Budistler veya bir özenti ya da ilgi çekme uğruna Budizmi seçenler nasıl büyük bir aldanış içinde olduklarının farkında değildirler. Oysa Budizm onları, güzel ve estetik olan her türlü değerden uzaklaştırmakta, pis, karanlık ve kasvetli bir dünyanın içine çekmektedir. |
Buraya kadar Budizm'in batıl inançlarını ve yanılgılarını inceledik. Ancak bunların yanı sıra, bu dinde bazı olumlu ahlaki prensiplerin de bulunduğunu belirtmek gerekir. Budist kaynaklarda insanlar hırsızlık yapmaktan sakındırılmakta, yardımseverliğe teşvik edilmekte ve bencillikten ve hırstan arınmaları istenmektedir. Tüm bunlar Budizm'in ilk ortaya çıktığında Allah'ın vahyine dayalı hak bir din olup, zaman içinde tahrif edilmiş olabileceği ihtimalini akla getirmektedir.
Allah ayetlerinde her ümmete mutlaka uyarıcılar gönderdiğini haber vermiştir:
Şüphesiz Biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın. (Fatır Suresi, 24)
Andolsun, Biz her ümmete: "Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu... (Nahl Suresi, 36)
Allah diğer ayetlerinde ise "Her ümmetin bir Resulu vardır..."(Yunus Suresi, 47) ve "...Her ümmet kendi kitabına çağrılır..."(Casiye Suresi, 28) şeklinde buyurmaktadır.
Bu ayetler bize Allah'ın Hint toplumuna da bir uyarıcı göndermiş olabileceğini göstermektedir ve belki de bu uyarıcı "Budizm'in kurucusu" olarak bilinen Siddharta Gautama olabilir. Ancak onun ardından bu din tahrif edilmiş, yaygınlaştığı ülkelerin kültür ve dinleriyle karışıp orijinalliğini kaybetmiş, çeşitli hurafelerle birleşip batıl bir din haline gelmiş olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)
Elbette bu durumda Siddharta Gautama'nın gerçek hayat hikayesi, şu anda bilinen mitolojik hikayeden çok daha farklı olacaktır. Zaten Gautama'nın hayat hikayesi hakkında birbiriyle çelişen çeşitli versiyonlar vardır ve bu durum bu kişinin gerçek kimliğinin şu anda bilinenden çok daha farklı olabileceğini gösteren önemli bir işarettir.
Andolsun, Biz her ümmete: “Allah’a kulluk edin ve tağuttan kaçının” (diye tebliğ etmesi için bir elçi gönderdik... |
Budizm'in, başta belirttiğimiz gibi, bazı doğru ahlaki prensipleri savunması, bu dinin Hak bir kökenden gelme olasılığını akla getiren ilk nedendir. Bunun yanı sıra, Budizm'in bir başka inancı daha Hak dinin gerçeklerine uygundur: Tarih boyunca insanlara aynı gerçekleri anlatmış dini önderlerin (peygamberlerin) gelmesi, ancak onların ardından insanların dini dejenere etmeleri. Batılı araştırmacı JM Robertson, Budizm'in "peygamberler zinciri" inancını şöyle açıklar:
Budizm... yeni bir öğreti olduğu iddiasında değildir. Geleneğe göre, daha önce defalarca yayılmıştır. Gautama, tarih boyunca belli aralıklarla ortaya çıkan ve hepsi de aynı doktrini öğreten bir seri Buda'nın sadece bir tanesidir. Kayıtlarda, Gautama öncesinde ortaya çıkan yirmi dört ayrı Buda'nın isimleri yer almaktadır... İnanca göre her Buda'nın ölümünden sonra getirdiği din bir süre gelişmekte, ama sonra dejenere olmaktadır. Unutulduktan sonra ise, yeni bir Buda çıkmakta ve kayıp Dhamma'yı, yani gerçeği tekrar öğretmektedir.14
Bu dinin akıllara Budizmin "peygamberlerden sonraki dejenerasyonla ortaya çıkan çarpık inançlardan biri" olabileceği ihtimalini getirmektedir. Öte yandan Budizm'in tutucu ve kalıpçı yapısı da, hak dinin dejenerasyonu sırasında ortaya çıkan klasik bir bozulmayı hatırlatmaktadır. Allah Kuran'da Hıristiyanların ve Yahudilerin de aynı tuzağa düştüklerini, dinlerini gereksiz yere detaylara ve yasaklara boğduklarını anlatır. Örneğin –Budizm'de de görülen "dünyadan elini eteğini çekme" ve "kendi kendine acı çektirme" düşünceleri, Hıristiyanlıkta da dinin dejenerasyonu sürecinde ortaya çıkmış bir yanılgıdır. Allah Kuran'da bu yanılgıdan şöyle söz eder:
Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. (Hadid Suresi, 27)
İşte bu ülkeler, sana onların ‘haberlerinden aktarmalar yapıyoruz.’ Gerçekten onlara elçileri apaçık belgelerle gelmişlerdi.... |
Budizm de "türetilen bir ruhbanlıkla" bozulmuş eski bir Hak din olabilir. Kuşkusuz Budizm'deki dejenerasyon Hıristiyanlık veya Yahudilik'ten çok daha ileri boyuttadır. Her ne kadar zaman içinde tahrifata uğrasalar da, Hıristiyanlık ve Yahudilik hala Allah'ın vahyine bağlı, O'na iman esasına dayanan İlahi dinlerdir. Budizm ise, eğer gerçekten Hak bir özden geliyorsa bile, bu özden tamamen uzaklaşmış, bir yığın batıl inanış ve ritüel ile boğulmuş, geriye sadece birkaç doğru ahlaki prensip kalmıştır.
Budizm'in İslam, Yahudilik ve Hıristiyanlıkla benzeşen bir diğer önemli yönü de, her üç İlahi dinde bulunan ahir zaman ve Mehdi - Mesih inancının bu dinde de yer almasıdır.
Ahir zaman kıyamet öncesinde yaşanacak olan son dönemdir. Gerek Kuran ayetlerinde gerekse Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ahir zamanda İslam ahlakının tüm dünyaya yayılacağına dair pek çok işaret vardır. Kuran ayetlerinde Hz. İsa'nın ölmediği, öldürülmediği, hayatta iken Allah katına yükseltildiği, daha sonra tekrar yeryüzüne döneceği haber verilir. Hz. İsa'nın yeryüzüne yeniden gönderileceği, Peygamberimiz (sav) tarafından da müjdelenmiş ve onun gönderileceği dönem olan "ahir zaman"da tüm yeryüzünün barış, adalet, huzur ve refahla dolacağı haber verilmiştir. Hadislerde bu kutlu görevinde Hz. İsa'ya Mehdi'nin yardımcı olacağı bildirilir. (Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, Hz. İsa Gelecek, Vural Yayıncılık)
Ahir zaman, hadislerde iki farklı döneme ayrılır. İlk önce Allah'ın açıkça inkar edildiği, din ahlakını yaşayanların sayısının azaldığı, hayat pahalılığının ve maddi sıkıntının çok arttığı, kıtlıkların yaşandığı, insanların pek çok doğal felaketle karşı karşıya kaldığı, haksızlığın ve adaletsizliğin yaygınlaştığı, savaşların ve çatışmaların çoğaldığı, insanlar arasında sevgi, merhamet ve şefkat yerine acımasızlık ve zalimliğin hakim olacağı bir dönem yaşanacaktır. Daha sonra insanlık, tüm bu acıların gerçek kaynağı olan din dışı ve din karşıtı felsefelerden kurtularak din ahlakına yönelecek, bunun sonucunda ise yapay çatışmalar, haksızlık ve zulümler sona erecek ve sıkıntı, darlık içinde olan tüm insanlar büyük bir huzur, barış, güvenlik ve refaha kavuşacaklardır. Dünya çok büyük bir bolluk ve bereketle dolacaktır.
Allah barış yurduna çağırır ve kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip-iletir. Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır.... |
İslam dininde olduğu gibi Hıristiyanlık ve Yahudilikte de söz konusu Mehdi-Mesih ve ahir zaman inanışı bulunmaktadır. Kitab-ı Mukaddesi oluşturan Eski Ahit'te (Tevrat ve Musevilerin diğer kutsal yazıları) ve Yeni Ahit'te (dört İncil ve diğer risaleler) ahir zaman ile ilgili birçok açıklama vardır. Özellikle Hz. İsa'nın gelişi konusu İncil metinlerinde önemli yer tutar. Bu izahlar Kuran ayetleriyle ve Peygamberimiz (sav)'in hadisleriyle büyük paralellik göstermektedir.
Tevrat'ta Hz. İsa'nın adı geçmemekte, ancak Hz. Davud'un soyundan kurtarıcı bir Mesih'in geleceği bildirilmektedir. Ayrıca Tevrat'ın bazı bölümlerinde son zamanlarda olacak olaylardan bahsedilmektedir. Tevrat'ta geleceği vaat edilen, gelişi ve yapacakları hakkında birçok açıklamalar yapılan Mesih, Kuran'da da belirtildiği gibi, Hz. İsa'dır. Mesih dışında beklenen kişi için, melik, rab (efendi-eğitmen), "sürekli hayır" gibi farklı sıfatlar da kullanılmıştır.15
Tevrat'ta Mesih'in gelişinden bahsedilirken onun dünyada kuracağı hakimiyetten de çokça bahsedilir. Milletleri kendi yönetiminde toplaması, Hz. Davud'un soyundan olması ve ona benzemesi (Hz. Davud da kendi zamanında ulaşabildiği tüm bölgelerde hakimiyet kurmuştu) Mesih'in temel özelliklerindendir. Tevrat'ta yer alan bu pasajlardan bazıları şu şekildedir:
Rab ile çekişenler parçalanacaklar; onların üzerine göklerde gürleyecektir; Rab dünyanın uçlarına hükmedecektir; ve kralına kuvvet verecek, ve mesihinin kuvvetini yükseltecektir. (1. Samuel, 2:10)
Ve kralların günlerinde göklerin Allah'ı ebediyyen harap olmayacak bir krallık kuracak ve onun hakimiyeti başka bir kavme bırakılamayacak ve bu krallıkların hepsini o parçalayacak ve bitirecek, ve kendisi ebediyyen duracak. (Daniel, 2: 44)
İşte, kendisine destek olduğum kulum; canımın kendisinden razı olduğu sezme kulum; Ruhumu onun üzerine koydum; milletler için hakkı meydana çıkaracaktır. Bağırmayacak, ve sesini yükseltmeyecek ve onu sokakta işittirmeyecek. Ezilmiş kamışı kırmayacak, ve tüten fitili söndürmeyecek, hakkı hakikate erdirecek. Ve dünyada hakkı pekiştirinceye kadar zayıflamayacak ve cesareti kırılmayacak, ve adamlar onun şeriatini bekleyecekler... Ben, Rab, seni doğrulukla çağırdım, ve elini tutacağım, ve seni koruyacağım, ve kör gözleri açasın, mahpusları zindandan, ve karanlıkta oturanları hapishaneden çıkarasın diye seni kavme ahit, milletlere ışık olarak vereceğim. (İşaya, 42: 1-7)
...Fakirlere adaletle hükmedecek, ve memleketin hakirleri için doğrulukla karar verecek; ve dünyaya ağzının değneği ile vuracak; ve kötüyü dudaklarının soluğu ile öldürecek. Ve belinin kuşağı adalet... olacak. (İşaya, 11: 1-10)
İncil'de de Hz. İsa'nın ikinci kez dünyaya gelişi ile ilgili pek çok açıklama bulunmaktadır:
Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. Gider ve size yer hazırlarsam, siz de Benim bulunduğum yerde olasınız diye gelip sizi yanıma alacağım. (Yuhanna, 14: 2-3)
Sizden göğe alınan bu İsa, göğe çıktığını nasıl gördünüzse, aynı şekilde geri gelecektir. (Elçilerin İşleri, 1: 11)
Bunun için size, 'İşte Mesih çölde' derlerse gitmeyin. 'Bakın, iç odalarda' derlerse inanmayın. Çünkü İnsanoğlu'nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır. (Matta, 24:26-27)
Mübarek ve tek Hükümdar, kralların Kralı, Rablerin Rabbi, ölümsüzlüğün tek sahibi, yaklaşılmaz ışıkta yaşayan, hiçbir insanın görmediği ve göremeyeceği Tanrı, Mesih'i belirlenen zamanda ortaya çıkaracaktır. Onur ve kudret sonsuza dek O'nun olsun. Amin. (Timoteusa 1. Mektup, 6:15-16)
Hz. İsa'nın ikinci gelişiyle meydana gelecek bu hakimiyet, aynı zamanda adaletin, zenginliğin, güzel ahlakın hakim olduğu bir dönem olacaktır. Bu konuda İncil pasajlarında verilen bilgilerden bazıları şunlardır:
Ne mutlu halim olanlara; çünkü onlar yeri miras alacaklar. (Matta, 5:5)
Bunun için siz şöyle dua edin: ...Egemenliğin gelsin. (Matta, 6: 9-10)
İbrahim'i, İshak'ı, Yakup'u ve tüm peygamberleri Tanrı'nın Egemenliğinde, kendinizi ise dışarı atılmış gördüğünüz zaman, aranızda ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. İnsanlar doğudan batıdan, kuzeyden güneyden gelecek ve Tanrı'nın Egemenliğinde sofraya oturacaklar. Ve işte, sonuncu olan bazıları birinci olacak, birinci olan bazıları da sonuncu olacak. (Luka, 13:28-30)
Budizm'de de, başta belirttiğimiz gibi bir kurtarıcı Mesih beklentisi vardır. Buda, kendisinden 1000 yıl kadar sonra gelecek ve tüm alemlere rahmet olacak Metteyya (Maitreya) ile dinini tamamlayacağını ifade etmiştir. Bu konuyla ilgili farklı ülkelere ait bazı Budist kaynaklar şu şekildedir:
Burma kaynaklarında:
Buda, Sariputta'ya şöyle dedi: Bizim devrimiz mutlu bir devirdir. Önder zamanımızda yaşadı: Kakusanda, Kanogama ve Kasapa. Ulu Buda benim ama benden sonra Metteya geliyor. Bu mutlu çağ devam ederken onun yıllarının sayısı tükenmeden önce bu Buda "Ulu denen Metteya, tüm insanların Önderi gelecektir." 17
Seylan kaynaklarından:
Ben yeryüzüne gelen ilk Buda değilim, son da değilim. Zaman içinde dünyaya bir başka Buda gelir ki bu kişi kutsal ışıkla tam aydınlanmış, davranışları hikmet dolu, hayırlı, eşi olmayan birisidir... Size benim açıkladığımı açıklar. Dinini ve amacını bildirir. Benim ilan ettiğim gibi saf ve hakiki dini tebliğ eder. Onun talebelerinin sayısı binlerce olur halbuki benim yüzlercedir. O Metteya olarak bilinecektir.18
Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman, |
14- "Buddha as Fiction" excerpt from Pagan Christs, by JM Robertson, Dorset Press
15- Mezmurlar, 149:1-9; 145:1-17; 110:1-7, İşaya 66:13-4, Daniel 9:23-4
16- Prof. Dr. Günay TÜMER, Prof. Dr. Abdurrahman KÜÇÜK, Ocak Yayınları, Baskı : İstanbul / 1993 / s, 472. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak/gecmiskutsal.htm http://ilim2000.tripod.com/Kitaplar/Biyografi/dinler_tarihi.htm
17- Warren, Buddhism in translation, s.481-82. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak/gecmiskutsal.htm)
18- John Hogue, The Messiahs, The visions and prophecies for the second coming, Element Books limited, s. 35