Buraya kadar canlı ve cansız varlıklar aleminde ele aldığımız mucize örnekleri, kitabın başında da belirttiğimiz gibi, sonsuz bir mucizeler zincirinin yalnızca birkaç halkasından ibarettir. Allah'ın hangi yaratmasına bakarsak bakalım mutlaka çok büyük bir mucize ile karşı karşıya geliriz. Ancak önemli olan, kişide bu mucizeleri farkedecek ve anlayacak ince bir kavrayışın olmasıdır. Çünkü bir mucize ne kadar açık ve büyük olursa olsun, bu mucizeden Allah'ın varlığına ve sonsuz büyüklüğüne varabilmek ancak iman edenlere özgü bir meziyettir.
İnkar edenler en açık mucizeyle dahi karşılaşsalar, sahip oldukları ön yargı, kibir, dünya hırsı gibi olumsuz özelliklerden ötürü bunun mucize olduğunu kabul etmezler, görmezden gelirler. Ya da akılsızca ve gülünç yorumlar yaparak bu mucizeyi örtbas etmeye, sıradan, olağan ve önemsiz göstermeye çalışırlar. Oysa yalnızca bu kitapta bahsedilen mucize örneklerinden tek birisi dahi normal zekaya sahip vicdanlı bir kişinin iman etmesi için yeterlidir. Ancak, inkar edenler akıl ve şuurdan yoksun oldukları için Allah'-ın insanları çepeçevre saran mucizelerini kavrayamazlar. İnkar edenlerin mucizeler karşısındaki tutumu ayetlerde şöyle tarif edilir:
Onlar bir ayet (mucize) görseler, sırt çevirirler ve: "(Bu,) Süregelen bir büyüdür" derler. Yalanladılar ve kendi heva (istek ve tutku)larına uydular; oysa her iş 'sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır.' (Kamer Suresi, 2-3)
Ayetlerden de anlaşıldığı gibi inkar edenlerin mucizelere karşı olan kayıtsızlıkları ve yüz çevirmelerinin altında hevalarına uymak, yani nefslerinin sınırsız istek ve arzularının peşinden gitmek vardır. Dolayısıyla mucizeleri kabul etmek onlar için, Allah'ı ve ahiret gününü kabul etmeleri anlamına gelecektir. Aynı zamanda da Allah'a hesap vereceklerini, Allah'ı tanımamanın ve O'na boyun eğmemelerinin karşılığını göreceklerini kabul etmeleri anlamına gelecektir.
Elbette ki bu durum inkar edenlerin hiç işine gelmez. Bu yüzden yalanlarlar. Ancak gerçekleri kabul etseler de etmeseler de sonuç değişmeyecek, ayette bildirildiği gibi "her iş 'sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır". (Kamer Suresi, 3). İnkar edenlerin apaçık olan mucizeleri yalanlaması, gerçekleri ve ahirette görecekleri karşılığı değiştirmeyecektir.
İnkar edenlerin, Allah'ın yaratmasındaki hiçbir kuşku götürmeyen mucizeleri görmemeleri aslında Allah'ın her devirde inkar edenler üzerinde işleyen bir kanunudur. Bu gerçek ayetlerde şöyle anlatılır:
Olanca yeminleriyle, eğer kendilerine bir ayet (mucize) gelse, kesin olarak ona inanacaklarına dair Allah'a yemin ettiler. De ki: "Ayetler (mucizeler), ancak Allah katındadır; onlara (mucizeler) gelse de kuşkusuz inanmayacaklarının şuurunda değil misiniz?
Biz onların kalplerini ve gözlerini, ilkin inanmadıkları gibi tersine çeviririz ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terkederiz. Gerçek şu ki, Biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve herşeyi karşılarına toplasaydık, -Allah'ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar.(Enam Suresi, 109-111)
Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)