Kitabın buraya kadar olan bölümünde kara klanın yapısını, ideolojisini ve kurmuş olduğu sistemi ele aldık. Bütün bu bilgiler klanın iyi organize olmuş bir hareket olduğunu ve sistemini sürdürebilmek için her türlü tedbiri aldığını göstermektedir. Bu nedenle bazı okuyucularımız, klanın kurmuş olduğu karanlık düzenin kalıcı olduğu gibi yanlış bir kanaate kapılabilirler. Oysa tüm din dışı sistemler gibi kara klan ve kurmuş olduğu düzen de yok olmaya mahkumdur. Allah Kuran'da bize, iman edenlerin ve iyilikten yana olanların kötülüğe karşı verdikleri mücadelede kesin olarak galip geleceklerini müjdelemiştir:
Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et… (Furkan Suresi, 58) |
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Al-i İmran Suresi, 139)
Zaten klan üyelerinin de sürekli tedirginlik ve endişe içinde yaşamalarının ana nedenlerinden birisi, sistemlerinin ne kadar çürük ve kırılgan dengeler üzerine kurulu olduğununu biliyor olmalarıdır. Bir gün bir şekilde, yaptıkları kötülüklerin, işledikleri suçların hesabını verecek olma ihtimalleri klan üyelerinin şiddetli sıkıntı duymasına neden olur. Hesap vermek demek, onlar için hayatın anlamını ve değerini yitirmesi demektir. Bu nedenle sürekli kendilerine ve klana katılan kişilere, "güçlü oldukları" ve "kimseye hesap vermeyecekleri" aldatmacasını anlatırlar. Sahip oldukları imkanların hiç ellerinden gitmeyeceği yanılgısına kapılan bu kişiler, kurdukları planların da eksiksiz olarak işleyeceği kanaatindedirler. Zaman da bu insanların kendilerini kandırıp aldatmalarına neden olur, almaları gereken karşılığı kimi zaman hemen görmemeleri bu kişileri yanıltır. Allah Kuran'da bize bu insanlara belirli bir süre tanıdığını, ancak bu sürenin sonunda kendilerinin de asıl gerçeğe şahitlik edeceklerini bildirmiştir:
De ki: "Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va'dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri-gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir." (Meryem Suresi, 75)
O gün kimsenin kimseyi koruyamayacağı ve hiçbir makamın, hiçbir malın hiç kimseye fayda sağlamayacağı bir gündür. O gün klan üyelerini, Allah'ın vereceği karşılıktan koruyabilecek ne bir örgüt kalmıştır ne de tek bir kişi. İnsanlar ahiret gününde, dünyadayken yaptıkları kötülükler ve ahlaksızlıklarla aralarında uzak bir mesafe olmasını ister, dünyaya bir kez daha dönebilmek için Allah'a yalvarırlar. Allah Kuran'da bizlere, "... Kim kötü bir aracılıkla aracılıkta bulunursa, ondan da kendisine bir pay vardır..." (Nisa Suresi, 85) ayetiyle her insanın yaptığı ile karşılık göreceğini bildirmiştir. Başka ayetlerde ise, Allah insanların ahiret günü içine düşecekleri durumu şöyle haber vermiştir:
Kitabı sol eline verilen ise; o da, der ki: "Bana keşke kitabım verilmeseydi. Hesabımı hiç bilmeseydim. Keşke o (ölüm herşeyi) kesip bitirseydi. Malım bana hiçbir yarar sağlayamadı. Güç ve kudretim yok olup gitti." (Hakka Suresi, 25-28)
Üstelik ortak olduklarını düşündükleri kişiler de kendilerinden uzaklaşmıştır. Dünyada iken kendilerinden güç buldukları, birlikte günah işledikleri, asla kendilerini yalnız bırakmayacaklarını düşündükleri herkes etraflarından dağılmıştır:
Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: "Rabbimiz, işte bizim azdırıp-saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi. Denir ki: "Ortaklarınızı çağırın." Böylelikle çağırırlar, ama kendilerine cevap vermezler ve azabı görürler. Hidayet bulmuş olsalardı ne olurdu. (Kasas Suresi, 63-64)
Allah'ın ayetlerde de bildirdiği gibi inkarlarından vazgeçip tevbe etmeyenler, Allah'ın kendilerine verdiği nimetlerle şımarıp azgınlığa kapılanlar, Allah kendilerini azap ile yakaladığı zaman ne kadar büyük bir yanlış içinde olduklarını daha iyi anlayacaklardır. Ancak Allah bize ayetlerde, dünya hayatında da inkarcıların yenilgiye uğrayacaklarını ve güzel ahlakın insanlar arasında yayılacağını haber vermiştir. Allah'tan başka kimseyi veli edinmeyeler ve kötülüklerden sakınanların, çevrelerindeki insanları da kötülükten sakındırmak için çaba göstermeleri gerekir. Bu çabanın sonucu, Allah'ın izni ile, kara klanın yeryüzünde zorbalığa ve zulme dayalı kurmuş olduğu sistemin sonunun gelmesini, bunun yerine aydınlık, huzur ve güven veren bir ortam tesis edilmesini sağlayacaktır. Allah iman edenlerin üzerindeki bu sorumluluğu Kuran'da şu şekilde bildirmiştir:
Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi?... (Hud Suresi, 116)
Allah insanları barışa ve esenliğe davet eder, iman edenler de Allah'ın kendilerine yüklediği iyiliği emretme, kötülükten men etme sorumluluğunu gereği gibi yerine getirdiklerinde, gerçek din ahlakını bilmeyen ve tanımayan pek çok insan Kuran'a yönelecek ve Allah'ın razı olduğu gibi bir yaşam sürmeye başlayacaktır. Klanın kurmuş olduğu karanlık yapının ortadan kaldırılmasıyla kargaşa, yokluk, huzursuzluk, güvensizlik, adaletsizlik, haksızlık gibi sıkıntılar sona erecek, dünya barış ve refah dolu bir mekan olacaktır.
Hiç şüphesiz, benim velim Kitab’ı indiren Allah'tır ve O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor. (Araf Suresi, 196) |
Sokaklar güven içinde dolaşılabilecek yerler olacak, hukuk sistemi gerçek anlamı ile adaleti temsil edecek, Allah'ın insanlara verdiği nimetlerden herkes eşit olarak faydalanacak, eğitim ve sağlık alanlarında herkes eşit imkanlara sahip olacak, sanata gereken değer ve önem verilecek, yaşanılan mekanların kalitesi yükselecek, bilim ve teknolojide büyük ilerlemeler kaydedilecek, insanlar birbirlerine sevgi, merhamet ve şefkat ile yaklaşacak, suç oranlarında büyük azalma görülecektir.
Unutmamak gerekir ki, bu saydığımız güzelliklerin gerçekleşmesi için dua edip çaba göstermek iman sahibi herkesin sorumluluğudur. İman edenler ihlasla ve samimiyetle, din ahlakını yaymak için çaba gösterdiklerinde Allah muhakkak, müminleri "... yeryüzünde güç ve iktidar sahibi kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracaktır." (Nur Suresi, 55) Bizim de duamız tüm Müslümanlar gibi, "insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini" görmektir:
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman,
Ve insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde,
Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. (Nasr Suresi, 1-3)