Hinduizmin Ölüm ve Ahiret Hayatına Dair Batıl İnançları

Putperest Doğu dinlerinin en temel özelliklerinden biri ahiret inancını inkar etmeleri, canlıların hayatlarının ise reenkarnasyon ve karma olarak isimlendirilen hayali bir sisteme göre işlediğini iddia etmeleridir. Hindu dininin ölüm ve dünya hayatına bakışı da bu iki temel üzerine kuruludur.

Hinduizm

Hintliler 4. yüzyıldan itibaren Ganj ve Yamuna nehirlerini insan biçiminde resmetmeye başlamış ve bunları tapınak girişlerinde kullanmışlardır. Sapkın Hindu inanışlarına göre, nehirler insanların batıl saygı gösterilerine çeşitli şekillerde karşılık vermektedirler.

Reenkarnasyon (ruh göçü ya da tenasüh), ölümün ardından ruhun beden değiştirerek dünyaya birçok kez gelip gitmesi şeklinde özetlenen yanlış inanca verilen isimdir. Hinduizmde "sansara" adını alan reenkarnasyonun, "karma" adı verilen hayali bir sebep-sonuç yasasına göre işlediği sanılır. Hiçbir somut delile dayanmayan Karma inancına göre, yaşam boyunca yapılan kötü davranışlar kötü karma oluşturacak, insanın bir sonraki yaşamında "aşağı" bir bedene sahip olmasına sebep olacaktır. Aynı şekilde iyi davranışlar da iyi karma oluşturacak ve kişi bir sonraki hayatında "yüksek" bir beden elde edecektir. Böylece insan sürekli farklı bedenlerle dünyaya geri dönecektir. Ancak bu sistemi kimin kurduğu, sistemin nasıl işlediği gibi sorulara hiç kimse bir cevap verememektedir. İnsan yapımı Hindu inanışlarına göre her varlık insan bedenine ulaşıncaya kadar bitki, böcek, hayvan gibi 8.400.000 değişik yaşam formundan geçer, bunun ardından insan olarak dünyaya gelir.13 Kimin kontrolü altında geliştiği belli olmayan bu geliş gidişlerin amacı ise "yaşam-ölüm-yeniden doğum-yaşam-ölüm" zincirini kırıp, sözde özgürlüğe, "Aydınlanma"ya, "Nirvana"ya ya da "Brahma"ya kavuşmaktır. Ancak "insan yapımı" hurafeler ve efsanelerden oluşan Hindu metinlerini temel alan reenkarnasyon ve karma inançları tamamıyla birer safsatadır, hiçbir akılcı dayanakları yoktur.

Ayetler

De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp buluşacaktır. Sonra gaybı da müşahede edilebileni de bilen Allah'a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.
(Cuma Suresi, 8)

Hindu metinlerinde sözde "karma kanunları" kesin hatlarla belirlenmiştir. Bu insan uydurması kanunlar aracılığıyla bir Hindu nasıl bir tavırda bulunursa, bir sonraki hayatında ne olacağını yaklaşık olarak bilebilir. Örneğin tahıl çalan bir insan, tüm Hindu metinlerine göre bir sonraki hayatında fare olacaktır. Meyve çalan köpek; boyalı kumaş çalan kirpi; elbise çalan cüzzamlı bir kişi olarak hayata geri dönecektir.14 Ancak bu sebep-sonuç kurallarının nasıl işlediği, bu yasayı kimin koyduğu, iyi ve kötüyü kimin belirlediği, uygulamayı kimin yaptığı bilinmez. Buna dair hiçbir mantıklı açıklama yoktur. Hiçbir Hindu bunun sebeplerini araştırmaz. Hindu yazılı metninde de bu konu üzerinde durulmaz.

Öte yandan, Hindulara göre kutsal kabul edilen Ganj Nehri'nde yıkanmanın ise insanı işlediği tüm günahlardan temizlediği ve üstün bir mevkiye ulaştırdığına inanılır. Öldükten sonra yakılıp küllerinin Ganj Nehri'ne atılması da Hindu inanışlarında çok büyük bir yer tutar. Otobüslerle ölüler buraya taşınır, sonra Hindu rahipler eşliğinde yakılır, burada büyük bir tören yapılır. Eğer küllerin bir kısmı dahi bu sulara atılmazsa, o kişinin bir sonraki hayatında çok büyük azaplarla karşılaşacağına inanılır.15 Allah'ın vahyine dayanmayan, bundan binlerce yıl önce yaşamış, cahil kişiler tarafından yazılmış bu metinler günümüzde 1 milyara yakın insan tarafından körü körüne kabul edilmektedir.

Hindu yazılı metinlerini ilk kez kaleme alan Aryanların hayal gücünün bir ürünü olan, hiçbir ilahi ve akli temeli olmayan bu inanç hakkında asırlardır pek çok şey yazılmaktadır. Özellikle de son yıllarda karma anlayışı Batılı toplumlarda çok sık duyulur hale gelmiştir. Ancak Kuran ayetleri okunduğunda ve Rabbimiz'in dünya hayatı üzerine verdiği haberler üzerinde dikkatle düşünüldüğünde ruh göçü iddiasının çok büyük bir aldanış olduğu anlaşılmaktadır.

Allah "O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı…" (Mülk Suresi, 2) ayetinde insanın dünya hayatı boyunca denemeden geçirileceğini bildirmektedir. Dünya, Allah'a samimiyetle iman edenlerin ve inkar edenlerin ortaya çıkacağı geçici bir yerleşim yeridir. İnananların kötülüklerinden arınacakları, cennet ahlakına ulaşacakları, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için çaba sarf ederek olgunlaşacakları bir eğitim yurdudur. Allah, insanlara korumaları gereken sınırları, Kendisi'nin hoşnut olacağı ve olmayacağı herşeyi açıkça bildirmiştir. Buna göre, insan dünyada gösterdiği ahlaka göre ebedi hayatında ceza görecek veya mükafata kavuşacaktır. Bu durumda yaşadığımız her saniye, bizleri cennete veya cehenneme yaklaştırmaktadır.

İnsan, batıl reenkarnasyon inancında söz edildiği gibi tekrar tekrar dirilmeyecek, aniden gelecek olan ölümü ile birlikte dünya üzerindeki hayatı sona erecektir. Çevresindeki tüm insanlar, arkadaşları, akrabaları, kısaca dünya üzerinde var olan her insan, daha önce yaşamış milyarlarca kişi gibi mutlaka öleceklerdir. Allah bu gerçeği, "Her nefis ölümü tadıcıdır…" (Enbiya Suresi, 35) ayetiyle bildirmiştir. Bu kaçınılmaz gerçeği unutmak insanın düşebileceği en büyük gafletlerden biridir. Ölümü kendisinden uzaklaştırmaya asla güç yetiremeyecek olan insan, bilemeyeceği bir zamanda ve yerde, herhangi bir nedenle mutlaka ölecektir. Ayetlerde ölümden gafil olarak dünya hayatına dalan insanların durumu şöyle haber verilmektedir:

Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olanlar ve bununla tatmin olanlar ve Bizim ayetlerimizden habersiz olanlar; işte bunların, kazandıkları dolayısıyla barınma yerleri ateştir. (Yunus Suresi, 7-8)

Ancak ölüm ve hesap günü bu kadar açık bir gerçekken, bazı insanlar karma ve reenkarnasyon gibi batıl inançlarla bu apaçık gerçeğe gözlerini kapatırlar. Güçlü telkinlerle kendilerini ölüm gerçeğini unutmaya şartlandırır, bir yandan da "ölümden korkmadıkları"nı söyleyerek kendilerini avutmaya çalışırlar. Oysa bu avuntu, dünya hayatında ve ahiret hayatında o kişi için çok büyük bir kayba dönüşecektir. Karma inancının peşinden gidenler ölümün sadece yeni bir hayata geçiş olduğuna inanır, hesap günü ve ahiret hayatını inkar ederler. Halbuki bu, kişinin kendini kandırmasından başka bir şey değildir. Çünkü ölümü ve hesap gününü düşünmekten ne kadar kaçarlarsa kaçsınlar, bu gerçeklerle mutlaka karşılaşacaklardır. Bu kaçışları tek bir hayat süresince, yani en fazla 60-70 yıl sürecektir. Her insan ölecek, hesaba çekilecek, tüm yaptıklarının karşılığını mutlaka alacaktır. Her insan düşünse de düşünmese de bu kaçınılmaz olayları, hiçbir aşaması eksik kalmaksızın bizzat yaşayacaktır. Rabbimiz bu gerçeği bizlere şu şekilde bildirmektedir:

O, ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de, (insana) "İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman da). (Kaf Suresi, 19)

Oysa Allah, kendi eceli gelmiş bulunan hiçbir kimseyi kesinlikle ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Münafikun Suresi, 11)

Ölüm gerçeğini gözardı edip, ölümün "dünya hayatında" yeni bir hayatın başlangıcı olduğu ve bu başlangıçların milyonlarca kez tekrar edeceği saplantısının peşinden gidenler de hesap gününde tüm yaptıklarının hesabını vereceklerdir. Onlar da Allah'ın ve ahiret gününün varlığına iman edecekler, hesap gününden geri dönüşün olmadığı gerçeğini yakından idrak edeceklerdir:

İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orada (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. (Fatır Suresi, 37)

Yaşadığı her dakika ya da her saniye insanı ölüme doğru yaklaştırmaktadır. O gün geldiğinde insan dünya hayatında peşinden koştuğu herşeyin ahirette anlamını yitireceğini, sadece Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla yapılan salih amellerin ve güzel ahlakın kişiye fayda vereceğini anlayacaktır. İşte bu nedenle de bugüne kadar dünya hayatındaki düzenin "karma" diye isimlendiren hayali bir sistemle işlediği yanılgısına kapılan, ölümle birlikte başlayacak olan ahiret hayatını inkar eden insanlar bir an önce bu sapkın anlayışı terk etmelidirler. İnsan, bu gibi saplantılardan kurtulmalı, mutlaka gerçekleşecek olan ölüm ve sonrası için dünya hayatındayken hazırlık yapmalıdır. O gün dünya hayatlarını Allah'ın hoşnutluğunu kazanmakla geçiren, Allah'tan içleri titreyerek korkan, Allah'ın emir ve yasaklarını titizlikle koruyan ve salih amellerde bulunan müminler güzel bir karşılıkla müjdelenirlerken, batıl inançlara dalanları çok kötü bir son beklemektedir. Tüm dünya hayatları boyunca Allah'ın varlığını ve ahiret hayatının gerçekliğini inkar eden, kendilerine yapılan hatırlatmalara kulaklarını tıkayan, şirk koşmakta direnen batıl din takipçilerini sonsuz cehennem hayatında çeşitli azaplar beklemektedir. O gün her insanın yaptıkları hassas tartılarda ölçülecek, Rabbimiz’in "Onların işlemiş oldukları herşey kitaplarda (yazılı)dır. Küçük, büyük herşey satır satır (yazılı)dır." (Kamer Suresi, 52-53) ayetleriyle de bildirdiği gibi tüm günah ve sevapları ortaya çıkarılacaktır. Bir diğer ayette ise Allah'ın hidayet yolundan uzaklaşanlar şu şekilde uyarılmaktadırlar:

... Şüphesiz Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli bir azap vardır. (Sad Suresi, 26)

Kuran Reenkarnasyon İnancını Yalanlıyor

Karma ve reenkarnasyonun ne olduğu hakkında insanlar genelde büyük bir bilgisizlik içindedirler. Bazı kişiler ise bu batıl inancın Allah'ın elçileri aracılığıyla insanlara gönderdiği İlahi dinlerle uyum sağlayabileceği gibi çok büyük bir yanılgıya düşebilmektedirler. Oysa reenkarnasyon İslam dininde yer almayan batıl bir inanıştır. Müslümanın her konuda olduğu gibi karma inancına bakış açısı da Kuran ayetlerinde tarif edilen şekildedir. Reenkarnasyonu ve karmayı bir doğa kanunu gibi göstermeye çalışanlar Kuran ayetlerinde açıkça yalanlanmaktadırlar.

Ayetler

Oysa onlar, dini yalnızca O'na halis kılan hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din budur.
(Beyyine Suresi, 5)

Allah Kuran'da ölümün ve dirilişin bir kez olduğunu bizlere bildirmektedir. İnsan Allah'ın can vermesiyle hayata gelir, sadece tek bir hayat yaşar ve Allah Katında belirlenmiş olan ecel vakti geldiğinde ölür. Ölümden sonra yeni bir dünya hayatı değil, ahiret hayatı başlar. Tüm insanlar ölümlerinin ardından hesaba çekilir, sonsuz hayatlarını yaşamak üzere ya cennete ya da cehenneme gönderilirler. Rabbimiz "…Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp buluşacaktır…" (Cuma Suresi, 8) ayetiyle her insanın mutlaka öleceğini bizlere haber vermiştir. Batıl Karma inancının peşinden giden bu insanlara Rabbimiz'- in verdiği haber ise çok açıktır:

Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler. (Enbiya Suresi, 95)

Allah insan hayatının aşamalarını "… Ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O'na döndürüleceksiniz." (Bakara Suresi, 28) ayetiyle haber vermektedir. Bir diğer ayette ise şu şekilde buyurmaktadır:

Allah; sizi yarattı, sonra size rızık verdi, sonra sizi öldürmekte, daha sonra sizi diriltmektedir. Ortaklarınızdan bunlardan herhangi birini yapacak var mı? O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir. (Rum Suresi, 40)

Rabbimiz Bakara Suresi'nin 28. ayetinde insanın başlangıçta ölü olduğunu bildirir. Yani insanın yaratılışının temeli toprak, su, çamur gibi cansız maddelerdir. Daha sonra Allah bu cansız yığına "bir düzen içinde biçim verip" (İnfitar Suresi, 7) onu diriltir. Bu dirilişten belli bir süre sonra insan, yaşamı sona erince tekrar öldürülür ve toprağa geri döner, çürüyüp-ufalanıp toz haline gelir. Bu da insanın ikinci defa ölü haline geçişidir. Geriye ise son kez diriltilmesi kalmıştır. Bu da ahiretteki dirilmesidir. Her insan ahirette diriltilecek ve bir daha geri dönüşün mümkün olmadığını anlayarak, dünyada yaptığı herşeyin hesabını verecektir. Allah ayetlerde insanın dünyaya geldikten sonra tek bir ölümden başka ölüm tatmayacağını şöyle bildirir:

Orada, ilk ölümün dışında başka ölüm tatmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur. Senin Rabbinden, bir fazl ve (lütuf) olarak. İşte büyük 'mutluluk ve kurtuluş' budur. (Duhan Suresi, 56-57)

Yukarıdaki ayetler, ölümün sadece bir kez olduğunun görülmesi açısından son derece açık ve kesindir. Bazı insanlar her ne kadar ölüm ve ahiret korkularını yenmek ve kendilerini teselli etmek için Karma ya da reenkarnasyon gibi batıl inançları kabul etmek isteseler de, gerçek olan, öldükten sonra bir daha dünyaya gelmeyecekleridir. Her insan sadece bir kez ölecektir ve bu ölümünden sonra, Allah'ın takdir ettiği şekilde sonsuza kadar yaşayacağı ahiret hayatı başlayacaktır. Allah her insanı dünyada yaptığı iyilik veya kötülüklere göre, cennetle ödüllendirecek veya cehennemle cezalandıracaktır. Allah, sonsuz adalet sahibi, sonsuz merhametli ve şefkatli olandır, herkese yaptığının karşılığını eksiksiz olarak verendir. Ölümden veya cehenneme gitme ihtimalinden korkarak, batıl inançlarda teselli aramak ise, hiç şüphesiz insana çok daha büyük bir yıkım getirir. Nitekim Rabbimiz bir ayette dünya hayatının hiç bitmeyeceği yanılgısına kapılıp, ahiret gerçeğini gözardı edenleri şu şekilde uyarmaktadır:

Evet, Biz onları ve atalarını yararlandırdık; öyle ki, ömür onlara (hiç bitmeyecekmiş gibi) uzun geldi. Fakat şimdi, Bizim gerçekten yere gelip onu etrafından eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı? Şu halde, üstün gelenler onlar mı? (Enbiya Suresi, 44)

Akıl ve vicdan sahibi bir insan, bu yönde bir korkusu varsa, cehennem azabından kurtulup cenneti umabilmek için samimi bir kalple Allah'a yönelmeli ve insanlar için hidayet rehberi olan Kuran'a uymalıdır. İnsan hiç unutmamalıdır ki, ne genç, ne güçlü, ne güzel, ne de zengin olmaları bugüne kadar yaşayan hiçbir insanı ölümden koruyamamıştır. Bu nedenle hiçbir insan ölüm gerçeğini gözardı etmemelidir. Çünkü o gözardı etse de etmese de bu kaçınılmaz gerçek mutlaka yaşanacaktır. Üstelik "…Kıyamet-saatinin kopacağı gün, (işte) o gün, batılda olanlar hüsrana uğrayacaklardır." (Casiye Suresi, 27)

DİPNOTLAR

13. "Çeşitli İnanışlara Göre Reenkarnasyon", http://ufonet.150m.com/konular/reenkarnasyon.htm

14. Dr. Ali İhsan Yitik, Hint Kökenli Dinlerde Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, Ruh ve Madde Yayınları, s. 111

15. Time, 24 Mart 1997, s 28-29

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
  • Giriş: Batıl uzak doğu dinlerini yakından tanımak
  • 1. Kitap Hinduizmin karanlık dünyası
  • Hinduizm putperest bir dindir
  • Hinduizmin ölüm ve ahiret hayatına dair batıl inançları
  • 3. Bölüm: Batıl öğretiler üzerine kurulu bir yaşam
  • Hindistan'daki acımasız sosyal düzen
  • Hinduzim'in faşist yorumu: Hindutva hareketi
  • Faşist hinduların ilk hedefi Müslümanlar
  • II. Kitap diğer Uzakdoğu dinleri
  • II. Bölüm: Şintoizm: Ölülere ve Doğaya Tapınma Dini
  • Batıl Çin Dinleri
  • Materyalist ve Pagan bir Din: New Age
  • Sonuç: Müslümanın Uzak  Doğu Dinlerine Bakışı Nasıl Olmalıdır?
  • Evrim Yanılgısı