Türk Milleti, tarih boyunca kurduğu 16 güçlü devletin yönetiminde gösterdiği üstün kabiliyetle tüm dünya milletlerine örnek olmuştur. Bunun en önemli nedeni ise hakimiyeti altında yaşayan farklı etnik kökene mensup toplulukları, her birinin dil ve din farklılıklarına saygı göstererek, barış, huzur ve güvenlik içerisinde, asırlar boyunca birarada yaşatma becerisini göstermesidir.
Selçuklu ve Osmanlı devletleri başta olmak üzere, Türk Milleti'ni güçlü kılan unsurları sadece askeri güçle açıklamak mümkün değildir. Anadolu'yu fetheden, Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar dünyanın en karışık ve en hassas bölgesini asırlar boyunca hakimiyeti altında tutan güç, Türk Milleti'nin özünde var olan ve Türklerin İslam'ı kabul etmesiyle birlikte asıl kimliğini bulan ahlak anlayışıdır.
Kuran'da emredilen bu ahlakın başlıca özellikleri, dürüstlük, zulümden ve haksızlıktan uzak durmak, adaleti her zaman ayakta tutmak, hoşgörüden ve uzlaşmadan yana olmaktır. En kamil anlamda Osmanlı İmparatorluğu'nda tezahür eden bu adaletli yönetim sayesinde üç dine ve muhtelif mezheplere mensup, dilleri, kültürleri, ırkları birbirlerinden tamamen farklı milyonlarca insan asırlar boyunca hiçbir zulme maruz kalmadan huzur içinde yaşamışlardır.
21. yüzyıla adım attığımız bugünlerde de Türkiye'nin geleceğe dair misyonu, tarihteki Türk devletlerinin büyüklüğüne ve şanına yakışır nitelikte olmalıdır. Üstelik bu misyon tarihte olduğu gibi bugün de Türk Milleti'ni hak ettiği lider devletler arasına dahil edebilecek bir misyon olmalıdır. Tüm Akdeniz ve Ortadoğu coğrafyasına nizam vermiş olan Türk Milleti'nin aramış olduğu çözüm ve çıkış yolları, kendi tarihinde mevcuttur.