Allah Hz. Salih'i Semud kavmine elçi olarak göndermiştir. Kuran'da Hz. Salih'in elçi olarak geldiği kavme yalnızca Allah'a kulluk etmelerini söylediği haber verilmiştir:
Andolsun, Biz Semud (kavmine) kardeşleri Salih'i: "Yalnızca Allah'a kulluk edin" diye (demek üzere) gönderdik. Bir de ne görsün, onlar birbirilerine düşman kesilmiş iki gruptur. (Neml Suresi, 45)
Tüm elçiler gibi Hz. Salih de ilk olarak kavmine güvenilir bir elçi olduğunu tebliğ etmiş ve kavmini Allah'tan korkup sakınmaya çağırmıştır:
Semud (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Salih: "Sakınmaz mısınız?" demişti. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim." "Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin." (Şuara Suresi, 141-144)
Hz. Salih de bu insanları Allah'ın dinine çağırırken onlardan bir karşılık beklemediğini söylemiştir.
Allah'ın resulleri kavimlerine yaptıkları tebliğ sırasında Allah'ın varlığının delillerine dikkat çekmiş, Allah'ın yaratmış olduğu kusursuz dengeleri, sistemleri, canlılardaki üstün özellikleri insanlara hatırlatmışlardır.
Hz. Salih de yaratılış delillerini anlatarak kavmini Allah'ı düşünmeye teşvik eden elçilerden biridir. Kavmine Allah'ın sonsuz ilmini, sonsuz aklını ve sonsuz büyüklüğünü anlamaları için insanın ilk yaratılışını hatırlatmıştır:
Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir." (Hud Suresi, 61)
Hz. Salih kavmine sahip oldukları nimetlerin gerçek sahibi olan Allah'tan korkup sakınmalarını, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmamalarını ve kendisine itaat etmelerini hatırlatmıştır. Eğer bunu yapmazlarsa Allah'ın onları yaşadıkları yerde güven içinde bırakmayacağını şu sözleriyle tebliğ etmiştir:
"Siz burada güvenlik içinde mi bırakılacaksınız?" "Bahçelerin, pınarların içinde," "Ekinler ve yumuşak tomurcuklu göz alıcı hurmalıklar arasında?" "Dağlardan ustalıkla zevkli evler yontuyorsunuz." "Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin." "Ve ölçüsüzce davrananların emrine itaat etmeyin." Ki onlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyor ve dirlik-düzenlik kurmuyorlar (ıslah etmiyorlar)." (Şuara Suresi, 146-152)
Allah elçilerini insanları hak dine davet ederek, yeryüzünde düzeni sağlamaları için görevlendirmiştir. Hz. Salih'in yukarıdaki uyarıları da bu görevi yerine getirmeye yönelik bir çağrı niteliğindedir.
Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih'i (gönderdik. Salih:) "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir: Allah'ın bu dişi devesi size bir belgedir; onu salıverin de Allah'ın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acı bir azab yakalar" dedi. (Allah'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın. (Araf Suresi, 73-74)
Ancak Semud kavmi Hz. Salih'e itaat etmemiş ve "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz." (Hud Suresi, 62) diyerek karşı gelmişlerdir. Bunun üzerine Hz. Salih kavmine Allah'a karşı gelmesi durumunda kendisine yardım edebilecek hiçbir varlık olmadığını tebliğ etmiştir:
Dedi ki: "Ey kavmim, görüşünüz nedir söyler misiniz? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerindeysem ve bana tarafından bir rahmet vermişse, bu durumda O'na isyan edecek olursam Allah'a karşı bana kim yardım edecektir? Şu halde kaybımı arttırmaktan başka bana (hiçbir yarar) sağlamayacaksınız." (Hud Suresi, 63)
Elbette Allah'a isyan eden insanları Allah'a karşı koruyabilecek hiçbir güç yoktur. Ve Hz. Salih'in yukarıdaki sözleriyle bildirdiği gibi, Allah'a isyan eden bir insana uyan kişi de kesin bir zarara uğrayacaktır.
Resullerin getirdiği hak din inkar edenlerin menfaatleriyle çatıştığı için bu insanlar elçilere iman etmek istememişlerdir. Elçilerin kendilerine Allah'ı ve ahireti hatırlatmasından son derece büyük bir rahatsızlık duymuşlardır. Bu tarih boyunca hemen hemen tüm inkarcı kavimlerde görülen bir özelliktir. Elbette aynı durum Allah'tan korkmayan Semud kavmi için de geçerlidir. Bu insanlar Hz. Salih'in kendilerine verdiği tüm öğütlere yüz çevirmişlerdir. Hz. Salih'in bu konu ile ilgili olarak kavmine hitabı şöyledir:
O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: "Ey kavmim, andolsun size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Ama siz, öğüt verenleri sevmiyorsunuz." (Araf Suresi, 79)
Hz. Salih kavmini hak yola yöneltebilmek için ciddi bir mücadele vermiştir. Ancak kavmi inkarda diretmiştir. Allah bu kavmi kendilerine dişi bir deve göndererek denemiş ve onlara söz konusu deveye kötülükle yaklaşmamalarını emretmiştir. Bu emre uymadıkları takdirde kendilerine büyük bir azap geleceğini de bildirmiştir. Allah'ın emrine karşı gelen kavim kendilerine gönderilen deveyi öldürmüş ve böylece Allah'a başkaldıran her kavim gibi büyük bir azap ile helak edilmişlerdir. Konu ile ilgili ayetlerden bazıları şöyledir:
Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Salih'i ve O'nunla birlikte iman edenleri o günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Doğrusu senin Rabbin, güçlü olandır, aziz olandır. O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun; Semud (halkı) gerçekten Rablerine (karşı) inkar etmişlerdi. Haberiniz olsun; Semud (halkına Allah'ın rahmetinden) uzaklık (verildi.) (Hud Suresi, 66-68)
Hz. Salih'in bu örneğinde gördüğümüz gibi, Allah'ın resulleri, gönderildikleri toplumun insanlarına Allah'ın dinini tebliğ etmiş, dünyanın bir imtihan yeri olduğunu hatırlatmış ve ancak Allah'ın emirlerini uygulayan kişilerin azaptan kurtulabileceklerini söylemişlerdir. Eğer ısrarla inkarda direnirlerse de mutlaka Allah'ın kendilerine bir azap göndereceğini bildirmişlerdir.
Ancak resullerin bu büyük çabaları yalnızca Allah'a iman eden az bir topluluğa etki etmiş, insanların çoğu öğüt almaya yanaşmamışlardır. Ama elbette bu ısrarlı inkarlarının sonucunda da kayba uğrayan kendileri olmuş, azapla karşılaşmışlardır. Ahirette ise bundan çok daha büyüğü ile ceza göreceklerdir.