Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Ashab-ı Kehf’in de Hz. Mehdi'nin yardımcılarından olacağı haber verilmiştir:
Ashab-ı Kehf, Mehdi'nin yardımcıları olacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 59)
Onun kumandanları insanların en hayırlılarıdır. Onun yardımcıları Yemen ve Şam ehlinden olacaktır. Önlerinde Cebrail, arkalarında Mikail bulunacaktır. Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın rahatlıkla hacca gideceklerdir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
Allah onu 3 bin melekle destekleyecektir. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 41)
Hadis-i şerifte, Hz. Mehdi'nin yardımcıları arasında Cebrail ve Mikail Aleyhisselam'ın da oldukları haber verilmektedir. Hz. Mehdi'ye, Allah'ın izniyle, melekler yardımcı olacaktır.
Meleklerin salih müminlere yardımcı olmaları Kuran'ın çeşitli ayetlerinde haber verilen bir durumdur. Rabbimiz, Peygamber Efendimiz (sav) ve sahabeyi de meleklerle desteklemiştir. Konuyla ilgili bazı ayetler şu şekildedir:
Rabbin meleklere vahyetmişti ki: "Şüphesiz Ben sizinleyim, iman edenlere sağlamlık katın..." (Enfal Suresi, 12)
Sen müminlere: "Rabbiniz'in size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım-iletmesi size yetmez mi?" diyordun. (Al-i İmran Suresi, 124)
Doğu tarafından birtakım insanlar çıkıp, Hz. Mehdi'nin saltanatını hazırlayacaklardır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 21)
Şarktan bir cemaat çıkar ve Hz. Mehdi'nin saltanatına yardım eder. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat,
s. 60)
... Bilahare Kudüs'e inecekler ve Hz. Mehdi için saltanat hazırlayacaklardır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
Hadislerde verilen bilgilerden Hz. Mehdi'nin, çevresinde Allah’a olan bağlılığı, ihlası ve üstün ahlakıyla dikkat çeken bir kimse olacağı anlaşılmaktadır. Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi’nin, dinin ve Müslümanların hayrına yönelik olarak çok fazla hizmet eden, çok önemli faaliyetler yürüten bir kimse olacağını bildirmiştir. Normal şartlarda ahlakı Peygamberimiz (sav)'e benzetilen, yalnızca Allah’ın rızasına uyan, tüm insanların dünyada ve ahiretteki kurtuluşu için samimi çaba harcayan, dünyaya huzur, barış, bolluk, bereket getirecek böyle hayırlı ve kıymetli bir insanın etrafında çok sayıda insan toplanmış olması gerekir. Onun bu ahlakını ve yaptığı hayırlı faaliyetleri açıkça gören her Müslümanın bu kimsenin yanında olmayı ve Hz. Mehdi ile birlikte davranan hak topluluğa destek vermeyi istemesi; ve onlara yardımcı olabilmek için büyük bir şevk ve heyecan içinde birbirleriyle yarışmaları gerekir. Ancak buna rağmen hadislerde, Müslümanlar arasında da Hz. Mehdi'yi destekleyen insanların sayılarının son derece az olacağı bildirilmiştir:
Sayıları Bedir Ashabı (313) kadardır. Evvelkiler onları geçmediği gibi, sonrakiler de onlara yetişemezler. Onların sayıları Talud ile nehri geçenler kadardır. (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-i Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)
Bu 313 kişi gece abid (çok ibadet eden kimse) gündüz kahraman niteliğini taşımaktadırlar. (Kıyamet Alametleri, s. 169)
Aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişilik bir grup oluştururlar. Onlar her zalime galip gelirler. Onların kalpleri demir gibidir ve onlar gündüz arslan, gece de abiddirler. Ne evvelkiler, ne de sonrakiler fedakarlıkta onlara yetişemez. (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57-68)
Hz. Mehdi'ye aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişi biat edecektir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)
Hz. Mehdi'nin bu durumu Hz. Yusuf’un hayatıyla büyük benzerlik göstermektedir. Kuran’ın “(Kuraklık başlayınca) Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler, onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı” (Yusuf Suresi, 58) ayetiyle, Hz. Yusuf’un kardeşlerinin onu tanıyamadığı, ancak onun kardeşlerini tanıdığı haber verilmiştir. İşte hadislerin işaretine göre, Hz. Mehdi de, aynı Hz. Yusuf gibi olacak; o insanları görecek ama insanlar onu fark edemeyeceklerdir. Bundan dolayı da ona yardım eden kimselerin sayısı oldukça az olacaktır.
Ahir zamanda Hz. Mehdi'yi destekleyenlerin ve yardımcılarının sayılarının çok az olacak olması Allah’ın Kuran’da bildirdiği adetullahının bir gereğidir. Bu durum, tarih boyunca yaşamış olan tüm mümin topluluklarında da hep aynı olmuştur. Kuran’da peygamberlerin de çevrelerinde samimi olarak iman eden kişilerin hep çok az olduğuna dair bilgiler verilmiştir. Örneğin Hz. Musa’ya yalnızca yaşadığı toplumun gençlerinden oluşan çok az sayıda kimse iman etmiştir:
Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı... (Yunus Suresi, 83)
Bir ayette Hz. Musa’ya inananların çok az sayıda olduklarını, dönemin Firavun’unun şöyle dile getirdiği haber verilmiştir:
... "Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur" (Şuara Suresi, 54)
Aynı durum Hz. İsa’nın ilk geldiği dönemdeki yardımcıları için de geçerlidir. Rivayetlerden Hz. İsa’ya da az sayıdaki havarilerin iman ettikleri ve bunun dışında halktan ona inanan kimsenin olmadığı haber verilmiştir. Kuran’da Hz. İsa'ya inananların durumu şöyle bildirilmektedir:
Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun: Meryem oğlu İsa'nın havarilere: "Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki: "Allah'ın yardımcıları bizleriz." Böylece İsrailoğulları'ndan bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkar etmişti... (Saff Suresi, 14)
Kuran’da, Ashab-ı Kehf adlı topluluğun da sayılarının çok az olduğu bildirilmiştir:
(Sonra gelen kuşaklar) Diyecekler ki: "Üç'tüler, onların dördüncüsü köpekleridir." Ve: "Beştiler, onların altıncısı köpekleridir" diyecekler. (Bu,) Bilinmeyene (gayba) taş atmaktır. "Yedidirler, onların sekizincisi köpekleridir" diyecekler. De ki: "Rabbim, onların sayısını daha iyi bilir, onları pek az (insan) dışında kimse bilemez." ... (Kehf Suresi, 22)
Bir başka ayette ise Hz. Nuh’a uyan kimselerin sayısının da çok az olduğu şöyle haber verilmiştir:
... Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti. (Hud Suresi, 40)
Kuran'da Hz. Lut'a da çok az kişinin iman ettiği bildirilmektedir. Lut kavmine büyük bir felaket isabet ettiğinde, Allah oradan sadece Hz. Lut'un iman eden aile mensuplarını –iman etmeyen hanımı dışında- kurtarmıştır:
… Kendi karısı dışında, onu ve ailesini muhakkak kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak olanlardandır." Elçilerimiz Lut'a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki: "Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır." (Ankebut Suresi, 32-33)
İnsanların Allah'ın elçilerine iman etmemelerinin birçok sebebi vardır. Bunlardan biri, önceki bölümlerde anlatıldığı gibi, asılsız iftiralar ve karalamalar nedeniyle toplumda oluşan "olumsuz kanaatlerdir". İnsanlar, inkar edenler tarafından "yalancı", "menfaatperest", "deli", "sapkın" gibi iftiralarla karşı karşıya kalan salih müminlerden uzak durmayı tercih etmişlerdir. Elbette bu durum, söz konusu insanların önemli bir yanılgısıdır. Ancak aynı yanılgı nedeniyle pek çok insan Hz. Mehdi'ye de tabi olmaktan kaçınacak ve ondan uzak duracaklardır.
Bir diğer neden, toplumda kabul gören batıl inanışların, hurafelerin ve türlü yanlış itikatların, Allah'ın elçileri vesilesiyle hak dinini göndermesiyle tüm sözde dayanaklarını yitirecek olmasıdır. Bu nedenle elçiler, haksızlığa ve adaletsizliğe dayanan sistemin bozulmasıyla menfaatleri zarar görecek olan kimselerin güçlü tepkileriyle, iftira ve karalamalarıyla karşılaşmışlardır. Bu durumun bir sonucu olarak da peygamberlere ve salih elçilere tarih boyunca hep az sayıda kişi iman etmiştir. Hadislerde işaret edildiğine göre, Hz. Mehdi cemaatinin sayısı da benzer nedenlerle çok az olacaktır. İnsanların büyük çoğunluğu ise hem iftiraların etkisi altında kalarak hem de olabilecek baskı ve zorluklardan endişe duyarak Hz. Mehdi ve cemaatinden uzak duracaklardır.
Toplumsal baskı insanların tarih boyunca iman sahiplerine yardımcı olmalarını engelleyen en önemli sebeplerden bir diğeridir. Kuran ayetlerinde bu konuda Hz. Musa'ya iman eden gençler örnek verilmektedir. Ayette şu şekilde bildirilmektedir:
Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı. (Yunus Suresi, 83)
Yukarıdaki ayette Hz. Musa'ya "Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla" iman edenin olmadığı bildirilmektedir. İnsanlar eğer Hz. Musa'ya iman ederlerse baskı göreceklerini, yurtlarından sürüleceklerini, tutuklanıp, öldürüleceklerini düşünmüşlerdir. Bu korku nedeniyle de iman edenlerden uzak durmuş, başlarına kötü birşey geleceğini düşündükler için onlara yaklaşmamışlardır. Oysa Hz. Musa ve onunla birlikte olan salih müminler, Allah'ın izniyle çok şerefli ve kutlu bir hayat yaşamışlardır. Ahirette de güzel ahlaklarının, sabırlarının, iyi davranışlarının karşılığını en güzel şekilde alacaklardır. Hadislerin işaretlerine göre aynı durum Hz. Mehdi için de söz konusu olacak, toplumun büyük kesimi menfaatlerine zarar gelmesi endişesiyle Hz. Mehdi'ye yakın olmaktan, onu desteklemekten kaçınacaklardır.
Kuran’da haber verilen bilgilerden biri de Hz. Musa'ya sadece kavminden genç bir topluluğun iman etmiş olmasıdır:
Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı. (Yunus Suresi, 83)
Hadislerde, Hz. Mehdi'ye de gençlerin tabi olacağına işaret edilmektedir. Bu bilgilere göre Hz. Mehdi'nin cemaati hem sayıca az hem de gençlerden oluşan bir topluluk olacaktır (en doğrusunu Allah bilir). Hz. Mehdi'nin çevresinde gençlerin olacağına işaret eden hadislerden bazıları şu şekildedir:
Mehdi bizden Ehl-i Beyt’ten (soyumdan) bir gençtir. İhtiyarlarınız ona yetişmeyecek, gençleriniz ise onu ümid edeceklerdir. Allah dilediğini yapacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)
Mehdi'nin bayraktarı, sakalı hafif, rengi sarı, küçük bir genç olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 51)
Onun bayraktarı doğudan Temimi soyuna mensup bir genç olacaktır.(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)
Hz. Mehdi’nin yaşadığı toplumdaki insanlar onun sahip olduğu üstün özellikleri, yürüttüğü hayırlı faaliyetleri açıkça gördükleri halde, yine de Hz. Mehdi ve cemaatini tam olarak fark edemeyeceklerdir. Hatta kimileri de tam tersi bir düşünceye kapılacak, ona destek olmaktan kaçınacak, hatta garip görüp uzak duracak ve ona karşı olumsuz bir faaliyet içerisine gireceklerdir. Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde “halkın büyük kısmının Hz. Mehdi'ye yardımcı olmaktan kaçınacağı” şöyle haber verilmiştir:
Benim ümmetimden, daima Allah tarafından desteklenen ve onlara yardımcı olmayan halkın zarar veremeyeceği bir cemaat kıyamet kopuncaya kadar hiç eksik olmayacak. Ümmetim içinde daima böyle bir taife (topluluk) bulunacaktır. (Sünen-i İbn-i Mace, cilt 1, s. 16)
Kıyamet ancak, ümmetimden bir taife, insanlara galip olduğu halde kopacaktır. Bu taife ne kendilerine yardımcı olmayanlara ne de yardımcı olanlara bakmayacaklar. (onların davranışlarına, ehemmiyet vermeyeceklerdir.) (Sünen-i İbn-i Mace, cilt 1, s. 19)
Kuşkusuz bu Allah’ın bir mucizesidir. Peygamberimiz (sav)'in bundan on dört asır önce söylemiş olduğu sözlerinin tam olarak gerçekleşmesi oldukça önemlidir. Hz. Mehdi ve cemaati, tüm dünya insanlarının geleceği için çok önemli ve çok faydalı oldukları halde ilk dönemlerde Müslümanlar arasında bilinmeyecekler ve çok az sayıdaki mümin topluluğu dışında halktan onlara yardımcı olan olmayacaktır.
Ancak elbetteki bu insanların bir kısmı vicdanlarıyla bu mübarek şahsın üstünlüklerini kavrayacaklardır. Fakat hakkındaki tüm delilleri görmelerine rağmen, kişisel çıkar kaygılarıyla onları tanımazlıktan gelecek, destek olmayacak, uzak durmaya çalışacak ve diğer insanlardan da bu gerçekleri saklayacaklardır. Toplumun genelinin yardımcı olmaması, onların da Hz. Mehdi'yi desteklemekten kaçınmalarına neden olacak, aksinde maddi manevi kayba uğramaktan korkacaklardır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, sayıca çok az olacak olan Hz. Mehdi cemaatinden ayrılanların da olacağı da bildirilmiştir. Bu da yine Allah’ın büyük bir mucizesidir. Bu kimseler Hz. Mehdi'yi çok yakından tanıdıkları, onun hadislerde bildirilen özelliklere sahip olduğuna ve yalnızca Hz. Mehdi'nin yapabileceği bildirilen faaliyetleri gerçekleştirdiğine yakından şahit oldukları halde onun yanından ayrılacaklardır. Demek ki halkın büyük çoğunluğu gibi, bu kadar yakından tanıma fırsatı elde eden bu insanlar da Hz. Mehdi'yi fark edemeyeceklerdir.
Hadislerde Hz. Mehdi’nin cemaatinden ayrılanlar olacağı şöyle bildirilmektedir:
... Zaman zaman o çetin görevi üstlenememek rahatlık meyli; can, mal, mevki korkusu gibi çeşitli sebeplerle kendisinden ayrılanlar olacaktır... (Ramuzü'l Ehadis, s. 476) (İbni Mace'den)
Hz. Muaviye b. Kirra (r.a)'dan rivayet edilmistir:
Ümmetimden bir taife (topluluk) kıyamet kopuncaya kadar yardım görmekte devam eder. Kendilerini terk edenlerin ayrılmaları da onlara bir zarar vermez. (Ramuz El-Ehadis, s. 472) (Hz. Muaviye İbni Kırra r.a)
Ümmetimden bir taife, Allah'ın emri ile hareket etmekte devam eder. Onlar hak üzerinde oldukları halde, kıyamet kopana kadar kendilerini terk eden ve muhalefet eden kimsenin onlara bir zararı dokunmaz... (Hz. Muaviye, Ramuz-el Ehadis, s. 472)
Ancak Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde, bu ayrılan kişilerin Hz. Mehdi cemaati için çok büyük bir hayır ve güzellik olduğu da bildirilmektedir. Bu hak topluluk arasında gizlenen samimiyetsiz kişilerin ortaya çıkmasıyla, Allah’ın izniyle Hz. Mehdi cemaatinin birbirlerine bağlılığı daha da artacak, kötülerin ayrılması onları daha da kuvvetlendirecektir.
Kuran ayetlerinde her Müslüman topluluğunun içinde münafık zihniyette kimselerin olacağı bildirilmektedir. Bu kişiler iman edenlerle birlikte hareket eden, onlarla aynı inançlara sahip olduklarını iddia eden, ancak gerçekte samimiyetsiz olan kimselerdir. Allah rızası için yaşayan samimi iman sahiplerinin arasında, sanki onlardan gibi görünerek yaşayan bu kişiler, aslında salih müminlerden değildirler. Allah Kuran’da bu kişilerin durumunu şu şekilde haber vermektedir:
İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir. (Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller. Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır. (Bakara Suresi, 8-10)
Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar. Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla. Allah kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın. (Nisa Suresi, 142-143)
Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, o münafıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün. (Nisa Suresi, 61)
Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: "Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vaat etmedi" diyorlardı. Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: "Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün." Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı. (Ahzab Suresi, 12-13)
Bu ahlaktaki kişiler tarih boyunca tüm samimi mümin topluluklarının içinde görüldüğü gibi Hz. Mehdi cemaati içinde de bulunacaktır. Hadislerde bildirildiğine göre, Hz. Mehdi’nin cemaatinden ayrılanlar, yıllarca bu toplulukla birlikte hareket etmelerine rağmen daha sonradan kendilerine inkar edenlerin arasında bir yol çizeceklerdir. Müslümanlarla aynı iman ve samimiyette olmayan, Allah'a ve Kuran'a sadakat göstermeyen, Allah korkusu zayıf olan bu kişiler, kendi menfaatleriyle çatışan bir durum olduğunda Hz. Mehdi'nin yanından ayrılabileceklerdir.
Hz. Mehdi'nin ahir zaman gibi zorlu bir dönemde yaptığı hizmetleri, sahip olduğu yüksek ahlakı görmelerine rağmen bu cemaatten ayrılan kişiler olması, toplumdaki bazı insanların da gerçekleri görmesini engelleyecek olabilir. Bu kişiler, Hz. Mehdi'nin yanından ayrıldıktan sonra Hz. Mehdi aleyhinde yalan ve iftiralar yayabilir, pek çok kişinin de Hz. Mehdi'yi takdir edememesine ve hatta yanlış tanımasına neden olabilirler. İnsanların büyük kısmı, münafıkların yalanlarına ve dayanaksız isnatlarına aldanacak ve bu nedenle Hz. Mehdi'ye karşı çekimser davranacak olabilir (en doğrusunu Allah bilir).
İyiliklerle kötülüklerin, haramlarla helallerin yer değiştirdiği, iyi insanların kötü, kötü insanların iyi olarak tanındığı bu dönemde Hz. Mehdi'yi tanıyanlar arasından bile bu ahlakta insanların çıkması dönemin çok zorlu olduğuna işarettir. Hadislerde zamanda samimi iman etmemiş, Allah’tan gereği gibi korkmayan kimselerin inançlarını kaybedebilecekleri şöyle haber verilmektedir:
Kıyamet, fitneler karanlık gecelerin parçaları gibi zuhur edinceye kadar kopmaz. Kişi, mümin olarak sabahlar, kafir olarak akşamlar. Veya mümin olarak akşamlar, kafir olarak sabahlar. Dünya menfaatı karşılığında dinini satar. (Müslim) (İmam Şarani, Ölüm, Kıyamet ve Diriliş, s. 388)
İleride öyle fitneler olacak ki, Cenab-ı Allah'ın ilimle ihya edip koruduğu insanlar hariç, kişi sabahleyin mümin olduğu halde, akşama kafir olacak, dinden çıkacaktır. (Taberani, İbn-i Mace, Deylemi) (Muhammet Sevgili-Hasan Akdağ, Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 36-37)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, aralarından birtakım insanların ayrılacak olmasının, Hz. Mehdi ve beraberindeki şahıslara hiçbir zarar veremeyeceği bildirilmektedir. Bu gelişmelere rağmen, Allah’ın izniyle Hz. Mehdi ve cemaati yaptıkları hayırlı çalışmalarda başarılı olmaya devam edeceklerdir:
Ayrılanlar da, muhalifler de ona zarar veremeyecek. O kendisinden ayrılanlara rağmen muzaffer olarak yoluna devam edecektir. (Ramazü'l-Ehadis, s. 487) (Taberani'nin Kebir'inden)