Müminler, iman eder ve sonra da dosdoğru bir istikamet tutturarak imanlarında kararlılık gösterirler.
Onlar, Rabbimiz'den gelen herşeyde hayır olduğunu bilir, her zaman şükredici olur ve O'na gönülden bağlanarak teslimiyet gösterirler.
Onlar, Allah Katında takva sahipleridir.
Allah onların bu samimi yakınlıklarına karşılık hem dünyada, hem de ahirette iyilik vaat etmiştir. Daha da önemlisi onları rahmetiyle kuşatmış, onlardan razı olmuş ve onlara sevgisini ve hoşnutluğunu yöneltmiştir. Kuran'da bu şerefli karşılık şöyle müjdelenmiştir:
… Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır ve (Allah) onlara, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (Tevbe Suresi, 100)
Onlar dünyadan yana bir hırsa kapılmaz, Allah'ın rızasını ve cennetini kazanmak için ahirete yönelirler. Allah onların bu derin teslimiyetlerine karşılık onlara cennetin yanında dünya hayatının nimetlerini de arttırır:
Böylece Allah, dünya ve ahiret sevabının güzelliğini onlara verdi. Allah iyilikte bulunanları sever. (Al-i İmran Suresi, 148)
... Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (Nahl Suresi, 30)
Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah'ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (Yunus Suresi, 64)
Onlar, dünyada karşılaştıkları tüm zorluklara sabreder ve başlarına gelen sıkıntı her ne olursa olsun, Allah'tan başka dostları, yardımcıları ve velileri olmadığını unutmazlar.
Onlar, ancak O'na sığınıp ancak O'ndan yardım dilerler.
Rabbimiz olan Allah onları rahmetiyle kuşatır ve onların koruyuculuğunu üstlenir. Her olayı onların lehlerine çevirir ve onların yollarını açar, onlara kolaylık diler. Daha da önemlisi Allah'ın dostları olmaları nedeniyle onları yeryüzünde mutlak galip olanlar kılar, onlara zafer verir ve onları dünyanın ve cennetin mirasçıları yapar:
Musa kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir." dedi. (Araf Suresi, 128)
(Onlar da) Dediler ki: "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (Zümer Suresi, 74)
Onlar, Rabbimiz'in rahmetine kavuşmayı içten arzu eden, O'nun haşmetinden içleri titreyerek korkanlardır.
Onlar, Allah'a gönülden bağlılar olarak yakaranlardır.
Onlar, kendilerini kurtuluşa ulaştırması, cehennem azabından koruması ve cenneti nasip etmesi için Allah'a tüm kalpleriyle ve bütün acizlikleriyle yalvaranlardır. Rabbimiz de onların bu candan yalvarışlarına karşılık verir ve onları sonsuza kadar rahmeti altında yaşayacakları cennetlere yerleştirir:
Muttakilere gelince; muhakkak onlar, güvenli bir makamdadırlar. Cennetlerde ve pınarlarda, Hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler, karşılıklı (otururlar). İşte böyle; ve Biz onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir. Orda, güvenlik içinde her türlü meyveyi istiyorlar; Orda, ilk ölümün dışında başka ölüm tatmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur. Senin Rabbinden, bir fazl ve (lütuf) olarak. İşte büyük 'mutluluk ve kurtuluş' budur. (Duhan Suresi, 51-57)
Gerçek şu ki, bugün cennet halkı, 'sevinç ve mutluluk dolu' bir meşguliyet içindedirler. Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Orada taptaze-meyveler onların ve istek duydukları herşey onlarındır. Çok esirgeyen Rabbdan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır). (Yasin Suresi, 55-58)
İşte onlar, Allah'ın rızasını kazanan kamil iman sahipleridir.