Yemen'de yeni bir anayasa ve bunun üzerine inşa edilecek yeni bir yönetim biçimi için çalışmalar yapılıyor. Yeni yasalar yapmak ve bu yasaları uygulamak bir Devletin bölünme riskine karşı, silaha başvurmadan alabileceği en akılcı tedbirlerden biri. Hazırlanan anayasanın muhtevası ve tesis ettiği kurumsal yapı ile Yemen'in milli birliğinin tesisi hedefleniyor.
Tabii ki anayasaların tek özelliği devletin kurumsal yapısının ve işleyişinin tarif edilmesi değil. Hazırlanmakta olan anayasada Yemenlilerin mutluluğunu ve refahını sağlamaya yönelik özellikler de olmalı. Bunun için anayasada Devletin pozitif ve negatif yükümlülüklerinin tanımlanması gerekiyor.
Pozitif yükümlülükler devletin yerine getirmesi gereken ödevleri, yani vatandaşın devletinden yapmasını beklediği hakları kapsar. Örneğin sağlık hakkı, konut hakkı, çalışma hakkı, sosyal güvenlik hakkı bu tür haklardandır. Bu tür haklar, devlete sosyal alanda birtakım ödevler yükler. Yemen Devletinin aileyi ve çocukları koruyacağına dair tedbir alması, bunun için teşkilatlanması, eğitimin her Yemenlinin hakkı olması, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların korunmasına dair verilecek taahhüt, Yemenlilerin topraklarına ve mülklerine keyfi olarak el konmaması, Devletin çalışma hürriyetini düzenlemesi pozitif yükümlülüklerden bazılarıdır.
Pozitif statü hakları da denen bu yükümlülüklere, kişiye devletten bir şey isteme hakkını verdiği için "isteme hakları" da denmektedir. Bu hakların çoğunluğu sosyal ve ekonomik alana ilişkindir ve sosyal devlet anlayışının sonuçlarıdır. Yemen anayasasında yer verilecek "isteme hakları" Yemen Devletinin halkını ne kadar destekleyip gözeteceğini belirleyecektir.
Burada Yemenlilerin şunu bilmesi gereklidir; bazı pozitif yükümlülüklerin uygulanması, Yemen Devletinin olanakları ile sınırlıdır. Sözgelimi yasalarda, çalışan kadınların çocuklarının gelişimi ve bakımı anayasada Devletin yükümlülüğü olarak tarif edilebilir. Ne var ki Devlet çocuklar için yuva ve kreş açacak ödeneği bulamazsa, bu hak sadece yasada yazılı olduğu ile kalacak, yasayı uygulama imkanı olmayacaktır.
Negatif yükümlülükler ise devletin vatandaşa müdahaleden imtina etmesi gereken durumlarla ilgilidir. Negatif statü hakları da denen bu yükümlülükler devlete, negatif bir tutum, sadece karışmama, "gölge etmeme" ödevi yükler. Yemenlileri devlete ve topluma karşı koruyacak haklar olacağı için bunları "koruyucu haklar" olarak tanımlamak da mümkündür. Yemen vatandaşlarının can güvenliğinin sağlanarak yaşama haklarının temini ve işkencenin önlemesi en temel negatif yükümlüklerdendir. Devletin diğer negatif yükümlülüklerinden bazıları şunlardır:
Yemen'de gelir düzeyinin düşük olması, Yemenlilerin kişisel hak ve özgürlüklerinin kısıtlı olması için bir neden değildir. Yönetim biçimi ne olursa olsun, özellikle negatif yükümlülüklerin kapsamlı olarak düzenlendikten sonra itina ile uygulanması halkın huzur ve refahının gelişmesine olumlu bir katkı sağlayacaktır.
Bu nedenle Yemen'de düzenlenecek olan anayasanın, ulusal birliği temin edecek zorunluluk olmasından öte, Yemen insanının yaşam kalitesini yükseltmek için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerekir.
Kuşkusuz Yemen'de insan haklarının gelişimi için yasalarda Devletin gerek pozitif gerekse negatif yükümlülüklerin tanımlanması bir dönüm noktası olacaktır. Ancak ülkede insan hakları kültürünün oluşması için en aciliyetli yol Yemenlileri bu konuda eğitmektir. Çünkü insan haklarının en önemli güvencesi, insan haklarının bilincinde olan insanlardır. Yemenlilerin kendi hakları konusunda bilinçlendirilmeleri, ihlalleri önleyici bir etki sağlayacaktır.
İnsan hakları bilincinin oluşturulmasındaki eğitim ise Kuran ahlakı temelli olmalıdır. Çünkü insan haklarının temeli dindir. Güzel ahlaka dair kavramları, neyin doğru neyin yanlış olduğunu, adaletli insanlar olmamız gerektiğini bize dinimiz öğretir. Bildiğimiz bütün güzel ahlak kavramları, güzel bildiğimiz her şey din kaynaklıdır. Demokrasinin yanısıra kişilerin istedikleri dini seçme özgürlüğüne sahip olmaları da din ahlakının getirdiği güzelliklerdir. Bütün anayasalar din kaynaklıdır. Din olmadan kimse bir anayasa oluşturamazdı. Doğrular, yanlışlar, haklar Allah tarafından bize öğretilmiştir, bu sebeple hangi dinden, hangi mezhepten olursak olalım doğrular ve yanlışlar birdir, aynıdır aslında.
Demokrasiyi, fikir ve inanç özgürlüklerini savunmanın ne anlama geldiğini iyi düşünmek lazım. Herkes kendi dinini seçebilir, hayatını istediği şekilde yaşayabilir. Kuran'a göre bir kişiye dinini değiştirmesi için baskı yapılamaz, belli bir yaşam biçimini seçmesi için şiddet uygulanamaz. Bakara Suresi'nin 256. ayetinde Allah'ın bizlere bildirdiği gibi, "Dinde zorlama (ve baskı) yoktur".
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: ''Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla'' diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? |
Yine Kuran ahlakına göre başkalarının fikirlerinden, inançlarından ya da yaşam tarzlarından duyulan memnuniyetsizlik hakaretle, şiddetle, saldırıyla ifade edilmemelidir. Kafirun Suresi'nin 6. ayetinde bu gerçek "Sizin dininiz size, benim dinim bana" şeklinde bildirilmiştir. Herkes istediği inanca sahip olabilir, istediği gibi yaşayabilir; kimse bir diğerinin yaşamına müdahale edemez, saygılı davranır, bu bize Allah'ın emridir.
İşte Yemen anayasasına da din kaynaklı olarak, 'kişinin kendi doğru bildiklerini baskıyla, şiddetle, hakaretle, küfürle başkalarına zorla kabul ettiremeyeceğini' ifade eden kanunlar eklenmelidir. Yemen halkının bunları bilerek hareket etmesi durumunda tüm toplumda huzuru ve rahatı sağlamak mümkün olacaktır.
Yeni anayasada Devlet, Yemen insanın mutluluğunu ve refahını sağlamaya yönelik bir aygıt olarak tanımlanmalıdır. Anayasada Yemenlilerin hakları güvence altına alınmalı ve bunların ihlaline yönelik yaptırımlar da getirilmelidir.