evrimsel gelişmesini tamamlaması için 100 milyon yıl oldukça uzun bir süredir. Eğer evrimciler doğru söylüyor olsaydı, aradan geçen 100 milyon yıl içinde taş böcekleri değişe değişe çok farklı bir canlıya dönüşmeli, bugünkü taş böcekleriyle aralarında neredeyse hiçbir benzerlik olmamalıydı. Ancak 100 milyon yıl geçmesine rağmen, diğer tüm canlılar gibi, taş böcekleri en küçük bir değişiklik dahi geçirmemişlerdir. 100 milyon yıl önceki taş böcekleri neyse, günümüzde yaşamakta olanlar da odur. Bu durumda evrimden söz etmek mümkün değildir. |
Bostan Sineği (Tipulidae)Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Fosil kayıtları evrimciler açısından son derece önemlidir, çünkü evrimin yaşanıp yaşanmadığının en net ve kolay anlaşılabileceği veriler ortaya koyar. Bu nedenledir ki Fransız zoolog Pierre Grasse şöyle der:
Ancak paleontologların 150 yıldır yaptıkları çalışmalar, evrimcileri çok büyük hayal kırıklığına uğratmıştır. Geçmişin izleri olan fosiller, evrimcilerin iddialarını destekleyebilecek hiçbir bulgu sunmamıştır. Elde edilen tüm fosiller istisnasız olarak aynı gerçeği söylemektedir: "Canlılar kör tesadüflerin değil, üstün akıl sahibi Rabbimiz'in eseridir." |
Sahte Delici Böcek (Throscidae)Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Darwinistlerin en etkin olarak kullandıkları propaganda yöntemlerinden biri, hiç olmamış şeyleri yaşanmış bir gerçek gibi çok detaylı olarak hikayeleştirmektir. Örneğin mutasyonların ve doğal seleksiyonun canlılık oluşturma, yeni bir tür meydana getirme gibi vasıfları olmadığı halde evrimci makalelerde uzun uzun mutasyonlar ve doğal seleksiyon anlatılır. Bu iki hayali mekanizmaya sözde yaratıcı (Allah'ı tenzih ederiz) bir güç atfedilir. Gerçekler ise çok farklıdır. Ne var ki bu yoğun telkin nedeniyle, konu hakkında bilgisi olmayan pek çok insan evrimi bilimin ayrılmaz ve reddedilemez bir parçası zanneder. Oysa bilim, evrim teorisini çoktan tarihin tozlu raflarına kaldırmıştır bile. Arthur Koestler, evrimin iki önemli mekanizması olarak gösterilen (gerçekte ise hiçbir gücü ve etkisi olmayan) doğal seleksiyon ve mutasyonlar hakkında halkın nasıl yanlış yönlendirildiğini şöyle anlatır:
|
OplionesDönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Yaklaşık 6.400 türü olduğu tahmin edilen Opliones takımındaki canlılar, Arachnida (Örümceğimsiler) sınıfındadırlar. Tek bir proteinin nasıl oluştuğunu, ilk canlılığın nasıl ortaya çıktığını açıklamaktan aciz olan evrim teorisi, on milyonlarca yıldır değişmeden kalan canlılar konusunda da sessizdir. Evrimcileri sessizliğe mahkum eden canlılardan biri de, resimdeki 50 milyon yıllık Opliones'dir. Oplionesler'deki 50 milyon yıldır süregelen değişmezlik evrim teorisiyle açıklanabilir bir durum değildir. Bu bilginin gösterdiği tek gerçek vardır: Yaratılış. |
Çulluk SineğiDönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Darwinizm'in temel iddiası, canlıların sürekli değiştikleri ve aşamalı olarak gelişerek sözde evrim sürecinde ilerledikleridir. Ne var ki, somut bulgulara bakıldığında Darwinistlerin bu hayali hikayesini destekleyen hiçbir delile rastlanmaz. Darwinizm, yaklaşık 150 yıldır, bilimsel bilgilerle bir kere dahi doğrulanmamış, tam tersine elde edilen her bulgudan darbe almıştır. Bu bulgulardan biri de resimdeki 50 milyon yıllık çulluk sineği fosilidir. Bu fosil diğer tüm sinek türleri gibi, çulluk sineklerinin de değişmediklerinin, yani evrim geçirmediklerinin ispatıdır. |
Deve Sineği (Raphidioptera)Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Yaklaşık 150 türü olduğu tahmin edilen deve sinekleri Raphidioptera takımına dahildir. Deve sinekleri de, evrimin hiçbir zaman yaşanmadığını gösteren canlılardan biridir. Aslında fosil kayıtlarının evrimi desteklemediği bilim çevrelerinin çok iyi bildikleri bir gerçektir, ne var ki evrim teorisine karşı duyulan ideolojik bağımlılık nedeniyle bu gerçek bir türlü kabul edilemez. Richard Ellis, Aquagenesis, The Origin and Evolution of Life in the Sea (Denizlerdeki Yaşamın Başlangıcı ve Evrimi) adlı kitabında, fosillerin evrimin öngördüğü değişimi değil, durağanlığı ispatladığını şöyle ifade eder:
|
Sırtlan KafatasıDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Evrim tarihi sayısız sahtekarlığa sahne olmuştur. Çeşitli soyu tükenmiş fosiller veya birkaç kemik parçası hayali ara geçişe delil gibi gösterilmeye çalışılmış, günümüzde yaşayan canlıların fosilleri yıllarca evrimleşmekte olan canlılar olarak kamuoyuna sunulmuştur. Fakat fosiller üzerindeki bu aldatıcı spekülasyonların yerini uzun bir zamandır bir sessizlik kaplamıştır. Çünkü resimde görülen 73 milyon yıllık sırtlan kafatasında görüldüğü gibi, günümüz canlılarının büyük bir bölümünün milyonlarca yıl önce bugünkü halleriyle yaşamış olduğu ve dolayısıyla evrim geçirmedikleri anlaşılmıştır. Şimdi artık, evrimcilerin insanın evrimi hikayesi üzerinde yapmakta oldukları sahtekarlıkların ve spekülasyonların da son bulma vakti gelmiştir. |
Vaşak KafatasıDönem: Senozoik zaman, Paleosen dönemi Allah'ın yarattığı evren kusursuz yaratılış harikalarının bulunduğu eşsiz bir evrendir. Burada yaratılmış olan her güzellik, Allah'ın üstün aklının ve sanatının birer tecellisidir. Allah yoktan var eder ve O'nun yaratmasında sınır yoktur. Darwinizm insanlara, kusursuz detayların bulunduğu bir evrende yaşadığımız gerçeğini unutturmaya çalışır. Oysa sayısız canlıya bakan ve bu canlıların, resimde görülen 65 milyon yıllık vaşak kafatasında olduğu gibi, milyonlarca yıl önce de aynı şekilde yaşadıklarını gören bir insan, bu telkinden kurtulup bir harikalığın içinde yaşamakta olduğuna kesin kanaat getirecektir. Tüm varlıklar Yüce Rabbimiz'in eseridir. |
Çakal KafatasıDönem: Senozoik zaman, Paleosen dönemi Bugüne kadar canlı türlerinin sözde ortak atalarını gösteren bir fosil bulunamamıştır. Canlıların sürekli değiştiklerine dair de fosil kayıtlarında hiçbir iz yoktur. Peki neden Darwinistler teorilerinde bu kadar ısrarcıdırlar? Acaba neden canlıları Allah'ın yarattığına dair bu kadar delil varken, onlar canlıların evrimleştikleri iddiasını savunmaya devam ederler? Bunun nedeni ideolojiktir. Evrim teorisini savunmak, materyalist ve ateist ideolojiler için hayati bir önem taşır. Darwinistler evrim teorisinde ısrarcı davranadursunlar, fosil kayıtları sürekli yeni delillerle evrimi yıkmaya devam etmektedir. Resimde görülen 51 milyon yıllık çakal kafatası bu durumun örneklerindendir. Resimdeki fosil, tıpkı kaplanların, kaplumbağaların, tilkilerin, vaşakların, aslanların, gergedanların ve diğer tüm canlıların olduğu gibi, çakalların da hiçbir değişim geçirmediğini ortaya koymaktadır. |
Leopar KafatasıDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Darwinistlerin tuzakları, insanları aldatma yöntemleri, artık bir anlam taşımamaktadır. İnsanlar, Yaratılış gerçeğini açıkça gösteren atlaslar, canlıların hiçbir değişim geçirmediklerini belgeleyen sayısız fosil örneği karşısında tüm varlıkların yoktan yaratılmış olduklarını net olarak görmüşlerdir. Darwinist aldatmaca deşifre olmuş, etkisini yitirmiştir. 73 milyon yıllık bu leopar kafatası fosili, canlıların değiştiğine dair hikayelerin tümüyle geçersiz olduğunu görmek için yeterli bir delildir. Bize, leoparların 73 milyon yıl önce de aynı özelliklerle yaşamış olduğunu göstermektedir. |
Zebra KafatasıDönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Allah her canlıyı farklı görünümde ve biçimde yaratmıştır. Yaşama şekilleri, ihtiyaçları birbirinden farklı olduğu gibi, beden yapılarında da derin farklılıklar bulunmaktadır. İşte bu nedenle ele geçirilen fosilleri tanımlamak zor değildir. Fosili bulunan canlının tüm anatomik özelliklerini kalıntılardan anlamak mümkündür. Resimde görülen 45 milyon yıllık zebra fosili de bu ayrımı açıkça göstermektedir. Fosil özelliklerinden canlının günümüz zebralarından hiçbir farkı olmadığı açıkça görülmektedir. Kuşkusuz bu, Allah'ın büyük bir mucizesidir. Eldeki bilimsel kanıt, evrimci bile olsalar, bilim adamları için reddedilemeyecek bir kesinlik taşımaktadır. Canlıların değişmedikleri, yani herhangi bir evrim sürecinden geçmedikleri somut bir bilimsel bulgudur. |
Asya Vahşi Atı KafatasıDönem: Senozoik zaman, Oligosen dönemi Atın evrimi senaryosu, Darwinizm'in en bilinen sahtekarlık örneklerinden biridir. Günümüzde pek çok evrimcinin geçersizliğini itiraf etmek zorunda kaldığı bu senaryo, hala bazı fanatik Darwinistler tarafından savunulmaktadır. Oysa olağanüstü tutarsızlıklar barındıran ve bilimsel hiçbir delili olmayan bu iddia tam anlamıyla yalanlanmış durumdadır. Bunun kuşkusuz en önemli göstergelerinden biri, milyonlarca yıl öncesinden değişmeden kalmış haldeki at fosilleridir. Yukarıda resmi görülen 33 milyon yıllık Asya vahşi atı kafatası, şu anda yaşamakta olan Asya vahşi atlarının günümüzden 33 milyon yıl önce aynı şekilde yaşadıklarını göstermektedir. Bu delil başlı başına Darwinizm'in her türlü iddiasını, her türlü yalanını yıkmaya yeterlidir. |
Rakun KafatasıDönem: Senozoik zaman, Pliosen dönemi Günümüz canlılarının milyonlarca yıllık fosil örnekleri, canlıların tarihinde bir dönüşüm, türden türe bir evrim yaşanmadığını ortaya koymaktadır. Bu gerçek, karıncadan kelebeğe, bozayıdan kertenkeleye, meyve sineğinden zürafalara kadar geçerlidir. Darwin'in evrim teorisi, bilimsel bulgularla desteklenen bir teori değildir. Darwin'den beri hiçbir delil ortaya koyamamıştır. Ve fosil kayıtları gün geçtikçe Darwinizm'in delilsizliğini tüm açıklığıyla gözler önüne sermektedir. Resimde görülen 4,3 milyon yıllık rakun kafatası fosili, Darwinistlerin büyük bir yanılgı içinde olduklarını açıkça ilan etmektedir. |
Tibet Yaban Eşeği KafatasıDönem: Senozoik zaman, Oligosen dönemi Evrimcilerin, yaban eşeklerinin sözde evrimsel atasını gösterme gayretleri boşunadır. Fosiller, yaban eşeklerinin herhangi bir canlıdan türemediklerini, hep eşek olarak var olduklarını ispatlamıştır. 29 milyon yıl önce yaşamış olan eşeklerin, günümüz eşekleriyle aynı olduğunu gösteren resimdeki fosil, tüm evrimci iddiaları susturmaktadır. Canlılar, mutasyonların ve kör tesadüflerin neticesinde meydana gelmemiştir. Tüm canlı türlerini, üstün yaratma gücüne sahip olan Yüce Allah yaratmıştır. |
Maymun KafatasıDönem: Senozoik zaman, Oligosen dönemi Bugüne kadar yarı maymun yarı insan özelliği taşıyan bir tane bile fosil bulunamamıştır. Bir zamanlar sözde insanın evrimine delil olarak öne sürülen fosil örneklerinin birer sahtekarlık ürünü olduğu ortaya çıkmış ve bunların hepsi evrimciler tarafından geri çekilmiştir. Geriye Darwinistlerin hayal ürünü senaryoları dışında bir şey kalmamıştır. Somut bulgular, maymunların hep maymun, insanların hep insan olarak var olduklarını, evrimin bir yalan olduğunu ispatlamıştır. Bu bulgulardan biri de resimdeki 32 milyon yıllık maymun kafatası fosilidir. |
Deve KafatasıDönem: Senozoik zaman, Pliosen dönemi Evrimcilerin iddialarına göre, deve gibi dev bir memelinin büyük kafatasının, uzun boynunun, hörgüçlerinin bugünkü görünümünü alması için seri halinde birçok mutasyon gerçekleşmeli, bunların sonucunda boynu yarı gelişmiş, kafa şekli garip bir hal almış, hörgüçleri tam oluşmamış sayısız ara canlının yaşamış olması gerekirdi. Bu hayali ara canlılara fosil kayıtlarında sıkça rastlanması, resimdeki gibi tam oluşmuş deve örneklerinin ise milyonlarca yıl öncesine ait hiçbir izinin bulunmaması gerekirdi. Ama fosil kayıtlarından elde ettiğimiz veriler, hayali ara formların hiç yaşamadığını, develerin herhangi bir ara aşamadan geçmediklerini, hep deve olarak var olduklarını göstermektedir. |
Gri Tilki KafatasıDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Hakkında sayısız sahte delil üretilen, olmayacak senaryolarla ayakta tutulmaya çalışılan evrim teorisi artık yolun sonuna gelmiştir. İnsanlar, büyük bir aldatmaca ile karşı karşıya olduklarını anlamışlardır. Bu noktadan sonra Darwinistlerin üretecekleri hiçbir senaryonun bir etkisi yoktur; bu çöküş durmayacaktır. Çünkü bilim evrimi tam anlamıyla reddetmiştir. 78 milyon yıllık gri tilki kafatası bu çöküşün gerçekleşmesini hızlandıran sayısız delilden biridir. Darwinizm, yaşayan fosiller karşısında tam anlamıyla yok olmuştur. |
Balıkçı Sansar KafatasıDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Allah yoktan var etmeye kadir olandır. Bu gerçeği düşünmekten uzak olan Darwinistler, Allah'ın dilediği zamanda bir canlıyı dilediği şekilde, yalnızca "Ol" emriyle yarattığını anlayamaz veya kendilerince kabul etmek istemezler. Darwinistlerin ortaya sundukları mantıksız senaryoların, sahte delillerin kökeninde bu inançsızlıkları, gerçeklerden habersiz olmaları yatar. Fakat bilimsel delillere Darwinist büyünün etkisiyle bakmayan kişiler, yeryüzünde muhteşem bir yaratılışın hakim olduğunu anlamakta zorlanmazlar. Gerçekler çok açıktır. Canlılar mükemmel şekilde yaratılmış, kusursuz bir sistemle donatılmışlardır. Yaratıldıkları andan itibaren, nesiller boyunca aynıdırlar. Resimde görülen 78 milyon yıllık balıkçı sansar kafatası da bu gerçeğin temsilcilerindendir. |
Karayip Keşiş Foku KafatasıDönem: Senozoik zaman, Pliosen dönemi Darwinistler, 530 milyon yıl önce var olmuş bir trilobit gözünü açıklayamazlar. Darwinistler, denizdeki, karadaki, havadaki canlıların nasıl aniden ortaya çıktıklarını ve soyları devam ettiği müddetçe değişmediklerini açıklayamazlar. Darwinistler, türlerin birbirine dönüştüğünü iddia eder, fakat bu hayali dönüşümde tek bir hücrenin nasıl farklı fonksiyonlar üstlenebilecek şekilde değişebileceğini açıklayamazlar. Darwinizm açmaz içinde bir teoridir ve yeni fosil delilleriyle her geçen gün bir kademe daha yok olmaktadır. Resimde görülen 3,1 milyon yıllık Karayip keşiş foku kafatası fosili, bu yok oluşu hızlandıran delillerden biridir. |
Gergedan KafatasıDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Darwinistlerin iddiası şudur: Canlılar birbirlerinden türemiş ve zaman içinde değişerek bugünkü görünümlerini almışlardır. Eğer bu iddia doğruysa, bunun fosil kayıtlarından anlaşılması gerekir. Fakat fosil kayıtları bize, bugünkünden farksız milyonlarca yıllık canlılardan başka bir şey sunmamaktadır. Darwinist iddianın doğruluğunu gösteren tek bir ara form bile bulunmamaktadır. En küçüğünden en büyüğüne bütün canlılar bugünkü halleriyle milyonlarca yıl önce de yaşamışlardır. Resimdeki 75 milyon yıllık gergedan kafatası bunun örneklerinden biridir. Milyonlarca canlı değişmemişse, kuşkusuz insanın değişmiş olduğunu iddia etmenin de akılcı ve bilimsel bir temeli yoktur. İnsan, tarihte de insan olarak yaşamış ve hiçbir değişime uğramamıştır. |
Hint Misk Kedisi KafatasıDönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Stephen Jay Gould, 1993 yılında, Natural History dergisindeki yazısında canlıların fosil kayıtlarında hep aynı yapılarıyla gözlenmeleri konusunda şöyle demektedir:
Fosil kayıtlarındaki durağanlığın evrimciler tarafından "utandırıcı" olarak nitelendirilmesinin ise tek sebebi vardır: Canlıların hiçbir değişim geçirmemeleri, evrim teorisinin sonu demektir. Evrimin hiç yaşanmadığını gösteren bu bilgi, Yaratılış gerçeğini teyit etmektedir.. |
Zürafa KafatasıDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Zürafalar, uzun boyunlarıyla dikkat çeken canlılardır. Darwinistler bu olağanüstü canlının boynunun, yüksekteki dallara uzanırken zamanla uzadığı varsayımında bulunmuşlardır. Evrim teorisinin bu en ünlü aldatmacalarından biri, resimde görülen fosil deliliyle ortadan kalkmış bulunmaktadır. Çünkü zürafalar günümüzden 65 milyon yıl önce de aynıdırlar. Bunların sürekli değişim geçiren, dallara ulaşmak için gitgide uzamaya başlayan örneklerinden fosil kayıtlarında eser yoktur. Zürafa, bugün nasılsa, 65 milyon yıl önce de aynıdır. |
Yaban Domuzu KafatasıDönem: Senozoik zaman, Paleosen dönemi Yaş: 58 milyon yıl Bölge: Shan Dong, Çin Darwinistler daha önce ilkel mantıklar kullanarak kendilerine taraftarlar bulabiliyorlardı. Bilimsel cehalet ortamında çamurlu sudan zaman içinde kendi kendine proteinlerin ve nihayet hücrenin oluştuğuna, suda avlanan ayıların bir müddet sonra yüzgeçler kazanarak balinaya dönüştüğüne, maymunların ağaçtan ağaca atlamaktan vazgeçip dik yürümeye karar verip insan olduklarına kitleleri inandırmak kolaydı. Genetik ve paleontoloji bilinmediğinden, bütün bu hayali dönüşümler adeta kesin gerçekmiş gibi lanse ediliyordu. Ama şu anda Darwinistler için durum hiç de kolay değildir. Genetik bilimi hücrenin kompleksliğini ortaya koymuştur, paleontoloji ise canlıların değişmediğini... 58 milyon yıllık yaban domuzu kafatası fosili gibi sayısız örnek, milyonlarca yıllık canlıların günümüzdekinden farksız bir komplekslik sergilediğini göstermektedir. Artık Darwinizm'in, insanları aldatması mümkün değildir. |
Antilop KafatasıDönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Bu canlıların 50 milyon yıl önceki örnekleri kusursuz şekilde muhafaza olmuştur. Milyonlarca yıllık bu örnek, antilopların hiçbir değişime uğramadıklarını, bir başka canlıdan türemediklerini, evrimleşmediklerini göstermektedir. Tıpkı milyonlarca yıllık zebralar, kurtlar, kaplanlar, tilkiler gibi bu canlılar da Allah'ın takdir ettiği biçimde yaratılmış ve değişmemişlerdir. Diğer tüm canlılarda olduğu gibi, insanın hayali evrimi hikayesinde de bunu destekleyecek tek bir ara geçiş formu bulunmamaktadır. Kısacası, evrimcilerin bu sahte iddiası tüm diğer iddiaları gibi geçersizdir; yeryüzünde hiçbir canlı evrim geçirmemiştir. |
Çita KafatasıDönem: Senozoik zaman, Miosen dönemi Darwinistler, maymunların bazı davranış biçimlerine bakarak, insanlarla maymunların sözde ortak bir atadan geldiklerini iddia ederler. Buna göre, maymunlar günün birinde ağaçlardan inmeye, dik yürümeye, konuşmaya, şarkı söylemeye, beste yapmaya, binalar inşa etmeye, bilimsel keşiflerde bulunmaya karar vermiş ve insana dönüşmüşlerdir. O zaman benzer bir hayali dönüşümün diğer hayvanlar için de geçerli olması gerekir. Örneğin çitalar da, çok hızlı koştukları için, günün birinde olimpiyat kazanan bir insana dönüşmeye karar verebilir ve kendi kendilerine yapılarını tamamen değiştirebilirler. Ancak, bilimsel verilere bakıldığında çitaların, kaplanların, kurtların, tilkilerin, aslanların, leoparların kısaca tüm hayvanların değişmediği görülmektedir. Aynı değişmezlik maymunlar ve insanlar için de geçerlidir. Maymunlar hep maymun, insanlar hep insan olarak var olmuşlardır. |
Yer Köpeği KafatasıDönem: Meozoik zaman, Kretase dönemi Darwin, canlıların değiştiğini sanıyordu. Ona göre insan da dahil olmak üzere tüm canlılar birbirlerinden türemişler ve bugünkü görünümlerine kavuşmuşlardı. Darwin, 19. yüzyıl biliminin kendi hipotezine delil sunamadığını düşünerek, teorisine göre "olması gereken" ara fosillerin sonraki yıllarda ortaya çıkacağına inanmıştı. Darwin'in sıkı takipçileri bu mirası sahiplendiler. O zamandan bu zamana kadar, Darwin'in bulunacağına inandığı ara fosilleri arayıp durdular. Fakat Darwin'in yanıldığını anlamak uzun sürmedi. Fosil kayıtlarının ortaya çıkardığı değişmemiş canlılar, Darwinizm'i kesin olarak ortadan kaldırdı. Günümüzde artık ideolojik olarak ayakta tutulmaya çalışılan bu batıl inanca bir büyük darbe de, resimde görülen 88 milyon yıllık yer köpeği kafatasıdır. |
Tazmanya Canavarı KafatasıDönem: Senozoik zaman, Oligosen dönemi İngiliz paleontolog Derek W. Ager, fosil kayıtlarının evrim teorisi açısından ne kadar ciddi bir sorun olduğunu şöyle anlatır:
Canlıların herhangi bir kademeden yani ara aşamadan geçmediğini belgeleyen fosillerden biri de, resimdeki 32 milyon yıllık Tazmanya canavarı kafatasıdır. |
KaplumbağaDönem:Mezozoik zaman, Kretase dönemi Canlı türlerinin sürekli değişerek birbirlerinden türediklerini ve ilerleme kaydettiklerini iddia eden Darwinistlerin, tüm canlı türlerinde görülen değişmezliği nasıl açıkladıkları bir muammadır. İnsanın sözde maymundan türediğini öne süren evrim teorisinin, maymunların yaşadığı hayali insana dönüşüm sürecinin bir benzerini, neden diğer canlıların da yaşamadığını açıklaması gerekir. Fakat evrimciler tarafından bu soruya verilecek akılcı ve mantıklı bir cevap yoktur. Kuşlar değişmemiştir; gergedanlar, tilkiler, sırtlanlar değişmemiştir; resimdeki bu kaplumbağa 98 milyon yıldır değişmemiştir. İnsan da değişmemiştir. Darwinistlerin sürekli telkin ettikleri, "Canlılar değişerek gelişirler ve başka canlılara dönüşürler" iddiası büyük bir yalandır. |
Kutup Ayısı KafatasıDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Sayısız yaşayan fosilin sergilendiği Yaratılış Atlası serisi ve elinizdeki bu eser, Darwinistlerin paniğini güçlendiren, evrimin ölümünü Darwinistlere gösteren ve Darwinistlere artık insanları aldatamayacaklarını ispat eden önemli delillerdir. Örneğin günümüz kutup ayılarından farksız olan bu 74 milyon yıllık kutup ayısı kafatası bile tek başına, Darwinist paniği artırmak için yeterlidir. Darwinizm'in ölümünü ilan eden bilimsel deliller arttıkça, Darwinistler "Bize bir şey olmadı" görünümüne bürünürler. Bilimle yapamadıkları ilmi mücadeleyi propaganda yolunu kullanarak yapmaya çalışırlar. Darwinizm'i çökerten çalışmaların üzerlerindeki etkisini insanlara sezdirmemeye çalışırlar. Oysa bu tavırlar, bilinçaltlarında ne kadar büyük bir çöküş yaşadıklarını görmek için yeterlidir. |
Çayır Kurdu KafatasıDönem: Meozoik zaman, Kretase dönemi Yaş: 65 milyon yıl Bölge: Qing Hai, Çin Bir canlı türü, fosil kayıtlarında hangi özellikleriyle ortaya çıktıysa, milyonlarca yıl boyunca o özelliklerini devam ettirmektedir. Resimde görülen 65 milyon yıllık çayır kurdu gibi kitap boyunca gördüğümüz tüm fosiller bu örneklerin sadece bir kısmıdır. Çayır kurtları, tıpkı diğer canlılar gibi, 65 milyon yıl önce de bugünkü görünümlerine ve yapılarına sahiptirler. Bu bilgi, evrim iddiasını açıkça yerle bir etmektedir. Canlıların tümü için geçerli olan bu durum, kuşkusuz insan için de geçerlidir. İnsan da yaratıldığı andan itibaren insan olarak kalmış, hiçbir değişime uğramamıştır. Bu kadar canlı evrim iddiasını açıkça reddederken Darwinistlerin insanın sözde evrimi hakkında senaryolar yazmalarının bilimsel hiçbir geçerliliği yoktur. Resimde fosilin dişleri detaylı olarak görülmektedir. Bu detay, 65 milyon yıl önceki çayır kurtlarıyla, günümüzde yaşayanların hiçbir farkının olmadığını gösteren delillerden biridir. |
Sassafras YaprağıDönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi En bilinen Darwinist propagandalardan biri de "Evrim teorisine inanmayan dogmatiktir", "Evrim teorisine inanmayan bilimsel değildir" şeklindeki asılsız sloganlardır. Oysa bu, evrimcilerin "bilim"den ne anladıklarıyla ilgili ön yargılı bir yorumdur. Darwinist zihniyetin bahsettiği bilim, araştıran, inceleyen ve bulguları tarafsız olarak değerlendirip, bu bulguların gösterdiği sonuçları kabul eden bir bilim değildir. Darwinistlere göre bilim, kendi inançlarını ve düşüncelerini doğrulamak zorundadır ve ortaya çıkan sonuçlar evrimcilerin dogmalarına uygun şekilde çarpıtılarak yorumlandığı sürece kabul edilebilir. Diğer bir deyişle evrimciler bulguları değil, ön yargılı yorumlarını bilim gibi lanse ederler. Darwinist bilim, doğruyu arama çabası değil, doğruyu yönlendirme ve çarpıtma çabasıdır. |
Katsura Ağacı YaprağıDönem: Senozoik zaman, Paleosen dönemi Fosil kayıtlarının ortaya koyduğu en önemli bilgilerden biri, türlerin sahip oldukları tüm özelliklerle eksiksiz olarak bir anda ortaya çıkmalarıdır. Yani, fosil bulgularında herhangi bir ilkel varlıktan gelişmiş ve tüm uzuvlarını yavaş yavaş kazanmış bir türün izine rastlanmaz. Her bir tür, ilk ortaya çıktığı andan itibaren eksiksizdir ve eğer soyunu devam ettirmişse, bugünkü haliyle tıpatıp aynıdır. The Origin of Species Revisited adlı kitapta bu gerçeğin, Darwinizm için ne kadar ciddi bir çıkmaz olduğu şöyle anlatılır:
|
Dişbudak YaprağıDönem: Senozoik zaman, Miosen dönemi Eğer Darwinistler iddia ettikleri gibi bilimden yana bir tavır içidelerse, o zaman, kendi ideolojileri doğrultusunda bulunması gereken verilere yani hayallerine göre değil, bulunmuş verilere ve elde edilen somut bulgulara göre hareket etmek zorundadırlar. Bugün paleontolojinin ortaya koyduğu somut gerçek ise, canlı türlerinin aniden ortaya çıktıları ve soyları devam ettiği müddetçe hiç değişmedikleridir. Bunun anlamı açıktır: Canlılık evrim geçirmemiştir. Tüm evren gibi canlılık da Kerem sahibi olan Allah'ın eseridir. Resimdeki 23-5 milyon yıllık dişbudak ağacı yaprağı da bu gerçeği bir kez daha herkese hatırlatmaktadır. |
Bataklık MersiniDönem: Senozoik zaman, Oligosen dönemi Darwinistler bilimsel bulgularla tartışmak yerine propaganda yöntemlerine başvurmayı, düşünce özgürlüğünü sınırlayarak evrimi yıkan eserleri yasaklatmayı, çoğu zaman kendilerince alaycı üsluplar kullanarak kamuoyunu etki altına almayı tercih ederler. Bunun için çoğu zaman psikolojik harp teknikleri kullanırlar. Oysa evrimcilerin yapması gereken, karşılarındaki kişiyi hiç dinlemeden, ortaya konulan belgeleri ve delilleri incelemeye bile gerek duymadan iftiralara, hakaretlere ve suçlamalara başvurmak değildir. Eğer teorilerine güveniyorlarsa, ellerinde bilimsel bulgular varsa bu bulguları ortaya koymaları ve karşı tarafı fikren etkisiz hale getirmelidirler. Ancak bugüne kadar bunu yapamamışlardır ve bundan sonra da yapmaları mümkün değildir: çünkü Darwinistlerin ellerinde teorilerine destek olabilecek bir tane bile delil yoktur. |
Hurma YaprağıDönem: Senozoik zaman, Oligosen dönemi Darwinistlerin bilim dışı iddialarına göre bir hurma ağacı, bir çam ağacı, bir kaktüs, bir orkide, bir karanfil, bir gül, bir vişne ağacı, çimen, eğrelti otu kısaca tüm bitkiler aynı hayali ortak ataya sahiptir. Bu ortak atanın nasıl bir yapıya sahip olduğu ve bu kadar farklı bitkinin hangi aşamalardan geçerek birbirlerinden ayrılıp günümüzdeki hallerini aldığı soruları ise, evrimciler için bilimsel olarak cevapsızdır. Cambridge Üniversitesi'nden evrimci botanikçi E.J.H. Corner, evrimcilerin bitkilerin kökeni konusundaki cevapsızlığını şöyle itiraf eder:
21. yüzyılın bilim ve teknoloji seviyesi, Corner'ın korkusunun gerçeğe dönüşmesini sağlamıştır. Başta fosil kayıtları olmak üzere sayısız bilimsel bulgu sadece botanik alanında değil, tüm bilim dallarında Darwinizm'i büyük bir çıkmaza sokmuştur. Darwinistler son bir çırpınışla teorilerini ayakta tutmaya, kendilerince karşılaşabilecekleri sorulara cevaplar hazırlamaya çalışmakta, ne var ki tek bir tane bile bilimsel cevap bulamamaktadırlar. |
Arokarya KozalağıDönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi Arokaryaların 170 milyon yıldır en küçük bir değişikliğe dahi uğramadığının ispatı olan resimdeki fosil karşısında Darwinistler sessiz kalmaya mahkumdur. Darwinistlerin fosil kayıtları karşısındaki sessizliğini ve "utancını" ünlü evrimci Stephen Gould şöyle dile getirmektedir:
Darwinistlerin fosil kayıtları karşısında utanç duymalarının sebebi, yaklaşık 150 yıldır sürdüregeldikleri yalanın deşifre olmasıdır. On yıllardır canlıların sözde aşama aşama değişerek bugünkü hallerine kavuştukları masalını anlatan ve kitleleri bilim tarihinin belki de en büyük sahtekarlıklarından birine inandıran Darwinistler, fosil kayıtlarının ortaya koyduğu gerçek karşısında mahçup olmakta haklıdırlar. Bundan sonra olması gereken, bu mahcubiyetin onları doğruya yönlendirmesi ve bile bile bir yalanın peşinden gitmekten vazgeçmeleridir. |
Saçlı Meşe YaprağıDönem: Senozoik zaman, Pliosen dönemi Evrimci bir kitabı ya da yazıyı okuduğunuzda bir çok hikayeyle karşılaşırsınız. Bu hikayelerde gerçekleşmesi asla mümkün olmayan, bilimsel olarak da gerçekleşmemiş olduğu ispatlanmış süreçler uzun uzun anlatılır. Bir çamur yığınının içinde ilk canlı hücrenin nasıl ortaya çıktığı, balıkların bir gün nasıl karaya çıkmaya karar verip yüzlerce farklı türe dönüştüğü, sürüngenlerin günün birinde nasıl uçmaya karar verdiği gibi bilimsellikten uzak, bilim kurgu hikayeleri okursunuz. Bu hikayelerin baş kahramanı ise kör tesadüflerdir. Gordon Taylor, The Great Evolution Mystrey kitabında konuyla ilgili şunları söyler:
Oysa tesadüfün, akıl ve bilinç gerektiren hiçbir düzenleme yapamayacağı açıktır. Mantıklı düşünen bir insan, canlılardaki çeşitliliğin ve kompleksliğin kör tesadüflerin eseri olduğunu kabul edemez. Tesadüfler, rengarenk çiçekleri, birbirinden lezzetli sebzeleri ve meyveleri, ceylanları, tavşanları, kaplanları, kuşları, karıncaları, medeniyet inşa eden insanları meydana getiremez. Canlılık ve etrafımızda gördüğümüz herşey üstün akıl ve eşsiz sanat sahibi, güçlü ve kudretli olan Yüce Allah'ın eseridir. |
Ardıç DalıDönem: Senozoik zaman, Pliosen dönemi Bazı çevreler tarafından sürekli bilimsel bir gerçekmiş gibi lanse edilen evrim teorisi, 20. yüzyılın başından beri arka arkaya öldürücü darbeler almıştır. Ne var ki bu darbeler kamuoyundan özenle saklanır. Darwinistler, sürekli "birşey olmamış" edasında propagandalarına devam ederler. Yaratılış'ın delili olan sayısız fosil karşısında tek bir cümle bile sarf etmez, aynı masalları anlatmaya devam ederler. Evrimci propagandanın en dikkat çekici yönlerinden biri ise, anlatılanların neredeyse hiçbir zaman bilimsel bulgularla desteklenmesine ihtiyaç duyulmamasıdır. Phillip Johnson bu gerçeği şöyle dile getirir:
Aslında bu durum bile tek başına Darwinistlerin çaresizliğinin ispatıdır. Darwinistler sadece hayal güçlerine dayanmak zorundadırlar, çünkü bilimsel veriler onlara teorilerini savunabilecek bir bilgi sunmaz. Resimdeki ardıç dalı gibi sayısız fosil örneğinde olduğu gibi kanıtlar, evrimin yaşanmadığını söylemektedir. Darwinistler de bu nedenle, bu delilleri gündeme getirmektense, hayal dünyasında yaşamayı tercih ederler. |
Üvez Ağacı YaprağıDönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Günümüzdeki üvez ağaçları nasılsa, bundan 50 milyon yıl önce yaşamış üvez ağaçları da öyledir. Yani, 50 milyon yıl öncesinde evrimcilerin iddia ettiği gibi ilkel, yarı gelişmiş garip hayvanlardan ve bitkilerden oluşan bir dünya yoktur. 50 milyon yıl öncesinin dünyası, aşama aşama gelişen canlılarla dolu değildir. O zaman yaşayan tüm canlılar, tıpkı bugün olduğu gibi, tüm fiziksel özellikleri, uzuvları, yapılarıyla tam ve eksiksizdir, görünümleriyle de bugünkünün aynısıdır. Resimdeki fosil bu gerçeğin apaçık bir göstergesidir. |
Elma Ağacı YaprağıDönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Vişnelerin hep vişne olması gibi, elmalar da hep elma olarak var olmuşlardır. Elmaya benzer garip bir meyveden türeyerek, günümüzdeki elmayı meydana getirmemişlerdir. Darwin'in bundan yaklaşık 150 yıl önce ortaya attığı, canlı türlerinin küçük değişikliklerle birbirlerinden türeyerek meydana geldikleri iddiası, aradan geçen bunca zamana rağmen halen delilsizdir. Ünlü evrimci Richard Dawkins, evrimciler için "acı" olan bu gerçeği şöyle kabul etmektedir:
|
Karayemiş Yaprağı (Cherry laurel)Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Günümüzden 50 milyon yıl önce de karayemiş ağaçları tıpkı günümüzdeki halleriyle varlıklarını devam ettiriyorlardı. Darwinistler doğruyu söylüyor olsaydı, günümüzdeki karayemiş ağaçlarının geçmişte yaşamış olanlara hiç benzememesi ya da sadece bazı yönleriyle benzemesi gerekirdi. Üstelik elde edilen diğer fosillerde, geçmişteki karayemişlerin günümüzdeki karayemişlere nasıl dönüştüğünü de izlememiz lazımdı. Ancak Darwin'den bu yana yaklaşık iki asırdır, evrimcilerin hayalindeki bu süreci gösteren somut bir bulgu elde edilememiştir. Elde edilen tüm bulgular karayemişlerin hep karayemiş olarak var olduklarını, evrim geçirmediklerini, yaratıldıklarını ortaya koymaktadır. |
TarpunDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Missing Links (Kayıp Halkalar) isimli kitabında Robert A. Martin şöyle demektedir:
Bu kitapta sadece birkaçına yer verdiğimiz fosil örneklerinin hepsi, istisnasız olarak canlılar arasında herhangi bir ata-torun ilişkisi olmadığını, her bir türün kendine has özelliklerle bir anda ortaya çıktığını göstermektedir. Öte yandan 150 yıldır yapılan kazı çalışmaları ortaya bir tane bile yarım canlı örneği, yani ara geçiş fosili koyamamıştır. Bu durumda, evrimin geçersiz, Yaratılış'ın ise reddedilmesi mümkün olmayan bir gerçek olduğu açıktır. |
MonacanthusDönem: Senozoik zaman, Pliosen dönemi Monacanthus balıkları, tropikte veya subtropikte yaşayan Monacanthidae familyasına dahildirler. Bu familyaya dahil olan bilinen 107 tür vardır. Türlerin pek çoğunun ana özelliklerinden biri, iyi birer kamuflaj ustası olmalarıdır. Saklanmak için kolaylıkla renklerini değiştirip bulundukları ortamda tamamen gizlenebilir ve bu yolla kendilerini düşmanlarından korurlar. Resimdeki Monacanthus fosili 4 milyon yıllıktır ve söz konusu canlıların evrim geçirmediğinin açık bir ispatıdır. Canlılar, Darwinistlerin iddia ettiği gibi sürekli değişim geçirerek birbirlerinden türememişlerdir. Evreni ve tüm canlıları Yüce Allah yaratmıştır. |
AhtapotDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Yüksek öğrenme kapasitesine sahip oldukları laboratuvarlarda test edilmiş olan ahtapotlar, aynı zamanda birer kamuflaj ustasıdırlar. Kamuflaj yetenekleri, bu iş için özel olarak yaratılmış deri hücrelerine bağımlıdır. Deri hücrelerinin renk değiştirme, ışık geçirmezlik ve yansıtma gibi özellikleri sayesinde, hem düşmanlarından korunabilir hem de diğer ahtapotları tehlikeye karşı uyarabilirler. Bazı ahtapotlar sadece renk değiştirmekle kalmaz, diğer deniz canlılarını taklit ederek de kendilerini kamufle ederler. "Mimik ahtapotları" olarak adlandırılan bu tür ahtapotlar, aslan balığı ve deniz yılanı gibi ürkütücü deniz canlılarının görünümünü taklit ederler. Peki ahtapotlar, evrimcilerin iddia ettikleri gibi sahip oldukları bu özellikleri aşama aşama, uzun zaman dilimleri içinde mi kazanmışlardır? Diğer bir deyişle, ilk var olan ahtapotlar bugünkü ahtapotlardan çok farklı, ilkel görünümlü, eksik organlı, tam gelişmemiş garip canlılar mıdır? Bunu anlamanın en önemli yollarından biri ahtapotların fosil kayıtlarını incelemektir. Fosil kayıtlarını incelediğimizde, ne kadar eskiye gidilirse gidilsin, hep günümüzdeki ahtapotların aynısı olan fosil örnekleriyle karşılaşırız. Bu da evrimcilerin iddialarının gerçek olmadığının en önemli delilidir. Ahtapotlar evrim geçirmemiş, sahip oldukları tüm özelliklerle üstün güç ve akıl sahibi Allah tarafından yaratılmışlardır. |
DenizatıDönem: Senozoik zaman, Pliosen dönemi Denizatının başı, vücuduna dik açıyla yerleştirilmiştir. Başka hiçbir balıkta bu özellik yoktur. Bu nedenle denizatları vücutları dik olarak yüzer, başlarını yukarı ve aşağı hareket ettirebilirler. Ancak başlarını iki yanlarına doğru hareket ettiremezler. Bu özellik diğer canlılarda olsa, başlarını sağa-sola çeviremedikleri için problem yaşayabilir, her türlü tehlikeye karşı açık olabilirlerdi. Fakat denizatları sahip oldukları özel vücut yapısı sayesinde böyle bir problem yaşamazlar. Denizatlarının gözleri birbirinden bağımsız, her yöne serbestçe hareket edebilecek ve dönerek her tarafı rahatlıkla seyredebilecek şekilde yaratılmıştır. Bu yüzden kafalarını iki yana çeviremeseler de etraflarını rahatlıkla görebilirler. Eğer Darwinistlerin iddiaları doğru olsaydı, denizatları yapılarına uygun olan göz yapısını geliştirene kadar çoktan elenip gidecek ve bugüne asla ulaşamayacaklardı. Başı dik olan ama arkasını göremeyen bir denizatının hayatta kalması mümkün olamayacak, dolayısıyla soyunu da devam ettiremeyecekti. Açıktır ki, denizatları ilk varoldukları andan itibaren, eksiksiz olarak, bugün sahip oldukları tüm özelliklere sahiptir. Başlarının vücutlarına dik açıyla yerleştirilmiş olması, gözlerinin her yöne bağımsız olarak hareket edebilmesi ve diğer tüm fonksiyonlarıyla beraber bir anda var olmuşlardır. Bunun da anlamı, diğer tüm canlılar gibi denizatlarının da evrim geçirmediği, yaratıldığıdır. |
PolyipnusDönem: Senozoik zaman, Oligosen dönemi Sternoptychidae familyasına dahil olan Polyipnus cinsi balıklar, Darwinizm'in bir spekülasyondan ibaret olduğunu ispatlayan canlılardan biridir. Bundan 35 milyon yıl önce yaşamış Polyipnus'larla, günümüzde yaşayan örnekleri arasında hiçbir fark yoktur. |
Fundulus (Killfish)Dönem: Senozoik zaman, Pliosen dönemi Evrimciler, Darwin'in ortaya attığı teoriyle yaşamın ve canlı türlerinin nasıl ortaya çıktığı sorusunu cevapladığını iddia ederler. Nitekim materyalistlerin ve ateislerin, evrim teorisini böyle körü körüne sahiplenmelerinin sebebi de budur. Evrim teorisiyle birlikte canlılığın oluşumuna Yaratılış dışında bir cevap bulunduğunu sanmaktadırlar. Oysa bu çok büyük bir yanılgıdır. Darwin'in iddiaları kendi yaşadığı dönemde de sonrasında da bilimsel hiçbir veriyle desteklenmemiştir. Tam tersine bilim, Darwin'in senaryosunun imkansız olduğunu ispatlamıştır. Kısaca, canlılığın oluşumunun Yaratılış dışında hiçbir bilimsel ve akılcı cevabı yoktur. Nitekim evrimci paleontolog George Simpson da Darwin'in teorisinin hiçbir soruyu cevaplayamadığını şu sözlerle itiraf etmektedir:
|
Asker BalığıDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Fosil kayıtları, canlıların on hatta çoğu zaman yüz milyonlarca yıldır hiç değişmediklerini, yani evrim geçirmediklerini göstermiştir. Bu açık gerçek, Darwinizm için ciddi bir sorundur ve pek çok evrimci de bu durumun farkındadır. Örneğin evrimci paleontolog Steven M. Stanley, Darwinist açıklamaların fosillerle uyuşmadığını şu sözlerle ifade eder:
Evrimcileri, Darwinizm'i "yeniden gözden geçirmeye mecbur eden" sayısız fosilden biri de resimdeki 95 milyon yaşındaki asker balığı fosilidir. 95 milyon yıldır en küçük bir değişiklik dahi geçirmeyen asker balıkları, evrimi yalanlamaktadır. |
Sincap BalığıDönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Fosil kayıtlarına bakıldığında evrimcilerin öne sürdüğü yavaş, aşamalı gelişimin hiçbir delili görülmez. Canlıların sözde bir ortak atadan türediğinin de delili yoktur. Bulgular canlıların birbirlerinden türemediklerini, soylarını devam ettirdikleri müddetçe değişmediklerini, kısacası evrim geçirmediklerini ortaya koymuştur. Bu gerçek Oxford Üniversitesi'nden zoolog Mark Pagel tarafından şöyle açıklanır:
|
Kurt RingaDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Fosiller evrimin iddialarını yerle bir ettiği içindir ki, çoğunlukla evrimciler tarafından göz ardı edilmekte ya da üzerlerinde çeşitli oynamalar yapılarak evrimci propagandaya alet edilmeye çalışılmaktadır. Ancak son dönemlerde Yaratılış'ın delili olan yüzlerce fosilin sergilerle, kitaplarla, internet siteleriyle ortaya çıkarılması, evrimcilerin içinde bulunduğu açmazı tüm açıklığıyla gözler önüne sermiştir. Fosilleri ve yaşayan örneklerini yanyana gören insanlar, ek bir açıklamaya bile gerek kalmadan, evrimin yalan olduğunu hemen anlamaktadır. Evrimcileri paniğe sürükleyen sebep de budur. Evrimciler, bu defa geri dönüşü mümkün olmayan şekilde, teorilerinin dünya çapında çöktüğünü görmekte ve acı içinde bu çöküşü seyretmektedirler. Evrim teorisinin çöküşünün delillerinden biri de resimdeki 95 milyon yıllık kurt ringası fosilidir. |
Tang BalığıDönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Wendell R. Bird, The Origin of Species Revisited adlı kitabında, evrim teorisinin ara form iddiasının hayali bir hikayeden ibaret olduğunu şöyle ifade ediyor:
Bugüne kadar yapılan fosil araştırmaları, evrimcilerin iddialarına destek olabilecek, herhangi bir ara form örneği ortaya koymamıştır. Türler arasında sözde ata-torun ilişkisi olduğunu gösteren bir fosil de bulunamamıştır. Örneğin bulunan hiçbir tang balığı fosili yarım, az gelişmiş, organlarının bazısı oluşmuş bazısı oluşmamış değildir. Ne kadar geriye gidilirse gidilsin, elde edilen her tang balığı fosili bugün yaşayan tang balıklarıyla birebir aynı özellikleri taşımaktadır. Resimdeki 95 milyon yıllık tang balığı fosili de bu gerçeğin delillerindendir. |
KaridesDönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi Eğer karideslerin, evrimcilerin iddia ettiği gibi hayali bir ilkel atası olsaydı bu hayali atanın nasıl bir varlık olduğunun izlerini fosil kayıtlarında görmemiz gerekirdi. Ancak fosil kayıtları böyle bir atanın yaşadığına dair en küçük bir kanıt bile ortaya koymamaktadır. Üstelik, karideslerin geçirdiği sözde evrimsel aşamaların da fosil kayıtlarında hiçbir izi yoktur. Yani, karidesi andıran ama günümüz karideslerin sahip oldukları özelliklerin henüz hepsini kazanmamış herhangi bir "karidesimsi" fosili hiç bulunmamıştır. Bulunan tüm fosillerde karidesler, yaşları ne olursa olsun, günümüzdeki karideslerin aynısıdır. Resimdeki 150 milyon yaşındaki karides de, bugün yaşayan karideslerin sahip oldukları tüm özelliklere eksiksiz sahiptir. Akıl ve mantık sahibi hiçbir insan, bu koşullar altında karideslerin "evriminden" bahsedemez. Diğer tüm canlılar gibi karidesler de evrim geçirmemişlerdir. Canlılık, kerem ve izzet sahibi olan Allah'ın eseridir. |
Mavi MezgitDönem: Senozoik zaman, Miosen dönemi San Francisco Üniversitesi'nden biyolog Dean Kenyon, evrim teorisinin iddialarının bilimsel olarak asla desteklenmediğini şöyle ifade etmektedir:
Kenyon'un da ifade ettiği gibi evrim senaryolarının gerçekleştiğini gösteren hiçbir somut bulgu yoktur. Resimdeki mavi mezgit fosili örneğinde olduğu gibi sayısız bilimsel bulgu, evrimin hiçbir zaman yaşanmadığını göstermektedir. Evrimcilerin bu bulguları görmezlikten gelmeye çalışmalarının bir manası yoktur. Gerçeklerden kaçmak, gerçekleri değiştirmeyecektir. |