Din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda çarpık bir din anlayışı hakimdir. Böyle bir toplumda yetişen insanlar, dini sadece kulaktan dolma, yanlış bilgilerle öğrenir, Allah'ı ve Allah'ın emrettiği güzel ahlakı tanımazlar. Bu nedenle de herkesin din adına farklı uygulamaları, kuralları ve birbiriyle benzeşmeyen doğru ve yanlışları olur. Oysa gerçek dinin öğrenilebileceği ana kaynak Kuran ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetidir. Kuran tüm kainatı yoktan var eden, herşeyin en doğrusunu bilen Allah'ın sözüdür.
Kuran, her insanın anlayabileceği, sade ve anlaşılır bir üsluba ve eşsiz hikmete sahiptir. Ancak buna rağmen Allah'a ve dine karşı samimiyetsiz, hatta düşmanca bir tutum içerisinde olan bazı insanlar Kuran'a ön yargıyla yaklaşır, kendi bozuk mantık örgüleri nedeniyle ayetleri çarpık yorumlarlar. Kimileri de dini kasten zor göstermek için pek çok batıl inanç, bidat ve hurafe türetirler. Kuran'ı bilen ve Peygamber Efendimiz (sav)'in hayatını tanıyan iman sahibi insanlar ise, bunların birer hurafe olduğunu anlar ve hiçbirine itibar etmezler. Ancak Allah'ı ve Kuran'ı tanımayanlar, cahillikleri nedeniyle bu hurafelerin etkisinde kalır, temeli Kuran'a dayanmayan bu batıl dini, gerçek din zannetme yanılgısına düşerler. Kuran'ı ve hadisleri okumadıkları için de Allah'ın seçip beğendiği dinin güzelliklerini göremezler.
Bu hatalı yolu izleyen kişilerin büyük çoğunluğu, Allah'ın tüm insanlara bir hidayet rehberi olarak indirdiği Kuran'da yazılı olanları merak dahi etmezler. Dinle ilgili merak ettikleri konuları öğrenmek istediklerinde, Allah'ın kıyamete kadar geçerli kıldığı, doğruluğunda şüphe olmayan Kuran dışındaki pek çok yanlış kaynağa başvurur, ancak Kuran'ı okumazlar. Bu durum, Kuran'da, "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kuran'ı terk edilmiş (bir Kitap) olarak bıraktılar" (Furkan Suresi, 30) ayetiyle ifade edilmektedir. Oysa dinin kaynağı, Kuran ayetleri ve Kuran'da emredilenleri en güzel şekliyle uygulayan Peygamber Efendimiz (sav)in sünneti, yani sözleri, tavırları ve her türlü uygulamalarıdır. Allah Kuran'ı, insanların okuyup anlamaları, içinde yazılanları öğrenmeleri, tüm kainatı yoktan var eden Rabbimiz'i tanımaları, O'na nasıl kulluk edeceklerini bilip, sakınmaları için göndermiştir. Türlü örnek ve kıssalarla ayetlerini birer birer ve çeşitli biçimlerde açıklamıştır. Allah'ın "Biz Kitap'ta hiçbir şeyi noksan bırakmadık..." (Enam Suresi, 38) ayetiyle de bildirdiği gibi Kuran eksiksizdir. Gerek dünya hayatı, gerekse ölümden sonraki hayat ile ilgili pek çok detay, Kuran'da en hikmetli şekilde açıklanmıştır. Allah, "Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?" (Enbiya Suresi, 10) ayetiyle de bizlere bu gerçeği bildirmektedir.
Bu kitap, Kuran'ın Allah'ın sözü ve insanlar için bir hidayet rehberi olduğunu, dünya üzerindeki her insana hitap ettiğini, hükümlerinin indirildiği zamandan bu yana tüm devirleri kapsadığını, dolayısıyla her insanın başvurması gereken en önemli kaynak olduğunu anlatmak amacıyla hazırlanmıştır.
İslam dininin doğru bilinmesi ve Kuran ayetlerinin gerektiği gibi kavranması, insanların doğru yolu bulmaları için zaruridir. Bu konunun tüm insanlara anlatılması ise akıl, vicdan ve sağduyu sahibi her Müslümanın en önemli görevlerinden biridir.
Adnan Oktar: Üç tane din yaratmış Cenab-ı Allah; Museviyet, İseviyet ve Muhammediyet. Muhammedi din, yani İslam dini, hak din. İmtihanın bu da bir şartı. Bu yapı içinde bu da görülüyor. İncil, yani samimi olarak söylüyorum, bakar bakmaz tahrif olduğu anlaşılıyor. Bir kere teslis inancı olması, yani bir insana Allah denmesi çok büyük bir zulüm. Çok büyük bir zulüm ve çok büyük bir oyun oynanmış Hıristiyanlara karşı. Musevilikte de ahiret inancı çok çıkarılmış. Çok şiddetli çıkarılmış. Buna rağmen kalmış biraz ama, çok çıkarılmış.
Sunucu: Değiştirilmiş mi Hocam kitaplar?
Adnan Oktar: Bayağı değiştirmişler. Çok değiştirmişler. Yani zaten inkar da etmiyorlar. “Doğru” diyorlar inşaAllah. Ama hak olan kısımlar var tabii onlar bozulmamış olarak kalmış. Kalanları, zaten biz onları kitap haline de getirdik. Derli toplu bir araya getiriyoruz, yani Kuran’la mutabık olan yerler. Kuran, alenen gerçek. Şimdi, burada bu kadar uzatılacak bir yönü yok bunun. Her vicdan, her samimi vicdan Kuran’ı hemen anlar. Anlaşılmayacak bir yönü yok. Bu çok büyük bir nimet, Allah’a çok şükür. Mesela bak, ahireti biz bilemeyecektik ve detaylarını bilemeyecektik. Tevrat’a göre bilmeyecektik, İncil’de de çok az var ahiretin detayları. Çok az. Çok flu izahlar var. Kuran son derece sıhhatli, düzgün. Gayet güzel anlatmış Cenab-ı Allah Kuran’da. Bir kere Allah’ın varlığı ve Kuran çok net, yani o konuda insanların bocalamaya gireceği gibi değil. (Adnan Oktar’ın 13 Mart 2010 tarihli www.HarunYahya.TV röportajından)