Vücudumuzun Vazgeçilmez Enerjisi: Elektrik

Elektrik her yerde bulunmaktadır. Gördüğümüz ve dokunduğumuz herşeyin temeli olan atomun çekirdeği, proton ve nötron denilen parçalardan oluşur. Bu çekirdeğin etrafında ise, dönerek sürekli hareket halinde olan elektronlar yer alır. Protonlar pozitif bir elektrik yüküne, elektronlar da negatif bir elektrik yüküne sahiptir. Normal koşullarda bir atom eşit sayıda elektron ve protona sahiptir. Pozitif ve negatif yükler birbirlerini dengeledikleri için atom da nötr durumdadır. Bu denge bozulduğunda, yani bir atom fazladan bir elektron kazandığında negatif yüklü olur. Atom bir elektron kaybettiğinde ise pozitif yüklü olur. Koşullar uygun olduğunda bu tür elektrik yükü dengesizlikleri, bir elektron akımı başlatır. Bu elektron akışı da ‘elektrik’ olarak ifade edilir. Kısaca elektrik, elektronların hareketinden ortaya çıkan bir enerji biçimidir.

elektrik şoku, elektrik sinyali

Vücudumuz da bu elektrik enerjisi olmadan çalışamaz; elektrik her birimizin yaşamını sürdürebilmesi, konuşabilmesi, hareket edip istediklerini yapabilmesi için hayati önem taşır. Elektrik olmadığında bütün yaşamsal faaliyetler durur; kişi ya felç olur ya da ölür. İnsan, elektrikle iletişimini sağlayan, elektrikle hareket edebilen ve elektrikle beş duyusunu kullanabilen bir varlıktır. Kişi bunun hiç farkında olmasa da, dünyaya geldiği andan itibaren tümüyle elektrik enerjisine bağlı mekanizmalarla görmeye başlar, bunlarla çevresini tanır ve gelişir.

Kalbi durmuş, ölmek üzere olan bir hastaya ilk olarak elektrik şoku uygulanmasının sebebi de budur. Böyle bir durumdaki hastaya iyileşmesi için ilaç, vitamin veya herhangi bir besin maddesi verilmez. Vücuda fayda sağlayacak çok sayıda madde varken kalbin çalışması için öncelikle elektriğe ihtiyaç duyulur.

Canlıların vücudunda elektriğin önemi anlaşıldıktan sonra sadece bu konunun araştırılması amacıyla üniversitelerde özel kürsüler kurulmuş ve bilim adamları konu hakkında çok sayıda araştırma yazısı ve kitap yazmışlardır. Halen de canlılardaki elektriksel sistemler ile ilgili araştırmalar, ‘biyoelektrik’ olarak ifade edilen alanda yoğun olarak devam etmektedir. New York Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden sinirbilimci Rodolfo Llinas, hareket eden tüm canlıların vücutlarında elektrik olduğunu söyleyerek şunları ifade etmiştir:

... Düşüncelerimiz, yürüyebilmemiz, görmemiz, rüya görmemiz tüm bunlar temel olarak elektrik sinyalleri tarafından yönlendirilip organize edilmektedir. Bunlar bir bilgisayarda meydana gelenlerle benzerlik göstermektedir, fakat çok daha mükemmel ve komplekstir.1

elektrokimyasal enerji, teknolojik aletler

Vücudumuzdaki Elektriksel Düzen

insan vücudu, çocuk

İnsan vücudu her gün düzenli bakım yapılması gereken, elektrikle çalışan teknoloji ürünü bir makine gibidir. Bir kasınız hareket ettiği zaman elektriksel yük boşalmaları meydana gelir. Beynin emirlerini taşıyan sinyaller elektrikseldir. Ayrıca vücut boyunca beyne doğru ilerleyen tüm duyu sinyalleri, hücre bölünmesi, kalp atışı da elektrikseldir. Aslında tüm kimyasal değişiklikler elektriksel temele dayanmaktadır; çünkü moleküler seviyede elektronlar transfer edilir, paylaşılır ya da değişikliğe uğrar. İnsan vücudunda elektriksel olmayan bir durum, neredeyse yok gibidir. Siz dinlenmek üzere uzansanız bile, enerji üretimiyle ilgili zor görevler iradeniz dışında meydana gelmeye devam eder: Kalp atışınız, akciğerlerinize oksijen gitmesi ve sayılamayacak kadar çok hücresel faaliyet...

Kısacası insan vücudu hayatta kalmak için elektrokimyasal bir enerji sistemi kullanır. Vücudumuzun elektrikle işleyen kısmını sinir sistemi oluşturur. Bir kaza veya sakatlık durumu olmadığı sürece vücudumuz hem elektrik üretimini gerçekleştirir, hem de ürettiği elektrik enerjisiyle gece gündüz faaliyetlerini sürdürür. Canlılardaki elektriksel sistem, metallerdeki elektrik sistemlerinden çok daha fazla avantaja sahiptir. Bu avantajların başında biyolojik sistemlerin kendi kendini tamir edebilmesi gelir. Örneğin parmağınızda bir kesik oluştuğunda kısa zamanda bu yara iyileşir. Bunu sağlayan sistemlerin ardında yine elektriksel bir düzen vardır. Bu hiçbir insan yapımı makinede mevcut olmayan taklit edilemez bir özelliktir.

Vücudunuzdaki elektriksel sistemin bir başka avantajı ise çok yönlü kullanımıdır. Vücudun içindeki tüm faaliyetler -dolaşım, savunma, hareket, haberleşme, sindirim, boşaltım vs.- bu sistem sayesinde gerçekleşir. İnsan yapımı elektriksel aletler ise genellikle tek bir fonksiyon ya da benzer birkaç fonksiyonla sınırlıdır: Soğutma, ısıtma, kurutma, çırpma, süpürme gibi... Buna rağmen çok yüksek miktarlarda enerji harcanır. Vücudun kullandığı elektrik enerjisi - benzersiz sistemleri işletmek için kullanılmasına rağmen - son derece az miktardadır.

Günlük hayatta kullandığımız elektrikli aletlerde kullanılan elektriğin şiddetinin -voltaj değerinin- belli bir ölçüde olması gerekir. Ancak bu ayarlar makinenin kendisi tarafından değil, yine insan yapımı özel aletler aracılığıyla sabit tutulur. Bu ayarın bozulma ihtimaline karşı, akımı dengeleyecek adaptörler, regülatörler (voltaj düzenleyicileri) kullanılır. Aksi takdirde makinenin tüm aksamı bozulur. Vücudumuzda ise bu ayarların tümü bizim haberimiz olmadan yapılır.

Ayrıca vücudumuzda elektrik kullanımı kesintisizdir. Dinlenirken bile vücudumuzda elektriksel sinyallerin akımı devam eder. Bu küçük elektriksel sinyaller saniyenin binde biri kadar sürelerle aralıksız üretilir. Elektrikli aletlerin ise ortalama 10-20 senelik ömürleri vardır. Hatta çoğu zaman çok daha erken tamir edilmeleri, parçalarının yenilenmesi gerekir. Halbuki insan vücudu -istisnai durumlar dışında- bir ömür boyu kesintisiz olarak dinlenmeden, yorulmadan elektrikle faaliyet gösterir.

insan vücudu, elektrik üretimi

İnsan vücudunda elektriksel olmayan neredeyse hiçbir işlem yok gibidir. Siz dinlenirken bile, vücudunuzdaki faaliyetler -kalp atışınız, akciğerlerinize oksijen gitmesi ve sayılamayacak kadar çok hücresel faaliyet- Rabbimiz’in bir lütfu olarak kesintisiz devam eder.

İnsan aklı ve bilgi birikimi ile benzeri yapılamayan vücut sistemlerinden her biri -hatta tek bir sinir hücresi- varlığımızın tesadüf eseri ortaya çıkmış olamayacağını ispatlar niteliktedir. Kitap boyunca detaylarını göreceğimiz bu elektriksel sistem olmadan, vücudumuzdaki diğer sistemlerin, organların var olmalarıve kusursuz çalışmaları imkansızdır. Dolayısıyla canlıların tesadüfi mekanizmalarla oluştuğunu öne süren evrim teorisinin, temel iddialarından olan ‘aşama aşama gelişim’ söz konusu olamaz. Hoimar Von Ditfurth, evrimci bir biyolog olmasına karşın, tesadüf iddialarının imkansızlığını Dinozorların Sessiz Gecesi adlı kitabında şöyle dile getirmektedir:

Sözgelimi canlı yapıların salt rastlantı sonucu ortaya çıkmalarının istatistiki yönden olanaksızlığı, çok sevilen ve bilimin günümüzdeki gelişmişlik durağında oldukça aktüel olan bir örnektir. Gerçekten de biyolojik işlevler yerine getiren tek bir protein molekülünün kuruluşunun, o olağanüstü özgünlüklerine bakınca, bunu, hepsi doğru ve gerekli bir sıra içinde, doğru anda, doğru yerde ve doğru elektriksel ve mekanik özelliklerle birbirine rastlamış olmaları gereken birçok atomun, tek tek rastlantı sonucunda buluşmalarıyla açıklamak mümkün değil gibi görünmektedir.2

İnsan vücudu kendi elektriğini kendi üretir. Vücutta herhangi bir fonksiyonun gerçekleşmesi için ilgili organa ya da dokuya bir sinyal gönderilmelidir. Dolayısıyla hayatta kalabilmemiz için, vücudun hiçbir noktasında tesadüflere yer yoktur. Çünkü milyonlarca detayın aynı anda, ölçüsüyle, zamanlamasıyla hatasız ve eksiksiz olması, bunların hiçbirinin hiç yorulmadan aralıksız bir şekilde 80-90 yıl müthiş bir koordinasyonla çalışması tesadüflerle açıklanması imkansız bir durumdur. Her organ başına buyruk hareket etse, kendilerine gelen emirleri geciktirse ya da bunlara gelişigüzel cevap verse, istediği zaman büyüse, istediği zaman çalışsa, bir an bile yaşamamız mümkün olmazdı. Üstelik böyle bir karmaşa ortamının yaşanması için sadece kısa süreli bir gecikme ya da az sayıda hücrenin karışıklık çıkarması bile yeterli olurdu. Nitekim tesadüf iddialarının sahipleri evrimciler de, karşılaştıkları mükemmel düzen karşısında hayranlıklarını gizleyememekte ve bu organların, sistemlerin tam olmaları gereken yer, şekil ve fonksiyonlarla, vücut içinde nasıl olup da yerleştikleri sorusu karşısında çaresiz kalmaktadırlar. Oysa cevap açıktır: Tüm bunları kusursuz şekilde yaratan, tüm alemlerin Yaratıcısı olan Yüce Allah’tır:

Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden (sülale’den), basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra onu ‘düzeltip bir biçime soktu’ ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz? (Secde Suresi, 7-9)

kalp, kemik, kas, beyin, organlar

1. Akciğer
2. Kemik

3. Beyin
4. Kalp

5. Böbrek
6. Deri

VÜCUDUMUZDAKİ ELEKTRİKSEL DÜZEN RABBİMİZ'İN BİR LÜTFUDUR

İnsan vücudunda elektriksel olmayan neredeyse hiçbir işlem yok gibidir. Siz dinlenirken bile, vücudunuzdaki faaliyetler -kalp atışınız, akciğerlerinize oksijen gitmesi ve sayılamayacak kadar çok hücresel faaliyet- Rabbimiz'in bir lütfu olarak kesintisiz devam eder.

Dipnotlar

1. Emily Sohn, “Electricity’s Spark of Life”, 1 Ekim 2003; http://www.sciencenewsforkids.org/articles/20031001/Feature1.asp

2. Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi, cilt 1, s. 123.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
  • Giriş: Elektriğe Bağımlı Hayatımız
  • Vücudumuzun Vazgeçilmez Enerjisi: Elektrik
  • Elektriğin Vücudumuzdaki Yolculuğu: Sinir Sistemi
  • Elektrik Akımı Üreten Hücreler: Nöronlar
  • Vücudumuzun Elektrik Saati: Kalp
  • Elektrik Enerjisi İle Çalışan Kas Sistemi
  • Elektrik Sinyallerini Yorumlayan Benzersiz Tasarım: Beynimiz
  • Elektrik Akımı ile Taşınan Hayati Bilgiler
  • Embriyoda Başlayan Kusursuz İnşaat
  • Vücudumuzdaki Elektriksel Düzen Evrim İddialarını Yalanlıyor
  • Sonuç: Allah Her Yeri Sarıp Kuşatandır
  • Darwinizm'in Çöküşü