Mevlevilik denildiğinde bir çok insanın aklına Mevlana Celaleddin Rumi’nin liderliğinde gelişmiş Anadolu’da yerleşmiş ve dünya çapında milyonlarca insan üzerinde etkisi olan bir tarikat gelir. Çoğu insan Mevleviliğin sevgi, insaniyet, kardeşlik telkin ettiği kanaatindedir, Mevlevilik hakkındaki bilgisi de Şeb-i Arus törenlerinden ibarettir. Oysa biraz incelendiğinde ve dikkatli bir gözle bakıldığında farklı bir durumla karşılaşırız.
Mevlana Celaleddin Rumi’nin kitapları İslami eserlerden biri olarak bilinir, ancak bu kitaplarda Kuran’a uygun olmayan, toplum ahlakında ciddi bozulmaya sebep olabilecek gayri ahlaki bölümlerin yer aldığı pek çok kişi tarafından bilinmez. Burada şunu belirtmek gerekir ki ilerleyen bölümlerde detaylı olarak ele alacağımız ve Kuran’a uygun olmayan bu bölümler, belki Mevlana’nın kitaplarına sonradan eklenmiş olabilir, başka bir kişi tarafından yazılmış olabilir, Mevlana tüm bu sözlerden habersiz de olabilir. Ancak neticede Mevlana adına yayınlanan, basılan, dağıtılan ve aktarılan kitaplarda Kuran’a tamamen zıt bir felsefe ve hayat tarzını anlatan bölümler vardır.
Nitekim Allah’a iman etmeyen, Hz. Muhammed (sav)’i peygamber olarak kabul etmeyen veya İslam’a açıkça karşı olan bir çok insanın Mevleviliği savunmasının temelinde de Kuran’a uygun olmayan bu bölümler vardır. Bu kişiler Müslümanlığa şiddetle karşıdır ama Mevlana’yı kendilerince övmekte, Mevlana’ya ait olarak bilinen kitaplarda anlatılanları kabul etmekte ve insanlara da bunun propagandasını yapmaktadırlar.
Rumilik olarak adlandırılan bu akımın özünde Allah’ın yaratmasını inkar eden Darwinizm, Allah’ın Kuran’da “çirkin bir eylem” olarak bildirdiği ve haram kıldığı homoseksüellik, kadınları ikinci sınıf olarak görmek ve aşağılamak, ırkçı bir yaklaşımla Türk Milleti’ni kötülemek, haram olan şarabın içilmesini helal görmek gibi gayri ahlaki ve Kuran’la tamamen zıt inanışlar vardır. Rumilik, İslam’sız ve Kuran’sız bir Müslümanlık anlayışı oluşturmak için bazı çevreler tarafından özel ve bilinçli olarak kullanılan bir felsefedir ve Anadolu Mevleviliği ile Rumilik aynı şey değildir.
Rumiliği İslam’ın yerine benimsetmeye çalışan insanların ortak noktalarına baktığımızda, bunların büyük kısmının homoseksüelliği savunduğunu, bilimsel hiçbir delili olmadığı halde evrim propagandası yaptığını, Kuran ahlakına uygun olmayan bir yaşam görüşünü savunduklarını görürüz. Bunlardan habersiz olan bir çok insan ise muhtemelen iyi niyetli bir şekilde Mevlana’nın kitaplarından alınan kimi cümleleri yayıp anlatırken farkında olmadan Rumilik adındaki sinsi felsefeye katkıda bulunurlar.
Kuşkusuz bir insanın neye inandığı ve nasıl yaşadığı sadece kendisini ilgilendiren bir konudur. Allah’ın Kuran’da emrettiği “dinde baskı yoktur” hükmüne göre herkes dilediği inanca sahip olmakta özgürdür. Ancak Rumilik konusunda Müslümanları uyarmak ve bilgilendirmek de her Müslüman için hem bir hak hem bir sorumluluktur.
Bu felsefe asırlardan beri, kasıtlı ve bilinçli olarak Müslümanları zayıflatmak, etki altına almak ve yönlendirmek amacıyla güçlendirilmekte ve kullanılmaktadır. Tüm İslam alemini doğrudan ilgilendiren böyle önemli bir durumda, elbette Müslümanlar hassasiyet göstermekle, kötülükten sakındırmak ve iyiliği anlatmakla yükümlüdürler.
Kitabın ilerleyen sayfalarında, başta Mesnevi olmak üzere Mevlana’ya atfedilen eserlerde bulunan ama genelde halk tarafından pek bilinmeyen söz konusu bölümler bir araya getirilmiştir. Bu bölümler söz konusu kitapların yüzlerce yıllık Farsça baskılarında da bulunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Kültür Bakanlığı’nın ve diğer çeşitli resmi kurumların bastırdığı, yayınlattığı veya kütüphanesinde bulundurduğu baskılarda da bu bölümler vardır.
Burada tekrar hatırlatmak gerekir ki, Mevleviliğe inanan, Mevlana Celaleddin Rumi’yi takip eden her insan Rumi değildir. Rumilik, Kuran’la ve İslam’la çelişen apayrı bir felsefedir. Bu felsefenin dayanak noktası ise Mevlana Celaleddin Rumi’nin kitaplarına muhtemelen sonradan eklenen ahlak dışı bölümlerdir.
Dolayısıyla, Mevlana’nın kitaplarında yer alan, belki de bu kitaplara özellikle yerleştirilmiş olan ve İslam karşıtlarınca İslam ahlakına karşı kullanılan bölümlerin halka tanıtılması önemlidir. O zaman bu gayri ahlaki bölümlerin Mevlana’nın kitaplarından ve öğretilerinden çıkarılması, böylece Mevleviliğin arınması mümkün olacaktır. Daha da önemlisi, İslam karşıtlarının İslam’ı içten çökertebilmek ve İslam coğrafyasını kontrolleri altında tutabilmek için Müslümanlara karşı kullandıkları önemli silahlardan biri ellerinden alınmış olacaktır.
Bu yapıldığında Müslümanlar aleyhine kurulan tarihi bir tuzak bozulacak, Kuran ahlakının dünya hakimiyeti önündeki önemli bir engel kalkacaktır.
Bu kitapta yer alan bölümler Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı eski tarihli orijinal kaynaklardan alınmıştır |
Mesnevi'nin 1-2-3. Ciltleri |
Mesnevi'nin 4-5-6. Ciltleri |