Bir Müslümanın en önemli özelliklerinden biri, kendisine Kuran'ı rehber edinmesidir. Kuran'ı rehber alan insan, hem kendini hem dünyayı hem de içinde yaşadığı toplumu Kuran ayetlerine göre değerlendirir. Çünkü bilir ki, Kuran-ı Kerim’i, kendisini ve tüm evreni yaratmış olan Rabbimiz Allah indirmiştir. Her şeyi yaratan Yüce Allah, her şeyin en doğrusunu da bilmektedir.
Nitekim Mülk Suresi'nin "O, yarattığını bilmez mi? O, Latif'tir; Habir'dir" şeklindeki 14. ayeti de aynı gerçeği bildirmektedir. Ayette bildirilen Allah'ın "Habir" sıfatı, "her şeyin iç yüzünden, gizli tarafından haberdar olan" anlamına gelir.
Allah, her şeyin içyüzünü bilmektedir ve bu sonsuz bilgisinden bir kısmını da, indirdiği Kitabında müminlere rehberlik etmesi için açıklamıştır. Bu nedenle, bir Müslüman, Kuran ayetlerini çok dikkatli okumalı ve Allah'ın bu ayetlerde bildirdiği, "Biz ayetlerimizi hem afakta (dış dünyada) hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun..." (Fussilet Suresi, 53) hükmü gereğince hem kendi bedeninde hem de dış dünyada Allah’ın pek çok yaratma delilini göreceğini unutmamalıdır. Kuran'da dış dünya ile ilgili pek çok özlü ve hikmetli bilgi verilir. Bu bilgiler arasında en önemlilerinden biri de, Müslümanın ne gibi bir toplumla, ne gibi insanlarla karşılaşacağını anlatan ayetlerdir. Allah'ın dinini ve güzel ahlakı yaşamakla ve bunu diğer insanlara anlatmakla görevli olan mümin, farklı insanlarla ve farklı tepkilerle karşılaşacaktır. Kimileri onu dinleyecek, kimileri ona karşı çıkacaktır. Kuran'da tüm bunlar anlatılır ve Müslümanlar, hangi durumlarda nasıl tavır göstermeleri gerektiği konusunda bilgilendirilirler.
İşte bu kitapta, Kuran'da sık sık durumları haber verilen bir grup insanı; münafıkları konu edineceğiz.
Münafıklar, Kuran ayetlerinde bildirildiği gibi iki yüzlü, sahtekar insanlardır ve gerçekte mümin olup iman etmedikleri halde, sanki iman etmiş gibi davranırlar. Münafıklar müminlerin arasına girmeye, sanki onlardanmış gibi davranmaya çalışırlar. Bu şekilde hareket etmelerinin nedeni, müminlerle birarada olarak birtakım dünyevi çıkarlar elde etmeye yönelik beklentileri ve umutlarıdır.
Müminlerin yanına gelip, iman etmiş gibi gözükerek, müminleri kandırabileceklerini ve onların sahip oldukları bazı imkanlardan yararlanabileceklerini sanırlar.
Umdukları çıkarları elde edemeyeceklerini anladıklarında, ya da müminlerin başına Allah'tan deneme olarak bir sıkıntı ya da zorluk geldiğinde, hemen onlardan ayrılır ve gerçek yüzlerini gösterirler. Müminlere kendi düşük akıllarınca iftiralar atıp zarar vermeye, onların arasındaki birliği bozmaya gayret ederler. Müminlerden uzaklaştıktan sonra da, inkarcılarla işbirliği yaparak kendilerince müminlere zarar verme çabalarını sürdürürler. Elbette ki bu çabalarının hiçbirinin netice vermesi mümkün değildir. Çünkü Allah kafirlere ve münafıklara Müslümanların aleyhinde asla yol vermeyeceğini Kuran’da haber vermiştir. Bu fitneci ve çirkin ahlakları nedeniyle, bu ikiyüzlü kimselere Kuran'da "münafık" (yani nifak çıkaran, bozgunculuk ve fitne üreten) adı verilmiştir.
Münafıklar, Kuran'da pek çok ayette detaylı tarif edilen ve müminlerin dikkatli olmaları gereken ruhu karanlık, ahlakı bozuk, Allah’ın dilemesiyle şeytanın tam etkisi altında olan yalancı, sahtekar insanlardır. Bu nedenledir ki, kendisine Kuran'ı rehber edinen bir mümin, münafıklara karşı dikkatli olmak, onların özelliklerini bilmek durumundadır. Çünkü Kuran ahlakını yaşayan her mümin topluluğu, mutlaka münafıklarla karşılaşacaktır.
Bu kişilerin yalnızca Peygamberimiz (sav) döneminde Mekke ve Medine'de yaşamış bir topluluk olduklarını düşünmek de son derece yanlış olur. Günümüz Müslümanları arasında da her dönemde olduğu gibi taklidi Müslüman özellikleri ile kendilerini kamufle ettiklerini düşünen münafıklar bulunmaktadır. Bu kişilerin amacı, kendileri gibi samimiyetsiz bir din anlayışına sahip kimselerle ittifak içine girerek sinsice hakkı gizlemek, batıl olanla değiştirmek, dinde ayrılık çıkarmak ve kendilerince müminlere maddi manevi zarar vermektir.
Kuran her çağa ve her topluma hitap ettiğinden, her şeyi Kuran gözüyle değerlendiren bir kimse, Allah'ın "... O size ayetlerini gösterecektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız" (Neml Suresi, 93) hükmü gereğince, münafıklarla ilgili ayetlerin gerçekleştiğini, çağımızda da bu tür insanların bir Kuran mucizesi olarak tam Kuran'da tarif edildiği gibi davrandıklarını görecektir. Bu bakımdan münafıkların gizledikleri kötü niyetlerini ortaya çıkarmak, gerçek kimliklerini deşifre etmek, Allah'a ve dine karşı sinsi bir savaş yürütmelerine karşı Kuran ile fikri bir mücadele içerisinde olmak Allah rızası için her samimi Müslümanın önemli bir sorumluluğudur.
Münafık özelliklerini tanımak bir başka yönden daha önemlidir: Müminler, bu özelliklere bakarak, kendilerini de eğitmekle yükümlüdürler. Hatalı bir davranışın münafık veya inkarcı özelliği olduğunu bilmek, müminin bu tür bir davranışa karşı çok daha dikkatli olmasını sağlar. Örneğin kibirli olmak bir münafık ve inkarcı özelliğidir. Ancak mümin de boş bulunduğu, gaflete kapıldığı bir anda kibirli bir tavır içine girebilir. Ancak yaptığının, münafık ve inkarcı özelliklerinden biri olduğunu hatırladığında hemen hatasından dönecektir. Bu nedenle, münafıkları anlatan ayetleri okurken, müminlerin bunları kendi üzerlerine de alıp, dersler çıkarmaları gerekmektedir.
Kitapta bu amaçla Kuran ayetleri ışığında münafık karakteri tanıtılacak ve müminlerin ibret alarak sakınmaları gereken tavırlar ele alınacaktır.
ADNAN OKTAR: Münafık ayeti o kadar çok ki. Müslüman eğer “Bu bana hitap etmiyor” derse harama girer. Her ayet Müslümana hitap ediyor. Oradaki ayetler bütün Müslümanlara hitap eder münafık zaten inanmıyor ki etkilensin. Mümin etkilenecek ondan. O yüzden çok fazla olan münafık ayetlerini okurken Müslüman kendi üstüne alarak okuyacak. Öbür türlü olmaz. “Belirli bir güruha, belirli bir çevreye söylüyor beni ilgilendirmez” derse bu harama girer. “Bana hitap ediyor” diyecek kendi üstüne alarak okuyacak. Benzeyen bir yön varsa kendini temizleyecek. (Adnan Oktar’ın 19 Mayıs 2016, A9 TV röportajı)
ADNAN OKTAR: Münafıklar her dönemde olur; bir mikroptur, cemiyet mikrobudur bunlar. Aşağılık mahluklardır. Resulullah (sav) zamanında da olmuştur, Hz. Musa (as) devrinde de olmuştur, daha önceki dönemlerde de olmuştur. Fakat bu, Müslümanların değerini artırır. O müminin bir onuru olacaktır, güzelliği olacaktır yani kömürle elmasın kıyaslanması gibi olacaktır. O aşağılık mahlukların ahlaksızlığı, o mübarek insanların da yüksek ahlakı, güzel tavrı fedakarlığı, yiğitliği, sabrı kıyaslanacaktır. Böylelikle bu insanları daha çok seveceğiz. O yönden de bir hayır vardır. (Adnan Oktar’ın Kral Karadeniz TV röportajı, 7 Nisan 2009)