CİHAT GÜNDOĞDU: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Onlardan bir topluluk da: ‘Gerçekten evlerimiz açıktır’ diye Peygamberde n izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı.” (Ahzab Suresi, 13) diye buyuruyor, inşaAllah. Başka bir ayette de, şeytandan Allah’a sığınırım. “Eğer güç yetirseydik, muhakkak seninle birlikte çıkardık.” (Tevbe Suresi, 42) diyorlar inşaAllah. Aslında herkesin mutlaka elinden gelen bir fayda vardır. Burada samimiyetsizliklerini Allah bize tarif etmiş oluyor, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Münafıklar ile ilgili ayetler var mı sende?...
SUNUCU: Hocam bende, tam da buna uygun bir soru var. Eğer izin verirseniz, seyircimizin sorusunu aktarayım.
“Hocam, münafıklar ile ilgili bir ayet okudum: ‘Tamam kabul derler, ama yanından çıktıkları zaman, onlardan bir grup karanlıkta senin söylediklerinin tersini kurarlar. Allah, karanlıklarda kurduklarını yazıyor. Sen de onlardan yüz çevir, Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.’ Nisa Suresi, 81. ayet. Mehmet Can Yüce, Osmaniye’den bize sorusunu şöyle aktarmış. “Münafıklar önce, Peygamberlerinin dediklerini kabul ediyorlar, inanıyorlar ama kendi başlarına kalınca inkâr ediyorlar. Bir insan, nasıl böyle ikiyüzlü, samimiyetsiz olabilir? İnkâr ediyorlarsa neden müminler ile beraberler? Münafıkları nasıl anlarız ve onlardan nasıl sakınabiliriz hocam?” demiş.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah, çok uzun bir soru. Kuran’da, münafıkların uzun uzun alametleri vardır. Münafıklar zora gelmezler. En açık alameti odur. Zordan çok kaçınırlar. Yani canları tatlıdır. Ama namaz kılar münafık, oruç tutar, zekât verir. Yani zorlu mücadelelere gelemiyorlar. Buldun mu?
CİHAT GÜNDOĞDU: Evet inşaAllah....
ADNAN OKTAR: Hepsini teker teker, yavaş yavaş oku. Ben sonra açıklama yapacağım.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır. Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da ve (bütün) kafirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. Bu, onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir ve onlar için sürekli bir azap vardır.” Bu, Tevbe Suresi, 67 ve 68. ayetlerdi.
Nisa Suresi’nde yine Allah münafıklardan bahsediyor. “Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar. Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla. Allah kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın.” Yine Muhammed Suresi’nde, “İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah'ı gazablandıran şeye uydular ve O'nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı (Allah,) amellerini boşa çıkardı. Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Allah'ın kinlerini hiç (ortaya) çıkarmayacağını mı sandılar? Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir.” İnşaAllah. Bakara Suresi’nde yine aynı şekilde. Şeytandan Allah’a sığınırım; “İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir.” diye buyuruyor Allah. Bu şekilde tabii, tamamen iman eden bir insan tipi var karşımızda ama tabii ki samimiyetsizliği ön planda. Adnan Bey’in de hep üzerinde durduğu konu, zaten samimiyet bugüne kadar. İnsanın kendi kendini bu şekilde değerlendirip, samimiyet noktasında kendine önce kanaatinin gelmesi gerekiyor ki münafık tavrı zaten sergilemesin, inşaAllah.
SUNUCU: Açıkça kabul etmiyoruz demiyorlar. Tamam kabul, diyorlar. Ama samimiyetsiz bir şekilde dedikleri için.
CİHAT GÜNDOĞDU: Amellerde de bunu diyorlar, ama Allah amellerini boşa çıkaracağını söylüyor, inşaAllah. Bununla beraber....
CİHAT GÜNDOĞDU: “Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar.” (Münafikun Suresi, 4), “Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah'ın ipine ve insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka- onlara zillet (zorluk damgası) vurulmuştur.” (Al-i İmran Suresi, 112) Kuran’ı anlamadıkları ifade ediliyor. “Sana Kitab’ı indiren O'dur. Ondan, Kitab’ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: ‘Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır’ derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez” diye buyruluyor, Al-i İmran Suresi, 7. ayette.
ADNAN OKTAR: Münafıklarda işte en bariz, benim günlerden beri anlattığım odur. Bak, evlilik sünnetini iyi yapar münafık. Yemek yeme ile ilgili bütün sünnetleri çok iyi yapar. Hac’da gezme gibi, gider onu çok iyi yapar. Namaz kılar, “onların namazları bir gösteriştir” (Nisa Suresi, 142) diyor. Tehlikeye giremez, yani mesela Allah uğrunda hapse düşmek, hakarete uğramak, iftiraya uğramak, ezilmek, böyle tecrit edilmek, sosyal baskı görmek, işinden atılmak, evlenememek gibi zorluklara giremez. Yani, mesela mesleğine bir şey demiyorsan, malına mülküne bir zarar gelmiyorsa, namaz kılar yani namazdan bir şey kaybetmez o. Oruç da tutuyor yani, hata birçok yerde, iş yerinde veyahut oruç tutuyorsa, dinsizler de oruç tutuyorlar, yani onlarla beraber çünkü mecbur hissediyor kendini. Yani ben de tutayım, ayıp olur gibisinden tutuyor. Veyahut da iyi geliyor sağlığıma diyor, kilo almıştım biraz diyor. Diyet olarak tutuyor tabii. Hakikaten iyi geliyor bana diyor, açılıyorum diyor, oruç tuttuğumda diyor. Yemek yemek vaktimi alıyor diyor. Oruç tuttuğumda vaktim de iyi oluyor diyor. Ama zorlu savaşlara gelemiyorlar, zorlu mücadelelere. Mesela Peygamber Efendimiz (sav)’in sahabeler ile yaptığı bir mücadele var. İki taraftan sıkıştırılıyor Müslümanlar; bir üstten ve alttan, iki taraftan. Sapır sapır münafıklar dökülmeye başlıyor böyle ortamda. Diyorlar ki, bir kısmı diyor ki, Allah hakkında zanlara başladılar diyor, Allah hakkında. Allah var mı, yok mu diyorlar? (Allah’ı tenzih ederiz) Bir kısmı Resulullah (sav.) hakkında zanlara başlıyorlar. Bir kısmı da, Peygamber (sav)’in onları kandırdığını söylüyor. Yani bak diyor işte, bugün artık bittik diyor, her taraftan sarıldık, bizi öldürecekler diyor. Hani Allah vardı diyor, hani Peygamber (sav) doğruydu diyor (haşa). Peygamber (sav) bizi kandırdı diyor. Sonunda Müslümanlar yine zafer kazanıyorlar ki şehit de olabilirler orada, hepsi şehit de olabilir, o da bir hayırdır. Sonra kişilikleri ortaya çıkmış oluyor işte o ortamda. Yani mesela hicrette ortaya çıkıyor, Peygamber (sav) ile birlikte hicret etmek istemiyorlar. Malı var, mülkü var, karısı var bırakmak istemiyor, çoluğu çocuğu. Yani putunu bırakamıyor.
SUNUCU: Samimiyetli olanlar o zaman ayrışıyor değil mi?
ADNAN OKTAR: Tabii, onda ayrışıyor. Yoksa onun dışında, zor görmenin dışında bir müminin ortaya çıkması olmuyor, inşaAllah. Cihat hocam, anlat.
CİHAT GÜNDOĞDU: Kuran’ı anlamadıkları başka bir ayette şöyle bildirilmiş. Tevbe Suresi, 124. ayet. “Bir sûre indirildiğinde onlardan bazısı: ‘Bu hanginizin imanını arttırdı?’ der. Ancak iman edenlere gelince; onların imanını arttırmıştır ve onlar müjdeleşmektedirler.” inşaAllah.
Yine başka bir ayette, “Bir sûre indirildiğinde bazısı bazısına bakar (ve): ‘Sizi bir kimse görüyor mu?’ (der.) Sonra sırt çevirir giderler. Gerçekten onlar kavramayan bir topluluk olmaları dolayısıyla Allah onların kalblerini çevirmiştir.” (Tevbe Suresi, 127) diye buyruluyor. Allah’ı çok az andıkları bildiriliyor Kuran’da sık sık. “Allah’ı zikretmek ise muhakkak en büyük ibadettir.” (Ankebut Suresi, 45) diye bildirilirken müminler için Ankebut Suresinde; “Gerçek şu ki münafıklar (sözde) Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar.” (Nisa Suresi, 142) diye bildiriliyor, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Mesela ünlü böyle bir şahıs vardı, tanınan, böyle ağabey olarak bilinen biri. Yahu diyor, şu ayak yıkama olmasa diyor, o kadar rahat namaz kılarım ki diyor. Yani bayağı bilinen bir insan. O yüzden diyor mübarek. Bir de onu böyle sırıtarak anlatıyor, sanki bir espri konusuymuş gibi. Ayak yıkama olduğu için rahatsız oluyormuş namaz kılmaktan. Yoksa çok rahat kılarım diyor, namazı diyor. Ona desen ki, her namaz başına sana 1 milyar vereceğiz, ayağını yüz kere yıkar o. 1 milyar da değil, çok az bir paraya bile yapar. İman zayıflığı buna sebep oluyor. Ama bu da işte imtihanın bir gereği olmuş oluyor. Cenab-ı Allah, özel yaratır böyle insanları.
CİHAT GÜNDOĞDU: ...Münafıkların kibirli oldukları bildiriliyor özellikle. Enaniyetli oldukları anlatılıyor, inşaAllah. “Hayır, gerçekten insan azar. Kendini müstağni gördüğünden.” (Alak Suresi, 6-7) diye bildirilmiş Alak Suresinde.
ADNAN OKTAR: Bak, müstağni görüyor kendini, ben mükemmelim diyor, evet.
CİHAT GÜNDOĞDU: ”Çünkü onlara Allah’tan başka ilah yoktur, denildiği zaman büyüklük taslarlardı.” (Saffat Suresi, 35) diye bildiriliyor. “Ona: ‘Allah'tan kork’ denildiği zaman büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine Cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o.” Bakara Suresi 206. ayet. “Onlara: ‘Gelin Allah'ın Resûlü sizin için mağfiret (bağışlanma) dilesin’ denildiği zaman başlarını yana çevirdiler. Sen onların büyüklük taslamışlar olarak yüz çevirmekte olduklarını görürsün.” Münafikun Suresi, 5. ayet.
ADNAN OKTAR: Bunlarda genellikle büyüklük hissi oluyor. Yani böyle kendini mükemmel, ahlaken, kişilik olarak her yönden mükemmel görüyorlar. Evet.
CİHAT GÜNDOĞDU: Kalplerinde olmayanı söyledikleri bildiriliyor Kuran’da yine. Şeytandan Allah’a sığınırım. “...Onlardan bir topluluk da, gerçekten evlerimiz açıktır, diye Peygamberden izin istiyordu. Oysa onların evleri açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı.” (Ahzab Suresi, 13)...
ADNAN OKTAR: Mesela bak bu korku, görüyor musun? Zoru görüyor, hemen yalan söylüyor.
SUNUCU: Benim gücüm yetmez, diyor.
ADNAN OKTAR: Evet, gücüm yetmez diyor, yalan o. Ama kendini kandırıyor. Mantıklı cevap veriyor, vicdanen cevap vermiyor.
CİHAT GÜNDOĞDU: Fetih Suresi, 11. ayette de, “Bedevilerden savaştan geride bırakılanlar sana diyecekler ki: ‘Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile.’ Onlar kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: ‘Şimdi Allah size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa sizin için Allah'a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır Allah yaptıklarınızı haber alandır.’"
ADNAN OKTAR: Bak, mallarımız, ailelerimiz diyorlar değil mi?
CİHAT GÜNDOĞDU: Meşgul etti diyorlar, evet, inşaAllah. Allah da; “...onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar.” (Fetih Suresi, 11) diye cevap veriyor inşaAllah. Dediğiniz gibi, iyiliği emredip kötülükten men etmek için çalışıyor müminler. Münafıklar ise böyle bir çabaları olmuyor inşaAllah. İyiliğe, tam tersine engel oluyorlar; kötülük için, kötülük yapmak için yarışıyorlar. Tevbe Suresi, 67. ayet: “Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar...”
ADNAN OKTAR: Cimriler yani.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah. “... Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır.” (Tevbe Suresi, 67) İnşaAllah. Allah’ın beğendiklerini çirkin görüyorlar. Şeytandan Allah’a sığınırım. “İşte böyle; çünkü gerçekten onlar Allah'ı gazablandıran şeye uydular ve O'nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı (Allah) amellerini boşa çıkardı.” Muhammed Suresi, 28. ayet. Nankör oldukları bildiriliyor Kuran’da. “Sen, onlar için ister bağışlanma dile, istersen dileme. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen de, Allah onları kesinlikle bağışlamaz. Bu, gerçekten onların Allah'a ve elçisine (karşı) nankörlük etmeleri dolayısıyladır. Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez.” İnşaAllah. Ve hem fiziksel, hem de manevi yönden pis oldukları bildiriliyor, inşaAllah. Tevbe Suresi, 125. ayet. “Allah, kalplerinde hastalık olanların ise, iğrençliklerine iğrençlik (murdarlık) ekleyip-arttırmış ve onlar kafir kimseler olarak ölmüşlerdir.” diye bildiriyor inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Hakikaten fizik olarak da pis oluyorlar bunlar. Evet.
CİHAT GÜNDOĞDU: Sürekli tedirginlik içerisinde oldukları Kuran’da yine bildiriliyor. “(Münafıklar) Onlara seslenirler: ‘Biz sizlerle birlikte değil miydik?’ Derler ki: ‘Evet ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldatıcı da sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu.’" (Hadid Suresi, 14)
ADNAN OKTAR: Bir daha oku bu ayeti.
CİHAT GÜNDOĞDU: ”Onlara seslenirler: ‘Biz sizlerle birlikte değil miydik?’ Derler ki: ‘Evet ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz gözetip-beklediniz kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah'ın emri geliverdi; ve o aldatıcı da sizi Allah ile aldatmış oldu.’"
ADNAN OKTAR: İşte, münafıkları tam tarif eden ayetlerden bir tanesi. Evet. Yani ruh hallerini, kişiliklerini tam, detaylı olarak tarif ediyor. Bunların tek tek düşünülmesi lazım, inşaAllah.
CİHAT GÜNDOĞDU: Yine Münafikun Suresi, 4. ayette; ”Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar” diye Allah bildiriyor.
ADNAN OKTAR: O yüzden de, aman aman işte bu işlere karışmayalım. Bu aleyhimize diyor, mesela bir çağrı oluyor, aleyhimize. Gel Müslümanlar toplansın bir yere, sohbet etsin, aleyhine zannediyor. Bir şey söylüyorsun, mesela kitap dağıtın. Onu da aleyhine zannediyor. Bir yerden bir haber duyuyor, onu da aleyhine zannediyor. Yani sürekli kendini savunma halinde. O bir önceki ayeti şerh ederek açıklayabilir misin? Hani iki kere okuttum ya.
CİHAT GÜNDOĞDU: Evet. “Biz sizlerle birlikte değil miydik?" derler. "Evet ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz ...” Yani Müslümanlar ile beraber bir süre yaşamışlar. Belki de belli amellerde de bulunmuşlar. Belli işler de yapmış olabilirler. İnşaAllah. “... Evet ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, gözetip-beklediniz...” Normalde Müslümanları uzak bir köşeden, geride kalarak beklemeye başlıyorlar.
ADNAN OKTAR: Ayrılıyorlar ve onlara yapılacak bir operasyon veyahut onlara yapılacak bir saldırı, bir hakaret, bir iftira onları bekliyorlar. Evet.
CİHAT GÜNDOĞDU: Evet. “... kuşkulara kapıldınız...” Demek ki Allah’a iman noktasında çok büyük kuşkuları var. “... Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı...” Demek şeytan devamlı vesvese veriyor, kuruntuya kaptırıyor. Şeytanın kabuk gibi bağlamış olması da mevzubahis burada. “... Sonunda Allah'ın emri (Olan ölüm) geliverdi;...” Parantez içinde yazılmış ‘olan ölüm’ diye. “Allah’ın emri geliverdi ve o aldatıcı da sizi Allah ile aldatmış oldu." Demek ki buradan anladığımız, Allah’ın adıyla da şeytanın bu şekilde insanları saptırabileceği.
ADNAN OKTAR: Ve şeytanın yolunda adamlar var, Allah’ın adını kullanarak değil mi? Allah yolunda çaba harcamaktan, İslam’dan Müslümanları soğutan, İslam ahlakının dünya hakimiyetinden insanları soğutmaya çalışan.
CİHAT GÜNDOĞDU: Yine Allah’ın adını kullanarak bu şekilde saptırabiliyorlar demek ki, bunu anlamış oluyoruz, inşaAllah. Kolaylıkla ümitsizliğe kapıldıkları da Kuran’da belirtiliyor, inşaAllah. Yusuf Suresi, 87. ayette; “...kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez." diye bildiriliyor inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Rahatça umut kesebiliyorlar, evet.
CİHAT GÜNDOĞDU: Evet, müminler ise devamlı ümitvar oluyorlar. Allah’ın rahmetinden ümit kesmiyorlar. Muhammed Suresi, 21. ayet: “...Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah'a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.”
ADNAN OKTAR: Zor bir durumda, evet.
CİHAT GÜNDOĞDU: Allah’ın vaadi haktır diye düşünüp, bu şekilde Allah’a bağlılıkta devam etmek, sebat etmek gerekiyor Allah’ın izniyle, inşaAllah.
Müminlere karşı devamlı bir korku ve tedirginlikleri var, bu da Kuran’da bildirilmiş. ”Gerçekten sizden olduklarına dair Allah adına yemin ederler. Oysa onlar sizden değildirler. Ancak onlar ödleri kopan bir topluluktur. Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı, hızla oraya yönelip koşarlardı.” (Tevbe Suresi, 56-57) Devamlı bir korkuları var kendilerine nereden zarar geleceği hususunda. Herhangi bir yerde çıkan bir haber bunları tedirgin etmeye yetiyor inşaAllah. “Herhalde içlerinde 'dehşet ve yılgınlık uyandırma bakımından' siz, Allah'tan daha çetinsiniz. Bu, şüphesiz onların 'derin bir kavrayışa sahip olmamaları' dolayısıyla böyledir.” (Haşr Suresi, 13) Müminlerden oldukça korkuyorlar, başta Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) olmak üzere. O zamanki münafıklar da, özellikle ondan çok korkuyorlar. Allah’tan değil de, daha çok müminlerden bu şekilde korkmuş, tedirgin olmuş oluyorlar. İnşaAllah. Mümin topluluğunun içinden çıkacakları zaten Kuran’da bildirilmiş yine. Nur Suresi 11. ayet: “Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur” diye bildiriyor inşaAllah. İman etmedikleri halde, iman etmiş gibi gözüktükleri tarif edilmiş. Tevbe Suresi 109. ayet; “Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.” Burada Allah korkusu olmadan, imanın çok zayıf olacağı ve insanı münafıklığa sürükleyeceği tarif edilmiş inşaAllah. “Sizi hoşnut kılmak için Allah'a yemin ederler; oysa mümin iseler, hoşnut kılınmaya Allah ve elçisi daha layıktır.” Tevbe Suresi 62. ayet. Burada müminleri devamlı memnun etmeye ve kendilerinin de onlardan olduğuna inandırmaya çalışmaları var. Burada hiçbir şekilde sözle değil, davranışla insanın kendini zaten ispatlaması gerekiyor, o da Allah’a ispatlaması gerekiyor zaten. İnşaAllah. İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir. (Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller. Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır.” (Bakara Suresi, 8-10) MaşaAllah.
CİHAT GÜNDOĞDU: Münafıklar, mümin topluluğundan ayrıldıktan sonra bir kin ve nefretleri var müminlere karşı olan. Bu yüzden bir intikam alma çabaları oluyor ciddi anlamda. Bunun için ciddi çabalar sergiliyorlar. Bu da Kuran’da belirtilmiş. Şeytandan Allah’a sığınırım, Tevbe Suresi 74. ayet, “Oysa intikama kalkışmalarının, kendilerini Allah'ın ve elçisinin bol ihsanından zengin kılmasından başka (bir nedeni) yoktu.”
ADNAN OKTAR: Peygamberimiz (sav) onların zengin olmasına vesile oluyor, onlar Peygamberimiz (sav)’den nefret ediyorlar haşa. Mehdi (as)’da da öyle olacaktır. Mehdi (as), o, insanların rahatlığına, huzuruna vesile olacaktır, fakat o onları azdırıp Mehdi (as)’a karşı tavır almalarına sebep olacaktır. İnşaAllah, evet.
CİHAT GÜNDOĞDU: Ciddi bir intikam çalışmaları var, bunun için ellerinden geleni yapıyorlar. Bütün hatta mallarını bile harcayabilecekleri gibi, Allah yolunda harcamazken, bu şekilde ciddi çabalar sergileyebiliyorlar, inşaAllah. Al-i İmran Suresi 120. ayette, şeytandan Allah’a sığınırım, “Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır.” Allah, hileli düzenler kuracaklarını haber veriyor. Planlar, komplolar kurabileceklerinden bizi haberdar etmiş oluyor. Bunlara karşı müminlerin de yine Allah’a tevekkül etmeleri bildirilmiş oluyor, haber verilmiş oluyor inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Tabii her halükarda hepsini yaratan Allah çünkü.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah. İnkarcılarla işbirliği halinde oldukları bildiriliyor Kuran-ı Kerim’de, şeytandan Allah’a sığınırım, “Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır. Onlar, müminleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır.” (Nisa Suresi, 138-139) Bir kuvvet, bir yere dayanma ihtiyaçları var, bu yüzden de küfrü daha güçlü görüyorlar kendilerince.
ADNAN OKTAR: Mehdi (as)’ın yanından ayrılan münafıklar da öyle yapacaklar değil mi? Gidip küfürde destekçi arayacaklardır. Gidip münafıklara sığınacaklardır. Bir de münafıklar kendi aralarında bir kavim oluyorlar, ayrılamıyorlar münafıklar, o çok acayip. Normalde kafirlerle gidip işbirliği yapmaları gerekirken, ayrılıp bir araya gelip yeni bir cemaat oluşturuyor münafıklar.
SUNUCU: Birbirlerini buluyorlar demiştiniz.
ADNAN OKTAR: Birbirlerini, mesela çok acayip, mucize bu. Normalde birbirlerinden nefret ederler diyor Allah Kuran’da, buna rağmen, kalpleri parça parçadır diyor, birbirlerinden nefret ederler ama birlikte hareket ederler diyor. Kafir topluluğuna girmiyorlar, yine ayrı bir kavim oluşturuyorlar. Büyük mucize.
CİHAT GÜNDOĞDU: Şeytandan Allah’a sığınırım, “Münafıklık edenleri görmüyor musun ki, Kitap Ehlinden inkar eden kardeşlerine derler ki: "Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle birlikte çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz. "Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz." Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten yalancıdırlar.” (Haşr Suresi, 11)
ADNAN OKTAR: İşte kafirlere diyorlar, biz sizinle ittifak ederiz onlara karşı, Müslümanlara karşı diyorlar. Ama bir durum olduğunda kafirleri de bırakıyorlar, onlara da destek olmuyorlar. Kendi dertlerinin peşine düşüyorlar. Münafık çok eşedli, çok azgın bir mahluktur. Peygamber Efendimiz (sav) zamanında da vardılar. Ayrı mescit kuruyorlar, bak namaz kılıyor, mescit var camiye gidiyor bunlar, Hac yapıyorlar, oruç tutuyor, evlilik konusunda da çok titizler. Sırf cehd etme, çaba gösterme ve zorlu olaylara girmiyorlar yani tehlikeli, mesela ailesine zarar verecek, dikkat edersen ailesini ve çocuklarını bahane ediyorlar. Kuran ayetlerini az önce okumuştuk dikkat ettiyseniz, orada hep evimiz açıkta, çocuklarımız, ailemiz aman diyorlar. Allah ayette diyor ki, “Eğer -diyor- eşleriniz, çocuklarınız, aileniz, yarım kalmasından korktuğunuz ticaret, içinde oturduğunuz evler ve aşiretiniz” -diyor, etrafındaki daha geniş çevreniz- “size Allah’tan ve Resul’unden, –yani gayret etmekten, tehlikeli, riskli işlere girmekten- daha hayırlıysa, bekleyedurun diyor.” (Tevbe Suresi, 24) Yani intikam alacağım diyor Allah sizden. Ama tabii bunlar da özel yaratıldıkları için intikam olduğunda da yine şuursuzlar, yine şuuruna varmıyorlar. Münafık, müminlerin kıymetini artırmak için özel yaratılmış bir ekiptir. Münafık olmazsa müminin değeri bir parça düşer. Münafık, müminin değerini artıran bir mahluk taifesidir. Onlarla kıyaslayarak Allah insanların gözünde onların değerli olduğunu gösteriyor. Mesela Mehdi (as) cemaatinden de münafıklar çıkacaktır, sonra bunlar çok meşhur olacaktır bu münafıklar, bütün insanlık bilecek. Resimleriyle, isimleriyle, şahıslarıyla dünyaya ibret olacaktır bütün münafıklar. Yani ahirette de bütün insanlara ibret olacaktır. Peygamber Efendimiz (sav) zamanındaki münafıklar da, Hz. Musa (as) devrindeki münafıklar da, bunlar ünlüdür. Mesela Samiri vardır, ünlü, tarihe geçmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) zamanındaki münafıklar tarihe geçmiştir. Mehdi (as) devrindeki münafıklar da tarihe geçeceklerdir. Yani herkes tarafından bilinecektir. Herkesin aşağıladığı, şerefsiz, haysiyetsiz gördüğü mahluklar olarak bilineceklerdir. O devirde Mehdi (as) talebelerinin ne kadar gayretli olduğu anlatılacak ve münafıkların da onlara karşı yaptığı faaliyetler anlatılacak. Onlara karşı verdikleri mücadele anlatılacak. Bu her ikisi de tarihe geçecektir. Nasıl Peygamber Efendimiz (sav) zamanı tarihe geçtiyse, Hz. İbrahim (as) devri tarihe geçtiyse, bu da tarihe geçecektir, inşaAllah.
CİHAT GÜNDOĞDU: Müminlerin içinden kendilerine benzer kişileri seçip kendilerine çağırmaları da var. Hatta bunun için dediğiniz gibi mescit kuruyorlar. Özel mescit kuruyorlar ve kendilerine doğru eleman toplamaya çalışıyorlar, taraftar çağırıyorlar.
ADNAN OKTAR: Müminlerin felaket haberlerini dışarıdan bekliyorlar bak dikkat ederseniz. Bu nedir? Müslümanlara yapılacak bir operasyon, bir saldırı, bir hakaret, bir oyun. Bunu dehşet içinde dışarıdan izliyorlar, ama dışarıda oldukları için de kendilerini güvende görüyorlar. Müslümanların o göğüs göğse mücadelesine uzaktan seyirciler. Müslümanlar galip olduğunda gıpta ediyorlar yani haset ediyorlar, keşke biz de olsaydık diye. Ama Müslümanlara bir saldırı olduğunda acayip hoşlarına gidiyor, tabii Allah bizi korudu diyorlar, çok iyi oldu diyorlar.
SUNUCU: Kendilerini korudular diye.
ADNAN OKTAR: Yani böyle ürkmüş bir kuduz köpek gibi bütün meseleyi, Müslüman cemaatinden ayrı olmakta görüyorlar. Ama yine de etrafındakileri kandırmak için ayrıldıktan sonra namazlarına devam ediyorlar, yine oruç tutuyorlar, bir arada birbirlerini kandırıyorlar yani münafık topluluğunun özelliği. Biz zaten Müslümanız diyorlar, onlardan ayrıyız ama Müslümanız diyorlar yani küfre karışmıyorlar. Yani küfür karakterinde olduğu halde, İslam’dan nefret ettikleri halde, Müslümanlardan nefret ettikleri halde yine o münafıklığın gereği olarak namazlarına, oruçlarına, ibadetlerine devam ederek yine bir cemaat halinde, grup halinde yaşıyorlar ayrı bir şey olarak. Ve bütün görevleri de, Müslümanlara karşı mücadele oluyor. Bakın bu çok acayip. Ana amacı, yani bilinçaltından bu bir türlü gitmiyor. Mesela Peygamber Efendimiz (sav)’i hep şehit etmeye çalışmıştır münafıklar. Çünkü Peygamberimiz (sav) durduğu müddetçe vicdan azabı çekiyorlar, rahatsızlar. O mesela savaşa gidiyor, cihada gidiyor her seferinde vicdan azabı çekiyorlar, rahatsız oluyorlar. Çünkü aşağılanmış oluyorlar. Onun için kalben müthiş nefret ediyorlar. Peygamberimiz (sav)’in sohbeti oluyor, sohbet halindeyken bir başkası çıkarken onu siper ediniyor. Kuran ayeti var. Ona gizlenerek mesela bir kişi gidiyor, onun arkasına o çıkarken onun yanından o da gidiyor görünmeyecek şekilde kendince. Ayet onu belirtiyor.
CİHAT GÜNDOĞDU: Başka bir ayet-i kerimede Ahzab Suresi 13. ayet, şeytandan Allah’a sığınırım. "Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün" diye haber gönderiyorlar müminlere.
ADNAN OKTAR: Bakın işte burada Müslümanlara bir saldırı var. Hakaretler, iftiralar, fiili saldırı o devrin işte silahlı gücü neyse, o Müslümanlara saldırıyorlar. Ekonomik ambargo uygulanıyor, hem tecrit ediyorlar, hem sosyal tecrit var. Kimse konuşmuyor, görüşmüyor, kimse yanlarına yanaşmak istemiyor. Tehlikeli görüyorlar. Bu saldırı ortamında artık dayanacak durumunuz kalmadı diyor münafıklar. Yani artık dağılın diyorlar Müslümanlara. Yani yapacak bir şey yok diyorlar. Her yönden kuşatıldınız. Gücünüz yok, bak herkes size karşı, siz artık bu direnmeyi bu mücadeleyi, bu çabayı bırakın diyorlar.
CİHAT GÜNDOĞDU: Müminler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki: "Bu, Allah'ın ve Resul'ünün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resulü doğru söylemiştir." Ve (bu) yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı”. (Ahzab Suresi, 22)
ADNAN OKTAR: Bak bu saldırıdan bilakis memnun oluyorlar. Mesela müminler tutuklanıyorlar, gözaltına alınıyorlar, hapsediliyorlar, eziliyorlar, şehit ediliyorlar, dövülüp sövülüyorlar, hakarete uğruyorlar. Bu, Allah zaten bize bunu vaat etmişti diyorlar, bu zaten oluştu, Allah’a hamd olsun diyorlar. Münafıklar da büyük bir dehşet içerisinde ailesine, kendine, malına mülküne zarar gelmediği için heyecanla olayı seyrediyor ve onların içinde olmadığı için de müthiş seviniyor ve kendinin çok akıllı olduğunu düşünüyor. Yani Müslümanların akılsız olduğunu ve akılsız oldukları için böyle başlarına bunların geldiğini düşünüyor. Kendisi de çok tedbirli, akıllı, tutarlı birisi olduğu için de hiçbir şey olmadığını düşünüyor.
CİHAT GÜNDOĞDU: Evet, inşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Müminlerden öyle erkek-adamlar vardır ki- Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiçbir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler. Çünkü Allah, sadıkları sadakatlerinden dolayı mükafaatlandıracak, münafıkları da dilerse azablandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Ahzab Suresi, 23)
ADNAN OKTAR: Yine de Allah bir yol açıyor ki dönmek isteyen, münafıkların içine karışmış müminler oluyor bazen gafil olarak. Onların kurtuluşu için Allah yine bir yol açıyor.
CİHAT GÜNDOĞDU: Tevbeyi, tevbe kapısını açıyor.
ADNAN OKTAR: Tevbe etmelerini söylüyor, Cenab- Allah. Edebilirler diyor.
CİHAT GÜNDOĞDU: Münafıkların sadakatsiz olduğunu, müminlerin sadık olduklarını anlatılmış oluyor burada. İnşaAllah.
ADNAN OKTAR: Evet, çünkü münafığın özelliği o zaten. Fakat kendini çok akıllı zanneder münafık. Yani malı koruma, aileyi koruma, çoluk çocuğu koruma bu konularda çok titizdir münafık. Dini korumaz, Allah’ı korumaz, Peygamberi korumaz, dinin değerlerini korumaz ama ailesine, malına mülküne falan çok titizdir, münafığın ana özelliğidir bu. Halbuki Allah yolunda insan çoluğunu çocuğunu da cihadın içine sürer, kendi de cihadın içerisine girer ve kendisi de Allah yolunda gerekirse şehit olur ki bak orada ayette, şehit olmuş ve şehit olmak üzere öbürlerini bekliyor. O ayeti şerh et, oku onu. O anlamda o ayet.
CİHAT GÜNDOĞDU: ”Böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir.” (Ahzab Suresi, 23)
ADNAN OKTAR: İşte bu şehit olmuş, kimi de şehit olmayı bekliyor Allah yolunda değil ki malı mülkü, ailesi. Mesela Ashab-ı Kehf, ailesini tamamen bırakıyorlar, mağaraya çekiliyor, değil mi? Eşlerini bırakıyor, çocuğunu bırakıyor. Yani dünyada bu muazzam bir şehvettir, aile şehveti. Onun için insan da bunu put ediniyor yani ailesi, evlenmek ve üremek. Bütün sistem bunun üstüne kuruluyor. Dini de buna alet ediyor. Dini de bunun için kullanıyor, ailesini muhafaza için kullanıyor dini, evlenmek için kullanıyor dini, üremek için kullanıyor dini.
CİHAT GÜNDOĞDU: Dediğiniz gibi savaştan geri kalmayı hoş görüyorlar, beğeniyorlar. Şeytandan Allah’a sığınırım. Tevbe Suresi 81. ayet: “Allah'ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi çirkin görerek: "Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir." Bir kavrayıp-anlasalardı.”
ADNAN OKTAR: Bak bilmişlik yapıyorlar görüyor musun? Bu sıcakta savaş olur mu diyorlar, sanki serin olsa savaşacakmış gibi. Ona da bir bahane bulur zaten yani çünkü canı kıymetli. Halbuki Müslümanın canı kıymetli değil. Allah yolunda, her türlü zorluğa giriyor çünkü Allah’ın aşkı onu kuşatmış. Sadece Allah’ın rızasını istiyor.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah ve münafıkların aslında zarar verebilecekleri de Kuran’da haber veriliyor. Yani bizimle birlikte, müminlerle beraber savaşa çıkmış olsalardı diyerek inşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi. İçinizde onlara 'haber taşıyanlar' vardır. Allah, zulmedenleri bilir.” “Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi. Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.” Aynı zamanda müminler içinde haber taşıyanlar olacağı da haber veriliyor. Yani müminlerin içinde devamlı yine münafıklığa eğilimi olan kişiler olabileceği bildirilmiş oluyor.
ADNAN OKTAR: Yani Müslümanların içinde olunca, Müslümanlar mesela seviniyorlar kalabalık olunca, halbuki bu iyi değil diyor Allah. Yani münafığın gitmesi iyidir. Yani Müslümanların içinde bulunsalar diyor Allah, fitne çıkarırlar, baş belası olurlar diyor. Karşı tarafla iş birliği yapıyorlar, haber götürüyorlar, Müslümanları ürkütmeye çalışıyorlar, moralini bozmaya çalışıyor yani baş belasıdır münafık. Münafığın gitmesi iyidir. Gider ama orada da boş durmaz münafık, gene faaliyet yapar Müslümanlara karşı.
SUNUCU: Yani aranızda değilim demesinde bile hayır var. Gelmemesinde.
ADNAN OKTAR: Tabii, gelmemesi daha hayırlıdır. Gelmemesi daha hayırlı.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah zorluk anını da Allah özellikle yaratıyor ki münafık zaten ortaya çıksın diye. Al-i İmran Suresi’nde bu anlatılmış, inşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi. (Bu, Allah'ın) mü'minleri ayırt etmesi; Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara: "Gelin, Allah'ın yolunda savaşın ya da savunma yapın" denildiğinde, "Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik" dediler. O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir” (Al-i İmran Suresi, 166-167) inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Mesela asrımızda da diyoruz ki; Darwinizme, materyalizme karşı mücadele edelim, dinsizliğe karşı mücadele edelim. Çok tehlikeli adamlar diyor, şimdi çoluk çocuk var diyor. Ben okuyorum diyor, bir öğrenseler beni okuldan atarlar diyor. Ben yapamam diyor. Ama siz maşaAllah çok iyi faaliyet yapıyorsunuz diyor. Teşekkür ediyorum size, tebrik ediyorum diyor. Siz devam edin kaldığınız yerden diyor. Yani bununla da kalmıyor. Bakıyorsun yine Müslümanların dedikodusunu yapıyor. Allah bizi koruyor diyor, çok tehlikeli adamlar diyor. Ne işimiz var diyor. Niye masonları biz karşımıza alalım, niye dinsizleri, niye PKK’yı karşımıza alalım, iddia edilen Ergenekon örgütünü niye karşımıza alalım diyor adam. Benim çoluk çocuğum, ailem var diyor, bayağı tehlikeli olur benim için diyor. Öyle olunca da işte İslam ahlakı hakim olmuyor. İslam ahlakı hakim olmayınca da kendi hayat kaliteleri de düşüyor. Kendileri de sürünüyorlar, kendileri de acı içinde. Korku ve dehşet içinde yaşıyorlar. Zaten ayette diyor ya, “izlerler haberlerinizi dışarıdan” diyor ama korkuyla izliyor, panik halinde. Kafirlerden de korkuyorlar. Onlara da katılamıyorlar.
CİHAT GÜNDOĞDU: “Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı” diye şeytandan Allah’a sığınırım, Allah onu söylüyor inşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “...Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı.” (Ahzab Suresi, 13)
ADNAN OKTAR: Bak ev yine, evlilik işte, ailesi, çoluk çocuk yine onun derdindeler. Yani böyle mutaassıp aileyiz biz falan diyor, aman işte çoluk çocuk böyle yani sürü psikolojisi, onu muhafaza etmenin derdinde. Halbuki insanın çoluğu çocuğu da Allah içindir, eşi de Allah içindir, kendi de Allah içindir. Yani hepsi ölecek. Çünkü çocuğu dediği şeyler, yani yaşayacak değil ki, onlar da etten kemikten oluşmuş varlıklar. Yarın bir gün hepsi mezarda çürüyüp ölecekler. Kendi de çürüyüp ölecek, karısı da çürüyüp ölecek, evi de bir süre sonra yıkılıp gidecek.
CİHAT GÜNDOĞDU: Müminler zaten direkt olarak salih amellerde bulunuyorlar, savaşıyorlar, mücadele ediyorlar. Münafıklar ise devamlı surette, ‘yapacağım’, ‘edeceğim’ şeklinde yeminlerde bulunuyor inşaAllah. Bakara Suresi 204. ayette Allah, şeytandan Allah’a sığınırım: “Kalbindekine rağmen Allah’ı şahit getirir, oysa o azılı bir düşmandır.” diye bildiriyor inşaAllah münafıklar için.
ADNAN OKTAR: Bir de bak Allah’ı da şahit getiriyor. Allah’ı çok anar onlar, münafıklar.
SUNUCU: Hocam yemin etmek buna girer mi? Yani mesela çokça yemin eden insanların da...
ADNAN OKTAR: İşte yalan olarak yemin ediyor. Yani sürekli yemin eder. Sürekli ‘Allah şahidimdir’ der. Halbuki sahtekarlık yapıyor. Tabii.
CİHAT GÜNDOĞDU: Yine Tevbe Suresi 42. ayette, şeytandan Allah’a sığınırım: "‘Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık.’ diye sana Allah adına yemin edecekler.” diye Allah bildiriyor inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Mesela ‘Bilgimiz yok’ diyor. Halbuki canı istiyor, üniversitede doktora yapıyor, doçent de oluyor. Yani mesela kendine çıkar sağlaması gerektiğinde, üniversite imtihanlarına sabahlara kadar çalışıyor. Su gibi ezberliyor kitapları. Mesela tıp kitaplarını, şunları, bunları, hepsini hukuk kitaplarını, hepsini su gibi ezberliyor ama Kuran’ı bir kere baştan sona oku desen, yanaşmaz. Çünkü ondan bir çıkarı yok onun kendi kafasına göre; ama Kuran’ın yüz misli eseri, kitabı okumak durumunda kalıyor, hepsini ezberliyor bir parça maaş alabilmek için, az bir para kazanabilmek için. Yani bak mesela ahirette sonsuz hayatına vesile olacaktır Kuran ama ona yanaşmıyor. Bu, özel yaratılışı işte onun.
SUNUCU: Ne kazanacağının farkında değil, ne kaybettiğinin.
ADNAN OKTAR: Tabii, ne kaybedeceğinin farkında da değil. Kuran’a göre yaşasa ne kazanacağının da farkında değil.
CİHAT GÜNDOĞDU: Ve savaş zamanı da zaten savaşın neden ortaya çıktığından, niye gayret edilmesi gereken bir ortam olduğundan şikayetçi olmaya başlıyorlar. Şöyle buyrulmuş Kuran-ı Kerim’de. Nisa Suresi 77. ayet, şeytandan Allah’a sığınırım: “Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: ‘Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?’ dediler.”
ADNAN OKTAR: Şimdi asrımızda da mesela basından korkuyor veyahut herhangi bir şekilde hukuki bir müdahale yapılmasından korkuyor veyahut kendine bir iftira edilmesinden korkuyor. Bir laf söylenmesinden korkuyor, bir söz olmasından. Yani evliliğinin engellenmesi, mesleğinin engellenmesi, yemesinin, içmesinin, keyfinin engellenmesi yani bunlar en korktukları konular oluyor. Bu, dinin çok üstünde oluyor onlar için. Kuran buna işaret etmiş oluyor.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah. Samimiyetsizlikleri her halükarda zaten anlatılmış oluyor Kuran’da. Allah bildirmiş oluyor.
ADNAN OKTAR: Evet, onun için mesela Mehdi konusu çok rahatsız eder münafıkları. Yani Mehdi’nin varlığından çok çok rahatsız olurlar. Çünkü Mehdi demek; İslam ahlakının dünyaya hakimiyeti demek. Bütün çıkarlarının sarsılacağını düşünüyor. Mesela holdingi varsa holdinginin sarsılacağını düşünüyor. Mesela kendi şeyhiyle, talebeleriyle bir mutlu hayat kurmuş. Bir sistem kurmuş. Paralar muntazam akış halinde geliyor. İtibarı var onların içerisinde. Bir hayat şekli kurmuş. Mehdi’yi kabul etmek ne demektir biliyor musun? Tamamını yıkacak bir sistem olarak görüyor. Yani ne şeyhinin itibarı kalır diye düşünüyor, ne kendi itibarının kalacağını düşünüyor. Bir de gelir kapısının da kapanacağını düşünüyor. Çünkü Mehdi gelince mezhepleri kaldırıyor. Değil mi? Yani onun bütün anlattıkları başka bir konuma gelmiş olacak o zaman. Sistemi ve birisine itaat etmiş olacak. Bu yüzden istemez. Hz. İsa (as)’ın inişini istemez. Mesela onu bir kabus gibi görüyor Hz. İsa (as)’ın inişini. Hatta Hıristiyan münafıklar da var. Onlar da diyorlar ki; Hz. İsa (as) gerçekten gelse de diyorlar, biz kendi sistemimizi değiştirmeyiz diyorlar. Yani bu kilise sistemi ve teslis inancına karşıysa diyorlar Hz. İsa, biz onu kabul etmeyiz diyorlar.
CİHAT GÜNDOĞDU: Vatikan’ın o şekilde açıklaması var.
ADNAN OKTAR: Tabii, Vatikan’ın açıklaması var. Yani gerçekten gelse de kabul etmeyiz diyorlar İsa’yı diyorlar. Hakikaten o da olsa kabul etmeyiz diyorlar. Biz bu sistemi savunuyoruz diyorlar. Mesela bu da bir münafık açıklaması, münafıkane. Evet.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah. Münafıklar kendilerinin iyi yolda olduklarına inanıyorlar. Bu şekilde tarif ediyorlar kendilerini de. Şeytandan Allah’a sığınırım: “Zarar vermek, inkarı (pekiştirmek), müminlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve: ‘Biz iyilikten başka bir şey istemedik’ diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir.” (Tevbe Suresi, 107) İnşaAllah.
ADNAN OKTAR: Ayrı mescit bak. Bir de mescit ediniyor değil mi?
CİHAT GÜNDOĞDU: Mescit edinmişler.
ADNAN OKTAR: Namazlar tamam, ibadet tamam, kıyafet tamam. Sarık, cübbe hepsi var bunlarda, o devrin münafıklarında.
CİHAT GÜNDOĞDU: Müminlerin başına gelecek olan bir operasyonu gözlüyor olabilirler.
ADNAN OKTAR: Bir daha oku o ayeti baştan oku. Ayetleri sen bütün olarak okuyorsun. Öyle değil de bölüm bölüm okursan daha iyi vurgularsın.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah. “Zarar vermek, inkarı (pekiştirmek), mü'minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler...”
ADNAN OKTAR: Hatta kelime kelime açıklaman lazım. Yani orada birçok kelimeyi geçmiş oluyorsun.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah.
ADNAN OKTAR: Mesela zarar vermek. Müslümanlara zarar vermek; bir. İki:
CİHAT GÜNDOĞDU: “İnkarı pekiştirmek...”
ADNAN OKTAR: Mesela küfrü pekiştirmeye çalışıyor. Çünkü küfür yayılacak ki münafık rahat etsin. Müslümanlık olduğu müddetçe, din ahlakı yayıldığı müddetçe münafığın keyfi kaçar, rahatı kaçar.
CİHAT GÜNDOĞDU: “Müminlerin arasını ayırmak...”
ADNAN OKTAR: Mesela müminleri cemaatlere bölmek, gruplara bölmek ve bir arada olmalarını istememek, yani birleşmelerini istememek. Savaşacak ki Müslümanlar kendi içinde, münafığın malzemesi çıksın. Ona iş çıksın, imkan çıksın. Onun için inkarın pekişmesi onlar için çok önemli oluyor. Küfrün güçlenmesi çok önemli oluyor. Müslümanların birbirine düşmesi çok önemli oluyor. Onun için münafık dinle sürekli alay eder. Kuran’la alay eder haşa, yani öyle karikatürleri yayınlar. Müslümanlar ya da din aleyhinde, İslam aleyhinde, cennet, cehennem ile ilgili fıkralar anlatır. Yani İslam’ı haşa kendince küçük düşürmeye çalışır ki, kendi sistemi güçlensin. Ona ihtiyaç duyulsun. Evet.
CİHAT GÜNDOĞDU: “... ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için...”
ADNAN OKTAR: Yani Müslümanlara yapılan mesela operasyon yapılıyorsa, Müslümanlara bir saldırı varsa herhangi bir yerden, mesela ‘iddia edilen Ergenekon örgütü’ olabilir asrımızda, küfürden herhangi bir şey olabilir. Onu gözlüyor. Acaba ne zaman saldıracaklar? Ne gün bunlara karşı bir hareket yapılacak? Ne gün tutuklanacaklar? Ne gün ezilecekler? Bunun hesapları peşinde.
CİHAT GÜNDOĞDU: “... Gözlemek için mescit edinenler ve...”
ADNAN OKTAR: Bir de mescit, bak mescit ediniyor. Allah’ı anıyorlar, toplanıp Kuran okuyorlar. Evet.
CİHAT GÜNDOĞDU: “... ve: ‘Biz iyilikten başka bir şey istemedik’ diye yemin edenler...”
ADNAN OKTAR: Bir de dışarıya çıkıp iyilik arıyoruz biz, Allah rızası için iyilik olsun diye biz bunu yapıyoruz diyor. Mesela Mehdi (as)’a karşı çıkacak kişi de bunu yapacaktır. O İstanbul’da çıkacak olan o münafık; iyilik yapıyorum ben diyor, güzellik yapıyorum diyor. Bu, Mehdi değil diyor. Mehdiyet diye de bir konu yok diyor. Bu, bizim dinimizi değiştirmek için gelmiş birisi diyor. Mehdi bambaşka bir insan diyor. Bu böyle değil, Mehdiyet diyor.
SUNUCU: Yalanlayacak.
ADNAN OKTAR: Tabii, yalanlayacak. Bu, dinimizi değiştiren bir adam diyor. Bambaşka birisi bu diyor.
CİHAT GÜNDOĞDU: “Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir.”
ADNAN OKTAR: Allah onların, evet. Bizzat Allah, yalancı olduklarını açıklıyor.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah. Yine başka bir ayette de yine münafıklar hakkında şu bildirilmiş. Şeytandan Allah’a sığınırım: “Kendilerine: ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde...” Demek ki fesat çıkarıyorlar, bozgunculuk çıkarıyorlar, müminlerin arasını ayırıyorlar dediğiniz gibi inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Fesat nasıl çıkarıyor? Müslümanları mezhep düşmanlığına itiyor. Mesela şunları asın, şunları kesin, şu cemaate saldırın. Yani Müslümanları birbirine düşüyor. Ayrı ayrı parçalara, parça ayırıcılar diye geçiyor zaten Kuran’da. Fitne çıkartıyor yani.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah "… denildiğinde, ‘biz sadece ıslah edicileriz’ derler.”
ADNAN OKTAR: Tabii biz doğruya çekiyoruz diyor yani. Hak olan çizgiye çekmeye çalışıyoruz diyor. O yüzden biz bunları yapıyoruz diyor, bu fitneyi.
CİHAT GÜNDOĞDU: “Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler.”
ADNAN OKTAR: Bak fesat çıkarttığından, Müslümanlara zarar verdiğinden haberi bile yok. Mesela çıkıyor şaklabanlık, soytarılık yapıyor, dine ağır şekilde saldırıyor, o diyor ben sempati topluyorum böyle diyor.
SUNUCU: Hocam, İsrail’in yaptığı da aslında buna bir örnek. Hani İsrail, Irak’taki o faaliyetlerin tamamına kalkıp şey dedi; biz burayı sulh etmeye geldik. Hani burada aslında barışı sağlamaya geldik. Demokrasiyi sağlamaya geldik.
ADNAN OKTAR: Amerika’nın mesela Afganistan’daki, Irak’taki faaliyetleri asıldır. Orada zibil gibi, sel gibi kan akıttı. Eğer halkı eğitmek istiyorsan kitap dağıt. Değil mi? Ehl-i sünnet inancını, Müslümanlığı anlat. Sevgiyi, barışı, kardeşliği anlat. Bununla ilgili alimler gönder, hocalar gönder; anlatsınlar halka. Değil mi? Onları kültürel yönden yönlendir, faydalı olmaya çalış. Asıp keserek olur mu? İşgal ederek olur mu? Onların doğal kaynaklarına el koyarak olur mu? Değil mi? Mesela halen de öyle. Zorla ve şiddetle Müslüman ülke düzelir mi? Müslümanın anlayacağı Kuran’dır, Kuran ahlakıdır. İslam Birliği’ni teşvik etmesi lazım eğer düzelmelerini istiyorsa, iyi olmalarını istiyorsa. Diyecek ki; Ey Irak halkı, niye İslam Birliği’ni istemiyorsunuz? Müslümanlara birleşin demesi lazım eğer huzur ve mutluluk istiyorsa.
CİHAT GÜNDOĞDU: Bu iftira konusunda da normalde müminlere gelen bir haber olduğunda, mümin topluluğuna, o haberi etraflıca değerlendirip iftira olabileceğine kanaat getirmeleri Kuran’da tarif edilmiş.
ADNAN OKTAR: Oku ayeti.
CİHAT GÜNDOĞDU: Yaygınlaştırmamaları gerektiği tarif ediliyor inşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım: “Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla -zina iftirasıyla- gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur.” (Nur Suresi, 11)
ADNAN OKTAR: Şimdi Allah yolunda mücadele edenlere ne yapılabilir? En iyi iftira ne halk arasında? İnsanların en önem verdiği şey, cinselliktir. Ahlakidir. En hayati budur. O zaman oradan saldıralım diyorlar. Mesela Hz. Yusuf (as)’da nedir? Cinsellikle ilgili mesela. Tecavüz iddiasıyla Hz. Yusuf (as) hapse konmuştur. Yani ırza tasaddi suçuyla. Cinsellik iftirasıyla, tecavüz suçuyla yedi yıl hapiste tutulmuştur. Hz. Meryem’e de aynı şekilde gayri meşru kadın iftirası atılmıştır. Değil mi? Bu da Müslümanların karşılaşacağı bir şeydir. Münafıkların da bir silahıdır bu. Yani Müslümanları sindirmede, hak yolunda mücadele eden insanları sindirmede bir yöntemdir. Münafıklar da böyle iddialara inanırlar işte. Müslümanların içindeki münafıklar da ‘Allah, Allah, doğru yahu’ diyorlar. Halbuki Allah diyor ki; “Dört tane şahit getirmeleri gerekmez miydi?” (Nur Suresi, 13) diyor. Şahide gerek yok münafık için. Münafık direkt inanır ve yayar. Allah diyor mesela; “Bir fasıktan size haber geldiğinde onu iyice araştırın” (Hucurat Suresi, 6) diyor. Yani gözünüzle görün, kulağınızla duyun. Bunun dışında inanmayın diyor. Ama münafık için o öyle değil. O bir kafirden, bir İslam düşmanından haber geldiğinde onu özlü ve doğru haber olarak kabul ediyor ve ona uyuyor.
CİHAT GÜNDOĞDU: “... siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır.”
ADNAN OKTAR: Tabii bu, Müslümanların sevap kazanmasına, makamlarının yükselmesine sebep olur.
(Sayın Adnan Oktar’ın 4 Ocak 2010 tarihli Kral Karadeniz, Adıyaman Asu ve Ekin TV röportajından)
ADNAN OKTAR: Evet, ahir zamanda, Mehdi (as) devrinde münafıklar olacak. Mehdi (as)’ın cemaatine, arkadaşlarına karşı mücadele eden, o cemaat içersinden çıkan, Müslümanlar içerisinden çıkan münafıklar olacaklardır. Kendilerini Müslüman gibi tanıtacaklardır. Hatta Medine sarsılır diyor Peygamber Efendimiz (sav). Münafıklar toplu olarak bazen, 2 ve 3 kere ayrılacaklardır diyor Mehdi (as) cemaatinden. Ve işleri güçleri Mehdi (as)’a ve cemaatine zarar verdirmek üzere bir faaliyet olacaktır. Mesela gece-gündüz, Allah’ın onlara verdiği o ilhamla, sürekli o öfkeyi yaşayacaklardır. Ahir zamanın münafıkları, gelmiş-geçmiş münafıkların en şiddetlilerindendir, yani Mehdi (as) cemaatinin münafıkları. Resulullah (sav) diyor, Mehdi (as) cemaatine bu münafıkların musallat olacağını, hatta buğdaya musallat olan kurt gibi olacaklar diyor. Buğdayı temizleyecek diyor Mehdi (as), temizlenecek, yine musallat olacak kurt diyor, yine temizleyecek, yine musallat olacak, bu böyle uzun süre devam edecek diyor. En sonunda 313 tane saf, temiz, hakiki mümin kalacak diyor ve böylece de münafıkların etkisi kalmayacak diyor.
Hakikaten münafık çok büyük bir fitne ve beladır. Müslüman şefkat gösterir, merhamet gösterir, sevgi gösterir, dost zanneder alır, barındırmaya çalışır, ona yardımcı olur, maddi destek sağlar, manevi fayda sağlamaya çalışır. Fakat münafığa bakarsın ki bir gün bir kahpelik etmiş, küfürle, dinsizlerle ittifak etmiş ve Müslümanların nerede ne yaptıkları ile ilgili onlara bilgi vererek, onların ani baskın yapmasını, ani atak yapmasını sağlayacak işbirliği içinde olacaklarını Kuran ayette belirtiyor. Yani sizi diyor, “felaketlerin sarmasını beklerler” diyor değil mi, Cenab-ı Allah bu şekilde belirtiyor. Şeytandan Allah’a sığınırım, “Kötü felaket onları sarsın.” (Tevbe Suresi, 98) diyor Allah. Bu ne demektir? Şimdi Allah, böyle bir duayı, Allah böyle söylediyse, “kötü felaket onları sarsın” dediyse, ne demektir? Ben onları mahvedeceğim demek istiyor Allah. Yani dünyada mahfedeceğim demek. Nasıl oluyor? Manevi azapla, ve bütün münafıklarda bir azap vardır ruhlarında. Ruhları cehenneme döner. Yani kaçınılmaz olarak gece-gündüz bir acı duyarlar, rahatsız olurlar. Ama münafığın rahatlamak için de tek istediği şey, Müslümanların cemaatinin dağılması, Müslümanların yok olmasıdır. Onlar dünyada olduğu müddetçe, dünyada tek bir Müslüman kaldığı müddetçe, münafık asla rahat edemez, canı yanar. Onun için, bu azaptan kurtulmak için, mesela Peygamber Efendimiz (sav) zamanında, ayrı bir cami yapıyorlar, ayrı bir bina yapıyorlar. Bir de utanmadan Peygamber (sav)’i oraya çağırıyorlar, gel burada namaz kıl diyorlar. Peygamber (sav)’in zaten mescidi var, orada Müslümanlar namaz kılıyor, yani niye oraya gitsin ki, sizin yanınıza değil mi? Cenab-ı Allah diyor, “hiçbir şekilde onların yanına gitme” diyor. “Başlangıçta olan mescidde namazını kıl” (Tevbe Suresi, 108) diyor. “Onların” diyor, “kalpleri parçalanmadıkça, yani ölmedikçe onlar diyor, asla bu ahlaksızlıklarından vazgeçmezler” diyor. Değil mi, sonsuza kadar vazgeçmiyorlar. İnşaAllah. Mehdi (as) devrinde de münafıklar inkarcılar ile işbirliği yapacaklardır. Müslümanları, kendi kafalarına göre ihbar edeceklerdir, onların hakkında, aleyhinde şahitlik edeceklerdir, onları köşeye sıkıştırmaya çalışacaklardır, onların hakkında dedikodular yayacaklardır. Fitne çıkartmak için var güçleri ile gayret edeceklerdir. Ama bu, Mehdi (a.s.) cemaatinin güçlenmesine, birbirlerine daha çok bağlanmalarına, azim ve gayretlerinin daha çok artmasına neden olacaktır. Bunu hadislerden bu şekilde anlıyoruz.
Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)