Sonuç:
Müslümanların Birliği En Hayati Konudur

Bu makale, Burma Times'ta, The Gulf Today'de ve Harakah Daily'de Mayıs 2014 tarihinde yayınlanmıştır.

Mültecilik, Kuran'a göre yardım etmede öncelik verilecek olan yolda kalmışlığın, yani evsiz, yiyeceksiz bir yolculuk halinin tam karşılığını oluşturmaktadır. Bugün yalnız Arakan'da değil, Afganistan'da, Suriye'de, Libya'da yaşayan Müslümanların durumu da işte tam olarak, "zayıf bırakılmış" ya da "yolda kalmış", yardıma muhtaç bir topluluğu ifade etmektedir. Bugün Müslümanları kurtarma sorumluluğu yine Müslümanlara düşmektedir.

Bu sorumluluk ilk olarak herkesi olan biten hakkında bilgilendirmeyi gerektirmektedir. Nitekim okuduğunuz bu kitabın yazılmasıyla amaçlanan hedeflerden biri de budur. Bunun yanı sıra, başta Müslüman ülkelerin yöneticileri ve BM olmak üzere, dünyadaki tüm insani yardım kuruluşlarını harekete geçirecek girişimlerde bulunulmalı, Myanmar'da yaşanan insanlık dramına "dur" denmesi için işbirliği yapılmalıdır. Başta Türkiye ve Körfez ülkeleri olmak üzere Müslüman ülkelerin gücü, zulüm altındaki bu bir avuç mazlum ve muhtaç konumdaki insanı korumaya, Myanmar hükümetini ikna etmeye yetecektir. Dünya kamuoyunun vicdanını ön plana çıkaran, zulümleri herkese objektif anlatan bir faaliyetin, Batı kamuoyunu harekete geçirebileceği ve bunun da Myanmar gibi rejimleri oldukça rahatsız edeceği ortadadır.

Bilgilendirmenin ötesinde başvurulacak diğer yol ise, İslam dünyasının Arakan sorununun çözümü için ciddi bir birlik ruhu içinde hareket etmesinden geçmektedir. Myanmar başta olmak üzere İslam coğrafyasında yaşanan zulümlerin ana nedeni Müslümanlar arasında bir ‘birlik ruhu'nun canlandırılamamasıdır. Müslümanların, aralarındaki etnik, mezhep ayrımlarını kaldırıp Allah'ın farz kıldığı şekilde birlik olmaları gerekir.

Müslümanların Birliği En Hayati Konudur

Pek çok insan rahatlıkla koltuğuna uzanmış TV izleyip kurabiye eşliğinde sıcak çayını yudumlarken, dünyanın farklı bölgelerinde milyonlarca Müslüman kardeşimiz ağır bir zulüm altında hayatta kalabilme mücadelesi veriyor. Irak, Afganistan, Doğu Türkistan, Kırım, Filistin, Kerkük, Moro, Patani ve Arakan'da Müslümanlar, umutlarını her gün yeniden tazelemeye çalışarak sabırla Müslüman kardeşlerinden uzanacak bir yardım eli bekliyorlar. Zulmü ve baskıyı tüm şiddetiyle yaşayan kardeşlerimizin içinde bulundukları durumu anlamak için bir an kendimizi onların yerine koyalım.

Bu sayfaları okurken ya da yatağınızda uyurken birdenbire evinizin yıkıldığını ya da yakıldığını düşünün; çevrenizdeki tüm diğer evlerin de aynı durumda olduğunu... Çocuklarınızı, annenizi-babanızı alarak canınızı kurtarmak için dışarıya çıktığınızı, dışarıda da sizi silahlı kişilerin beklediğini hayal edin; sığınacak hiçbir yer olmadığını ve sadece kaçmanız gerektiğini...

İşte Arakan'daki kardeşlerimiz her an bu dehşeti yaşıyorlar...

Sokakta yürürken yaklaşan uçak sesini, ardından şiddetli patlamalarla havadan bomba yağdığını ve canınızı kurtarmak için nereye sığınmanız gerektiğini bilemeden koşuşturduğunuzu hayal edin. Son günlerde artık haberlerin ilk sıralarında yer almasa da Suriye'de 2 yıldır devam eden iç savaş nedeniyle masum çocukların, kadın ve erkeklerin her an hissettikleri, her an yaşadıkları duygu bu... Esad'ın uçakları masum sivillerin evlerini, ekmek fırınlarını, hastanelerini, hatta okullarını bombalıyor.

Açlıktan mideniz ağrırken, kendi açlığınızı bir yana bırakıp, besinsizlikten avurtları çökmüş çocuğunuza yedirecek bir şey bulamamanın çaresizliği içinde, ot toplayıp bunu suda kaynatarak onu yaşatmaya çalıştığınızı düşünün. İşte açlıktan ölenlerin sayısının 144’e çıktığı Yermük'te Müslüman kardeşlerimiz çocuklarını besleyememenin çaresizliği içinde bunları yaşıyorlar...

Sıcak evinizde otururken, birdenbire kapınızın şiddetle vurulup açıldığını; kardeşiniz, babanız, eşiniz, oğlunuz veya kızınızın yerlerde sürüklenerek zorla evden çıkarıldığını, erkeklerin gözünüzün önünde idam edildiğini, kızınızın, eşinizin, kız kardeşinizin veya annenizin ise tecavüze uğradığı düşünün. İşte Doğu Türkistan'da yaşayan Uygur Türk'ü kardeşlerimiz 1965’ten bu yana böylesi büyük bir zulüm altında yaşamlarını sürdürüyor... Bu zulüm altında şehit olanların sayısı ise 35 milyon...

Bu sayı günümüzde Kanada'da yaşayan insanların nüfusuna eşit. Yani bizler sıcak evlerimizde otururken, bir ülkenin nüfusu kadar Müslüman kardeşimiz şehit olmuş...

RG_tr_187_AnneCocuk_Cocuklar

Buraya kadar anlatılan birkaç örnek bile insanın kalbinin ürpermesi, vicdanında büyük bir acı hissetmesi için yeterli. Sizler bu yazıyı okurken, dünyanın farklı yerlerindeki Müslüman kardeşlerimiz her gün silah ve bomba sesleri altında, bir gün bombalardan bir tanesinin kendi çatılarına isabet edeceği endişesiyle, yaşamaya devam ediyor. Bazıları her an kapılarının çalınması tedirginliği içinde. Kapılarını çalanlar her an ev halkından birilerini alıp götürebilir. Üstelik o ailenin bir daha o kişiyi değil görmesi, haber alması bile mümkün olmaz. İşkence gören, tecavüz edilen, kurşuna dizilerek şehit edilen, ibadetlerini yapmalarına asla izin verilmeyen kadınlar, erkekler, yaşlılar, çocuklar, kundaktaki bebekler neden öldüklerini dahi bilmeden can veriyorlar. Çocuklar niçin herkes gibi okula gidemediklerini, neden evlerinin yıkıldığını anlayamıyor... Kısacası bu ülkelerde hayat bizim bildiğimiz normal akışında devam etmiyor.

Savaşın tam ortasındaki masum insanların yaşadıkları bu zorlukları, neler düşündüklerini, nasıl muhtaç durumda olduklarını anlamak hepimiz için çok önemli. Çünkü pek çok insan güvenlik endişesi yaşamadan evinde rahatlıkla hayatını sürdürebiliyor. Birçok kişi istediğinde bir markete gidip istediğini rahatça alıp yiyebiliyor, istediğinde rahatlıkla tatil planları yapabiliyor. Dünyanın bir başka ülkesinde adını bilmediği, tanımadığı anneler, çocuklar, dedeler ve ninelerin başlarına gelenleri önemsemeden, onların hayatları için endişelenmeden, sanki tüm bunlardan kendisi hiç sorumlu değilmiş gibi yaşamını sürdürebiliyor.

Ancak, eğer herkes böyle yaparsa –istemeden ve bilmeden de olsa- dünyanın pek çok yerinde yaşanan bu insanlık dışı uygulamalara ortak olmuş olur. Savaşın acı görüntüleri iyi bir insanı rahatsız edebilir ve bu kimse bu konuyu zaman zaman dile getirebilir. Böyle bir insan yeri geldiğinde savaşın kötülüğünü de anlatabilir. Ama vicdanlı ve imanlı bir insan bu rahatsızlığı kalben hisseder, kendini bire bir oradaki insanların yerine koyar. "Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahip) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına mücadele etmiyorsunuz?" (Nisa Suresi, 75) ayetini düşünür ve zulme uğrayan insanların sorumluluğunu birinci dereceden kendi üzerinde hisseder. Dünyada hakim olan zalimliği tamamen ortadan kaldırabilmek için var gücüyle gayret eder.

Zulme nasıl "Dur" diyeceğiz?

Unutmayalım, Suriye'de donarak can veren her bebekten, Doğu Türkistan'da evinden alınarak tecavüz edilen her genç kızdan, Mısır'da keskin nişancıların mermisiyle şehit olan her candan, Patani'de işkence gören her kardeşimizden, bakkala giderken düşen bir bomba ile canını kaybeden her genç kızdan, elinde oyuncağı ile uyurken yıkıntıların arasında kalan her bebekten, yiyecek almak istediği pazarda kolunu-bacağını kaybeden her anneden, Afganistan'da, Çad'da, Kırım'da, Kerkük'te acı çeken her mazlumdan bütün Müslümanlar sorumludur.

Bu zulme "Dur" demenin yolu ise çok kolaydır. Allah'ın gösterdiği çözümü uygulamak... Allah yeryüzünün huzura kavuşması için inananların kardeşler olmaları, birbirlerine yardım etmeleri ve birlik olmalarını emretmiştir. Müslümanların yapması gereken de kardeş olduğumuzu hatırlayıp mezhep çatışmalarını, anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp ortak paydalarda birleşip İslam Birliği'ni acil olarak kurmaktır. Allah'ın Kuran'da gösterdiği, Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde detaylarıyla anlattığı tek çözüm budur.

Birlik olmak Kuran'a göre farz, dağılıp ayrılmak ise haramdır. Müslümanların Allah'ın "Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın…" (Al-i İmran Suresi, 103) hükmü gereği bir an önce birleşip İslam Birliği'ni tesis etmesi, çekilen acıların son bulması, dünyanın huzura ve güvenliğe kavuşması için gereklidir. Müslümanların birlik olması, kan bağı olan kardeşler gibi, hatta daha da şiddetli şekilde kenetlenmesi farzdır.

İslam alemi güçlü bir birlik meydana getirdiğinde, bu birliğin çatısı altında hiç kimsenin zulme ve haksızlığa uğraması, hiç kimsenin vatandaşlarını ezmeye kalkışması mümkün olmayacaktır. Bunun için bu zamanda en büyük farz olan tüm Müslümanların birlik olması için Allah'a dua edip, bu uğurda büyük bir çaba gösterilmelidir. Myanmar'dan Atlas Okyanusu'na kadar İslam aleminde yaşanan zulümleri durdurmanın yegane yolu budur.

Sayın Adnan Oktar'ın mazlum Rohingya halkının yaşadıkları zorlukları anlatan makalelerinin yayınlandığı gazete ve haber sitelerine örnekler:

◉ Harakah Daily, 1845'ten beri yayınlanan Malezya'nın en köklü ve en büyük İngilizce gazetesidir.

◉ Burma Times, merkezi Almanya'da olan ve Burma ile ilgili gelişmelere yer veren haber sitesidir.

◉ MalaysiaKini, Malezya'nın en çok okunan haber sitesi olup ülkedeki ödüllü ve sayılı bağımsız yayın organlarından birisidir.

◉ Arab News, Suudi Arabistan'ın en çok okunan İngilizce gazetesi olup Orta Doğu'da da dağıtımı yapılmaktadır.

◉ Tehran Times, 1979 yılından beri yayın hayatında olan İran'ın ilk ve en büyük İngilizce gazetesi ve aynı zamanda ülkenin devlet gazetesidir.

◉ The Hans India, dünya gündeminde yer alan haberleri Hindistan'daki okuyucularıyla buluşturan gazete ve haber sitesidir.

◉ The Bosnia Times, İngilizce ve Boşnakça yayın yapan Bosna'nın çok takip edilen haber sitesidir.

◉ İran Daily, İran'ın en çok okunan İngilizce günlük gazetesidir.

◉ IRNA, İran'ın resmi devlet haber ajansıdır.

◉ New Strait Times, 1845'ten beri yayınlanan Malezya'nın en köklü İngilizce gazetelerinin başında gelmektedir.

◉ The Jakarta Post, Endonezya'nın en büyük İngilizce günlük gazetesidir.

◉ Morocco World News, Fas, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi hakkında haberleri geniş bir kitleye sunan bağımsız haber sitesidir.

◉ The Gulf Today, Birleşik Arap Emirlikleri'nde yayınlanan ve ülkenin en büyük gazetelerinden biridir.

Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
  • Giriş Göç Dalgası Ülkelerin Kıyılarına Vurmaya Başlayınca
  • Bölüm 01 Burma (Myanmar) Yönetimine Açık Mektup
  • Bölüm 02 Myanmar'da Yaşananlar İnsanlık Suçudur
  • Bölüm 03 Rohingya Halkından Birleşmiş Milletlere Yardım Çığlığı
  • Bölüm 04 Myanmar'daki Zulmün Perde Arkası
  • Bölüm 05 Myanmar Radikalizme Dikkat Etmelidir
  • Bölüm 06 Yine Rohingya, Yine Bir İnsanlık Dramı
  • Bölüm 07 Myanmar Devletinin Yok Saydığı Rohingya Halkı
  • Bölüm 8 Dünya, Güneydoğu Asya'nın Uzak Bir Köşesindeki Çocukların 
Yükselen Feryatlarını Neden Duymazdan Geliyor?
  • Bölüm 09 Rohingya Halkı Vatansız Kalmaya Mahkum mu?
  • Bölüm 10 Rohingya Müslümanları Kendi Yurtlarında Sürgün Ediliyor
  • Bölüm 11 Farklılıklar Zenginlik Haline Getirilebilir
  • Bölüm 12 Ya Bu Dünyada Yaşayacak Bir Karış Toprağınız Olmasaydı?
  • Bölüm 13 Rohingya Krizi Değil, İnsanlık Krizi
  • Bölüm 14 Arakanlılar Sığındıkları Ülkelerde Eziyet Görmeye Mahkumlar mı?
  • Bölüm 15 Myanmar'da Müslüman Bir Kadın Olmak
  • Bölüm 16 Ya Arakanlı Olsaydınız?
  • Bölüm 17 Zulmü Durdurmada Sosyal Medyanın Rolü
  • Bölüm 18 Dünyayı Sarsan Mülteci Krizinin Tek Çözümü
  • Bölüm 19 Seçim Zaferi Rohingya Halkına Ne Getirecek?
  • Bölüm 20 Myanmar Müslümanları İçin Tüm Dünyanın Harekete Geçme Zamanı
  • Bölüm 21 İnsan Hakları, Bildirge Üzerinde Var Ama Gerçek Hayatta Yok
  • Bölüm 22 Unutturulan Rohingya Müslümanları Yardım Bekliyor
  • Sonuç Müslümanların Birliği En Hayati Konudur