Bu makale, Burma Times'ta, 20 Mart 2015 tarihinde yayınlanmıştır.
Rohingya Müslümanları yüzyıllardır Myanmar'da, Arakan'ı da içine alan bir bölgede yaşıyorlar; tarihin de gösterdiği gibi bu topraklar onlara ait. Fakat bu mazlum halk, kendi yurtlarında işkenceye uğratılıyor, en barbarca yöntemlerle baskı görüyor ve sürgün ediliyor. Bu, tüm dünyanın görmezden geldiği apaçık bir soykırım. Giderek daha hunharca yöntemlerle işlenen bu insanlık suçunu görmemek ise mümkün değil. Çünkü günümüzde bilgiye ulaşmak artık çok kolay, internet başlı başına bir üniversite niteliğinde. Dolayısıyla, Myanmar'da yaşayan Rohingya Müslümanlarının tarihi ve bu topraklarda yaşadıkları zulüm hakkında bilgi edinmek hiç de zor değil.
İslam, Uzakdoğu coğrafyası ve Myanmar sınırlarında yer alan Arakan topraklarına, 8. yüzyıldan itibaren bölgeye seyahat eden Müslümanlar yoluyla ulaştı. 1203'te Bengal'in Müslüman olması ile birlikte, Arakan tümüyle İslam yönetimine girdi. Bölgenin Müslümanlar tarafından fethedildiği 1430 tarihi ile 1638 arasında, birkaçı dışında tüm hükümdarlar İslam'ı seçtiler. Bu nedenle Arakan'da yerleşik durumdaki Müslümanlar, bu tarihten itibaren bu topraklarda yaşayan Bengal Kralı Sultan Celaleddin Muhammed Şah tarafından tahta geçirilen Süleyman Şah'ın torunlarıdır.1
Tarihin de doğruladığı gibi, günümüzde kendi yurtlarında zulme uğratılan, köyleri ve evleri yakılan, anneleri kızları işkenceye uğratılan, erkekleri katledilen Rohingya Müslümanları, aslında yaşadıkları bu toprakların gerçek sahipleridir. Dahası Müslümanlar, Arakan toplumunun siyasi ve toplumsal yaşantısında, 350 yıldan fazla süre boyunca ülke yönetiminde önemli konumlarda bulunmuşlardır. Hatta baş vezir, katip, vali, kadı, orduda generallik, bakanlık gibi yüksek rütbeli görevlerde yöneticilik yapmışlardı.
Fakat Arakan'ın Müslüman sultanlarından II. Salim Şah'ın 1638 yılında bir entrika sonucu öldürülmesiyle, İmparatorluk gerileme ve çöküş dönemine girdi. 1784'ten sonra Burma işgaliyle bölgede yaşayan Müslüman halk büyük bir zulüm ve baskı altına alındı ve büyük bir kısmı İngiliz yönetimindeki Bengal'e sığınmak zorunda kaldı. İngiliz Doğu Hindistan şirketi kayıtlarına göre, 1799'da 35 bin Arakanlı Müslüman, Burmalıların zalimce tutumları nedeniyle ülkelerini terk ettiler. Kayıtlarda şu ifadeler geçmekteydi:
"… Arakan'ın işgalinden bir gün sonra Burmalılar, 40 bin kişiyi öldürdü; güzel bir kadın gördüklerinde önce eşini öldürüp onu ele geçiriyorlardı; genç kızlar ailelerinden zorla alınıyordu, bu fakir insanların sahip oldukları her şeye el konuldu."2
Burmalıların şiddetinden kaçan Müslümanların bir kısmı ülkelerini terk edip, Hindistan'a göç etmek zorunda kaldılar.
1. 900-1700 - Arakan ve Chittagong'da Müslümanlar ve Budistler serbestçe karışık yaşıyorlar. 2. 1785 - Arakan'ın Burma tarafından işgali. Rohingya Müslümanları kitleler halinde Chittagong'a göç ediyorlar. 3. 1824 - İngiltere-Burma Savaşı 4. 1824-1885 - İngiliz işgali. Rohingya Müslümanları Arakan'a geri dönüyorlar. 5. 1935 - Burma milliyetçi hareketinin başlangıcı. Burma, Britanya Hindistan'ından ayrılıyor. Rohingya Müslümanları, tekrar Chittagong'a kaçıyorlar. 6. 1942 - Rohingya soykırımında 100.000 kişi katlediliyor. 7. 1947- Panglong Konferansı'nda, General Aung Sung etnik gruplara özerklik veriyor. Aung Sung suikast sonucu öldürülüyor. Anlaşmalar sonuç vermiyor. 8. 1948 - Burma bağımsızlığını ilan ediyor, vatandaşlık yasası çıkartılıyor. Ardından iç savaş başlıyor. 9. 1949 - Rohingya Müslümanlarının Burma'da yerleşmeleri kabul ediliyor ve kimlik sahibi oluyorlar. 10. 1954 -Başkan U Nu, Rohingya Müslümanlarının vatandaşlığını ilan ediyor. 11. 1954-1960 - Rohingya Müslümanları, Burma vatandaşı olarak tanınıyorlar. 12. 1962 - General Ne Win bir askeri darbeyle hükümeti deviriyor. Rohingya Müslümanlarına karşı zulüm başlıyor. 13. 1974 - Hükümet, Rohingya Müslümanlarının oy verme hakkını reddediyor. 14. 1978 - 207.172 Rohingya Müslümanı, Bangladeş'e kaçıyor. 15. 1982 - Burma'daki askeri hükümet Rohingya Müslümanlarının vatandaşlığını iptal eden yeni vatandaşlık yasasını çıkartıyor. 16. 1992 - 250.000 Rohingya Müslümanı Bangladeş'e mülteci olarak sığınıyor. Fakat 1992'den sonra Bangladeş onları mülteci değil, kaçak göçmen olarak görüyor. 17. 2006 - Arakan Milli Konseyi, Rohingya Müslümanlarının Bangladeş vatandaşı olduklarını ilan ediyor. 18 2012 - 8 Haziran'da, Budistler ve Müslümanlar arasında ölümle sonuçlanan mezhep çatışmaları yaşanıyor. Rohingya Müslümanları kitleler halinde göç ediyor. 19. Mart 29 2014 - Myanmar, Rohingya kelimesinin kullanılmasını yasaklıyor ve onları Bengalli olarak tanınmaları için zorluyor. 20. Günümüz - Yaklaşık 500.000 Rohingya Müslümanı, Bangladeş'te yaşıyor. Sınırda çok ciddi bir karışıklık söz konusu. |
1824 yılında bölgeye hakim olan İngilizlerin ülkeden çekilmelerinin ardından, kısa süre sonra Müslümanlara yönelik saldırılar ciddi oranda artış gösterdi. İkinci Dünya Savaşı ve Japon işgali sırasında Müslümanlar üzerindeki baskıların artması sonucunda 1942'de Minbya kasabasına bağlı Çanbilli köyündeki Müslüman kadın, erkek ve çocuklar kılıç ve mızraklarla hunharca katledildi. Katliamın ardından bölge yağmalandı, Müslümanlara ait tüm altın, gümüş ve değerli eşyalar ele geçirildi, hayvanlarına el konuldu. Köyde başlayan ve tüm Arakan'a yayılan saldırılarda 307 Müslüman köyü haritadan silindi, 100,000 binden fazla Müslüman şehit edildi ve 80,000 kadarı yerlerinden edildi.3 Asıl olarak, 1948'de Burma'nın bağımsızlığını kazanmasıyla Müslümanların hareketlerini sınırlandıracak kısıtlamalar getirildi. Tüm bunların amacı Arakan'daki Müslüman nüfusu ortadan kaldırmaktı. 1962 darbesi ile birlikte askeri rejim Müslüman halkın kimliğini tümüyle reddetti. Arakan Müslümanları, propaganda yöntemleriyle kendi ülkelerinde 'yabancı' olarak gösterilmeye başlandılar; memurluk ve polislik gibi görevlerinden alındılar ve bu insanların Arakan eyaleti içerisinde seyahat özgürlükleri de engellendi.
Arakan topraklarının gerçek sahipleri olan Müslümanlar, 1990 yılı sonrasından bu yana, yine zor şartlarda yaşamlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Nüfuslarının azaltılması için sistematik baskı uygulanıyor; yerel yönetimlerin keyfi vergilendirmeleri nedeniyle tarım ve hayvancılık yapamıyorlar, toprakları kamulaştırılıyor. Dahası tutuklama, işkence, camilerin ve mezarlıkların yıkılması, 'kadınların geliştirilmesi' adı altında, Müslüman genç kızların köylerinden alınmaları ve işkenceler, eğitim haklarının bulunmaması, bu masum halka uygulanan zulmün yalnız genel bir tarifi olabilir.4
Rohingya Müslümanları kendi topraklarından, asıl yurtlarından sürgün edildiler ve başka ülkelere göç etmek zorunda bırakıldılar. Bugün bu toprakların gerçek sahipleri, evlerini, kök saldıkları yurtlarını, kültürlerini, tarihlerini bırakıp çevre ülkelere sığınarak en ağır şartlarda yaşamayı kabul edip, canlarını kurtarmaya çalışıyorlar. Myanmar'da 240,000'den fazla Müslüman, ülke içinde mülteci olmuş durumda ve ülkede yaşayan 810,000'den fazla Müslümana vatandaşlık hakkı tanınmıyor. Ülkenin Tayland sınırında 120,000 mülteci bulunuyor.5 Bunun dışında bugün Pakistan, Suudi Arabistan, Malezya, Tayland, Bangladeş ve bazı Avrupa ülkelerinde yüzbinlerce Rohingya Müslümanı mülteci statüsünde yaşıyor. Yalnız Bangladeş'te 1,5 milyon Rohingya Müslümanı ormanlarda ve dere kenarlarında açlık sınırındaki şartlarda yaşamaya çalışıyorlar.
Tüm dünya, gazetelerde okudukları, televizyonlarda izledikleri, internet üzerinden neredeyse her gün haberdar oldukları bu insanlık suçuna karşı sessiz kalıyor. Dünyanın Batı yarıküresinde gelişmiş ülkelerde meydana gelen insanlık suçları ve saldırılar büyük bir etki uyandırırken, Rohingya Müslümanlarının yaşadıkları zulüm insanlar üzerinde aynı etkiyi uyandırmıyor. İnsanlar kendi coğrafi bölgelerinden uzak buldukları, Batı'nın modern yaşam tarzını görmedikleri, etnik kökenlerinin farklı olması nedeniyle sözde "ikinci sınıf" gibi gördükleri bu mazlum halkı materyalist dünya görüşleri yüzünden hiç umursamıyorlar.
Fakat dünyanın her neresinde olursa olsun, vicdan sahibi ve kalbi katılaşmamış her insanın üzerine düşen sorumluluk, mazlumların hakkını savunmak, adaleti ayakta tutmak ve dünya üzerindeki zulmü ortadan kaldırmak için bir çaba içinde olmaktır.
Unutulmamalıdır ki sosyal medyada yazılan bir cümle, paylaşılan bir makale, bir toplantıda söylenen bir söz veya insanların bu apaçık zulüm konusundan haberdar edilmeleri, uyarılmaları çok hayati önem taşıyor. Ayrıca kamuoyunun baskıcı rejimlere, tiranlara ve zalimlere karşı birleşmesi için atılan her adım, bu ve benzeri insanlık suçlarının durdurulması ve engellenmesi için bir set oluşturacaktır.
1. Dünden Bugüne Arakan, Dr. Muhammed Yunus, 2012, http://www.ihh.org.tr/fotograf/yayinlar/dokumanlar/dunden-bugune-arakan.pdf
2. Soas Bulletin of Burma Research, (Buchanan 1992:82), www.soas.ac.uk/sbbr/editions/file64388.pdf
3. Arakan Rohingya Milli Organizasyonu, 1942 Müslüman katliamı, http://www.rohingya.org/portal/index.php/rohingya-library/26-rohingya-history/55-the-muslim-massacre-of-1942.html
4. A Handbook of Terrorism and Insurgency in Southeast Asia, s. 330-340, https://books.google.com.tr/books?id=ZzMmpCinBYoC
5. BM Mülteci Ajansı, UNHCR, http://www.unhcr.org/pages/49e4877d6.html