Dünya hayatında her insan doğar, büyür, eğitim görür, iş hayatına atılır. Evlenir, çocuk sahibi olur, para ve itibar kazanmak için çalışır, sonra çocuklarını evlendirir, torun sahibi olur. Bunların tümü elbette ki gerekli olan işlerdir. Ancak din ahlakından uzak toplumlarda yaşayan insanlar sadece bunlar gibi birkaç dünyevi amaç ve ideal için yaşarlar. Oysa dünya hayatı çok kısadır ve insanın dünyada bulunuşunun asıl amacı Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak için uğraşmaktır. Bu gerçeği unutup sadece dünyevi işlerle oyalananlar büyük bir yanılgı içindedirler ve kendilerini kandırmaktadırlar.
Her insan hiç ummadığı bir anda hayatın en büyük ve kaçınılmaz gerçeklerinden biriyle karşılacaktır. Ölüm vakti gelmiştir. Çevresinde birçok insanın ölümüne şahit olmuş, buna rağmen kendi ölümünü her zaman uzak görmüştür. Dünya için var gücüyle çalışmıştır ama ölümden sonrası için hiçbir hazırlığı yoktur.
Kendini kandıran insan, ölüm gibi gerçeklerden ve Allah'a karşı olan sorumluluklarındana kaçabileceğini zanneder. Oysa kendini kandırmak insanın kurtuluşu için bir çare değildir; aksine insanı, sonu cehennemle bitecek çıkmaz bir yola sürükler...
Bu kitapta insanların hayatları boyunca kendilerine kandırdıkları konular ve anlamazlıktan geldikleri gerçekler hatırlatılmakta ve bu yolun insanı nasıl bir zarara sürükleyeceği tarif edilmektedir.