Televizyon izlerken, gazete okurken ya da herhangi bir yerden geçerken, görmek veya duymak istemediğiniz birçok şeyle karşılaşırsınız. Fakir insanlar, cinayetler, katliamlar, açıkça haksızlığa uğrayan ama haklarını arayamayan kişiler, kavgalar, sataşmalar, küfürler, incitici ve aşağılayıcı sözler, çekişmeler, türlü menfaatler uğruna çıkartılan huzursuzluklar, zorbalıklar ve daha birçokları.
Elbette siz de herkes gibi huzur ve güvenlik dolu, hiç kimsenin bir diğerine zarar veya tedirginlik vermediği, insanların barış ve dostluk içinde yaşadıkları, birbirlerinden daima güzel, övücü, saygı ve sevgi dolu sözler işittiği bir toplumda yaşamak istersiniz. Elbette diğer insanlar gibi siz de televizyon kanallarını değiştirdiğinizde, gazetenin sayfalarını çevirdiğinizde veya işinizde, evinizde, ailenizle birlikteyken hep güzel ahlaka sahip, neşeli, candan, dürüst, saygılı, sevgi dolu, hoşsohbet insanlar görmek, hep müjdeli ve güzel haberler duymak istersiniz.
Ancak bu güzel ortamın bir gün gelip de kendiliğinden oluşacağını düşünmek ve hiçbir şey yapmadan bu günün gelmesini beklemek yeterli değildir. Bu nedenle de barışın, huzurun ve güvenliğin hakim olduğu bir toplumda yaşamayı samimi olarak isteyenler bir an önce harekete geçmeli ve bazı fedakarlıklarda bulunmalıdırlar.
Çevrenize dikkatle bakıp olayları akıl, vicdan ve sağduyu ile değerlendirdiğinizde, yukarıda sıraladığımız tüm bu güzelliklerin insanlar arasında hakim olması için çalışan, tüm vaktini, imkanlarını ve enerjisini buna vakfeden insanların var olduğunu fark edeceksiniz. İnsanlar arasında iyiliğin ve güzelliğin yaygınlaşması için ciddi bir çaba içerisinde olan bu insanların zaman zaman iyilik ve güzellik karşıtlarının haksız müdahale ve engellemeleri ile karşılaşıyor olmaları sizi yıldırmasın. Çünkü Allah'ın izni ve takdiri ile iyilik için çalışanlar mutlaka kötülük isteyenlere üstün geleceklerdir. Öyle ise siz de bu "iyi insanlara" katılın, siz de iyilerle, samimilerle, şefkatlilerle, candan ve adaletli insanlarla, dürüstlerle, merhametlilerle, hoşgörülülerle, vicdanlılarla, iyimserlerle, hayırseverlerle, alçakgönüllülerle, affedicilerle birlik olun, onlara tüm desteğinizi verin.
Çevrenize baktığınızda iyiler gibi kötülerin de kimler olduklarını ve nasıl bir toplum modeli oluşturmayı amaçladıklarını fark edebilirsiniz. Günümüzde "kötüler" güzel ahlakı savunan insanları türlü yöntemlerle susturup sindiren bir ittifak kurmuşlardır. Bu ittifak ilk bakışta "güçlü" görünüyor da olabilir. İşte çevrenizde görmek istemeyip de gördüğünüz tüm çirkinliklerin, zalimliklerin, dejenerasyonun, sevgisizliğin, nefretin, acımasızlığın, kötü sözlerin, haksızlıkların, fakirliğin, dedikoduların, insanları üzen, sıkan, gerilime düşüren her türlü olayın nedeni kötülerin bu şiddetli ittifakıdır.
Bu ittifakın farkına varan iyi ve vicdan sahibi insanların çevrelerinde gelişen bu olaylara karşı kayıtsız kalmamaları gerekir. Eğer çevrenizdeki kötülüklerden bir nebze olsun rahatsızlık duyuyor ve dünya üzerinden bir an önce yok olmalarını talep ediyorsanız, bu sizin vicdan sahibi, duyarlı bir insan olduğunuzu gösterir. Bu nedenle de vicdanı körelip kötülüklerden rahatsızlık duymayan bir insan olmadan önce mutlaka iyilerden olmanız, hayatınızın bundan sonraki bölümünü onların safında geçirmeniz şarttır. Unutmayın ki zulme rıza göstermek, durmak bilmeyen kötülüklere karşı ses çıkarmadan seyirci olmak, zulmün ta kendisidir.
Hiç kimse "Benim desteğimden ne olur?" dememelidir, çünkü önemli olan herkesin kendi samimi niyeti ve gösterdiği halisane çabadır. Allah her insanın elinden gelenin en fazlasını yapmasını, iyilerin yanında yer almasını tüm bu kötülüklerin erimesine ve oluşturdukları ittifakın darmadağın edilmesine vesile edecektir. Allah bir ayetinde insanların arasında yeryüzündeki bozgunculuğu giderecek fazilet sahibi kişilerin bulunması gerektiğini buyurur:
Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı. (Hud Suresi, 116)
Bu kitap, iyiliğin hakim olmasını isteyenlere, iyilik yapmaları ve diğer iyilerle ittifak etmeleri için yazılmış bir çağrı niteliğindedir. Ancak bu çağrı herhangi birine veya birilerine değil, doğrudan size yapılmaktadır. Hatta şimdiye kadar kötülerle ittifak etmişseniz bile, bu kitap sizi tevbe etmeye ve ölene kadar iyilerin yanında yer almaya ve onlarla birlikte güzel ahlakı yaşamaya davet etmektedir.