Bu makale Burma Times haber sitesinde, 25 Mayıs 2014 tarihinde yayınlanmıştır.
Dünyada çeşitli amaçlarla kurulmuş çok sayıda kuruluş var ve bu topluluklara dünyadaki birbirinden farklı ülkeler üye.
Coğrafi gereklilik ya da savunma, ticari veya politik ortaklık gibi amaçlarla ülkeler kolaylıkla bir araya gelebiliyorlar.
İslam İşbirliği Teşkilatı, Dünya Ticaret Örgütü, Ekonomik İşbirliği Örgütü, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, UNESCO, Avrupa Birliği, Şangay Örgütü, Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, NATO gibi birçok uluslararası kuruluşa üye ülkeler ortak çıkarlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda birlikte hareket edebiliyor.
Barışı ve toprak bütünlüğünü korumak, ticareti geliştirmek, halkın eğitimini sağlamak, siyasi bağımsızlık ve güvenliği oluşturmak ya da insani yardımlarda bulunmak bu örgütlerle amaçlanan ortak çıkarlardan bazıları. Ne var ki yıllardır devam eden açlık, iç savaşlar, ekonomik zorluklar bütün bu örgütlerin görevlerini aslında tam olarak yerine getiremediğini bize gösteriyor.
Durum böyleyken hiç kimse çıkıp da ülkeler böyle birlikler oluşturmasınlar demiyor. Şu ana kadar bu gibi örgütlerle amaçlananlara tam olarak ulaşılamamış da olsa, bu, yenilerinin kurulmasına engel olmuyor. Çok net sonuç alınmasa da birçok farklı bölgede, birçok farklı kuruluş, ortak çıkarlar doğrultusunda faaliyetler yürütüyor, görüşmeler gerçekleştiriyor. "Hiç yoktan iyi" olarak nitelendirilebilecek bu çalışmalar bize net bir gerçeği gösteriyor:
İşbirliği herkes için bir mecburiyettir, aksi yani çekişme ve anlaşmazlık ise gücü kıran, başarıyı ortadan kaldıran nedenlerdir. Birlik ortak amaçlara ulaşmayı kolaylaştıran bir vesiledir.
Kuran'a göre "kardeşler" olan Müslümanların birlik olmaları, dağılmamaları, ayrılıktan ve parçalanmaktan kaçınmaları bir farzdır.
Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak mücadele edenleri sever. (Saff Suresi, 4)
1. Üye Ülkeler | |
İslam dünyasının hak ve çıkarlarını korumak amacıyla kurulmuş, 57 üye ülkeye sahip olan İslam İşbirliği Teşkilatının dünya ülkelerine göre dağılımı görülüyor. Bu gibi teşkilatların İslam dünyasının birleştirici sesi olabilmesi için, Kuran'ı rehber alarak birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi çalışmaları gerekmektedir. |
Bunun için de yapılması gerekenler açıktır. Ayetlere göre Müslümanların,
Bütün bunların tam tersi, yani;
İslam ahlakının gereği, tüm farklılıklara rağmen Müslümanların, birbirlerinin kardeşleri oldukları gerçeğini unutmamalarıdır. İnananların ırk, dil, mezhep ayrımlarına sahip olmaları ya da farklı ülkelerde yaşamaları bu kardeşliği bozamaz.
Arakan'daki, Filistin'deki, Amerika'daki, Hindistan'daki, Türkiye'deki ya da Afrika'daki bir Müslüman, her zaman tek bir yürek gibi hareket eder. Örneğin Doğu Türkistan'da yaşanan zulmü anlatır ve onlara destek olur, Afganistan'da gerçekleşen bir depreme ilkyardım götürür. Suriye'de bombaların altında kalan çocukların sesini dünyaya duyurmaya çalışır. Arakan'daki yetimleri düşünür, onlar için yardım faaliyetleri başlatır. Bunları yaparken de hangi mezhepten olduklarını düşünmez ya da dillerinin farklı olması onun için bir sorun oluşturmaz.
Farklılıklar güzelliktir, zenginliktir ve hiçbir zaman için çatışma nedeni haline getirilmemelidir. Müslümanlar aciliyetli olana, yani ortaklaşa hareket etmeye yönelmeli ve ayrılık çıkarmaya çalışanlara da hiçbir şekilde prim vermemelidirler.
Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. (Hucurat Suresi, 13)
Ayrılıklar ve farklılıklar önemsiz görülür ve kardeşlik vurgusu temel alınırsa bu, inşaAllah dünyanın huzuruna vesile olacak yolları da açacaktır.