Türkiye-Suriye Sınırında Bir An Önce Güvenli Bölge Oluşturulmalı

News Rescue - 14 Ekim 2014

2011'den bu yana devam eden Suriye iç savaşı, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yurdundan edilen insan sayısının en yüksek olduğu durumlardan biridir. BM verilerine göre yaklaşık 200 bin insanın öldüğü, on binlercesinin Baas rejimi hapishanelerinde işkenceye maruz kaldığı, milyonlarcasının yaralandığı Suriye şu anda kelimenin tam anlamı ile hayalet bir ülke haline gelmiştir. Yaklaşık 7 milyon insanın ise evini terk etmek zorunda kaldığı bilinmektedir. Bunların bir kısmı Suriye içinde yer değiştirmiş, büyük bir kısmı ise Ürdün, Lübnan ve Türkiye olmak üzere komşu ülkelere sığınmışlardır.

Suriye'de yaşanan insanlık dramının boyutları korkunç aşamalara varmıştır. Çatışmaların başladığı ilk günden bu yana siviller için güvenli alan ve uçuşa kapalı saha oluşturulması gerektiğini ifade etmiştik. Bugün gelinen aşamada güvenli bölgenin oluşturulması kaçınılmaz bir aciliyettir. Hiç uzatmadan ve ertelemeden uçuşa kapalı güvenli bir alan oluşturulmalı ve Suriye halkına huzur imkanı tanınmalıdır.

1. Güvenli bölge askeri harekat demek değildir. Tamamen sivil amaçlı, kadınları, çocukları, yaşlıları koruma amaçlı bir stratejidir.

Kendini koruma imkanı olmayan insanlara koruma sağlanmasıdır. Evlerini, işlerini, okullarını geride bırakıp gelen insanlara yıllar boyunca iptidai koşullarda yaşamak yerine yeni bir hayat kurabilmek imkanı tanınmasıdır. 3 yıldır acı çeken, evleri yıkılan, akrabaları öldürülen, ibadethaneleri yakılan bu insanlara huzur içinde yaşayabilecekleri bir alan sağlamak tüm dünyanın sorumluluğudur. Eğer dünya evsiz, yurtsuz, aç ve açıkta kalmış bu insanlara yaşayabilecekleri güvenli bir toprak sağlayamıyorsa bu, insanlık vicdanında büyük bir çöküş olduğu anlamına gelir. Vicdandan yana tavır almayan, Allah korusun, bir gün kendisi de vicdanlı tavrı bekleyen konuma düşebilir. Bu yüzden tüm bürokratik engelleri hızla kaldırarak güvenli bir bölge inşa edilmelidir.

2. Güvenli bölge, Kürtler için de bir sığınak, bir koruma sağlayacaktır.

Türkiye'nin IŞİD'e destek sağladığı ve Kürtleri zor durumda bırakacak bir strateji izlediği yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Öncelikle Türkiye'nin İslam anlayışı hiçbir şekilde IŞİD ile uyumlu değildir; Türkiye, şiddete kesin olarak karşı bir ülkedir ve radikal terörün panzehridir. Özellikle PKK ve sempatizanları tarafından yürütülen bu kara propagandanın ana amaçlarından biri ABD ve Batı nezdinde PKK'ya maddi manevi destek sağlama çabasıdır. Oysa Kürt halkının koruyucusu PKK değil Türkiye'dir. PKK, IŞİD'in Kobani saldırısı karşısında Kürt anneleri, kadınları, yaşlıları, çocukları geride bırakıp kaçmış, Suriyeli Kürtler güvenliği Türkiye'de bulmuştur. Dağlarda gayri nizami harp taktikleri ile savaşan PKK Türk askerini sırttan vurarak güç kazanmıştır. Ancak düz arazide kendisi gibi gayri nizami harp taktiği izleyen IŞİD karşısında ağır yenilgiye uğramıştır. Böylece "IŞİD'e karşı kahraman Kürt gerillaları" masalı da son bulmuştur. ABD ve Batı, Kürtleri korumak istiyorsa, bölgede yeni bir Kuzey Kore inşa etmek hevesinde olan Leninist-Stalinist PKK'ya değil, Türkiye'ye destek olmalıdır. Başta Kobani'de yaşayanlar olmak üzere Kürtlerin güvencelerinden biri güvenli bölgenin inşa edilmesi olacaktır.

3. Güvenli bölge bir işgal politikası değildir.

Türkiye'nin hiçbir zaman komşularına karşı işgalci bir siyaseti olmamıştır. Türk ordusu merhameti ve şefkatiyle tanınan bir ordudur. 30 yıl boyunca komşu ülkelerde kendisine silah doğrultan terör örgütü beslenmiş olmasına rağmen, hiçbir zaman adalet ve hukuk dışı bir adım atmamıştır. Güvenli bölge oluşturulduğunda bölgenin koruyucu gücü doğal olarak Türk ordusu olacaktır. Afganistan'da, Bosna'da, Somali'de şefkatini ve hizmet anlayışını ispatlamış olan Türk askeri Suriye sınırında da can havliyle kendisine sığınan insanlara en güzel imkanı sağlayacaktır.

Tüm dünyanın dikkati, şu anda bir lokma ekmeğe muhtaç konumdaki Suriyeli mülteciler üzerinde olmalıdır. Onların ihtiyaçları ve içinde bulundukları zorlu durum, tüm insanlığı ilgilendirmektedir.

4. Suriye'den göç etmek zorunda kalanlara yaşayabilecekleri güvenli bir alan oluşturmak tüm dünyanın sorumluluğudur.

Türkiye'nin sadece geçtiğimiz hafta bir gün içinde kabul ettiği mülteci sayısı, tüm AB ülkelerinin 2013 yılı boyunca kabul ettiği mülteci sayısı kadardır, sırf Kobani'den gelen misafirlerimizin sayısı 130 bini aşmıştır. Türkiye'nin bugüne kadar kabul ettiği Suriyeli misafirlerin sayısının 2 milyona yaklaştığı tahmin edilmektedir. Suriyeli misafirler için yapılan harcamalar ise 7 milyar TL'yi aşmıştır. Bu Türkiye'deki birçok bakanlığın bütçesinden yüksek bir tutardır. Bizler Türk milleti olarak acıdan kaçan komşularımızı misafir etmekten memnuniyet duymaktayız. Ancak durumun uluslararası bir sorun olduğu da göz ardı edilmemelidir.

İnsan hayatı, huzuru ve güvenliği söz konusu olduğunda bir dakikalık erteleme bile kabul edilmemelidir. Güvenli bölge inşa edilmesi süreci anlamsız tartışmalarla, suni bürokratik engellerle daha fazla uzatılmamalıdır. Suriye mazlumlarının korunması insani bir sorumluluktur ve bu sorumluluk bir an önce tüm dünya tarafından üstlenilmelidir.

1. Suriyeliler barışçıl bir hayatı hak ediyorlar

Suriyeli mültecilerin durumu uluslararası kamuoyunu ilgilendiren bir konudur. İnsan hayatı ve güvenliği söz konusu olduğunda bir dakikalık bile erteleme kabul edilmemelidir. Suriyeli mülteciler için BM denetiminde, koruma altında bir tampon bölge kurulması şarttır.

 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
  • Evrim Aldatmacası
  • Sonsöz
  • Türkiye Mülteciler Konusunda Tekrar Önemli Bir Rol Üstleniyor
  • Zulmün Nedeni Müslümanların Sahipsiz Olmasıdır
  • Mülteciler Paris Saldırılarının Sorumlusu Değil Mağdurudur
  • Mülteciler Türkiye'yi AB'ye Yakınlaştırdı
  • İnsan Hakları, Bildirge Üzerinde Var Ama Dünya Üzerinde Yok
  • Seçim Zaferi Rohingyalara Ne Getirecek?
  • Mülteciler Avrupa İçin Sorun Değil Önemli Bir Değerdir
  • Güvenlik Sorunu Duvarlarla Çözülmez
  • Büyük Beklentileri Olmayan Mülteciler
  • Libya'da Öncelik Bloklar Arası Sevgi ve Şefkat Tesisi Olmalı; Devamında Uzlaşı Doğal Olarak Gelir
  • Avrupa Mülteci Krizine Net Çözüm: Sevgi
  • "Ölüm Yolu"ndan Gelenler ve Avrupa'nın Sınavı
  • Avrupa Mülteci Sınavından Geçecek mi?
  • Soykırımlar... Başı Öne Eğik Liderler...
  • Vicdanlar Körelince Çocuklar da Ölür
  • Tarih Türkiye'yi Unutmayacak
  • Türkiye'nin Suriyeli Göçmenlere Yardımı Ekonomik Bir Kayıp Değildir
  • Kuzey Afrika'da Sığınmacılarla Değil, Sığınmacı Olmayı Mecbur Kılan Koşullarla Mücadele Edilmeli
  • Rohingya Trajedisi mi, Yoksa Vicdan Körelmesi mi?
  • Avrupa İnsanlık için Harekete Geçmeli
  • Sayın Adnan Oktar'ın A9 Televizyonunda mülteciler konusundaki açıklamaları
  • Dünyadaki Mülteci Sorunu Sevgiyle Çözülür
  • Yermuk'ün Yardım Çığlığı
  • Suriye ve Yermuk Kampı'nda Yaşanan İnsanlık Dramı Devam Ediyor
  • Kaçak Göçmenler: Avrupa'da Sadece Bir İstatistik mi?
  • Harabe Bir Ülke: Suriye
  • Krizin 4. Yılında Suriyeli Mülteciler
  • Rohingya Müslümanları Kendi Yurtlarından Sürgün Ediliyor
  • Avrupa Ülkeleri Yaşadıkları Mülteci Akını Karşısında Neler Yapabilir?
  • Yeniden Rohingya, Yeniden Bir İnsanlık Dramı
  • Teknelerle Gelen Sığınmacılar Tayland İçin Bir Yük Mü?
  • Denizin "Kara Suları"na Terk Edilenler
  • Libya'nın Mülteci ve Göçmen Çıkmazı
  • Türkiye-Suriye Sınırında Bir An Önce Güvenli Bölge Oluşturulmalı
  • Tampon bölge Suriyeliler için güvenli bir sığınak
  • Suriyeli Mülteci Kardeşlerimizin Güvenliği Misafirperver Türk Halkına Emanet
  • Mültecilerin Hayatını Nasıl Kolaylaştırabiliriz?
  • Yemen'in Onlarca Sorunundan Biri: Göç
  • Ya Arakanlı olsaydınız?
  • Myanmar'daki Zulmün Perde Arkası
  • Yermuk'ta Yaşanan İnsanlık Suçuna Acil Son Verilmelidir!
  • Ya Bir Mülteci Kampında Yaşıyor Olsaydınız?
  • Rohingya Halkından Birleşmiş Milletlere Yardım Çığlığı
  • Myanmar'da Yaşananlar İnsanlık Suçudur
  • Sayın Adnan Oktar'ın A9 Televizyonunda mülteciler konusundaki açıklamaları
  • Mültecilere Destek Olmak Allah'ın Razı Olacağı En Güzel Tavırdır
  • Giriş