Dünyayı kasıp kavuran ekonomik krizde bile, borç batağında olan ve işsizlikle boğuşan ülkeler savunma harcamalarından taviz vermediler. Birçok ülke milli gelirinin büyük bir kısmını silahlanmaya ve ordusuna harcadı.
2012 yılında dünyada silahlanmaya ayrılan toplam para 1 trilyon 756 milyar Dolar. Bir yılda silahlanmaya harcanan para ile 120 bin tane tam donanımlı hastane açılabilir veya 1 milyon 750 bin tane okul yaptırılabilir. Dahası aynı para ile tam 200 bin kişinin bir yıl boyunca yemek ihtiyaçları karşılanabilir.
Peki, Yemen'de gerçekleşen askeri harcamalar ile ilgili manzara nasıl? Yemen'de 2012 yılında 1 milyar 250 bin Dolar askeri harcamalara ayrılmış. Birçok uluslararası kurum ve gözlemci, yapılan askeri harcamaların aslında çok daha fazla olduğu görüşünde. Yemen'de kişi başına düşen milli yıllık gelir 2500 Dolar. Yani Yemen'de yaklaşık 500 bin kişinin bir yıl boyunca elde ettiği gelirin tamamı askeri harcamalar için kullanılıyor.
Yemen geçmişte çok sayıda darbeye ve darbe girişimine sahne olmuş bir ülke. Devlet adamları ve askerlere suikastlar gerçekleştirilmiş, ülkede birçok ayaklanma ve iç çatışma yaşanmış. Yemen'in kendi içinden kaynaklanan tüm bu tehditler uzun yıllardır Devlette yoğun bir güvenlik endişesine yol açıyor. Yemen'deki güvenlik güçleri dış düşmana veya ülke içindeki adi suçlulara değil, siyasi dalgalanmalara karşı ve daha çok iç düşmanlara göre yapılandırılıyor.
Bu nedenle başa gelen her iktidar, asker ya da polis üzerinde hakimiyet sağlamayı yönetimde kalmanın şartı olarak görüyor. Hakimiyet ise ancak askere ve polise maaşını azami seviyede düzenli vermek ve onlara tanınan imkan ve imtiyazları geniş tutmak ile mümkün oluyor. Tabii bu da Devlet kasasından yüksek bir harcama yapılması anlamına geliyor.
Bir ülkenin kendisine yönelik iç ve dış tehditleri öngörerek onlara karşı tedbirler almasından daha doğal bir şey olamaz. Ancak bunu yaparken, özellikle bazı hususlara dikkat edilmediği takdirde, ülke ekonomisinde ve düzeninde önemli problemlerin ortaya çıkması kaçınılmaz olabilir.
Ortadoğu'da pek çok devletin savunma harcamaları oldukça yüksektir. Yemen'in diğer Arap ülkelerinden farkı, savunma harcamalarının silah alımından çok, personel giderlerine gidiyor olmasıdır. Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi ülkelerin aksine Yemen'in harcamalarında silah alımı, teknolojik geliştirme vs. çok az bir yer tutarken, maaş ödemeleri geniş bir yer tutar. Asker alımı güvenlik gayesine hizmet etmekten ziyade, bir istihdam alanı gibi kullanılır. Bu nedenle silahlı kuvvetler, yöneticilerin karşısına; gelişmiş, modern ve savunma gücü yüksek bir ordudan ziyade, teknolojik açıdan nispeten zayıf, hantal ve yönetilmesi güç bir yapı olarak çıkar.
Askerlerin maaşları, askeri hedeflerin dışında sosyal veya siyasal amaçlarla kullanılmamalıdır. Böyle yapıldığı takdirde, ülke savunması ve güvenliğine hiçbir katkısı olmayan, dahası gerçekte var olmayıp sadece kağıt üzerinde var olan askerler ortaya çıkar. Maaşları yatırılan ama gerçekte var olmayan askerler, aşiretleri memnun etmek ya da bağlılıklarını sağlamak için para transfer aracı olarak kullanılmaya başlanır ki bu da büyük sorunlara yol açar.
Devlet adamları ordu ve güvenlik güçlerini kendilerine yakın gördükleri aşiret veya akrabalardan oluşturmamalıdır. Böyle yapıldığı takdirde ordu milli bir ordu olmaktan çıkmakta, bir grubun silahlı gücüne dönüşmektedir. Bu durum; orduya dahil olamayanların, kendilerinin hedef seçildiğini düşünmesine yol açmakta ve bunun sonucunda bunlar da illegal yollardan silahlanma yoluna gidebilmektedir.
Askeri harcamalar ve ülke dışından yapılan alımlarda şeffaflığın sağlanması, bunun için yasal bir denetim mekanizması kurulması Yemen'in istikrarı için öncelikle dikkate alınması gereken bir diğer husustur.
Ordu ve güvenlik güçlerindeki sorunlar sadece ülkede asayişin bozulması ile sınırlı kalmamakta, büyük maddi kayıplara ve ekonomik çöküntüye de yol açmaktadır. Ordudan verimli bir biçimde istifade edilememesi durumunda isyanların ve terörist eylemlerin sebep olduğu kargaşa ve anarşi, ülkeye yatırım yapılmasını engellemektedir. Teröristlerin, Yemen'in ekonomik altyapısını oluşturan unsurlara yönelik saldırılar gerçekleştirmeleri, bu bölgelerde sadece kalkınmayı engellemekle kalmamakta, mevcut imkanları da yok etmektedir. Ekonomik engellemeler, başta eğitim olmak üzere, sosyal hayatın pek çok alanında geri kalmışlığa neden olmaktadır.
Terörle mücadele için yapılan askeri harcamalar ise her ülke için ayrı bir yük oluşturmaktadır. Halkın refah seviyesini yükseltmek için kullanılabilecek maddi imkanlar askeri giderlere kaydırılmakta ve bu durum ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu nedenle Yemen bir yandan ordusunu yeniden düzenleyip yapılandırma yoluna giderken, diğer yönden de silaha dayanmayan asayiş yöntemleri geliştirmeye çalışmalıdır. Terörizm ve iç çatışmalarla mücadelenin tek yolu silaha başvurmak değildir. Yemen okullarında, hem Zeydi'nin, hem de Sünni'nin Müslüman olduğu birbiri ile çatışmaması gerektiği öğretilmelidir.
İslam ahlakının güzel ve barışı sağlayan nitelikleri sıklıkla vurgulanıp, insanlara bağnazlık ile gerçek dinin arasındaki fark anlatılmalıdır. Bu gibi yöntemlerle ister askerde, isterse okulda olsun her Yemenlinin, şefkatsiz, materyalist ve zorba olarak yetişmesine engel olunabilir. Böylece kat benzeri uyuşturucuların, suiistimal ve rüşvetin pençesine düşmüş, manevi açıdan tam anlamıyla çökmüş, sadece paranın peşinden koşan, fakirlik içindeki gençlerin, kendi ülkelerine düşman olarak yetişmesi tehlikesi de engellenmiş olacaktır.