Yeryüzü toprağında uyuyanların birçoğu uyanacak: Kimisi sonsuz yaşama, kimisi utanca ve sonsuz iğrençliğe gönderilecek. (Daniel, 12:2)
"Mezarlarınızı açıp sizi çıkardığım zaman, Benim Rab olduğumu anlayacaksın... Ruhumu içinize koyacağım, canlanacaksınız..." böyle diyor Rab. (Hezekiel, 37:13-14)
... Senin ölülerin yaşayacak, bedenleri dirilecek. Ey sizler, toprak altında yatanlar, uyanın, ezgiler söyleyin... toprak ölülerini yaşama kavuşturacak. (Yeşaya, 26:19)
Ya Rab, beni ölüler diyarından çıkardın, yaşam verdin bana, ölüm çukuruna düşürmedin. (Mezmurlar, 30:3)
"Sana gelince, ey Daniel, son gelinceye dek yoluna devam et. Rahatına kavuşacak ve günlerin sonunda payına düşen mirası almak için uyanacaksın." (Daniel, 12:13)
Kalabalıklar, yargı vadisini dolduran nice kalabalıklar... Yargı vadisinde Rab'bin günü yaklaştı. Güneş ve Ay kararıyor, yıldızların parıltısı görünmez oluyor… Gök ve yer sarsılacak… (Yoel, 3:14-16)
Göklerde ve yeryüzünde, kan, ateş ve duman sütunlarından belirtiler göstereceğim. Rab'bin büyük ve korkunç günü gelmeden önce Güneş kararacak, Ay kan rengine dönecek... (Yoel, 2:30-31)
Yeryüzü önlerinde sarsılıyor, gökyüzü titriyor; Güneş ve Ay kararıyor, yıldızların parıltısı görünmez oluyor… Rab'bin o büyük günü ne korkunçtur! O güne kim dayanabilir? (Yoel, 2:10-11)
Ölüleri dışarı atılacak... Bütün gök cisimleri küçülecek, gökler bir tomar gibi dürülecek; gök cisimleri, asma yaprağı, incir yaprağı gibi dökülecek. (Yeşaya, 34:3-4)
Rab'bin büyük günü yakındır, yakındır ve çok çabuk geliyor, Rab gününün sesi! Yiğit orada acı acı bağırır. O gün gazap günüdür, sıkıntı ve darlık günü, harabiyet ve viranlık günü, karanlık ve karaltı günü, bulutlar ve koyu karanlık günü, Rab diyor ki, "İnsanları öyle bir felakete uğratacağım ki, körler gibi, nereye gittiklerini göremeyecekler. Çünkü Bana karşı günah işlediler. Rab'bin öfke gününde, altınları da gümüşleri de onları kurtaramayacak." (Sefanya, 1:14-18)
Ah o gün! çünkü Rab'bin günü yakın ve herşeye kadir olan tarafından bir yıkım gibi geliyor. (Yoel, 1:15)
… Ülkede yaşayan herkes korkudan titresin. Çünkü Rab'bin günü çok yaklaştı, geliyor. (Yoel, 2:1)
… Rab'bin günü yakındır. Herşeye Gücü Yeten'in göndereceği yıkım gibi geliyor o gün. Bu yüzden ellerde derman kalmayacak, her yürek eriyecek. Herkesi dehşet saracak, hepsi acı ve ıstırap içinde boğulacak, doğuran kadın gibi kıvranacak, şaşkın şaşkın birbirlerine bakacaklar; yüzleri kızaracak. İşte Rab'bin acımasız günü geliyor. Ülkeyi viraneye çevirip içindeki günahkârları ortadan kaldıracağı gazap ve kızgın öfke dolu gün geliyor. Gökteki yıldızlarla takımyıldızlar ışımayacak, doğan Güneş kararacak, Ay ışığını vermez olacak. Rab diyor ki, "Kötülüğünden ötürü dünyayı, suçlarından ötürü kötüleri cezalandıracağım. Kibirlilerin küstahlığını sona erdirecek, zalimlerin gururunu kıracağım." (Yeşaya, 13:6-11)
Herşeye egemen Rab diyor ki, "İşte o gün geliyor, fırın gibi yanıyor. Kendini beğenmişlerle kötülük yapanlar samandan farksız olacak; o gün hepsini yakacak. Onlarda ne kök, ne dal bırakılacak." (Malaki, 4:1)
Rab kalkıp yeryüzünü sarsmaya başlayınca, insanlar O'nun dehşetinden ve yüce görkeminden kaçmak için kayalık mağaralara, yeraltı kovuklarına saklanacaklar. (Yeşaya, 2:19)
… O gün aydınlık değil, karanlık olacak. Nasıl ki, biri aslanın önünden kaçar da karşısına ayı çıkar, evine döner, elini duvara dayar da elini yılan sokar. Rab'bin günü aydınlık değil, karanlık olmayacak mı? Hem de zifiri karanlık, bir parıltı bile yok. (Amos, 5:18-20)
Her vadi yükseltilecek, her dağ, her tepe alçaltılacak. Böylelikle engebeler düzleştirilecek, sarp yerler ovaya dönüştürülecek. O zaman Rab'bin yüceliği görünecek, bütün insanlar hep birlikte onu görecek. Bunu söyleyen Rab'dir." (Yeşaya, 40:4-5)
Rab uzaktaki ulusları bir sancak işaretiyle, dünyanın en uzağındakileri ıslık sesiyle çağıracak; hızla, hemen gelecekler... Karaya bakan biri karanlık ve sıkıntı görecek. Işık karanlık bulutlarla kaplanacak. (Yeşaya, 5:26, 30)
Kalabalıklar, yargı vadisini dolduran nice kalabalıklar... Yargı vadisinde Rab'bin günü yaklaştı. (Yoel, 3:14)
Sen, ey saygısız (Allah'ın hükümlerine uymayan)... günün yaklaştı, sonunda yargı günün geldi. Egemen Rab şöyle diyor: … Artık eskisi gibi olmayacak. Alçakgönüllü yükseltilecek, gururlu alçaltılacak. (Hezekiel, 21:25-26)
Çünkü bütün milletler için Rab'bin günü yakındır; sen nasıl ettinse, sana öyle edilecek; işlediğinin karşılığı kendi başına dönecek. (Ovadya, 1:15)
Kötüler böyle değil, rüzgarın savurduğu saman çöpüne benzerler. Bu yüzden yargılanınca aklanamaz, doğrular topluluğunda yer bulamaz günahkârlar. Çünkü Rab doğruların yolunu gözetir, kötülerin yolu ise ölüme götürür. (Mezmurlar, 1:4-6)
Adil yargılarıyla Rab Kendisi'ni gösterdi, kötüler kendi kurdukları tuzağa düştü. Kötüler ölüler diyarına (cehenneme) gidecek, Allah'ı unutan bütün uluslar... (Mezmurlar, 9:16-17)
Doğru kişiye iyilik göreceğini söyleyin. Çünkü iyiliklerinin meyvesini yiyecek. Vay kötülerin haline! Kötülük görecek, yaptıklarının karşılığını alacaklar. (Yeşaya, 3:10-11)
… Onların günü yaklaştı, sonunda yargı günleri geldi. (Hezekiel, 21:29)
… Peygamberlerinin uyardığı gibi, cezalandırılacakları gün geldi çattı. Şaşkınlık içindeler şimdi. (Eyüp, 7:4)
Rab'bin büyük günü yaklaştı, yaklaştı ve çabucak geliyor. Dinleyin, Rab'bin gününde en yiğit asker bile acı acı feryat edecek. Azap günü o gün! Acı ve sıkıntı, yıkım ve felaket, zifiri karanlık bir gün olacak, bulutlu, koyu karanlık bir gün... Körler gibi, nereye gittiklerini göremeyecekler... Rab'bin azap gününde, altınları da gümüşleri de onları kurtaramayacak. (Sefenya, 1:14-18)
(Tevrat'ta geçen ölüler diyarı ifadeleri cehennem anlamında kullanılmaktadır.)
... Dinsizleri titreme aldı: "Herşeyi yiyip bitiren ateşin yanında hangimiz oturabilir? Sonsuza dek sönmeyecek alevin yanında hangimiz yaşayabilir?" diye soruyorlar. (Yeşaya, 33:14)
Dönüşü olmayan yere gitmeden önce, karanlık ve ölüm gölgesi diyarına zifiri karanlık diyarına, ölüm gölgesi, kargaşa diyarına, aydınlığın karanlığı andırdığı yere (cehenneme),. (Eyüp 10:21-22)
... Kimisi sonsuz yaşama (cennete), kimisi utanca ve sonsuz iğrençliğe gönderilecek. (Daniel, 12:3)
Kuraklık ve sıcağın eriyen karı alıp götürdüğü gibi ölüler diyarı (cehennem) da günahlıları alıp götürür. (Eyüp, 24:19)
Bir bulutun dağılıp gitmesi gibi, ölüler diyarına (cehenneme) inen bir daha çıkmaz. (Eyüp, 7:9)
Ölüm ve yıkım diyarı (cehennem) insana doymaz... (Süleyman'ın Özdeyişleri, 27:20)
Çünkü bana sevgin büyüktür, canımı ölüler diyarının (cehennemin) derinliklerinden Sen kurtardın. (Mezmurlar, 86:13)
Onlara yüz çevireceğim... ateş onları yine de yakıp yok edecek... (Hezekiel, 15:6)
... Size karşı azabım ateş gibi tutuşup ölüler diyarının (cehennemin) derinliklerine dek yanacak... (Yasa'nın Tekrarı, 32:22)
Bu yüzden doymak bilmeyen ölüler diyarı ağzını ardına kadar açtı... Hepsi alçaltılacak; dize getirilecek, küstah bakışları alçaltılacak. (Yeşaya, 5:14-15)
... Diri diri ölüler diyarına (cehenneme) insinler; çünkü içleri ve evleri kötülük dolu. (Mezmurlar, 55:15)
Rab öldürür de diriltir de, ölüler diyarına (cehennem) indirir ve çıkarır. (1. Samuel, 2:6)
Sahip oldukları herşeyle birlikte diri diri ölüler diyarına (cehenneme) indiler... (Çölde Sayım, 16:33)
‘Yeter' demeyen dört şey vardır: Ölüler diyarı (cehennem)... (Süleyman'ın Özdeyişleri, 30:15-16)
Budalaların yolu, onların sözünü onaylayanların sonu budur. Sürü gibi ölüler diyarına (cehenneme) sürülecekler… ölüler diyarı onlara konut olacak. Ama Allah beni ölüler diyarının pençesinden kurtaracak ve yanına (cennetine) alacak. (Mezmurlar, 49:13-15)
Ancak ölüler diyarına, ölüm çukurunun (cehennemin) dibine indirilmiş bulunuyorsun. Seni görenler bakıp bakıp şöyle düşünecekler: "Dünyayı sarsan, ülkeleri titreten, yeryüzünü çöle çeviren, kentleri yerle bir eden, tutsakları evlerine salıvermeyen adam bu mu?" (Yeşaya 14:15-17)
Suçu yalanla örülmüş iplerle, günahı araba urganıyla çekenlerin vay haline!... Kötüye iyi, iyiye kötü diyenlerin, karanlığı ışık, ışığı karanlık yerine koyanların, acıya tatlı, tatlıya acı diyenlerin vay haline! Kendilerini bilge görenlerin, akıllı sananların vay haline! Şarap içmekten korkmayanların, içkileri karıştırıp içmekten çekinmeyenlerin, rüşvet uğruna kötüyü haklı çıkaranların, haklıların hakkını elinden alanların vay haline! Alev alev yanan ateş, samanı nasıl yiyip bitirirse, kuru ot alevin içinde nasıl birden tutuşup yok olursa, onlar da kökten çürüyüp gidecek, çiçekleri toz gibi havaya savrulacak. Çünkü Herşeye Egemen Rab'bin Yasası'nı reddettiler... (Yeşaya, 5:18-24)
… Ya Rab, Sana sesleniyorum; kötüler utansın, ölüler diyarında (cehennemde) sesleri kesilsin. (Mezmurlar, 31:17)
Rab, ölüm ve yıkım diyarında (cehennemde) olup biteni bilir... (Süleyman'ın Özdeyişleri, 15:11)
Rab diyor ki, "... Soluğunuz sizi yiyip bitiren bir ateş olacak. Halklar yanıp kül olacak, kesilip yakılan dikenli çalı gibi olacak." (Yeşaya, 33:10-12)
... Elçilerinizi ta uzaklara gönderdiniz, ölüler diyarına (cehenneme) dek alçalttınız kendinizi. (Yeşaya, 57:9)
... Sen beni ölüler diyarına (cehenneme) terk etmezsin, sadık kulunun çürümesine izin vermezsin. (Mezmurlar, 16:10)
Ama kötüler yıkıma uğrayacak; Rab'bin düşmanları kır çiçekleri gibi kuruyup gidecek, duman gibi dağılıp yok olacak. (Mezmurlar, 37:20)
Ama başkaldıranlarla günahlılar birlikte yıkıma uğrayacaklar... (Yeşaya, 1:28)
Kötülük edenlere kızıp üzülme, onlara özenme. Çünkü kötülerin geleceği yok, çırası sönecek onların. (Süleyman'ın Özdeyişleri, 24:19-20)
Rab sadık kullarının adımlarını korur, ama kötüler karanlıkta susturulur. Çünkü güçle zafere ulaşamaz insan. (1. Samuel, 2:9)
Ama kötüler çalkalanan deniz gibidir, o deniz ki, rahat duramaz, suları çamur ve pislik savurur. "Kötülere esenlik yoktur" diyor Allah'ım. (Yeşaya, 57:20-21)
Allah'ımız Rab yaptıkları kötülüğü kendi başlarına getirecek, kötülükleri yüzünden köklerini kurutacak, evet, köklerini kurutacak. (Mezmurlar, 94: 23)
(Tevrat'ta geçen sonsuz yaşam ve yaşam diyarı ifadeleri cennet anlamında kullanılmaktadır.)
... Kimisi sonsuz yaşama, kimisi utanca ve sonsuz iğrençliğe gönderilecek. Bilgeler gökkubbe gibi, birçoklarını doğruluğa döndürenler yıldızlar gibi sonsuza dek parlayacaklar. (Daniel, 12:2-3)
Sağduyulu kişi yukarıya, yaşama giden yoldadır, bu da ölüler diyarına inmesini önler. (Süleyman'ın Özdeyişleri, 15:24)
Yaşam diyarında Rab'bin iyiliğini göreceğimden kuşkum yok. (Mezmurlar, 27:13)
Yaşayanların diyarında, Rab'bin huzurunda yürüyeceğim. (Mezmurlar, 116:9)
… Çünkü insan sonsuzluk evine gidecek... Toprak geldiği yere dönmeden, ruh onu veren Allah'a dönmeden, seni yaratanı anımsa. (Vaiz, 12:5-7)
Ama doğru yolda yürüyüp doğru dürüst konuşan, zorbalıkla edinilen kazancı reddeden, elini rüşvetten uzak tutan, kan dökenlerin telkinlerine kulak vermeyen, kötülük görmeye dayanamayan, yükseklerde oturacak; uçurumun başındaki kaleler onun korunağı olacak, ekmeği sağlanacak, hiç susuz kalmayacak. (Yeşaya, 33:15-16)
O gün... kendileri için seçtiğim en güzel ülkeye, süt ve bal akan ülkeye götüreceğime söz verdim. (Hezekiel, 20:6)
"Kötüler yıkılır ve yok olurlar; fakat salihlerin evi durur..." (Süleyman'ın Özdeyişleri, 12:7)
Ey Allah... öncülük et bana sonsuz yaşam yolunda! (Mezmurlar, 139:23-24)
O gün diyecekler ki, "İşte Allah'ımız budur; O'na umut bağlamıştık, bizi kurtardı, Rab O'dur, O'na umut bağlamıştık, O'nun kurtarışıyla sevinip coşalım." (Yeşaya, Bap 25:9)
"Salihin semeresi hayat ağacıdır." (Süleyman'ın Özdeyişleri, 11:30)
Hz. Adem ve cennet bahçesi:
Rab Allah doğuda, Aden'de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem'i oraya koydu. (Yaratılış, 2:8)
... Rab Yahve şöyle diyor: "Kusursuzlukta örnek biriydin, bilgeliğin ve güzelliğin eksiksizdi. Sen Allah'ın bahçesi Aden'deydin. Yakut, topaz, aytaşı, sarı yakut, oniks, yeşim, laciverttaşı, firuze, zümrütle, çeşit çeşit değerli taşla bezenmiştin. Kakma ve oyma işlerin hep altındandı. Bunlar yaratıldığın gün hazırlanmışlardı." (Hezekiel, 28:12)
Böylece Rab Allah, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem'i Aden bahçesinden çıkardı... (Yaratılış, 3:23)