İçinde yaşadığımız dünyada sayısız güzellikler, nimetler mevcuttur. Her canlının tüm ihtiyaçları ayrı ayrı düşünülmüş ve gereken hiçbir ayrıntı eksik bırakılmamıştır.
Öncelikle kendimiz için düşünelim. Sabah kalktığımız andan itibaren neler yaparız, nelere ihtiyaç duyar, nelerle karşılaşırız, daha doğrusu ne gibi güzelliklerle nimetlendiriliriz birlikte düşünelim.
Kalkar kalmaz nefes alabiliriz, kusursuz solunum sistemimiz sayesinde bunu yaparken hiç zorlanmayız, atmosferdeki gazların oranlarının doğru olup olmadığını düşünmek aklımıza bile gelmez.
Gözümüzü açar açmaz görebiliriz, gözümüzdeki benzersiz yaratılış sayesinde netlik ayarı, renk ayarı, uzaklık ayarı gibi ayarlar yapmak zorunda kalmayız. Yemek yeriz ve lezzet alırız. Yediğimiz her lokmada ayrı ayrı var olan vitaminlerin, minerallerin, karbonhidratların, proteinlerin nerelere gitmesi gerektiğini, oranlarını, fazlasının depolanması ya da atılması gibi işlemleri aklımıza bile getirmeyiz. Hatta içimizde böyle işlemlerin sürüp gittiğinden haberimiz bile olmaz çoğu zaman. Elimize aldığımız bir cismin sert mi, yumuşak mı olduğunu hemen anlayabiliriz. Herhangi bir cismi hiçbir zihinsel çaba göstermeden rahatlıkla tutabiliriz.
İşte her saniye insan vücudunda bu örneklere benzer sayısız işlem yapılır. Bu işlemlerin her birinin yürütüldüğü organlar, bu organlarda da kompleks mekanizmalar vardır. İnsan vücudu adeta bir fabrika gibi çalışır. Bu fabrika insana verilmiş en büyük nimetlerden biridir çünkü insan bu fabrika sayesinde vardır, yaşamını bu fabrika sayesinde sürdürür.
Peki bu fabrikanın çalışması için gereken hammaddeler nasıl sağlanır? |
Önce meyve ve sebzeleri düşünelim. Kara toprağa atılan ve bir tahta parçası görünümündeki tohumlar sayesinde oluşan karpuzları, kavunları, erikleri, kirazları, portakalları, biberleri, domatesleri, ananasları, dutları, çilekleri, patlıcanları ve bunlar gibi diğer bütün bitkisel besinlerimizi düşünelim. Alışmış olduğumuz düşünme şekliyle değil de farklı yönlerden yaklaşarak düşünelim. Çileğin o muhteşem kokusunu ve tadını, kavunun hiç değişmeyen o ünlü kokusunu ve lezzetini aklımıza getirelim. Bir de insanların laboratuvarlarda aynı kokuları tutturmak için harcadıkları zamanı, kullandıkları teknolojiyi düşünerek bir karşılaştırma yapalım. Laboratuvarlarda elde edilen sonuç doğadaki benzerlerinin kötü birer taklidi olmaktan öteye gitmez. Allah'ın insanlar için doğada yarattığı koku, lezzet ve renk çeşitliliği benzersiz bir kusursuzluğa sahiptir.
Bütün bitkisel besinlerin tadlarının, kokularının farklı olması, hepsinin kendilerine özgü renklerinin olması insan için özel olarak tasarlanmıştır. Bunların hepsi Rabbimiz tarafından nimetler olarak sunulmaktadır.
Aynı şekilde hayvanlar da insanlar için özel olarak yaratılmışlardır. İnsanların hem besin olarak faydalanacağı hem de görünüşlerinden zevk alacağı güzelliklerle donatılmışlardır. Deniz altındaki rengarenk balıklar, mercanlar, deniz yıldızları, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan birbirinden farklı süsleriyle tüm kuş çeşitleri, olağanüstü sevimlilikleriyle kediler, köpekler, yunuslar, penguenler ve diğerleri… Bunların tümü Allah'tan birer nimettirler. Allah bu konuyu birçok ayetiyle kullarına bildirmiştir:
Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Casiye Suresi, 13)
Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nahl Suresi, 18)
Burada bahsedilenler Allah'ın sunduğu nimetlerin ve güzelliklerin çok küçük bir kısmıdır. İnsan dünya üzerinde gözünü nereye çevirse Allah'ın; Berr (kullarına karşı iyiliği çok olan), Kerim (keremi bol, cömert), Latif (lütuf sahibi), Rezzak (rızık veren), Sani (nihayetsiz güzellikler yaratan) gibi sıfatlarının tecellilerinin örneklerini görebilir.
İşte siz de şu an çevrenize bir göz atıp düşünün. "Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır…" (Nahl Suresi, 53) ayetiyle haber verildiği gibi size verilen sonsuz nimetlerin sahibinin Rabbimiz olduğunu asla ANLAMAZLIKTAN GELMEYİN.