Önceki bölümde Allah'ın Kuran ayetleriyle insanları sevgiye, huzura ve güven dolu bir hayata davet ettiğinin üzerinde durduk ve İslam'ın bir barış dini olduğunu vurguladık. Kuran ahlakının yaşandığı bir toplumda anlayışlı, uzlaşmacı, insancıl, düşünce özgürlüğüne saygılı, insan haklarına önem veren bir model oluşacağını anlattık. Çünkü İslam ahlakı diğer İlahi dinlerde de olduğu gibi sevecen, olgun, itidalli, ılımlı, yumuşak huylu, mülayim, nezaketli, kavga ve çatışmadan sakınan, insaflı, vefalı, anlayışlı ve affedici ahlaka sahip insanlardan oluşan bir toplum modeli sunar ve iman edenlere de böyle bir toplum oluşturmak için gayret etmelerini emreder.
Kuran'dan önce indirilen hak kitaplarda da -her ne kadar çeşitli bozulmalara uğramış olsalar da- Kuran'la uyum içinde olan bölümler bulunmaktadır. Kuran'da ismi geçen bu kitaplarda aynı güzel ahlak emredilmekte, insanlar hep sevgiye ve barışa sevk edilmektedir. Bu bölümde de Eski ve Yeni Ahit'in Kuran'la uyum içinde olan bölümlerinden sevgiye, barışa ve anlayışa teşvik içeren açıklamalara, terörün ve zulmün yasaklandığı emirlere dikkat çekecek, dünyanın dört bir yanındaki Yahudilerin ve Hıristiyanların da bu emirler doğrultusunda hareket edip, terörün karşısında yer almaları gerektiğinin üzerinde duracağız.
Ancak bundan önce bir konunun üzerinde durmak gerekmektedir: Eski Ahit, Hz. Musa (as)'a verilen Tevrat'ı, Hz. Davud (as)'a verilen Zebur'u (Mezmurlar) ve çeşitli Yahudi peygamberleri tarafından yazıldığı ve onların hayatlarını anlattığı yazıları içeren bir kitaplar bütünüdür. Yahudiler tüm Eski Ahit'e inanırlar. Hıristiyanlar ise hem Eski Ahit'e hem de ona ilave olarak "Yeni Ahit" adı verilen ve "İncil" adlı dört kitabın ve diğer bazı mektupların bulunduğu ikinci bir kitaplar bütününe inanırlar. Ancak Kuran'a göre, Tevrat, Zebur ve İncil, Allah'ın vahyinden sonra insanlar tarafından tahrif edilmiştir. Bu tahrifat nedeniyle mevcut Eski Ahit ve Yeni Ahit'e birer İlahi kelam olarak değil, içinde Kuran'la uygun, hak kısımlar bulunan, ancak bunun yanında çeşitli insani hatalar da içeren kaynaklar olarak bakmak gerekir. Dolayısıyla Eski Ahit'ten ve Yeni Ahit'ten yararlanırken bu açıklamaların doğruluğunu Kuran'a uygun olup olmamasına göre anlayabiliriz.
Kötülüğü değil, iyiliği arayın ki, yaşayasınız; ve böylece Rab, orduların Allah'ı, dediğiniz gibi sizinle beraber olur. Kötülükten nefret edin, ve iyiliği sevin... (Amos, Bap 5, 14-15)
Kitabın önceki bölümlerinde de detaylı olarak vurguladığımız gibi, Allah'ın kullarına bir hidayet rehberi olarak gönderdiği hak kitaplarında sevgiye, barışa, anlayışa ve adalete dayalı bir toplum modeli tarif edilmektedir. Örneğin Allah Maide Suresi'nde Yahudilere indirilen Tevrat'ın insanlar için bir yol gösterici olduğunu bildirmektedir:
Gerçek şu ki, Biz Tevrat'ı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah'ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.)... (Maide Suresi, 44)
Tevrat'taki bu İlahi emirlerin bir kısmını bugün de Eski Ahit'te bulmak mümkündür. Eski Ahit'te de insanlar kötülük yapmaktan, zorbalıktan, hırsızlıktan, rüşvetten, sahtekarlıktan, zalimlikten men edilmekte, hep güzel ahlaka yönlendirilmektedirler. Nitekim Allah Araf Suresi'nde şu şekilde bildirmektedir:
(Allah:) "Ey Musa" dedi. "Sana verdiğim risaletimle ve seninle konuşmamla seni insanlar üzerinde seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve şükredenlerden ol." Biz ona Levhalar'da herşeyden bir öğüt ve herşeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) "Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de emret ki, en güzeliyle sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim" (dedik). (Araf Suresi, 144-145)
İsrailoğulları'nın kutsal kitabının pek çok bölümünde güzel ahlak detaylı olarak ve çeşitli örnekler verilerek tarif edilmektedir. Birçok bölümde de şiddetin, zorbalığın yerildiği, şiddeti yol edinenlerin lanetlendiği ifadeler bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını aşağıda inceleyeceğiz:
Eski Ahit'te kötülük yapanların ve insanlar arasında kötülüğün yayılmasını isteyen kişilerin alacağı karşılık detaylı olarak tarif edilmekte, insanlar bu kişilerin yolunu izlememe konusunda uyarılmaktadırlar. Öfkeye kapılıp insanlara zarar vermek, onları doğru yollarından uzaklaştırmak, kan dökmek, bir kişiyle çekişmek Allah'ın hoşlanmadığı ve yasakladığı hareketler olarak anlatılmaktadır. Allah şerrin ve zorbanın ardından gidenleri şiddetle lanetlemekte ve bu kişilerin asla selamet bulamayacaklarını bildirmektedir. Eski Ahit'te yer alan bazı açıklamalar şu şekildedir:
Simeon ve Levi kardeştirler; zorbalık silahları onların kılıçlarıdır. Ey canım, sen onların meclislerine girme; ey izzetim, sen onların cemiyetleriyle birleşme; çünkü onlar öfkelerinde adam öldürdüler; ve kızgınlıklarında sığırlar topal ettiler. Onların öfkesi lânetli olsun, çünkü o vahşi idi; onların gazabı lânetli olsun, zira gaddardı... (Tekvin, Bap 49, 5-7)
... Kötüler çalkalanan deniz gibidirler; çünkü o rahat duramaz ve onun suları dışarı çamur ve kir atar. Allah'ım diyor: Kötülere selâmet yoktur. (İşaya, Bap 57, 20-21)
Ey İsrail oğulları... memlekette hakikat ve iyilik ve Allah bilgisi yok. Lânet ve yalan ve adam öldürme ve hırsızlık ve zinadan başka bir şey yok; zorbalık ediyorlar, ve kan üzerine kan dökülüyor. Bundan ötürü memleket yas tutacak ve onda oturan herkes, kır hayvanları ve göklerin kuşları da zebun düşecek; ve denizin balıkları bile ortadan kaldırılacak. Ancak kimse çekişmesin ve kimse azarlamasın; çünkü kavmin kâhinle çekişenIer gibidir. (Hoşea, Bap 4, 1-4)
O, sana Kitabı Hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti. Bundan (Kur'an'dan) önce (onlar) insanlar için bir hidayet idiler. Doğruyu yanlıştan ayıran (Furkan)ı da indirdi. Gerçek şu ki, Allah'ın ayetlerini inkar edenler için şiddetli bir azab vardır. Allah güçlüdür, intikam alıcıdır. |
Gilead fesat işleyenlerin şehridir; kan izleriyle doludur. Haydut çeteleri adam bekledikleri gibi, kâhinler takımı Şekem'e giden yoIda adam öldürüyorlar; gerçek onlar hayasızlık ettiler. (Hoşea, Bap 6, 8-9)
Merhametli adam kendi canına iyilik eder; fakat gaddar adam kendi etine işkence eder... Salâhta sabit olan hayata erer; ve şerrin ardınca giden kendi ölümü için eder... Emin ol, şerir adam suçsuz tutulmaz; fakat salihlerin zürriyeti kurtulacaktır. (Süleyman'ın Meselleri, Bap 11, 17-21)
Rab kötülerden uzaktır... (Süleyman'ın Meselleri, Bap 15, 29)
Eski Ahit'te kötülük yapanların, insanlara zorbaca davrananların, gaddarların, şerirlerin yaptıkları zulüm detaylı olarak tarif edilmekte, yaptıklarının karşılığını mutlaka alacakları belirtilmektedir. Ancak bunun yanı sıra eğer yaptıklarından geri döner, tevbe edip Allah'ın dinine uyarlarsa artık iyi bir insan olarak kabul edilecekleri de bildirilmektedir. Bu konuyla ilgili açıklamalar şu şekildedir:
Fakat siz: Rabbin yolu doğru değil, diyorsunuz. Ey İsrail evi, şimdi dinleyin: Benim yolum mu doğru değil? Doğru olmayan sizin yollarınız değil mi? Salih adam salâhından döner ve kötülük eder ve onlarda ölürse, işlemiş olduğu kötülükte ölür. Kötü adam da işlemiş olduğu kötülükten döner ve hak olanı ve doğru olanı yaparsa, o adam canını yaşatır. Madem ki görüyor ve işlediği bütün günahlardan dönüyor, elbette yaşayacak, ölmeyecektir. Ancak İsrail evi: Rabbin yolu doğru değil, diyorlar. Ey İsrail evi, Benim yollarım mı doğru değil? Doğru olmayan sizin yollarınız değil mi? Bundan dolayı, ey İsrail evi, size, herkese kendi yollarına göre hükmedeceğim, Rab Yehova'nın sözü. Dönün ve kendinizi bütün günahlarınızdan döndürün de, fesat sizi helâke düşürmesin. İşlemiş olduğunuz günahların hepsini üzerinizden atın ve kendinize yeni yürek ve yeni ruh yapın; ve niçin ölesiniz, ey İsrail evi? Çünkü ölen adamın ölümünden ben zevk duymam, Rab Yehova'nın sözü; öyle ise, dönün de yaşayın. (Hezekiel, Bap 18, 25-32)
Rab şöyle diyor: ... size karşı bir düzen düşünmekteyim; şimdi her biriniz, kendi kötü yolunuzdan dönün ve yollarınızı ve işlerinizi ıslâh edin. Fakat onlar diyor: Boşuna; çünkü biz düzenlerimizin ardınca yürüyeceğiz ve her birimiz kötü yüreğimizin inatçılığına göre işleyeceğiz. (Yeremya, Bap 18, 11-12)
... Atalarınız gibi olmayın; önceki peygamberler onlara çağırıp dediler: Orduların Rabbi şöyle diyor: Şimdi kötü yollarınızdan ve kötü işlerinizden dönün; fakat onlar işitmediler ve beni iyi dinlemediler... (Zekarya, Bap 1, 3-4)
Katletmeyeceksin. Zina etmeyeceksin. Çalmayacaksın. Komşuna karşı yalan şehadet etmeyeceksin. Komşunun evine tamah etmeyeceksin... (Çıkış, Bap 20, 13-17)
Hükümde haksızlık etmeyeceksiniz... ve kudretlinin hatırına itibar etmeyeceksin; ve komşuna adaletle hükmedeceksin. Kavminin arasında çekiştiricilik edip gezmeyeceksin; komşunun kanına karşı ayağa kalkmayacaksın; Ben Rab'ım... Öç almayacaksın ve kavminin oğullarına kin tutmayacaksın; ve komşunu kendin gibi seveceksin; Ben Rab'ım. (Levililer, Bap 19, 15-18)
Allah'ın Rabbin miras olarak sana vermekte olduğu memleketinin içinde suçsuz kan dökülmesin ve senin üzerine kan olmasın. (Tesniye, Bap 19, 10)
Ölüme götürülenleri kurtar ve öldürülmeye sendeleyerek gidenleri esirge. İşte, bunu bilmiyorduk, dersen; Yürekleri tartan anlamaz mı? Ve senin canını koruyan bilmez mi?... (Süleyman'ın Meselleri, Bap 24, 11-12)
Yahudiler de aynı Müslümanlar ve Hıristiyanlar gibi insanlara güzellikle davranmakla ve iyilik yapmakla sorumludurlar. |
Yine Tevrat'ta insanlar arasında kardeşliğin yaygınlaşmasını, sevgiyi, fedakarlığı, tevazuyu emreden pek çok açıklama bulunmaktadır. Yahudiler de aynı Müslümanlar ve Hıristiyanlar gibi insanlara güzellikle davranmakla, iyilik yapmakla, doğruluktan asla sapmamakla, ılımlı ve yumuşak huylu olmakla, anlayışlı ve affedici olmakla emrolunmuşlardır. Bu tavsiyelerden bazıları şunlardır:
Kendilerini kapııda azarlayan adamdan nefret ediyorlar ve doğrulukla söyleyenden ikrah ediyorlar. Bundan ötürü, madem ki fakiri ayak altına alıyorsunuz ve ondan buğday hediyeleri koparıyorsunuz; yontulmuş taştan evler yaptınız, fakat onlarda oturmayacaksıınız... Çünkü cinayetlerinizin çok ve suçlarıınızın ağıır olduğunu biliyorum, ey salihi sıkıştıranlar, rüşvet alanlar ve kapıda yoksulların hakkını saptıranlar! Bundan dolayı akıllı adam bu vakitte susacaktır; çünkü vakit kötüdür. Kötülüğü değil, iyiliği arayın ki, yaşayasınız; ve böylece Rab, orduların Allah'ı, dediğiniz gibi sizinle beraber olur. Kötülükten nefret edin ve iyiliği sevin ve kapıda hakkı pekiştirin... (Amos, Bap 5, 10-15)
Ne vakte kadar haksız hüküm vereceksiniz ve kötülere saygı göstereceksiniz? Zayıfın ve yetimin davasını görün; düşküne ve yoksula adalet edin. Zayıfı ve fakiri çekip kurtarın; onları kötüler elinden azat edin. (Mezmurlar, Bap 82, 2-4)
Doğruların kemali kendilerine yol gösterir; fakat hainlerin sapıklığı kendilerini helâk eder. Gazap gününde mal işe yaramaz; fakat salâh ölümden kurtarır. Kâmil adamın salâhı kendi yolunu doğrultur; fakat kötü adam kendi kötülüğü ile düşer. Doğruların salâhı kendilerini kurtarır; fakat hainler kendi fesatları ile tutulurlar. (Süleyman'ın Meselleri, Bap 11, 3-6)
Salihlerin isteği ancak iyiliktir; fakat kötülerin beklediği gazaptır. (Süleyman'ın Meselleri, Bap 11, 23)
İyiliği gayretle arayan lûtuf bulur; fakat şer onu arayanın başına gelir. (Süleyman'ın Meselleri, Bap 11, 27)
Rab kötü adamın yolundan ikrah eder; fakat salâhın ardınca gideni sever. (Süleyman'ın Meselleri, Bap 15, 9)
İnayet ve hakikatla fesat örtülür; ve insan Rab korkusu ile şerden ayrılır. Adamın yolları Rabbe makbul olunca, düşmanlarını bile kendisi ile barıştırır. Salâhla olan az şey, haksızlıkla olan büyük iratlardan iyidir. (Süleyman'ın Meselleri, Bap 16, 6-8)
Şerden ayrılmak doğru adamların büyük yoludur... (Süleyman'ın Meselleri, Bap 16, 17)
Şerir adamlara imrenme; ve onlarla beraber olmaya arzu çekme. Çünkü onların yürekleri zorbalık tasarlar ve dudakları kötülük söylerler. (Süleyman'ın Meselleri, Bap 24, 1-2)
Ey kötü adam, salihin oturduğu yere karşı pusu kurma; onun yurdunu yıkma; çünkü salih yedi kere düşer de, yine kalkar; fakat felâkette kötüler yıkılırlar. Düşmanın yıkılınca sevinme, düştüğü zaman yüreğin mesrur olmasın; yoksa Rab bunu görür... Kötülük edenlerden ötürü kızma; kötü adamlara da imrenme; çünkü şerir adamın sonu gelmez... (Süleyman'ın Meselleri, Bap 24, 15-20)
Yahudiler de aynı Müslümanlar gibi savaş çıkmasını engellemeyi ve öncelikle barış sağlamayı amaçlamakla emrolunmuşlardır. Eski Ahit'e ve İncil'e göre bir Hıristiyanın nasıl bir ahlaka sahip olmasının gerektiğinin anlatıldığı "Hıristiyan Ahlakı" isimli eserde bu durum "Kutsal Kitap'ta bahsi geçen çatışmaların kendilerini korumak gibi bir nedeni bulunmaktadır." 25 şeklinde özetlenmektedir. Bir savaş durumunda savunmasız çocuklara zarar vermek ise yasaklanmıştır.
Ve vaki oldu ki, kırallık kendi elinde (İsrail Kıralı Yoahaz'ın oğlu Yoaşin) pekişince, babası kıralı vurmuş olan kullarım vurdu; fakat Musa'nın şeriat kitabında yazılı olduğu gibi vuranların çocuklarını öldürmedi, nasıl ki, Rab: Babalar oğulları için öldürülmeyecekler ve oğullar babalar için öldürülmeyecekler... (2. Krallar, Bap 14, 5-6)
Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Allah, affedicidir, güç yetirendir. |
Müslümanlık'ta olduğu gibi Yahudilik'te de insanlara örnek bir toplum modeli sunulmaktadır. Allah'ın insanlara rehber olarak gönderdiği elçiler, Allah'a olan güçlü imanları, güzel ahlakları ve Allah'ın ayetlerini uygulamadaki titizlikleriyle insanlara en güzel örnektirler. Bu nedenle iman edenlerin öncelikle yapmaları gereken şey, peygamberlerin ahlaklarını kendilerine örnek almak ve onlar gibi bir yaşam sürmeye çalışmak olmalıdır. Din ahlakının insanlara kazandırdığı tüm güzel ahlak özelliklerinin insanlar arasında yaygınlaşması dünya üzerinde cennet benzeri bir ortam oluşturacaktır. Böyle bir toplumda terör ve anarşi belası ortadan kalkacaktır. Çünkü Allah'tan korkan iman sahipleri O'nun emirlerine olan titizliklerinden dolayı her türlü bozgunculuktan, itaatsizlikten şiddetle kaçınacak, dünya barışla, ılımlı ve anlayışlı insanlarla dolacaktır. Eski Ahit'te de din ahlakının hakim olduğu hayatın nasıl olacağı bazı örneklerle tarif edilir. Bunlardan bazıları şu şekildedir:
Çöl ve kurak yer mesrur olacak; ve bozkır sevinecek ve nergis gibi çiçeklenecek. Bol bol çiçeklenecek ve sevinçle ve terennümle sevinecek... Rabbin izzetini, Allah'ımızın haşmetini görecekler. Zayıf elleri kuvvetlendirin ve sarsak dizleri pekiştirin. Yürekleri korkak olanlara deyin: Kuvvetlenin, korkmayın... O zaman körlerin gözleri açılacak, sağırların da kulakları açılacak. O zaman topal adam geyik gibi sıçrayacak ve dilsizin dili terennüm edecek; çünkü çölde sular ve bozkırda seller fışkıracak. (İşaya, Bap 35, 1-6)
Hakla yürüyen ve doğru söyleyen, gadr ile olan kazancı hor gören, rüşvet almaktan ellerini silken, kan dökme sözünü işitmeye kulak tıkayan ve kötülüğü görmemek için gözlerini yuman; yüksek yerlerde o oturacak; kaya hisarları onun yüksek kulesi olacak; ekmeği verilecek; suyu emin olacak. (İşaya, Bap 33, 15-16)
... Kötülük zincirlerini açmak, boyunduruk bağlarını çözmek ve ezilmiş olanları hür olarak koyvermek ve her boyunduruğu kırmak, Benim seçtiğim oruç bu değil mi? Kendi ekmeğini aç olanla paylaşmak ve yurtsuz düşkünleri kendi evine getirmek ve çıplağı görünce üstünü örtmek ve kendi etinden olandan kaçınmamak değil mi? O zaman ışığın tan gibi doğar ve yaran çabuk et sürer ve senin önünden kendi salâhın yürür; Rabbin izzeti dümdarın olur. O zaman imdada çağıracaksın ve Rab cevap verecek; feryat edeceksin ve: İşte, buradayım, diyecek. Eğer boyunduruğu, parmak uzatmayı ve fesat söylemeyi ortanızdan kaldırırsan; ve canının çektiği şeyi aç olana verirsen ve alçaltılmış canı doyurursan; o zaman karanlık içinde ışığın doğacak ve koyu karanlığın öğle vakti gibi olacak. (İşaya, Bap 58, 6-10)
Şüphesiz, Kitap Ehli'nden, Allah'a; size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah'a derin saygı gösterenler olarak- inananlar vardır. Onlar Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri Katında ecirleri vardır... (Al-i İmran Suresi, 199)
Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 62)
... Allah'ın Rabbi tüm yüreğinle, tüm canınla, tüm anlayışınla seveceksin. En önemli olan ve başta gelen buyruk budur. İkincisi de bununla eşit değerdedir. İnsan kardeşini kendin gibi seveceksin. (Matta, Bap 22, 37-39)
Eski Ahit'te olduğu gibi, Hıristiyanların kutsal kitabı olan Yeni Ahit'te, yani İncil'de de, insanların zulüm ve bozgunculuktan men edildiği birçok açıklama bulunmaktadır. İnsanlar her zaman için affediciliğe, barışa, anlayış ve uzlaşıya davet edilmektedir. Bu nedenledir ki, Hıristiyanlık ılımlı, anlayışlı, sevecen, kavga ve çatışmadan uzak bir insan modeli öngörür. Hz. İsa (as)'a vahyedilen dini izleyen ve onun güzel ahlakını kendilerine örnek alan Hıristiyanların bu ahlakları Kuran'ın Hadid Suresi'nde şu şekilde bildirilir:
Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık... (Hadid Suresi, 27)
Allah bir diğer Kuran ayetinde "... Onlardan (insanlardan), iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir." (Maide Suresi, 82) şeklinde buyurmakta ve samimi kalple Allah'a yönelen Hıristiyanların güzel ahlaklarını övmektedir.
Hıristiyanlığın bu olumlu ahlakı, İncil'deki Kuran'a mutabık olan hükümlere dayanmaktadır. Hıristiyanlar İncil açıklamalarıyla kötülüğe karşı iyilikle cevap vermeye, insanları karşılıksız sevmekle ve ihtiyaç içinde olanlara karşılıksız yardım etmekle emrolunmaktadırlar. Hatta Yeni Ahit'te iman edenlerin Rabbimize ve iman edenlere karşı duydukları "karşılıksız sevgiyi" anlatmak için özel bir kelime kullanılmaktadır. Hıristiyan ahlakının anlatıldığı bir eserde bu durum şöyle anlatılır.
"Agape" (İncil'de) en çok kullanılan sevgi sözcüğüdür (116 kez) Agape her zaman veren ve hiçbir zaman karşılığı beklemeyen sevgidir. Örneğin "... Allah'ın Rabbi tüm yüreğinle, tüm canınla, tüm anlayışınla seveceksin. En önemli olan ve başta gelen buyruk budur. İkincisi de bununla eşit değerdedir: İnsan kardeşini kendin gibi seveceksin." (Matta, Bap 22, 37-39) açıklamasında sevgi kelimesinin geçtiği yerde "agape" kullanılmaktadır. Yani karşılıksız sevgi.26
Aşağıda İncil'de insanları kötülükten ve kan dökmekten sakındıran, güzel ahlaka teşvik eden bazı bölümlere yer verilecektir.
Allah'ın emrettiği ahlakı yaşayan Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar birarada barış ve güvenlik içinde yaşayabilirler. |
Sevginiz ikiyüzlü olmasın. Kötülükten tiksinin, iyiliğe bağlanın. Birbirinizi kardeşlik sevgisiyle, şefkatle sevin. Birbirinize saygı göstermekte yarışın. Gayretiniz eksilmesin. Ruhta ateşli olun. Rab'be kulluk edin. Ümidinizi düşünerek sevinin. Sıkıntıya dayanın. Kendinizi duaya verin. İhtiyaç içinde olan kutsallara yardım edin. Konuksever olmaya bakın. Size zulmedenler için iyilik dileyin. İyilik dileyin, lanet etmeyin. (Romalılara Mektup, Bap 12, 9-14)
Birbirinizi sevmekten başka hiç kimseye bir şey borçlu olmayın. Çünkü başkalarını seven, Kutsal Yasa'yı yerine getirmiş olur. "Zina etme, adam öldürme, hırsızlık yapma, başkasının malına göz dikme" buyrukları ve bundan başka ne buyruk varsa, şu sözde özetlenir: "Komşunu kendin gibi sev." Sevgi, komşuya kötülük etmez. Bu nedenle sevgi, Kutsal Yasa'nın yerine getirilmesidir. (Romalılara Mektup, Bap 13, 8-10)
Rab, birbirinize ve bütün insanlara olan sevginizi, bizim size olan sevgimiz ölçüsünde çoğaltıp artırsın! (Pavlus'un Selaniklilere Birinci Mektubu, Bap 3, 12)
... Bir din bilgini yaklaşıp ona, "Tüm buyrukların en önemlisi hangisidir?" diye sordu. İsa şöyle karşılık verdi: "En önemlisi şudur: 'Dinle, ey İsrail! Allah'ımız olan Rab tek Rab'dir. Allah'ın olan Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle sev.' İkincisi de şudur: 'Komşunu kendin gibi sev.' Bunlardan daha büyük buyruk yoktur." Din bilgini İsa'ya, "İyi söyledin, öğretmenim" dedi. "'Allah tektir ve O'ndan başkası yoktur' demekle doğruyu söyledin. İnsanın Allah'ı bütün yüreğiyle, bütün anlayışıyla ve bütün gücüyle sevmesi, komşusunu da kendi gibi sevmesi, tüm yakılmalık adaklardan ve sunulan kurbanlardan daha önemlidir." (Markos, Bap 12, 28-33)
Gerçeğe uymakla kendinizi arıttınız ve kardeşler için içten bir sevgiye sahip oldunuz. Buna göre birbirinizi candan, yürekten sevin... (Petrus'un Birinci Mektubu, Bap 1, 22-23)
Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Başkalarının duygularını paylaşın. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli ve alçakgönüllü olun. Kötülüğe kötülükle, sövgüye sövgüyle değil, tersine kutsamayla karşılık verin. Çünkü kutsanmayı miras almak üzere çağrıldınız. (Petrus'un Birinci Mektubu, Bap 3, 8-10)
Herşeyden önce birbirinize olan sevginiz candan olsun. Çünkü sevgi birçok günahı örter. Söylenmeden, birbirinize karşı konuksever olun. Her biriniz hangi ruhsal armağanı aldıysanız, bunu Allah'ın çok yönlü lütfunun iyi kâhyaları olarak birbirinize hizmet etmekte kullanın. (Petrus'un Birinci Mektubu, Bap 4, 8-10)
'Komşunu sev, düşmanından nefret et' denildiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. (Matta, Bap 5, 43-44)
"Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin. Bir yanağınıza tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Abanızı alandan mintanınızı da esirgemeyin. Sizden bir şey dileyen herkese verin, malınızı alandan onu geri istemeyin. İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.
"Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri sever. Size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile böyle yapar. Verdiğinizi geri almak umudunda olduğunuz kişilere ödünç verirseniz, bu size ne övgü kazandırır?
Günahkârlar bile verdikleri kadarını geri almak koşuluyla günahkârlara ödünç verirler. Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak... (Luka, Bap 6, 27-35)
İncil sahipleri Allah'ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır. |
Ne mutlu merhametli olanlara! Onlar merhamet bulacaklar. Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Onlar Allah'ı görecekler. Ne mutlu barışı sağlayanlara... (Matta, Bap 5, 7-9)
"Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. Sizde olanı verin, size verilecek. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek uygulanacak." (Luka, Bap 6, 37-38)
"Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği fark etmezsin? Kendi gözündeki merteği görmezken, nasıl olur da kardeşine, 'Kardeş, izin ver de gözündeki çöpü çıkarayım' dersin? Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün. (Luka, Bap 6, 41-42)
Öyleyse Allah'ın seçilmişleri, kutsal yaşamlılar ve sevilenler olarak, sevecenlikle dolu bir yürek, iyilik, alçak gönüllülük, yumuşak huyluluk ve sabır kuşanın. Birbirinize karşı sabırlı davranın; birinin öbürüne karşı bir yakınması varsa, birbirinizi bağışlayın. Bunların tümü üzerine, yetkinlik yaşamının başı olan sevgiyi kuşanın. (Koloselilere, Bap 3, 12-14)
Özetle, kardeşlerim, aklınızı erdemli ve övgüye değer ne varsa ona yorun: Gerçek, saygılı, doğru, pak, güzel, onurlu olan ne varsa." (Filipililere, Bap 4, 8)
... Allah kibirlilere karşıdır, ama alçakgönüllülere lütfeder." Bunun için Allah'a bağımlı olun. İblis'e karşı direnin, o da sizden kaçacaktır. Tanrı'ya yaklaşın, O da size yaklaşacaktır. Ey günahkârlar, ellerinizi günahtan temizleyin. Ey kararsızlar, yüreklerinizi paklayın. Kederlenin, yas tutup ağlayın. Gülüşünüz yasa, sevinciniz üzüntüye dönüşsün. Rab'bin önünde kendinizi alçaltın, O da sizi yüceltecektir. Kardeşlerim, birbirinizi yermeyin. Kardeşini yeren ya da kardeşini yargılayan kimse, Yasa'yı yermiş ve Yasa'yı yargılamış olur. Ama Yasa'yı yargılarsan, Yasa'nın uygulayıcısı değil, yargılayıcısı olmuş olursun. Oysa tek bir Yasa koyucu ve tek bir Yargıç vardır; kurtarmaya ve mahvetmeye gücü yeten O'dur. Ya komşusunu yargılayan sen, kim oluyorsun? (Yakub'un Mektubu, Bap 4, 6-12)
"İyi ağaç kötü meyve vermez. Kötü ağaç da iyi meyve vermez. Her ağaç meyvesinden tanınır. Dikenli bitkilerden incir toplanmaz, çalılardan üzüm devşirilmez. İyi insan, yüreğindeki iyilik hazinesinden iyilik, kötü insan ise içindeki kötülük hazinesinden kötülük çıkarır. İnsanın ağzı, yüreğinden taşanı söyler. (Luka, Bap 6, 43-45)
Sizler ise kardeşler, iyilik yapmaktan usanmayın. Eğer bu mektuptaki sözlerimize uymayan olursa, onu mimleyin. Yaptıklarından utansın diye onunla ilişkinizi kesin. Yine de onu düşman saymayın, bir kardeş olarak uyarın. (Pavlus'un Selaniklilere İkinci Mektubu, Bap 3, 13-15)
Halk ona, "Öyleyse biz ne yapalım?" diye sordu. Yahya onlara, "İki mintanı olan, birini hiç mintanı olmayana versin; yiyeceği olan da bunu hiç yiyeceği olmayanla paylaşsın." cevabını verdi. Bazı vergi görevlileri de vaftiz olmaya gelerek ona, "Öğretmenimiz, biz ne yapalım?" dediler. Yahya onlara, "Size buyrulandan daha çok vergi almayın." dedi. Bazı askerler de ona, "Ya biz ne yapalım?" diye sordular. O da onlara şöyle dedi: "Kaba kuvvetle ya da yalan suçlamalarla kimseden para koparmayın, ücretinizle yetinin." (Luka, Bap 3, 10-14)
Yaptığım her işte sizlere, böyle emek vererek güçsüzlere yardım etmemiz ve İsa'nın,'vermek, almaktan daha büyük mutluluktur' diyen sözünü unutmamamız gerektiğini gösterdim." (Resullerin İşleri, Bap 20, 35)
Hizmetse, hizmet etsin. Öğreten biriyse, öğretsin. Öğüt veren, öğütte bulunsun. Bağışta bulunan, bunu cömertçe yapsın. Yöneten, gayretle yönetsin. Merhamet eden, güleryüzle etsin. (Romalılara Mektup, Bap 12, 7-8)
Allah'ın isteği, iyilik yaparak akılsızların bilgisizliğini susturmanızdır. Özgür insanlar olarak yaşayın; ama özgürlüğünüzü kötülük yapmak için bahane etmeyin. Allah'ın kulları olarak yaşayın. Bütün insanlara saygı gösterin. İmanlı kardeşlerinizi sevin. Allah'tan korkun... (Petrus'un Birinci Mektubu, Bap 2, 16-17)
... "Yaşamdan zevk almak ve iyi günler görmek isteyen, dilini kötülükten, dudaklarını hileli sözlerden uzak tutsun. Kötülükten sakınsın ve iyilik etsin. Esenliği arayıp onun ardınca gitsin. Çünkü Rab'bin gözleri doğru kişilerin üzerindedir. Kulakları onların yalvarışını işitir. Ama Rab kötülük yapanlara karşı durur." (Petrus'un Birinci Mektubu, Bap 3, 10-12)
Aranızdaki kavga ve çekişmelerin kaynağı nedir? Bedenlerinizin üyelerinde savaşan tutkularınız değil mi? Bir şey arzu ediyorsunuz, ama elde edemeyince adam öldürüyorsunuz. Kıskanıyorsunuz, ama isteğinize erişemeyince çekişiyor ve kavga ediyorsunuz. Elde edemiyorsunuz, çünkü Allah'tan dilemiyorsunuz. Dilediğiniz zaman da dileğinize kavuşamıyorsunuz. Çünkü kötü amaçla, tutkularınız uğruna kullanmak için diliyorsunuz. Siz ey vefasızlar, dünya ile dostluğun Allah’a düşmanlık olduğunu bilmiyor musunuz? Dünya ile dost olmak isteyen, kendini Allah’a düşman eder. (Yakub'un Mektubu, Bap 4, 1-4)
Her tür acı söz, öfke, kızgınlık, gürültücülük, sövücülük ve bunların yanı sıra her tür kötülük üzerinizden gitsin. Birbirinize karşı iyi yürekli olun. Mesih bağlılığında sizleri bağışladığı gibi, siz de sevecenlikle birbirinizi bağışlayın. (Efesoslulara, Bap 4, 31-32)
Ne mutlu barışı sağlayanlara!... (Matta, Bap 5, 9)
Herkesle barış içinde yaşamak için elinizden geleni yapın. Ey sevgililer, hiçbir zaman öç almayın... Rab... karşılığını Ben vereceğim buyuruyor. Ama "Düşmanın acıkmışsa onu doyur, susamışsa ona içecek ver. Çünkü bunu yapmakla, onun başı üstüne kızgın korlar yığmış olursun" (Romalılara Mektup, Bap 12, 18-20)
Kendinize dikkat edin. Kardeşin sana karşı günah işlerse kendisini kına. Günahından dönerse onu bağışla. (Luka, Bap 17, 3)
25. Hıristiyan Ahlakı, Turgay Üçal, Derek Malcolm, Ön Asya Basım Yayın Dağıtım, Eylül 2000, s. 51
26. Turgay Üçal, Derek Malcolm, Hıristiyan Ahlakı, Ön Asya Basım Yayın Dağıtım, Eylül 2000, s. 55