Bu kitapta, diğer bazı kitaplarımızda detaylı olarak incelediğimiz "maddenin aslı" konusunu farklı bir açıdan inceledik. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Harun Yahya, Hayalin Diğer Adı: Madde, Kültür Yayıncılık, 2001)
Kuledeki küçük adam örneği bize dikkat çekici bir gerçeği göstermektedir:
Eğer maddenin aslıyla muhatap olduğunuza inanıyorsanız, o zaman sizin gerçek bedeniniz, şu anda gördüğünüz bedeniniz olamaz.
"Dışarıda", yani zihninizin dışında, hiç görmediğiniz, hissetmediğiniz bir başka beden daha olmalıdır.
Ve bu beden, sizin şu anda gördüğünüz bedeninizden kat kat daha büyük bir "dev"dir.
Siz de, adeta bir kulenin tepesindeki kapalı bir odaya hapsedilmiş bir mahkumsunuzdur.
Bir başka deyişle, büyük ihtimalle hayatınızın başından bu yana kabul edegeldiğiniz "bedenim bu dünyanın üzerinde yaşıyor, ben de bedenimden dışarı bakıyorum" şeklindeki varsayım, hatalıdır. Böyle bir şey mümkün değildir.
Bundan daha akılcı olan sonuç ise, "kule" diye bir şey olmadığını kabul etmektir. Çünkü bunun varlığına dair hiçbir kanıt yoktur. Bize böyle bir şeyin varlığını düşündüren tek neden, maddenin aslını bildiğimize olan önyargıdır.
Bu önyargıdan kurtulduğumuzda ise dünyanın gerçekte çok daha farklı bir yer olduğunu kavrarız:
Gördüğümüz ve hissettiğimiz herşey, Allah'ın bizim ruhumuza gösterdiği algılardır. Tek mutlak varlık ise, herşeyin Yaratıcısı olan, alemlerin Rabbi Yüce Allah'tır.
Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)