Bir önceki bölümde de belirttiğimiz gibi, vicdanıyla düşünen insan hayatının amacını merak edecek ve cevabını araştırırken Allah'ın vahyi olan Kuran'a yönelecektir. Kuran'ı eline alan biri için çok önemli bir nokta vardır: Kuran'ı okurken de vicdanın daima uyanık olması, her ayetin büyük bir samimiyetle okunarak uygulamaya geçirilmesi ve yaşanması gerekir.
Kuran'ı okuyan kişi öncelikle yaratılış amacına da cevap bulacaktır. Bu amaç Kuran'da şöyle bildirilir:
Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım. Ben, onlardan bir rızık istemiyorum ve onların Beni doyurup-beslemelerini de istemiyorum. Hiç şüphesiz, rızık veren O, metin kuvvet sahibi olan Allah'tır. (Zariyat Suresi, 56-58)
İnsanın dünya üzerinde geçireceği hayatın amacı ise, Allah'ı razı edecek iyi ve güzel davranışlarda bulunmaktır. Ve Allah, insanı bu amaçla denemektedir:
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2)
Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye. (Kehf Suresi, 7)
Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör. (İnsan Suresi, 2-3)
Bu ayetleri gören kişi, Allah'ın hayatı insanları denemek için yarattığını anlar. Hemen o güne kadarki hayatını ve çevresindeki diğer insanların yaşadıkları hayatı gözünde canlandırır. Çevresindeki insanların çoğu dünya hayatına yönelik bir koşturma ve çabalama içerisindedir; çok detaylı planları vardır, ama bu planların tamamı dünya içindir; gideceği okul, sahip olacağı meslek, evliliği, çocuk sahibi olması, nasıl bir evde oturacağı, hangi marka araba alacağı, maaşına ne zaman ne kadar zam geleceği, yılbaşını nerede geçireceği, doğum gününde ne hediye alacağı, emeklilik zamanı, gideceği tatil vs. Herkesin aklında hep bu türde planlar ve hedefler bulunmaktadır. Ama ne ilginçtir ki, kimse dünyada bulunuşunun gerçek amacını düşünmemektedir. Vicdanlı bir kişi bunlara şahit olduğunda, Allah insanlara asıl amaçlarını bildirmişken onların bunu görmezlikten gelmelerinin büyük bir gaflet olduğunu düşünür.
İnsanı yaratan, ona can veren ve onu yaşatmaya devam eden Allah'tır. Ve Allah insanın yaratılış amacını çok açık bir şekilde bildirmiştir: "Allah'a kul olmak". İnsanı mutlu edecek olan tek şey de, yaratılış amacına uygun olarak Allah'a boyun eğmek, herşeyini O'na adayıp sadece Allah'ın rızasını kazanmaktır. Ama insanlar bu gerçeği hiç bilmiyormuş ve sanki bu dünyaya sadece bu dünya hayatını yaşamaya gelmiş gibi, yaşamlarını büyük bir gaflet ve hırsla sürdürmektedirler. Vicdanıyla düşünen kişi ise, insanların büyük çoğunluğunun bu önemli gerçeğe karşı tehlikeli bir aldırmazlık içinde olduğunu görür. Böylece çevresindekilerin kendisi için bir kıstas olamayacağını, "ama insanların çoğunluğu böyle yapıyor" diyerek insanlara uymasının Yüce Allah'ın Kitabına uymasını engelleyeceğini kavrar ve kendisine rehber olarak Kuran'ı edinir. (Bkz. "İnsanların Çoğunluğu Böyle Yapıyor" Mantığı bölümü)