Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi'nin mücadelesine başladığı yıllarda 30 ila 40 yaşları arasında olacağını haber vermiştir:
Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir... Mehdi benim evlatlarımdandır. 40 yaşlarındadır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
40 yaşındadır. Diğer bir rivayete göre 30 ile 40 yaşındadır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 16)Mehdi benim neslimdendir. O 40 yaşındadır. Sanki yüzü parlak bir yıldızdır... (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi “Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)
Mehdi işi sıkı tutacak.(Kıyamet Alametleri , s. 175)
İnsanlar hakka dönünceye kadar mücadelesine devam edecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin de onu vazgeçiremeyeceği Ehli Beytime mensup birisi (Mehdi) sahip olmadan günler geceler bitmeyecektir.(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)
Mehdi hesabını çok seri bir şekilde görecek ve vaadinden dönmeyecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)
Mehdi Doğu tarafından çıkacak. Karşısına dağlar bile dikilse onları ezip geçecek, o dağlarda kendisine yol bulacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 39)
Peygamberimiz (sav) devrinde İslam düşmanları, onu kötülemek için o devrin yayın organı sayılan şairleri kullanıyorlardı. Şairler, panayırlarda, çarşılarda Peygamber (sav)'e cahilce çeşitli hakaretler ediyor, ona deli, büyücü, kahin şeklinde iftiralar atıyorlardı. Ahir zamanda da inkarı benimseyen kimseler Hz. Mehdi hakkında olumsuz propaganda yapacak, kendilerince halkın nazarında bu mübarek şahsın itibarını sarsmaya çalışacaklardır.
Hadislerde Hz. Mehdi'nin başlangıç yıllarının sıkıntı ve zorluklarla dolu mücadele yılları olduğu anlatılmaktadır. "Altınçağ" ise Hz. Mehdi'nin yeryüzünde bulunduğu son dönemlere aittir. Hz. Mehdi ve Müslümanlar ancak bu devirde rahata, bolluğa, huzura kavuşacaklar ve sevgiye, barışa, kardeşliğe dayalı bir hayatı bu devirde yaşayacaklardır.
İnkar içinde olan toplumları uyarmak ve onları doğru yola davet etmek için gönderilen tüm elçiler, gönderildikleri kavimler tarafından yalanlanmış ve onların çeşitli itham ve iftiralarına maruz kalmışlardır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Ehl-i Beyt'ten gelecek olan Hz. Mehdi'nin de bu gibi eziyet ve sıkıntılarla karşılaşacağı haber verilmiştir. (En doğrusunu Allah bilir)
Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt’tendir... Biz öyle bir ev halkıyız ki Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beyt’im muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır. Benden sonra Ehl-i Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve tarda maruz kalacaklardır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in aşağıdaki hadisi de böyle bir durumu, "Hz. Mehdi'nin biat sırasında, kendisinin birçok kahr ve haksızlığa uğradığını insanlara açıklayacağını" haber vermektedir:
.. Mehdi, Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve çıkışından ümit kesildiği bir sırada çıkar. İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle der:
"Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun Ehl-i Beyti çok belalar gördü ve bizler kahr ve haksızlığa maruz kaldık." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)
Hadislerde bildirildiği gibi, İslam ahlakının Hz. Mehdi vesilesiyle tüm insanlar arasında hakim olmadan önceki devrede Hz. Mehdi ve yardımcılarına, çeşitli sıkıntılar isabet edecek ancak daha sonra bu sıkıntılar Allah’ın izniyle kaldırılacaktır.
Allah, Kuran'da birçok peygamberin kavimleri tarafından yalanlandıklarını, delilik ve büyücülük iftiralarına maruz kaldıklarını ve daha pek çok saldırı ve eziyetle karşılaştıklarını bildirmiştir. Elçiler tüm bu saldırılar karşısında sabretmiş, onlara en güzel şekilde cevap vermişlerdir:
Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı... (Enam Suresi, 34)
... Ve elbette bize yaptığınız işkencelere karşı sabredeceğiz... (İbrahim Suresi, 12)
Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir." (Duhan Suresi, 14)
İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: "Büyücü ve cinlenmiş" demişlerdir.(Zariyat Suresi, 52)
Fakat o, 'bütün kişisel ve askeri gücüyle' yüz çevirdi ve: "(Bu,) Ya bir büyücü veya bir delidir" dedi. (Zariyat Suresi, 39)
(Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım." (Şuara Suresi, 29)
Ey iman edenler, Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın.. (Ahzab Suresi, 69)
Dediler ki: "Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın." (Saffat Suresi, 97)
Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) ağır bastı. (Yusuf Suresi, 35)
... O inkar edenler, zikri (Kur'an'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. "O, gerçekten bir delidir" diyorlar. (Kalem Suresi, 50-51)
Peygamberimiz (sav) hadislerinde Hz. Mehdi ve beraberindeki kimselerin, inkar edenlerin olumsuz propagandaları ve baskıları ya da yaşadıkları zorluk ve sıkıntılar karşısında imanlarındaki kararlılıklarından hiçbir şekilde vazgeçmeyecekleri haber verilmiştir:
Onlar Allah yolunda hiçbir kınayanın kınamasından, dedikodusundan korkmayan İslam ahalisidir. (Süneni İbni Mace-10-259)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. Mehdi'nin henüz halk tarafından tanınmadığı ilk dönemlerinde faaliyetlerini gizli olarak gerçekleştireceği bildirilmiştir:
Geceleri ibadetle meşgul olup, gündüzleri gizli olacak... (Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)
Hz. Mehdi'nin geldiği dönem ahlaki dejenerasyonun çok ciddi boyutlara ulaştığı, inkar edenlerin din ahlakına ve inananlara karşı çok şiddetli bir düşmanlık besledikleri, gizli ve açık yoğun bir faaliyet içinde oldukları, çok çetin bir dönemdir. Böyle bir dönemde insanlardan gizli kalması ve tanınmaması, Hz. Mehdi'nin inkar edenlerin saldırılarından korunmasına vesile olacaktır.
Bu dönem, Hz. Mehdi'nin inkarcı ve müşrik sistemlerle çok büyük bir fikri mücadele yürüttüğü, din ahlakının yayılması için dünya çapında faaliyet yaptığı bir dönem olacaktır. İnsanların çoğunluğu tarafından tanınmaması, faaliyetlerinin ilk yıllarında Hz. Mehdi için çok büyük bir kolaylık sağlayacak, İslam ahlakının insanlar tarafından kabulünü de hızlandıracaktır (en doğrusunu Allah bilir).
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi'nin mücadelesine başladığı ilk dönemlerde “iki kez ortadan kaybolacağı” haber verilmiştir.
Ebu Abdullah Hüseyin bin Ali aleyhi’s-selâm’dan şöyle buyurduğu rivayet edilir:
Bu işi yapacak olanın (yani Mehdi’nin) iki gaybeti (kayboluşu, görünmemesi) vardır. Bu iki gaybetin biri o kadar uzayacak ki, bazıları: “O öldü”, bazıları da: “O gitti” diyeceklerdir. Ne onu sevenler, ne de başkaları onun yerini bilemeyecekler, sadece ona çok yakın hizmetçisi onun yerini bilir. (“el-Saa Fi Eşrat-is Saa” s. 93 Mısır bas.)
Hz. Mehdi, kuru bir ağacı diktiğinde de ağaç hemen yeşillenip yapraklanacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
O (Mehdi) kuru bir kamış ağacını kuru bir yere dikecek, anında yeşillenip yaprak verecek. (Kıyamet Alametleri, s. 165)
Mehdi bir yere kuru bir dalı diker ve dal yapraklanıp yeşillenir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 67)
Bir tevili şudur ki:
Hz. Mehdi, "kuru bir ağaç'a benzetilen bir insana teveccühüyle ve onu irşad etmesiyle; önceleri aynı kuru bir ağaç gibi etrafına faydalı olamayan böyle bir insanın, bu sefer yeşillenmiş ve meyve vermiş bir ağaç gibi etrafına, yani dinine ve bütün insanlığa faydalı hale geleceğine işaret edilmiştir (en doğrusunu Allah bilir). Aşağıdaki hadis-i şerifte de benzer bir şekilde; önceleri cahil, cimri ve korkak olan bir insanın, ahir zamanın büyük mürşidinin irşad ve tedrisiyle (ders vermesiyle) inşaAllah bilgili, cömert ve cesur bir hale geleceğine, adeta önceleri kuru ve faydasız olan bir ağacın yeşerip yaprak vermesi gibi şahsiyetini değiştireceğine işaret edilmiştir. (Allahualem)
Asrında cahil, cimri ve korkak olan bir adam hemen alim, cömert ve cesur olacak. (Kıyamet Alametleri, s. 186)
İmam Rabbani Hazretleri de eserlerinde kendisine verilen gücü aynı benzetmeyle ifade etmektedir:
Allah-ü Taala, hidayet işinde; bana büyük bir güç verdi. O kadar ki: Kuru bir ağaca teveccüh etsem; o kuru ağaç hemen filizlenir.(Mektubat-i Rabbani, 1/18)
Hadislerde bildirildiği gibi Hz. Mehdi döneminde hiç kimsenin burnu kanamayacak, hiç kimse zarar görmeyecek, hatta uyuyan kişi dahi uyandırılmayacaktır. Bu da Hz. Mehdi'nin fikri bir mücadele yürüteceğini göstermektedir. Hz. Mehdi, fikren din ahlakına uygun olmayan akım ve sistemleri susturacak, ilmi çalışmayla İslam ahlakını hakim edecektir.
Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)
Mehdi, Peygamberin (sav) yolunda gidecek, uyuyan kişiyi uyandırmayacak, kan da akıtmayacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 163)
Mehdi...gayet sükünet içinde yürüyecektir. (Kıyamet Alametleri, s. 173)
Hadislerde verilen bilgilere göre Hz. Mehdi, kendisinden önce gönderilmiş olan tüm müceddidlerden farklı birtakım özelliklere sahip olacak ve bu vasıfları taşımasıyla ahir zamanın Büyük Mehdisi olduğu anlaşılabilecektir. Hz. Mehdi'nin bu önemli özellikleri arasında “en büyük müceddid” (her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre ders vermek üzere gönderilen büyük İslam alimi) ve “en büyük müçtehid” (ihtiyaç oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi) vasıflarını taşıması da olacaktır. “Müceddid” dini hakikatleri devrin ihtiyaçlarına göre açıklayan, “müçtehid” de ihtiyaç oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi ve önderidir. Bu vasıftaki büyük zatlar, İslam toplumlarına örnek olmuş, yol göstermiş, zamanın kutbu olmuş önderlerdir. Bu önderlerden kimi içtihat etme (hükümleri usulüne uygun olarak Kuran ve hadislerden istifade ile ortaya koyma) ve hüküm verme vasıflarından dolayı "mezhep önderleri" olmuşlardır; Müslümanlar da onlara uymuşlardır. İmam Hanefi, İmam Şafi, İmam Hanbeli, İmam Maliki bu önderlerden olup 4 mezhebin kurucularıdır. Bütün ehl-i sünnet onların verdiği hükümlerle amel etmektedir. Bu müçtehid ve müceddidlerin en büyükleri ise Hz. Mehdi olacaktır.
Bu da Hz. Mehdi'nin içtihat etme (hükümleri usulüne uygun olarak Kuran ve hadislerden istifade ile ortaya koyma) ve hüküm vermeye en yetkili kişi olarak, “tüm mezhepleri kaldıracağını” göstermektedir. Zira en büyük mezhep imamı olduğuna göre zaten tüm diğer mezhepleri kaldırması gerekir. Zamanında herkesin ona uyacağının bildirilmiş olması da bunu doğrulamaktadır. İslam tarihinin en büyük alimlerinden biri olan Muhyiddin Arabi ise "Fütühat-ül Mekkiye" isimli eserinde bu konuda şöyle bilgi vermiştir:
... Mehdi, dini Peygamber (sav)'in zamanında olduğu gibi aynen uygulayacak. Yeryüzünden mezhepleri kaldıracak. Halis hakiki dinden başka hiçbir mezhep kalmayacak. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 186-187)
Hüseyin Hilmi Işık ise, Saadet-i Ebediye adlı eserinde Hz. Mehdi'nin bu özelliğini şöyle haber vermiştir:
Hazret-i Mehdi, ahir zamanda dünyaya gelecektir. Resullulah Efendimiz (sav)’in soyundan olacaktır. İsa Aleyhisselam’la buluşacak, mezhepleri kaldıracak, yalnız onun mezhebi kalacak. (H. Hilmi Işık, Saadeti Ebediye, s. 35)
Bidat, ‘dinin aslında olmadığı halde, dine dahil edilen adetler’ anlamına gelir. Peygamberimiz (sav) de hadislerinde Hz. Mehdi'nin yerine getireceği vazifelerden birinin, ‘dine sonradan sokulan tüm yanlış inanç ve uygulamalardan arındırarak İslam dinini Peygamberimiz (sav) döneminde yaşandığı gibi özüne döndürmek’ olduğunu belirtmiştir. Hz. Mehdi'nin bu özelliğini haber veren hadislerden bazıları şöyledir:
Hz. Mehdi hiçbir bidatı bırakmayacak. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
Mehdi kaldırmadık bidat bırakmayacaktır. Ahir zamanda aynı Peygamber (sav) gibi dinin icablarını yerine getirecektir. (Kıyamet Alametleri, s. 163)
Hz. Peygamber (sav) en başta İslam'ı nasıl ayakta tuttuysa, Hz. Mehdi de en sonunda aynı şekilde İslam'ı ayakta tutacaktır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi'nin inkarcı felsefeleri fikri olarak tümüyle etkisiz hale getirerek İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacağı bildirilmiştir. Hz. Mehdi, Kuran ahlakını tüm yeryüzüne hakim kılana kadar mücadelesine devam edecektir. Bir hadiste bu durum şöyle haber verilmiştir:
İnsanlar, hakka dönünceye kadar mücadelesine devam edecektir. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
Hz. Mehdi tam manasıyla ortaya çıktığında, Hz. Muhammed'in bildirdiği şekil ve sureti, mücadelesi, yardımcıları, fethedeceği yerler ile ilgili bütün hadis-i şeriflerle uygunluk gösterecek, böylece bu konuda hiç kimsenin kalbinde en ufak bir şüphe ve tereddüt kalmayacaktır. Herkes tam kanaat getirerek, onun Mehdiliği'ni tasdik edecektir. Hadislerde Hz. Mehdi'nin Mehdiliği’nin, tam olarak ortaya çıkıtğı dönemde herkes tarafından kabul edileceği şöyle bildirilmektedir:
Onun ismiyle semadan nida olunacak ve hiç kimse onun Mehdiliğini inkar etmeyecektir. (El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
Bir adam (Mehdi) semadan ismiyle mutlaka çağırılacak ve delil onu inkar etmeyecek, zelil ona mani olmayacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52)
Gökten bir ses gelecek, onu ne delil inkar edecek ve ne de delil olmaktan o alıkonacak.(Kıyamet Alametleri, s. 200)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi döneminde insanların arıların kovanlarına gelip sığındığı gibi Hz. Mehdi'ye gelip sığınacakları haber verilmiştir:
Ebu Said Hudri Resulluh'dan rivayet ediyor: Mehdi'nin izleyicileri ona sığınırlar, bal arılarının Kraliçe arıya sığındıkları gibi (onun yanında güven ve huzur bulurlar), o yeryüzünü adalet ve dürüstlükle dolduracaktır.