Kendi yaratılışını unutarak Bize bir örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş? De ki: "Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir."(Yasin Suresi, 78-79)
Diriliş, ölümden sonra yeniden yaratılıştır. Ölüm yok olmak demek değildir. Allah, dünyayı insanı denemek için yaratmıştır ve bu imtihan ortamında insanın sonsuz hayatını nasıl geçireceği belirlenecektir. Her insan ölümüyle birlikte ahiret hayatına adım atacak, Allah onu yeni bir bedenle yaratıp dünyadaki işlerine göre cennete veya cehenneme koyacaktır. İnsanların diriltilmesi Allah için çok kolaydır. Bir ayette kıyamet günü insanların topluca diriltilecekleri şöyle anlatılır:
Gerçek şu ki, dirilten ve öldüren Biziz, Biz. Ve dönüş de Bizedir. O gün yer, onlardan çatlayıp-ayrılır da (onlar) hızla koşarlar. İşte bu, Bize göre oldukça-kolay olan bir haşirdir.(Kaf Suresi, 43-44)
Tarih boyunca yaşamış olan insanlar Allah'ın ve ahiretin varlığına karşı uyarılmış, Allah'ın kendilerine gönderdiği elçiler aracılığıyla hak olan dine davet edilmişlerdir. Ancak Kuran'da da bildirildiği gibi az bir topluluk dışında insanların çoğu iman etmemiş, Allah'a ve elçisine karşı koymuşlardır. Bu insanlar öldükten sonra yeniden dirilecekleri gerçeğini de ısrarla inkar etmişlerdir. Kuran'da bu insanların inkarları şu ayetlerle haber verilmiştir:
Olanca yeminleriyle: "Öleni Allah diriltmez" diye yemin ettiler. Hayır; bu, O'nun üzerinde hak olan bir vaidtir, ancak insanların çoğu bilmezler. Hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklaması ve inkar edenlerin kendilerinin yalancı olduklarını bilmesi için (diriltecektir).(Nahl Suresi, 38-39)
Bazı insanlar Allah'ın ölüleri nasıl dirilteceğini sorar ve bu gerçekten kuşku duyarlar. Oysa insanı ilk kez o henüz hiçbir şey değilken yaratmış olan Allah'tır ve şüphesiz Allah ilk başta yoktan yaratmış olduğu insanı yeniden diriltmeye güç yetirendir.
İnsanın yaratılışı, yeniden diriliş için başlı başına önemli bir delildir. İnsan, tek bir spermden, tam teşekküllü bir canlı olarak meydana gelmiştir. Tek bir hücrenin zaman içinde, insanın herhangi bir müdahalesi olmadan düşünebilen, görebilen ve akledebilen bir varlık haline gelmesi bir dirilişin çok açık alametidir. İnsanı yoktan var eden Allah, kurumuş kemikleri de toparlayıp yeniden diriltmeye muktedirdir. Bu yaratılmayı gözardı eden insanlar, kendi varoluşlarını hiç dikkate almadan, şeytani bir cesaret göstererek dirilişe karşı koyabilmektedirler. Bu büyük bir cesarettir. İnsan bunu yaparak Allah'a karşı büyük bir sorumluluğu da üstüne almış olur. Ahirette ise yalanladığı bu gerçeği karşısında apaçık bir şekilde görecektir. Kıyamet gününün ardından insanlar, kendilerine daha önce kıyamet vaktinin geldiğini haber vermiş olan Sur'un sesini bir kez daha duyacaklardır. Artık bu an, insanların kabirlerinden dışarı çıkarak, yeniden diriltildikleri andır. İnsanların tümü, sonsuz bir hayata başlamak üzere ayağa kalkmış, beklemektedirler. Bu durum ayetlerde şöyle tarif edilmektedir:
Sur'a üfürüldü; böylece Allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde olanlar çarpılıp-yıkıldı. Sonra bir daha ona üfürüldü, artık onlar ayağa kalkmış durumda gözetliyorlar. (Zümer Suresi, 68)
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.
İşte böyle; şüphesiz Allah, hakkın Kendisi'dir ve şüphesiz ölüleri diriltir ve gerçekten herşeye güç yetirendir.(Hac Suresi, 5-6)
Allah, insanları nasıl dirilteceğine bir örnek teşkil etmesi açısından, hepimizi şahit tuttuğu bir doğa olayını nasıl yarattığına dikkat çeker. Allah, kuruluktan ölmüş, verimsiz, artık ürün yetişemez olmuş bir toprağı, yağmur yağdırarak diriltip canlandırmakta ve ürün verdirtmektedir. İşte insanları ölümlerinden sonra diriltmek de Allah için bu şekilde kolaydır:
Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleriz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte Biz, ölüleri de böyle diriltip-çıkarırız. Ki ibret alasınız. (Araf Suresi, 57)
Allah için herşey kolaydır. Bütün insanların yaratılması ve diriltilmesinin, tek bir insanınki gibi olduğu Kuran'da şöyle haber verilmiştir:
Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz yalnızca tek bir kişi(yi yaratıp sonra diriltmek) gibidir. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.(Lokman Suresi, 28)
Hesap ve ceza (din) günü ne zaman?" diye sorarlar.(Zariyat Suresi, 12)
Size va'dedilmekte olan, hiç tartışmasız doğrudur.
Şüphesiz din (hesap ve ceza) da mutlaka gerçekleşecektir. (Zariyat Suresi, 5-6)
Allah Katında yerin, göğün ve insanın yaratılışı ne derece kolay ise kıyamet gününün gerçekleşmesi de bunlar kadar kolay olacaktır. Kuran'da hesap ve ceza gününün gerçekleşmesi, "şüphesiz" ve "mutlaka" kelimeleriyle pekiştirilir. Kesinlik bildiren bu sözler, inananların ahirete olan korkularını ve dünyadaki çabasını arttırırken, inkar edenlerin kıyamet hakkındaki şüphe ve inkarlarına da en açık cevabı vermektedir.
Allah, insanları yaptıklarından sorumlu tutmaktadır. İmtihan olan insan, hesap günü, dünyada işledikleriyle sorgulanacaktır. Hiçbir yaptığının gizli kalmadığını, hesap günü tüm işledikleri ortaya döküldüğünde görecektir:
O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhar olan Allah'ındır." Bugün her bir nefis, kendi kazandığıyla karşılık görür. Bugün zulüm yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı seri görendir.(Mümin Suresi, 16-17)
Dünyada insanların her zaman hak ettiklerinin tam karşılığını almadığını görürüz. Allah, kimi insanlara dünyada süre vermekte ve onların yaptıkları kötülüklerin karşılığını ahirette eksiksiz olarak vereceğini bildirmektedir. Dünyada gayrimeşru işler işleyenlerin kimi zaman fark edilememeleri, kimi zaman da kanundan kaçabilmeleri nedeniyle, cezadan kurtulduklarını zannetmeleri büyük bir gaflettir. Bu kişiler, hesap günü insanın hayatı boyunca tüm yaptığı işleri Allah'tan gizleyemediğini göreceklerdir. Allah, Hafız (herşeyi hafızasına alan) sıfatıyla, insanların her davranışını bilmekte ve meleklerine kaydettirmektedir. Kuran'da bu gerçek şöyle bildirilmektedir:
Onun sağında ve solunda oturan iki yazıcı kaydederlerken, O, söz olarak söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.(Kaf Suresi, 17-18)
Herşeyi en ince ayrıntısına kadar bilen, insanın söz olarak söylediklerine de söylemeyip kalbinden geçirdiklerine de her an şahit olan Allah, hesap günü, sonsuz adalet sahibi olarak insanları en ufak haksızlığa uğratmadan yargılayacaktır:
Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiçbir nefis hiçbir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak Biz yeteriz.(Enbiya Suresi, 47)
Allah, sonsuz adalet sahibi olduğu gibi, sonsuz merhamet ve lütuf sahibidir. İyi davranışta bulunanlara kat kat güzellikle karşılık vaat etmekte, kötülük işleyenlere de hak etmiş olduklarıyla cezalandırılacaklarını bildirmektedir:
Kim bir iyilikle gelirse, kendisine bunun on katı vardır, kim bir kötülükle gelirse, onun mislinden başkasıyla cezalandırılmaz ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.(Enam Suresi, 160)
Hesap anında insanlar, dünyada işlediklerini gösteren kitaplarının kendilerine veriliş şekline göre, cennet veya cehenneme gireceklerdir:
Artık kimin kitabı sağ yanından verilirse, O, kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek, Ve kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş olacaktır. Kimin de kitabı ardından verilirse, O da, helak (yok olmay)ı çağıracak, Çılgın alevli ateşe girecek. Çünkü o, (dünyada) kendi yakınları arasında sevinçliydi. Doğrusu o, (Rabbine) bir daha dönmeyeceğini sanmıştı. Hayır; gerçekten Rabbi, kendisini çok iyi görendi.(İnşikak Suresi, 7-15)