Her durumda şükredin. Çünkü Allah'ın sizin için istediği budur. (Pavlus'un Selaniklilere 1. Mektubu, 5:18)
Allah'ın size bağışladığı olağanüstü lütuftan dolayı sizler için dua ediyor, sizi özlüyorlar. Sözle anlatılamayan armağanı için Allah'a şükürler olsun! (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 9:14-15)
Bunun üzerine İsa, halka yere oturmalarını buyurdu. Sonra yedi ekmeği aldı, şükredip bunları böldü, dağıtmaları için öğrencilerine verdi. Onlar da halka dağıttılar. Birkaç küçük balıkları da vardı. İsa şükredip bunları da dağıtmalarını söyledi. (Markos, 8:6-7)
Oysa Allah'ın yarattığı herşey iyidir, hiçbir şey reddedilmemeli; yeter ki, şükranla kabul edilsin. (Pavlus'tan Timoteos'a 1. Mektup, 4:4)
Kendinizi duaya verin. Duada uyanık kalın, şükredin. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 4:2)
Belli bir günü kutlayan, Rab için kutlar. Herşeyi yiyen, Allah'a şükrederek Rab için yer. Bazı şeyleri yemeyen de Rab için yemez ve Allah'a şükreder. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 14:6)
... Bizi zafere ulaştıran Allah'a şükürler olsun! Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, Rab yolunda verdiğiniz emeğin boşa gitmeyeceğini bilerek dayanın, sarsılmayın, Rab'bin işinde her zaman gayretli olun. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 15:57-58)
Aranızda açık saçıklık, budalaca konuşmalar, bayağı şakalar da olmasın. Bunlar size yakışmaz. Bunun yerine şükredin. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 5:4)
Birbirinize mezmurlar, ilahiler, ruhsal ezgiler söyleyin; yürekten Rab'be ezgiler, mezmurlar okuyun; durmadan, herşey için... Allah'a şükredin; [Allah rızası için] Mesih'e duyduğunuz saygıdan ötürü birbirinize bağımlı olun. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 5:19-21)
Sizi hatırladıkça Allah'ıma şükrediyorum. (Pavlus'tan Filipililere Mektup, 1:3)
... Şükredici olun! Mesih'in sözü bütün zenginliğiyle içinizde yaşasın. Tam bir bilgelikle birbirinize öğretin, öğüt verin, mezmurlar, ilahiler, ruhsal ezgiler söyleyerek yüreklerinizde şükranla Allah'a nağmeler yükseltin. Söylediğiniz, yaptığınız herşeyi.. Allah'a şükrederek yapın. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 3:15-17)
Dualarımızda sizleri anıyor, her zaman hepiniz için Allah'a şükrediyoruz. İmanın ürünü olan etkinliğinizi, sevgiye dayanan emeğinizi ve... İsa Mesih'e bağladığınız umuttan kaynaklanan dayanıklılığınızı Allah'ın huzurunda durmadan anıyoruz. (Pavlus'un Selaniklilere 1. Mektubu, 1:2-3)
Şükranla dolup taşarak O'nda [Allah'a bağlılıkta] köklenin ve gelişin, size öğretildiği gibi imanda güçlenin. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 2:7)
O anda İsa... şöyle dedi: "Allah, yerin ve göğün Rabbi! Bu gerçekleri bilge ve akıllı kişilerden gizleyip küçük çocuklara açtığın için Sana şükrederim. Evet Allah, Senin isteğin buydu." (Luka, 10:21; Matta, 11:25)
[Hz. İsa (as):] "Onları aç aç evlerine gönderirsem, yolda bayılırlar. Hem bazıları uzak yoldan geliyor." Öğrencileri buna karşılık, "Böyle ıssız bir yerde bu kadar kişiyi doyuracak ekmeği insan nereden bulabilir?" dediler. İsa, "Kaç ekmeğiniz var?" diye sordu. "Yedi tane" dediler. Bunun üzerine İsa, halka yere oturmalarını buyurdu. Sonra yedi ekmeği aldı, şükredip bunları böldü, dağıtmaları için öğrencilerine verdi. Onlar da halka dağıttılar. Birkaç küçük balıkları da vardı. İsa şükredip bunları da dağıtmalarını söyledi. Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan yedi küfe dolusu topladılar. Orada yaklaşık dört bin kişi vardı. (Markos, 8:3-10)
Allah'a sürekli şükretmemiz için bir neden daha var: Allah sözünü bizden duyup kabul ettiğiniz zaman bunu insan sözü olarak değil, gerçekte olduğu gibi, Allah sözü olarak benimsediniz. Siz imanlılarda etkin olan da bu sözdür. (Pavlus'tan Selaniklilere 1. Mektup, 2:13)
... Yirmi dört ihtiyar yüzüstü yere kapandı. Allah'a tapınarak şöyle dediler: "Herşeye gücü yeten, var olan, var olmuş olan Rab Allah! Sana şükrediyoruz..." (Vahiy, 11:16-17)
İsa, "Kaç ekmeğiniz var?" diye sordu. "Yedi ekmekle birkaç küçük balığımız var" dediler. Bunun üzerine İsa, halka yere oturmalarını buyurdu. Yedi ekmekle balıkları aldı, şükredip bunları böldü, öğrencilerine verdi. Onlar da halka dağıttılar. Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan yedi küfe dolusu topladılar. Yemek yiyenlerin sayısı, kadın ve çocuklar hariç, dört bin erkekti. (Matta, 15:34-38)
Tam o sırada ortaya çıkan Anna, Allah'a şükrederek Yeruşalim'in kurtuluşunu bekleyen herkese [Allah'ın elçisi] İsa'dan söz etmeye başladı. (Luka, 2:38)
Bunun için... İsa'ya [Allah'ın Peygamberi olarak] iman ettiğinizi ve bütün kutsalları [kendini Allah'a adamışları] sevdiğinizi duyduğumdan beri, ben de sizin için sürekli [Allah'a] şükrediyor, sizi dualarımda hep anıyorum. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 1:15-16)
Hiç kaygılanmayın; her konudaki dileklerinizi, Allah'a dua edip yalvararak şükranla bildirin. (Pavlus'tan Filipililere Mektup, 4:6)
... Yüzüstü yere kapanıp Allah'a tapınarak şöyle diyorlardı: "Amin! Övgü, yücelik, bilgelik, şükran, saygı, güç, kudret, sonsuzlara dek Allah'ımızın olsun! Amin!" (Vahiy, 7:11-12)
Ama şükürler olsun Allah'a! Eskiden günahın köleleri olan sizler... [size anlatılan] öğretinin özüne yürekten bağlandınız. Günahtan özgür kılınarak doğruluğun köleleri oldunuz. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 6:17-18)
İç varlığımda Allah'ın Yasası'ndan [Allah'ın emir ve yasaklarına uymaktan] zevk alıyorum... Allah'a şükürler olsun! Sonuç olarak ben aklımla Allah'ın Yasası'na... kulluk ediyorum. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 7:22, 25)
Ferisi ayakta kendi kendine şöyle dua etti: "Allah'ım, öbür insanlara –soygunculara, hak yiyenlere, zina edenlere–... benzemediğim için Sana şükrederim." (Luka, 18:11)
İlkin hepiniz için... Allah'ıma şükrediyorum. Çünkü imanınız bütün dünyada duyuruluyor. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:8)
... Öyle ki, atalarımıza verilen sözler doğrulansın ve öteki uluslar merhameti için Allah'ı yüceltsin. Yazılmış olduğu gibi: "Bunun için uluslar arasında Sana şükredeceğim, Adını ilahilerle öveceğim." (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 15:8-9)
[Allah rızası için] İsa Mesih'in adını her yerde anan herkese, Allah'tan... lütuf ve esenlik olsun. Allah'ın, Mesih İsa'da [Hz. İsa (as) vesilesiyle] size bağışladığı lütuftan ötürü, sizin için her zaman Allah'ıma şükrediyorum. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 1:4)
... Allah'a şükrediyorum. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 1:15)
Şükrederek yemeğe katılırsam, şükrettiğim yiyecekten ötürü neden kınanayım? Sonuç olarak, ne yer ne içerseniz, ne yaparsanız, herşeyi Allah'ın yüceliği için yapın. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 10:30-31)
Size ilettiğimi ben Rab'den öğrendim... İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü... (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 11:23-24)
Ekinciye tohum ve yiyecek ekmek sağlayan Allah, sizin de ekeceğinizi sağlayıp çoğaltacak, doğruluğunuzun ürünlerini artıracaktır. Her durumda cömert olmanız için her bakımdan zenginleştiriliyorsunuz. Cömertliğiniz... Allah'a şükran nedeni oluyor. Yaptığınız bu hizmet yalnız kutsalların [kendini Allah'a adamışların] eksiklerini gidermekle kalmıyor, birçoklarının Allah'a şükretmesiyle de zenginleşiyor. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 9:10-12)
Allah bizi böylesine büyük bir ölüm tehlikesinden kurtardı; daha da kurtaracaktır. Umudumuzu O'na bağladık. Siz de dualarınızla bize yardım ettikçe, bizi yine kurtaracaktır. Öyle ki, birçok kişinin dualarıyla bize sağlanan lütuftan ötürü birçoklarının ağzından bizim için [Allah'a] şükranlar sunulsun. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 1:10-11)
Bütün bunlar sizin yararınızadır. Böylelikle Allah'ın lütfu çoğalıp daha çok insana ulaştıkça, Allah'ın yüceliği için şükran da artsın. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 4:15)
Bizi her zaman Mesih'in zafer alayında yürüten, O'nu tanımanın güzel kokusunu aracılığımızla her yerde yayan Allah'a şükürler olsun! Çünkü biz hem kurtulanlar hem de mahvolanlar arasında Allah için Mesih'in güzel kokusuyuz. Mahvolanlar için ölüme götüren [cehennemine vesile olan] ölüm kokusu, kurtulanlar içinse yaşama götüren [cennetine vesile olan] yaşam kokusuyuz... (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 2:14-16)
Titus'un yüreğinde sizin için aynı ilgiyi uyandıran Allah'a şükürler olsun! Çünkü Titus yalnız ricamızı kabul etmekle kalmadı, size derin ilgi duyduğu için kendi isteğiyle yanınıza geliyor. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 8:16-17)
Herşeyden önce şunu öğütlerim: Allah yoluna tam bir bağlılık ve ağırbaşlılık içinde sakin ve huzurlu bir yaşam sürelim diye, krallarla bütün üst yöneticiler dahil, bütün insanlar için [Allah'a] dilekler, dualar, yakarışlar ve şükürler sunulsun. (Pavlus'tan Timoteos'a 1. Mektup, 2:1-2)
Durmadan, gece gündüz dualarımda seni anarak atalarım gibi temiz vicdanla kulluk ettiğim Allah'a şükrediyorum. (Pavlus'tan Timoteos'a 2. Mektup, 1:3)
İsa, "Gitmelerine gerek yok, onlara siz yiyecek verin" dedi. Öğrenciler, "Burada beş ekmekle iki balıktan başka bir şeyimiz yok ki" dediler. İsa, "Onları buraya, bana getirin" dedi. Halka çayıra oturmalarını buyurduktan sonra, beş ekmekle iki balığı aldı, gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra ekmekleri bölüp öğrencilerine verdi, onlar da halka dağıttılar. Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan on iki sepet dolusu topladılar. Yemek yiyenlerin sayısı, kadın ve çocuklar hariç, yaklaşık beş bin erkekti. (Matta, 14:16-21)
Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. "Alın, yiyin" dedi... Sonra bir kase alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek, "Hepiniz bundan için" dedi. (Matta, 26:26-27; Markos, 14:22-23)
İsa onlara, "Kaç ekmeğiniz var, gidin bakın" dedi. Öğrenip geldiler, "Beş ekmekle iki balığımız var" dediler. İsa herkesi küme küme yeşil çayıra oturtmalarını buyurdu. Halk yüzer ellişer kişilik bölükler halinde oturdu. İsa beş ekmekle iki balığı aldı, gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra ekmekleri böldü ve halka dağıtmaları için öğrencilerine verdi. İki balığı da hepsinin arasında paylaştırdı. Herkes yiyip doydu. Artakalan ekmek ve balıktan on iki sepet dolusu topladılar. Yemek yiyen erkeklerin sayısı beş bin kadardı. (Markos, 6:38-44)
İsa, "Onlara siz yiyecek verin" dedi. "Beş ekmekle iki balıktan başka bir şeyimiz yok" dediler. "Yoksa bunca halk için yiyecek almaya biz mi gidelim?" Orada yaklaşık beş bin erkek vardı. İsa öğrencilerine, "Halkı yaklaşık ellişer kişilik kümeler halinde yere oturtun" dedi. Öğrenciler öyle yapıp herkesi yere oturttular. İsa, beş ekmekle iki balığı aldı, gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra bunları böldü ve halka dağıtmaları için öğrencilerine verdi. Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan on iki sepet dolusu toplandı. (Luka, 9:13-17)
Yemek saati gelince İsa, elçileriyle birlikte sofraya oturdu ve onlara şöyle dedi: "... Fısıh yemeğini sizinle birlikte yemeyi çok arzulamıştım..." Sonra kaseyi alarak şükretti ve "Bunu alın, aranızda paylaşın" dedi... Sonra eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve onlara verdi... (Luka, 22:14-19)
Gitmekte oldukları köye yaklaştıkları sırada İsa, yoluna devam edecekmiş gibi davrandı. Ama onlar, "Bizimle kal. Neredeyse akşam olacak, gün batmak üzere" diyerek onu zorladılar. Böylece İsa onlarla birlikte kalmak üzere içeri girdi. Onlarla sofrada otururken İsa ekmek aldı, şükretti ve ekmeği bölüp onlara verdi. (Luka, 24:28-30)
Pavlus bunları söyledikten sonra ekmek aldı, hepsinin önünde Allah'a şükretti, ekmeği bölüp yemeye başladı. (Elçilerin İşleri, 27:35)
Sonunda Roma'ya vardık. Haberimizi alan Roma'daki kardeşler, bizi karşılamak için Appius Çarşısı'na ve Üç Hanlar'a kadar geldiler. Pavlus onları görünce Allah'a şükretti, yüreklendi. (Elçilerin İşleri, 28:15)
Öğrencilerinden biri, Simun Petrus'un kardeşi Andreas, İsa'ya dedi ki: "Burada beş arpa ekmeğiyle iki balığı olan bir çocuk var. Ama bu kadar adam için bunlar nedir ki?" İsa, "Halkı yere oturtun" dedi. Orası çayırlıktı. Böylece halk yere oturdu. Yaklaşık beş bin erkek vardı. İsa ekmekleri aldı, şükrettikten sonra oturanlara dağıttı. Balıklardan da istedikleri kadar verdi. Herkes doyunca İsa öğrencilerine, "Artakalan parçaları toplayın, hiçbir şey ziyan olmasın" dedi. Onlar da topladılar. Yedikleri beş arpa ekmeğinden artakalan parçalarla on iki sepet doldurdular. Halk, İsa'nın yaptığı mucizeyi görünce, "Gerçekten dünyaya gelecek olan Peygamber budur" dedi. (Yuhanna, 6:8-14)
Bunun üzerine taşı çektiler. İsa gözlerini gökyüzüne kaldırarak şöyle dedi: "Allah'ım, beni işittiğin [dualarımı kabul ettiğin] için Sana şükrediyorum. Beni her zaman işittiğini biliyordum. Ama bunu, çevrede duran halk için, beni Senin gönderdiğine iman etsinler diye söyledim." (Yuhanna, 11:41-42)
Herşeye sevinçle katlanıp sabredebilmeniz için O'nun yüce gücüne dayanarak bütün kudretle güçlenmenizi diliyoruz. Bizi kutsalların [kendini Allah'a adamışların]... mirasına ortak olmaya yeterli kılan Allah'a şükretmeniz için dua ediyoruz. O bizi karanlığın hükümranlığından kurtarıp... egemenliğine aktardı... (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 1:11-14)
Allah'ımızın huzurunda sizden ötürü büyük sevinç duymaktayız. Buna karşılık Allah'ımıza sizin için yeterince nasıl şükredebiliriz? Sizinle yüz yüze görüşmek, iman konusundaki eksiklerinizi tamamlamak için gece gündüz var gücümüzle dua ediyoruz. (Pavlus'tan Selaniklilere 1. Mektup, 3:9-10)
Kardeşler, sizin için her zaman Allah'a şükran borçluyuz. Böyle yapmamız da yerindedir. Çünkü imanınız büyüdükçe büyüyor, her birinizin öbürüne olan sevgisi artıyor. (Pavlus'tan Selaniklilere 2. Mektup, 1:3)
Ama biz, ey Rab'bin sevdiği kardeşler, sizler için her zaman Allah'a şükran borçluyuz. Çünkü Allah... [sizleri] gerçeğe inanarak kurtulmanız için sizi ta başlangıçtan seçti. (Pavlus'tan Selaniklilere 1. Mektup, 2:13)
Sizler için dua ederken Allah'a... her zaman şükrediyoruz. Çünkü Mesih İsa'ya [Allah'ın Peygamberi olarak] iman ettiğinizi ve bütün kutsalları [kendini Allah'a adamışları] sevdiğinizi duyduk. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 1:3-4)
... [Allah'ın Peygamberi olarak] İsa'ya olan imanını ve bütün kutsallara [kendini Allah'a adamışlara] beslediğin sevgiyi duydukça dualarımda seni anıyor, Allah'ıma sürekli şükrediyorum. (Pavlus'tan Filimon'a Mektup 1:4-5)
Allah'ı bildikleri halde O'nu Allah olarak yüceltmediler, O'na şükretmediler. Tersine, düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:21)
* Her türlü zorluk ve sıkıntının Allah'tan geldiğini bilip, yalnızca Allah'a güvenmek, Allah'tan yardım dilemek.
Onun için, ayakta sağlam durduğunu sanan dikkat etsin, düşmesin! Herkesin karşılaştığı denemelerden başka denemelerle karşılaşmadınız. Allah güvenilirdir, gücünüzü aşan biçimde denenmenize izin vermez. Dayanabilmeniz için denemeyle birlikte çıkış yolunu da sağlayacaktır. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 10:12-13)
Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, Rab yolunda verdiğiniz emeğin boşa gitmeyeceğini bilerek dayanın, sarsılmayın, Rab'bin işinde her zaman gayretli olun. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 15:58)
Ama biz [ahirette] aklanmanın verdiği umudun gerçekleşmesini Allah'ın Ruhuna dayanarak, imanla bekliyoruz. (Pavlus'tan Galatyalılara Mektup, 5:5)
Tersine Allah'ın hizmetkarları olarak olağanüstü dayanmada, sıkıntı, güçlük ve elemlerde, dayak, hapis, karışıklık, emek, uykusuzluk ve açlıkta; pak yaşayışta, bilgi, sabır, iyilik... ve içten sevgide; gerçeğin ilanında ve Allah'ın gücünde; sağ ve sol ellerimizde doğruluğun silahlarıyla... iyi ünde ve kötü ünde, kendimizi her durumda örnek gösteriyoruz. Aldatanlar sayılıyorsak da dürüst kişileriz. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 6:4-8)
Olağan insanlar gibi yaşıyorsak da, insansal güce dayanarak savaşmıyoruz [mücadele etmiyoruz]. Çünkü savaşımızın [fikri mücadelemizin] silahları insansal silahlar değil, kaleleri yıkan Allah'ın gücüne sahip [imana dayalı], [manevi] silahlardır. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 10:3-4)
Ama biz, ey Rab'bin sevdiği kardeşler, sizler için her zaman Allah'a şükran borçluyuz. Çünkü Allah... gerçeğe inanarak kurtulmanız için sizi ta başlangıçtan seçti... Öyleyse dayanın, kardeşlerim! İster sözle ister mektupla, size ilettiğimiz öğretilere sımsıkı tutunun... Bizi sevip lütfuyla bize sonsuz cesaret ve sağlam bir umut veren Allah'ımız sizi yüreklendirsin, her iyi eylem ve sözde pekiştirsin. (Pavlus'tan Selaniklilere 2. Mektup, 2:13-17)
Doğruluk uğruna acı çekseniz bile, size ne mutlu! İnsanların korktuklarından korkmayın ve telaşlanmayın. (Petrus'un 1. Mektubu, 3:14)
Bu yüzden onlardan korkmayın. Çünkü [Allah için] örtülü olup da açığa çıkarılmayacak, gizli olup da bilinmeyecek hiçbir şey yoktur... Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın. Canı da bedeni de cehennemde yıkıma uğratabilen Allah'tan korkun. (Matta, 10:26-28)
Son olarak Rab'de, O'nun üstün gücüyle güçlenin. İblisin hilelerine karşı durabilmek için Allah'ın sağladığı bütün [manevi] silahları kuşanın. Çünkü savaşımız [fikri mücadelemiz]... bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün... ordularına karşıdır. Bu nedenle, kötü günde dayanabilmek, gerekli herşeyi yaptıktan sonra yerinizde durabilmek için Allah'ın bütün [manevi] silahlarını kuşanın. Böylece, belinizi gerçekle kuşatmış, göğsünüze doğruluk zırhını takmış ve ayaklarınıza esenlik müjdesini yayma hazırlığını giymiş olarak yerinizde durun. Bunların hepsine ek olarak, şeytanın bütün ateşli oklarını söndürebileceğiniz iman kalkanını alın. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 6:10-16)
Bunu işittiğimiz günden beri biz de sizler için dua etmekten, tam bir bilgelik ve ruhsal anlayışla Allah'ın isteğini bütünüyle bilmenizi sağlamasını dilemekten geri kalmadık. Rab'be yaraşır biçimde yaşamanız, O'nu her yönden hoşnut etmeniz, her iyi işte meyve vererek Allah'ı tanımakta ilerlemeniz için dua ediyoruz. Herşeyi sevinçle karşılayıp sabredebilmeniz için O'nun yüce gücüne dayanarak bütün kudretle güçlenmenizi diliyoruz... (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 1:9-11)
Ama yanınızdan henüz dönen Timoteos, imanınıza, sevginize ilişkin bize güzel haberler getirdi. Bizi her zaman iyi anılarla hatırladığınızı, sizi görmeyi özlediğimiz kadar sizin de bizi özlediğinizi söyledi. Bu nedenle kardeşler, bütün çile ve sıkıntılarımız arasında, imanınızdan ötürü sizinle huzur duyduk. Çünkü siz Rab'be bağlı kalırsanız, biz asıl o zaman yaşarız. (Pavlus'tan Selaniklilere 1. Mektup, 3:6-8)
Giyecek konusunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır zambaklarının nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler... (Matta, 6:28-29)
Haksız yere acı çeken kişi, Allah rızası için acıya katlanırsa, Allah'ı hoşnut eder. Çünkü günah işleyip dövüldüğünüzde dayanırsanız, bunda övülecek ne var? Ama iyilik edip acı çektiğinizde sebat gösterirseniz, Allah'ı hoşnut edersiniz. Nitekim bunun için çağrıldınız. [Allah rızası için] Mesih, izinden gidesiniz diye... size örnek oldu. O günah işlemedi, ağzından hileli söz çıkmadı. Kendisine sövüldüğünde sövgüyle karşılık vermedi, acı çektiğinde kimseyi tehdit etmedi; davasını, adaletle yargılayan Allah'a bıraktı. (Petrus'un 1. Mektubu, 2:19-23)
Anne babanız, kardeşleriniz, akraba ve dostlarınız bile sizi ele verecek ve bazılarınızı öldürtecekler. Benim adımdan ötürü [Allah rızasına uyarak beni izlediğiniz için] herkes sizden nefret edecek. Ne var ki, başınızdaki saçlardan bir tel bile yok olmayacaktır. Sebat göstermekle canlarınızı [cennetteki sonsuz yaşamı] kazanacaksınız. (Luka, 21:16-19)
Yargı da şudur: Dünyaya ışık geldi, ama insanlar ışık yerine karanlığı sevdiler. Çünkü yaptıkları işler kötüydü. Kötülük yapan herkes ışıktan nefret eder ve yaptıkları açığa çıkmasın diye ışığa yaklaşmaz. Ama gerçeği uygulayan kişi yaptıklarını, Allah'a dayanarak yaptığını göstermek için ışığa gelir. (Yuhanna, 3:19-21)
İçinde bulunduğumuz bu lütfa... imanla kavuştuk ve Allah'ın yüceliğine [rahmetine ve rızasına] erişmek umuduyla övünüyoruz. Yalnız bununla değil, sıkıntılarla da övünüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, sıkıntı sebat gücünü, sebat gücü Allah'ın beğenisini, Allah'ın beğenisi de umudu sağlar. Umut düş kırıklığına uğratmaz. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 5:2-5)
Böylece İbrahim sabırla [Allah'a] dayanarak vaade erişti. (İbranilere Mektup, 6:15)
Kardeşlerim, çeşitli denemelerle yüz yüze geldiğinizde bunu büyük sevinçle karşılayın. Çünkü bilirsiniz ki, imanınızın sınanması sebat gücünü oluşturur. Sebat gücü de, hiçbir eksiği olmayan, olgun, mükemmelliğe erişmiş kişiler olmanız için etkili olsun. İçinizden birinin bilgelikte eksiği varsa, herkese cömertçe... veren Allah'tan istesin; kendisine verilecektir. Yalnız hiç kuşku duymadan, imanla istesin. Çünkü kuşku duyan kişi rüzgarın sürükleyip savurduğu deniz dalgasına benzer. (Yakup'un Mektubu, 1:2-6)
Siz de büyük sıkıntılara karşın, Allah'ın... verdiği sevinçle Allah sözünü kabul ederek bizi... örnek aldınız. (Pavlus'tan Selaniklilere 1. Mektup, 1:6)
Bu nedenle bizler, katlandığınız bütün zulüm ve sıkıntılar karşısındaki sabır ve imanınızdan ötürü Allah'ın kiliseleri arasında sizinle övünüyoruz. Bütün bunlar Allah'ın adil yargısının belirtisidir. Sonuç olarak, uğrunda acı çektiğiniz Allah Egemenliği'ne [cennete] layık sayılacaksınız. Allah adil olanı yapacak: Size sıkıntı çektirenlere sıkıntı ile karşılık verecek, sıkıntı çeken sizleriyse bizimle birlikte rahata kavuşturacaktır... (Pavlus'tan Selaniklilere 2. Mektup, 1:4-6)
Çünkü öyle bir zaman gelecek ki, sağlam öğretiye katlanamayacaklar. Kulaklarını okşayan sözler duymak için çevrelerine kendi arzularına uygun öğretmenler toplayacaklar. Kulaklarını gerçeğe tıkayıp masallara sapacaklar. Ama sen her durumda ayık ol, sıkıntıya göğüs ger, müjdeci olarak işini yap, görevini tamamla. (Pavlus'tan Timoteos'a 2. Mektup, 4:3-5)
Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma!... On gün sıkıntı çekeceksiniz. Ölüm pahasına da olsa sadık kal, sana yaşam tacını [cennetteki sonsuz yaşamı] vereceğim. (Vahiy, 2:10)
Ama Rab güvenilirdir. O sizi pekiştirecek, kötü olandan koruyacaktır. (Pavlus'un Selaniklilere 2. Mektubu, 3:3)
İsa öğrencilerine şöyle dedi: "Bu nedenle size şunu söylüyorum: 'Ne yiyeceğiz?' diye canınız için, ya da 'ne giyeceğiz?' diye bedeniniz için kaygılanmayın... Kargalara bakın! Ne eker, ne biçerler; ne kilerleri, ne ambarları vardır. Allah yine de onları doyurur... Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir anlık uzatabilir? Bu küçücük işe bile gücünüz yetmediğine göre, öbür konularda neden kaygılanıyorsunuz? Zambakların nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler... Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Allah'ın sizi de giydireceği ne kadar daha kesindir, ey imanı kıt olanlar! 'Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz?' diye düşünüp tasalanmayın. Dünya ulusları hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa Allah'ımız, bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir. Siz O'nun Egemenliğinin ardından gidin, o zaman size bunlar da verilecektir." (Luka, 12:22-31; Matta, 6:25-33)
Bu nedenle şimdi kısa bir süre çeşitli denemeler sonucu acı çekmeniz gerekiyorsa da, sevinçle coşmaktasınız... (Petrus'un 1. Mektubu, 1:6)
Rab'be güvenim odur ki, ben de yakında geleceğim. (Pavlus'tan Filipililere Mektup, 2:24)
Ne var ki, önce Müjde'nin bütün uluslara duyurulması gerekir. Sizi tutuklayıp mahkemeye verdiklerinde, 'Ne söyleyeceğiz?' diye önceden kaygılanmayın. O anda size ne esinlenirse onu söyleyin. Çünkü konuşan siz değil, Allah... olacak. (Markos, 13:10-11)
"Sizi havra topluluklarının, yöneticilerin ve yetkililerin önüne çıkardıklarında, 'Kendimizi neyle, nasıl savunacağız?' ya da, 'Ne söyleyeceğiz?' diye kaygılanmayın. Allah... o anda size ne söylemeniz gerektiğini öğretecektir." (Luka, 12:11-12)
"... Rabbiniz, nelere gereksinmeniz olduğunu daha siz O'ndan dilemeden önce bilir. " Bunun için siz şöyle dua edin: 'Doğru yoldan saptırılmamıza izin verme. Kötü olandan bizi kurtar. Çünkü egemenlik, güç ve yücelik sonsuzlara dek Senindir. Amin.' (Matta, 6:8-13)
Bunun için Rabbimiz'e tanıklık etmekten [Allah'ın varlığının delillerini tasdik etmekten] de, O'nun uğruna tutuklu bulunan benden de utanma. Allah'ın gücüyle Müjde [Allah'ın dini, hükümleri] uğruna benimle birlikte sıkıntıya göğüs ger. Allah bizi, yaptıklarımıza göre değil, Kendi amacına ve lütfuna göre kurtarıp mübarek bir yaşama çağırdı... (Pavlus'tan Timoteos'a 2. Mektup, 1:8-9)
Dar kapıdan girin. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. [cennetteki sonsuz] yaşama götüren kapı ise dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır. (Matta, 7:13-14)
Kendimizi doğrulukla yargılasaydık, yargılanmazdık. Dünyayla birlikte mahkum olmayalım diye Rab bizi yargılayıp terbiye ediyor. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 11:31-32)
Bu nedenle vaat, Allah'ın lütfuna dayanmak ve İbrahim'in bütün soyu için güvence altına alınmak üzere imana bağlı kılınmıştır... İbrahim zor bir durumdayken birçok ulusun babası olacağına umutla iman etti. [Allah'ın vaadi olan] "Senin soyun böyle olacak" sözüne güveniyordu. Yüz yaşına yaklaşmışken, ölü denebilecek bedenini ve Sara'nın ölü rahmini düşündüğünde imanı zayıflamadı. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 4:16-19)
Dünyasal çadırda yaşayan bizler ağır bir yük altında inliyoruz. Asıl istediğimiz soyunmak değil, giyinmektir. Öyle ki, ölümlü olan, yaşam tarafından yutulsun. Bizleri tam bu amaç için hazırlamış ve güvence olarak bize Kendisi'nin Ruhundan vermiş olan Allah'tır. Bu nedenle her zaman cesaretimiz vardır... Gözle görülene değil, imana dayanarak yaşarız. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 5:4-7)
Sizlerse aydınlandıktan sonra acılarla dolu büyük bir mücadeleye dayandığınız o ilk günleri anımsayın. Bazen sitemlere, sıkıntılara uğrayıp seyirlik oldunuz, bazen de aynı durumda olanlarla dayanışma içine girdiniz. Hem hapistekilerin dertlerine ortak oldunuz, hem de daha iyi ve kalıcı bir malınız olduğunu bilerek mallarınızın yağma edilmesini sevinçle karşıladınız. Onun için cesaretinizi yitirmeyin; bu cesaretin ödülü büyüktür. (İbranilere Mektup, 10:32-35)
İman olmadan Allah'ı hoşnut etmek olanaksızdır. Allah'a yaklaşan, O'nun var olduğuna ve Kendisi'ni arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir. İman sayesinde Nuh, henüz olmamış olaylarla ilgili olarak Allah tarafından uyarılınca, Allah korkusuyla ev halkının kurtuluşu için bir gemi yaptı. Bununla dünyayı yargıladı ve imana dayanan doğruluğun mirasçısı oldu. İman sayesinde İbrahim miras alacağı yere gitmesi için çağrılınca, Allah'ın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı. İman sayesinde bir yabancı olarak vaat edilen ülkeye yerleşti. Aynı vaadin ortak mirasçıları olan İshak ve Yakup'la birlikte çadırlarda yaşadı. Çünkü mimarı ve kurucusu Allah olan temelli kenti bekliyordu. (İbranilere Mektup, 11:6-10)
Pavlus, Milet'ten Efes'e haber yollayarak kilisenin ihtiyarlarını yanına çağırttı. Yanına geldikleri zaman onlara şöyle dedi: "Asya İli'ne ayak bastığım ilk günden beri, sizinle bulunduğum bütün süre boyunca, nasıl davrandığımı biliyorsunuz. Yahudiler'in kurduğu düzenlerden çektiğim sıkıntıların ortasında Rab'be tam bir alçakgönüllülükle, gözyaşları içinde kulluk ettim. Yararlı olan herhangi bir şeyi size duyurmaktan, gerek açıkta gerek evden eve dolaşarak size öğretmekten çekinmedim. Hem Yahudiler'i hem de Grekler'i, tövbe edip Allah'a dönmeye ve... İsa'ya [onun Allah'ın elçisi olduğuna] inanmaya çağırdım. Şimdi de... [Allah'a] boyun eğerek Yeruşalim'e gidiyorum. Orada başıma neler geleceğini bilmiyorum... Beni zincirler ve sıkıntıların beklediğine dair her kentte beni uyarıyor. Canımı hiç önemsemiyorum, ona değer vermiyorum. Yeter ki yarışı bitireyim ve... [Allah rızası için] İsa'dan aldığım görevi, Allah'ın lütfunu bildiren Müjde'ye [Allah'ın vahyine] tanıklık etme görevini tamamlayayım. (Elçilerin İşleri, 20:17-24)
[Allah rızası için] Mesih'in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı? Yazılmış olduğu gibi: "Senin uğruna bütün gün öldürülüyoruz, kasaplık koyun sayılıyoruz." Ama bizi seven [Allah] tarafından bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz. Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam... ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi... Allah sevgisinden ayırmaya yetecektir. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 8:35-39)
Kardeşler, sizlere Allah'ın Makedonya'daki kiliselerine sağladığı lütuftan söz etmek istiyoruz: Büyük sıkıntılarla denendiklerinde, coşkun sevinçleri ve aşırı yoksullukları tam bir cömertliğe dönüştü. Ellerinden geldiği kadarını, hatta daha fazlasını kendi istekleriyle verdiklerine tanıklık ederim. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 8:1-3)
Bir süre için... sefasını sürmektense, Allah'ın halkıyla [samimi olarak iman edenlerle] birlikte baskı görmeyi yeğledi. [Allah] uğruna aşağılanmayı Mısır hazinelerinden daha büyük zenginlik saydı. Çünkü [ahirette] alacağı ödülü düşünüyordu. Kralın öfkesinden korkmadan imanla Mısır'dan ayrıldı... İman sayesinde İsrailliler karadan geçer gibi Kamış Denizi'nden geçtiler. Mısırlılar bunu deneyince boğuldular. İsrailliler yedi gün boyunca Eriha surları çevresinde dolandılar; sonunda imanları sayesinde surlar yıkıldı. (İbranilere Mektup, 11:24-30)
Uygun zamanda [Allah'ın] sizi yüceltmesi için... kendinizi alçaltın. Bütün kaygılarınızı O'na yükleyin [Allah'a tevekkül edin], çünkü O sizi korur. Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız iblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor. Dünyanın her yerindeki kardeşlerinizin de aynı acıları çektiğini bilerek imanda sarsılmadan iblise karşı direnin... Bütün lütfun kaynağı olan Allah'ın Kendisi kısa bir süre acı çekmenizden sonra sizi yetkinleştirip pekiştirecek, güçlendirip temellendirecektir. (Petrus'un 1. Mektubu, 5:6-10)
Yol kenarındakiler sözü işiten kişilerdir. Ama sonra iblis gelir, inanıp kurtulmasınlar diye sözü yüreklerinden alır götürür. Kayalık yere düşenler, işittikleri sözü sevinçle kabul eden, ama kök salamadıkları için ancak bir süre inanan kişilerdir. Böyleleri denendikleri zaman imandan dönerler. Dikenler arasına düşenler, sözü işiten ama zamanla yaşamın kaygıları, zenginlikleri ve zevkleri içinde boğulan, dolayısıyla olgun ürün vermeyenlerdir. İyi toprağa düşenler ise, sözü işitince onu iyi ve sağlam bir yürekte saklayanlardır. Bunlar sabırla dayanarak ürün verirler. (Luka, 8:12-15)
İsa onlara, "Ulusların kralları, kendi uluslarına egemen kesilirler. İleri gelenleri de kendilerine iyiliksever unvanını yakıştırırlar" dedi. "Ama siz böyle olmayacaksınız. Aranızda en büyük olan, en küçük gibi olsun; yöneten, hizmet eden gibi olsun. Hangisi daha büyük, sofrada oturan mı, hizmet eden mi? Sofrada oturan değil mi? Oysa ben aranızda hizmet eden biri gibi oldum. Denendiğim zamanlar benimle birlikte [Allah rızası için] dayanmış olanlar sizlersiniz." (Luka, 22:25-28)
Her türlü tesellinin kaynağı olan Allah'a, merhametli Allah'a... övgüler olsun! Kendisi'nden [Allah'tan] aldığımız güçle her türlü sıkıntıda olanları teselli edebilmemiz için bizi bütün sıkıntılarımızda bize güç veriyor... Sıkıntı çekiyorsak, bu sizin rahatınız ve kurtuluşunuz içindir. Rahat oluyorsa bu, bizim çektiğimiz acıların aynısına sebat göstermenizde etkili olacak [Allah'ta] huzur ve güven bulmanız içindir. Size ilişkin umudumuz sarsılmaz. Çünkü acılarımıza olduğu gibi, huzurumuza da ortak olduğunuzu biliyoruz. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 1:3-7)
Bana dedi ki, "Bunlar o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir... Bunun için, Allah'ın... Mescidinde gece gündüz O'na tapınıyorlar..." (Vahiy, 7:15)
İsa, gözlerini öğrencilerine çevirerek şöyle dedi: "Ne mutlu size, ey yoksullar! Çünkü Allah'ın Egemenliği [cennet] sizindir. Ne mutlu size, şimdi açlık çekenler! Çünkü doyurulacaksınız... [Allah rızası için] İnsanoğlu'na [Hz. İsa (as)'a] bağlılığınız yüzünden insanlar sizden nefret ettikleri, sizi toplum dışı edip aşağıladıkları ve adınızı kötüleyip sizi reddettikleri zaman ne mutlu size! O gün sevinin, coşkuyla zıplayın! Çünkü cennetteki ödülünüz büyüktür. Nitekim onların ataları da Peygamberlere böyle davrandılar. (Luka, 6:20-23)
Siz öncelikle O'nun [Allah'ın] Egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir. O halde yarın için kaygılanmayın... (Matta, 6:33-34)
... Ama bu, kendimize değil, ölüleri dirilten Allah'a güvenmemiz için oldu. Allah bizi böylesine büyük bir ölüm tehlikesinden kurtardı; daha da kurtaracaktır. Umudumuzu O'na bağladık. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 1:9-10)
... Sahip olduklarınızla yetinin... Böylece cesaretle diyoruz ki, "Rab benim yardımcımdır, korkmam; insan bana ne yapabilir?" (İbranililere Mektup, 13:5-6)
... İmanın verdiği tam güvenceyle, yürekten bir içtenlikle Allah'a yaklaşalım. Açıkça benimsediğimiz umuda [Allah'ın yardımına] sımsıkı tutunalım. Çünkü vaat eden Allah güvenilirdir. (İbranililere Mektup, 10:22-23)
Ben de yakında geleceğim, bu konuda Rab'be güveniyorum. (Pavlus'tan Filipililere Mektup, 2:24)
Ama bugüne dek Allah yardımcım oldu. Bu sayede burada duruyor, büyük küçük herkese tanıklık ediyorum. Benim söylediklerim, peygamberlerin ve Musa'nın önceden haber verdiği olaylardan başka bir şey değildir. (Elçilerin İşleri, 26:22)
Kendinizi duaya verin. Duada uyanık kalın ve şükredin. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 4:2)
İçinizden biri sıkıntıda mı, dua etsin. Sevinçli mi, ilahi söylesin. İçinizden biri hasta mı... Rab'bin adıyla... onun için dua etsinler. İmanla edilen dua hastayı iyileştirecek ve Rab onu ayağa kaldıracaktır. Eğer hasta günah işlemişse, günahları bağışlanacaktır. Bu nedenle, şifa bulmak için günahlarınızı birbirinize itiraf edin ve birbiriniz için dua edin. Doğru kişinin yalvarışı çok güçlü ve etkilidir. (Yakup'un Mektubu, 5:13-16)
... Bütün varlığımla kulluk ettiğim Allah, sizi durmadan, her zaman dualarımda andığıma tanıktır. Allah'ın isteğiyle sonunda bir yol bulup yanınıza gelmek için dua ediyorum. Çünkü ruhça pekişmeniz [manevi olarak güçlenmeniz] için size manevi bir armağan ulaştırmak üzere sizi görmeyi çok istiyorum. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:9-11)
Umudunuzla sevinin. Sıkıntıya sabredin. Kendinizi duaya verin. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 12:12)
Sürekli dua edin. Her durumda şükredin. Çünkü Allah'ın, Mesih İsa'da sizin için istediği budur... (Pavlus'tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:17-19)
Kardeşler, bizim için dua edin. (Pavlus'tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:25)
Kendinizi duaya verin. Duada uyanık kalın, şükredin. Aynı zamanda bizim için de dua edin ki Allah, sözünü yaymamız ve uğruna [Allah rızası için] hapsedildiğim Mesih sırrını açıklamamız için bize bir kapı açsın. Bu sırrı gerektiği gibi açıklıkla bildirebilmem için dua edin. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 4: 2-4)
Hiç kaygılanmayın; her konudaki dileklerinizi, Allah'a dua edip yalvararak şükranla bildirin. O zaman Allah'ın her kavrayışı aşan esenliği... yüreklerinizi ve düşüncelerinizi koruyacaktır. (Pavlus'tan Filipililere Mektup, 4:6-7)
Duam şu ki sevginiz, bilgi ve her tür sezgiyle arttıkça artsın. (Pavlus'tan Filipililere Mektup, 1:9)
Durmadan dua edin. (Pavlus'tan Selaniklilere 1. Mektup, 5:17)
Dikkat edin, uyanık durun, dua edin... Çünkü o anın ne zaman geleceğini bilemezsiniz. (Markos, 13:33)
İsa öğrencilerine, "Ben dua ederken siz burada oturun" dedi. (Markos, 14:32)
Her türlü dua ve yalvarışla, her zaman... dua edin. Bu amaçla, tüm kutsallar [kendini Allah'a adamışlar] için yalvarışta bulunarak tam bir adanmışlıkla uyanık durun. (Pavlos'un Efeslilere Mektubu, 6:18)
Duam şu ki, sevginiz, bilgi ve her tür sezgiyle durmadan artsın. Öyle ki, üstün değerleri ayırt edebilesiniz ve böylece Allah'ın yüceltilip övülmesi için, İsa Mesih aracılığıyla gelen doğruluk meyvesiyle dolarak... saf ve kusursuz olasınız. (Pavlus'tan Filipililere Mektup, 1:9-11)
Kötü bir şey yapmamanız için Allah'a dua ediyoruz. Dileğimiz, bizim sınavı geçmiş görünmemiz değil, biz sınavda başarısız görünsek bile sizin iyi olanı yapmanızdır. Çünkü gerçeğe karşı değil, ancak gerçek uğruna bir şey yapabiliriz. Biz güçsüz, sizse güçlüyken seviniyoruz. Mükemmelliğe erişmeniz için de dua ediyoruz. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 13:7-9)
Bunun için... İsa'ya [Allah'ın Peygamberi olarak] iman ettiğinizi ve bütün kutsalları [kendini Allah'a adamışları] sevdiğinizi duyduğumdan beri, ben de sizin için sürekli şükrediyor, sizi dualarımda hep anıyorum... Yüce Allah, Kendisi'ni tanımanız için size bilgelik ve hidayet versin diye dua ediyorum. O'nun çağrısından doğan umudu, kutsallara verdiği mirasın yüce zenginliğini ve iman eden bizler için etki oluşturan [Allah'ın] kudretinin, aşkın büyüklüğünü anlamanız için, yüreklerinizin gözleri aydınlansın diye dua ediyorum. Bu kudret, Allah'ın... sergilediği üstün güçle aynı etkinliktedir. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 1:15-20)
Böylece, belinizi gerçekle kuşatmış, göğsünüze doğruluk zırhını takmış ve ayaklarınıza esenlik Müjdesi'ni yayma hazırlığını giymiş olarak yerinizde durun. Bunların hepsine ek olarak, şeytanın bütün ateşli oklarını söndürebileceğiniz iman kalkanını alın. Kurtuluş miğferini ve Allah'ın... kılıcını, yani Allah sözünü alın. Her türlü dua ve yalvarışla, her zaman... dua edin. Bu amaçla, bütün kutsallar [kendini Allah'a adamışlar] için yalvarışta bulunarak tam bir adanmışlıkla uyanık durun. Ağzımı her açtığımda bana gerekli söz verilsin diye benim için de dua edin; öyle ki, Müjde'nin sırrını cesaretle bildirebileyim. [Allah rızası için] Uğruna zincire vurulmuş durumda elçilik ettiğim Müjde'yi gerektiği gibi cesaretle duyurabilmem için dua edin. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 6: 14-20)
Kendinizi duaya verin. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 12:12)
İsa bir yerde dua ediyordu. Duasını bitirince öğrencilerinden biri... "Yahya'nın kendi öğrencilerine öğrettiği gibi sen de bize dua etmesini öğret." İsa onlara, "Dua ederken şöyle söyleyin" dedi: "Allah, adın kutsal kılınsın. Egemenliğin gelsin [Hak din ahlakı dünyaya hakim olsun]. Her gün bize gündelik ekmeğimizi ver. Günahlarımızı bağışla. Çünkü biz de bize karşı suç işleyen herkesi bağışlıyoruz. Doğru yoldan ayrılmamıza izin verme." (Luka, 11:1-4)
O günlerde İsa, dua etmek için dağa çıktı ve bütün geceyi Allah'a dua ederek geçirdi. (Luka, 6:12)
Sizinle yüz yüze görüşmek, iman konusundaki eksiklerinizi tamamlamak için gece gündüz var gücümüzle dua ediyoruz. Allah'ımız... [siz Selaniklilere] kavuşmamız için yolumuzu açsın! Rab birbirinize ve bütün insanlara beslediğiniz sevgiyi, bizim size beslediğimiz sevgi ölçüsünde çoğaltıp artırsın! Öyle ki... Allah'ın huzurunda kutsallıkta kusursuz olmanız için yüreklerinizi pekiştirsin. (Pavlus'tan Selaniklilere 1. Mektup, 3:10-13)
İşte bu nedenle Allah'ımız sizi çağrısına layık görsün, iyiliğe yönelik her dileğinizi, imana dayanan her uğraşınızı Kendi gücüyle sonuçlandırsın diye sizin için her zaman dua ediyoruz. (Pavlus'tan Selaniklilere 2. Mektup, 1:11)
Son olarak, kardeşler, Rab'bin sözü aranızda olduğu gibi hızla yayılıp yüceltilsin diye bizim için dua edin. Ahlaksız, kötü insanlardan kurtulmamız için de dua edin. Çünkü herkes iman etmiş değildir. Ama Rab güvenilirdir. O sizi pekiştirecek, kötü olandan koruyacaktır. Buyurduklarımızı yaptığınıza ve yapacağınıza dair Rab'de [Allah rızası için] size güveniyoruz. (Pavlus'tan Selaniklilere 2. Mektup, 3:1-4)
"Ben size şunu söyleyeyim: Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır." (Luka, 11:9-10; Matta, 7:7-8)
Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes kendilerini görsün diye havralarda ve caddelerin köşe başlarında dikilip dua etmekten zevk alırlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz ise, dua edeceğiniz zaman odanıza girip kapıyı örtün ve gizlide olan Rabbinize dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Rabbiniz sizi ödüllendirecektir... Rabbiniz, nelere gereksinmeniz olduğunu daha siz O'ndan dilemeden önce bilir. Bunun için siz şöyle dua edin: "... Rabbimiz, adın kutsal kılınsın. Egemenliğin gelsin [Hak din ahlakı dünyaya hakim olsun]... Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver. Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, Sen de bizim suçlarımızı bağışla. Doğru yoldan ayrılmamıza izin verme. Kötü olandan bizi kurtar. Çünkü egemenlik, güç ve yücelik sonsuzlara dek Senindir. Amin." (Matta, 6:5-13)
İsa dışarı çıktı, her zamanki gibi Zeytin Dağı'na gitti. Öğrenciler de onun ardından gittiler. Oraya varınca İsa onlara, "Dua edin ki doğru yoldan sapmayasınız" dedi. Onlardan bir taş atımı kadar uzaklaştı ve diz çökerek şöyle dua etti: "Allah'ım, Senin isteğine uygunsa, bu kaseyi benden uzaklaştır. Yine de benim değil, Senin istediğin olsun." Gökten bir melek İsa'ya görünerek onu güçlendirdi... İsa daha hararetle dua etti... İsa duadan kalkıp öğrencilerin yanına dönünce onları... uyumuş buldu. Onlara, "Niçin uyuyorsunuz?" dedi. "Kalkıp dua edin ki doğru yoldan sapmayasınız." (Luka, 22:39-46)
Sizden birinin bilgelikte eksiği varsa, herkese cömertçe... veren Allah'tan istesin; Allah ona verecektir. Yalnız hiç kuşku duymadan, imanla istesin. Çünkü kuşku duyan kişi rüzgarın sürükleyip savurduğu deniz dalgasına benzer. Tüm yaşamında böyle değişken, kararsız olan adam Rab'den bir şey alacağını ummasın. (Yakup'un Mektubu, 1:5-8)
İsa onlara şu karşılığı verdi: "Size doğrusunu söyleyeyim, eğer imanınız olur da kuşku duymazsanız, yalnız incir ağacına olanı yapmakla kalmazsınız; şu dağa, 'Kalk, denize atıl' derseniz, dediğiniz olacaktır. İman ederek dua ettiğinizde, dilediğiniz herşeyi alacaksınız." (Matta, 21:21-22)
İlk günden şimdiye dek Müjde'nin [Allah'ın vahyinin] yayılmasındaki işbirliğinizden dolayı, her duamda hepiniz için her zaman sevinçle dilekte bulunuyorum. (Pavlus'tan Filipililere Mektup 1:4-5)
... Bütün kutsallara [kendini Allah'a adamışlara] beslediğin sevgiyi duydukça dualarımda seni anıyor, Rabbime sürekli şükrediyorum. İmanını başkalarıyla paylaşmakta faal olman ve böylelikle... sahip olduğumuz her iyiliğin bilincine ulaşman için dua ediyorum. (Pavlus'tan Filimon'a Mektup, 4:6)
Bunlar İsa'nın annesi Meryem, öbür kadınlar ve İsa'nın kardeşleriyle tam bir birlik içinde sürekli dua ediyordu. (Elçilerin İşleri, 1:14)
Sonra şöyle dua ettiler: "Ya Rab, Sen herkesin yüreğini bilirsin. Yahuda'nın, ait olduğu yere gitmek için bıraktığı bu hizmeti ve elçilik görevini üstlenmek üzere bu iki kişiden hangisini seçtiğini göster bize." (Elçilerin İşleri, 1:24-25)
Petrus daha birçok sözlerle onları uyardı. "Kendinizi bu sapkın kuşaktan kurtarın!" diye yalvardı... O gün yaklaşık üç bin kişi topluluğa katıldı. Bunlar kendilerini elçilerin öğretisine, birlik olmaya, ekmek bölmeye ve duaya adadılar. (Elçilerin İşleri, 2:40-42)
Bir gün Petrus'la Yuhanna, saat üçte, dua vaktinde mescide çıkıyorlardı. (Elçilerin İşleri, 3:1)
"Ve şimdi ya Rab... Senin sözünü tam bir yüreklilikle duyurmak için biz kullarına güç ver..." Duaları bitince toplandıkları yer sarsıldı... Allah'ın sözünü cesaretle duyurmaya devam ettiler. (Elçilerin İşleri, 4:29-31)
"Bu nedenle, kardeşler, aranızdan Allah'ın Ruhuyla [Allah'ın razı olduğu ahlakla] ve bilgelikle dolu, yedi saygın kişi seçin. Onları bu iş için görevlendirelim. Biz ise kendimizi duaya ve Allah sözünü yaymaya adayalım." Bu öneri bütün topluluğu hoşnut etti... Elçiler de dua edip ellerini onların üzerine koydular. Böylece Allah'ın sözü yayılıyor, Yeruşalim'deki öğrencilerin sayısı arttıkça artıyor, din adamlarının birçoğu da iman çağrısına uyuyordu. (Elçilerin İşleri, 6:3-7)
Petrus'la Yuhanna oraya varınca, Samiriyeli imanlıların Allah'ın Ruhunu almaları [Allah'ın razı olacağı ahlaka kavuşmaları, iman etmeleri] için dua ettiler. (Elçilerin İşleri 8:15)
... [Hz. İsa (as)] "Kalk" dedi, "Doğru Sokak denilen sokağa git ve Yahuda'nın evinde Saul adında Tarsuslu birini sor. Şu anda orada dua ediyor." (Elçilerin İşleri, 9:11)
Petrus, herkesi dışarı çıkarttı, diz çöküp dua etti... (Elçilerin İşleri, 9:40)
Sezariye'de Kornelius adında bir adam vardı. İtalyan taburunda yüzbaşıydı. Dindar bir adamdı. Hem kendisi hem de bütün ev halkı Allah'tan korkardı. Halka çok yardımda bulunur, Allah'a sürekli dua ederdi. (Elçilerin İşleri, 10: 1-2)
Ertesi gün onlar yol alıp kente yaklaşırlarken, saat on iki sularında Petrus dua etmek için dama çıktı. (Elçilerin İşleri, 10:9)
Kornelius, "Üç gün önce bu sıralarda, saat üçte evimde dua ediyordum" dedi. "Birdenbire, parlak giysili bir adam önüme çıkıverdi. 'Kornelius' dedi, 'Allah senin duanı işitti [duanı kabul etti], verdiğin sadakaları kabul etti.'" (Elçilerin İşleri, 10:30-31)
"Ben Yafa Kenti'nde dua ediyordum" dedi... (Elçilerin İşleri, 11:5)
... Petrus hapiste tutuldu. Ama inanlılar topluluğu onun için Allah'a coşkun bir şekilde dua ediyordu... (Elçilerin İşleri, 12:5)
Petrus olanların farkına varınca Markos diye tanınan Yuhanna'nın annesi Meryem'in evine gitti. Orada birçok kişi toplanmış dua ediyordu. (Elçilerin İşleri, 12:12)
Böylece oruç tutup dua ettikten sonra, Barnaba'yla Saul'un üzerine ellerini koyup onları yolcu ettiler. (Elçilerin İşleri, 13:3)
Şabat Günü kent kapısından çıkıp ırmak kıyısına gittik. Orada bir dua yeri olacağını düşünüyorduk. Oturduk, orada toplanmış kadınlarla konuşmaya başladık. (Elçilerin İşleri, 16:13)
Gece yarısına doğru Pavlus'la Silas dua ediyor, Allah'ı ilahilerle yüceltiyorlardı. Öbür tutuklular da onları dinliyordu. (Elçilerin İşleri, 16:25)
Pavlus bu sözleri söyledikten sonra diz çöküp onlarla birlikte dua etti. (Elçilerin İşleri, 20:36)
Günümüz dolunca kentten ayrılıp yolumuza devam ettik. İmanlıların hepsi, eşleri ve çocuklarıyla birlikte bizi kentin dışına kadar geçirdiler. Deniz kıyısında diz çöküp dua ettik. (Elçilerin İşleri, 21:5)
Yeruşalim'e döndükten sonra, mescitte dua ettiğim bir sırada... (Elçilerin İşleri, 221:17)
Kayalıklara bindirmekten korkarak arka taraftan dört demir attılar ve günün tez doğması için dua ettiler. (Elçilerin İşleri, 27:29)
... Hastanın yanına giren Pavlus dua etti... (Elçilerin İşleri, 28:8)
... "Allah'ın Egemenliği'ne [cennete], birçok sıkıntıdan geçerek girmemiz gerekir" diyorlardı. İmanlılar için her kilisede ihtiyarlar seçtiler. Dua ve oruçla onları, inandıkları Rab'be emanet ettiler. (Elçilerin İşleri, 14:23)
Kardeşler... size yalvarıyorum, benim için Allah'a dua ederek uğraşıma katılın. Yahudiye'deki imansızlardan kurtulmam için ve Yeruşalim'e olan hizmetimin... kabul edilmesi için dua edin. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 15:30-31)
Geçici bir süre için anlaşıp kendinizi duaya vermekten başka bir nedenle birbirinizi mahrum etmeyin [birbirinizden ayrılmayın]. Sonra yine birleşin ki, kendinizi denetleyemediğiniz için şeytan sizi ayartmasın. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 7:5)
Öyleyse ne yapmalıyım? Ruhumla da zihnimle de dua edeceğim. Ruhumla da zihnimle de ilahi söyleyeceğim. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 14:15)
Allah bizi böylesine büyük bir ölüm tehlikesinden kurtardı; daha da kurtaracaktır. Umudumuzu O'na bağladık. Siz de dualarınızla bize yardım ettikçe, bizi yine kurtaracaktır. Öyle ki, birçok kişinin dualarıyla bize sağlanan lütuftan ötürü birçoklarının ağzından bizim için şükranlar sunulsun. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 1:10-11)
Allah'ın size bağışladığı mükemmel lütuftan dolayı sizler için dua ediyor, sizi özlüyorlar. Sözle anlatılamayan armağanı için Allah'a şükürler olsun! (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 9:14-15)
Sizi hatırladıkça Allah'ıma şükrediyorum. İlk günden şimdiye dek Müjde'nin yayılmasındaki işbirliğinizden dolayı her duamda hepiniz için her zaman sevinçle dilekte bulunuyorum. (Pavlus'tan Filipililere Mektup, 1:3-5)
Çünkü dualarınızla... bunun bana kurtuluş getireceğini biliyorum. (Pavlus'tan Filipililere Mektup, 1:19)
Sizler için dua ederken Allah'a... her zaman şükrediyoruz. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 1:3)
Bunu işittiğimiz günden beri biz de sizler için dua etmekten, tam bir bilgelik ve ruhsal anlayışla Allah'ın isteğini bütünüyle bilmenizi sağlamasını dilemekten geri kalmadık. Rab'be yaraşır biçimde yaşamanız, O'nu her yönden hoşnut etmeniz, her iyi işte meyve vererek Allah'ı tanımakta ilerlemeniz için dua ediyoruz. Herşeye sevinçle katlanıp sabredebilmeniz için O'nun yüce gücüne dayanarak, bütün kudretle güçlenmenizi diliyoruz. Bizi kutsalların... [kendini Allah'a adamışların] mirasına ortak olmaya yeterli kılan Allah'a şükretmeniz için dua ediyoruz. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 1: 9-12)
Sizden biri ve Mesih İsa'nın tabisi olan Epafras size selam eder. Allah'ın her isteğinden emin, olgun kişiler olarak ayakta kalasınız diye sizin için her zaman duayla mücadele ediyor. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 4:12)
Dualarımızda sizleri anıyor, her zaman hepiniz için Allah'a şükrediyoruz. İmanın ürünü olan etkinliğinizi, sevgiye dayanan emeğinizi ve... umuttan kaynaklanan dayanıklılığınızı Allah'ın huzurunda durmadan anıyoruz. (Pavlus'tan Selaniklilere 1. Mektup, 1:2-3)
Herşeyden önce şunu öğütlerim: Allah yoluna tam bir bağlılık ve ağırbaşlılık içinde sakin ve huzurlu bir yaşam sürelim diye, krallarla bütün üst yöneticiler dahil, bütün insanlar için dilekler, dualar, yakarışlar ve şükürler sunulsun. (Pavlus'tan Timoteos'a 1. Mektup, 2:1-2)
Buna göre, erkeklerin öfkelenip çekişmeden, her yerde pak eller yükselterek dua etmelerini isterim. (Pavlus'tan Timoteos'a 1. Mektup, 2:8)
Oysa Allah'ın yarattığı herşey iyidir, hiçbir şey reddedilmemeli; yeter ki, şükranla kabul edilsin. Çünkü herşey Allah'ın sözüyle ve duayla kutsal kılınır. (Pavlus'tan Timoteos'a 1. Mektup, 4:4-5)
Gerçekten kimsesiz, yalnız kalmış dul kadın umudunu Allah'a bağlamıştır; gece gündüz O'na dilekte bulunmaya ve dua etmeye devam eder. Kendini zevke veren dul kadınsa daha yaşarken ölmüştür. (Pavlus'tan Timoteos'a 1. Mektup, 5:5-6)
Durmadan, gece gündüz dualarımda seni anarak atalarım gibi temiz vicdanla kulluk ettiğim Allah'a şükrediyorum. (Pavlus'tan Timoteos'a 2. Mektup, 1:3)
... [Allah'ın Peygamberi olarak] İsa'ya olan imanını ve bütün kutsallara [kendini Allah'a adamışlara] beslediğin sevgiyi duydukça dualarımda seni anıyor, Allah'ıma sürekli şükrediyorum... Her iyiliğin bilincine vararak imana dayanan birlikte faal olman için dua ediyorum. (Pavlus'tan Filimon'a Mektup, 1:4-6)
Bu arada bana kalabileceğim bir yer hazırla. Çünkü dualarınız aracılığıyla sizlere bağışlanacağımı [Allah'ın sizlerle birlikte olmama izin vereceğini] umuyorum. (Pavlus'tan Filimon'a Mektup, 1:22)
... Kendisini ölümden kurtaracak güçte olan Allah'a büyük feryat ve gözyaşlarıyla dua etti, yakardı ve Allah korkusu nedeniyle işitildi [duaları kabul oldu]. (İbranilere Mektup, 5:7)
Bizim için dua edin. Vicdanımızı temiz tuttuğumuza, her bakımdan olumlu bir yaşam sürmek istediğimize eminiz. Yanınıza tez zamanda dönebilmem için dua etmenizi özellikle rica ediyorum. (İbranilere Mektup, 13:18-19)
... Birbiriniz için dua edin. Doğru kişinin yalvarışı çok güçlü ve etkilidir. İlyas da tıpkı bizim gibi insandı. Yağmur yağmaması için gayretle dua etti; üç yıl altı ay ülkeye yağmur yağmadı. Yeniden dua etti; gök yağmurunu, toprak da ürününü verdi. (Yakup'un Mektubu, 5:16-18)
Herşeyin sonu yakındır. Bu nedenle, sağduyulu olun ve dua etmek için ayık durun. Herşeyden önce birbirinizi candan sevin. Çünkü sevgi birçok günahı örter. Söylenmeksizin birbirinize konukseverlik gösterin. Her biriniz hangi ruhsal armağanı [manevi güzelliği] aldıysanız, bunu Allah'ın çok yönlü lütfunun iyi kahyaları olarak birbirinize hizmet etmekte kullanın. (Petrus'un 1. Mektubu, 4:7-10)
Kardeşinin ölümcül olmayan bir günah işlediğini gören, onun için dua etsin... (Yuhanna'nın 1. Mektubu, 5:16)
Sevgili kardeşim, canın gönenç içinde olduğu gibi, her bakımdan sağlıklı ve gönenç içinde olman için dua ediyorum. Bazı kardeşler gelip senin gerçeğe bağlı kaldığına, gerçeğin izinden yürüdüğüne tanıklık edince çok sevindim... (Yuhanna'nın 3. Mektubu, 1:2-4)
Ama siz, sevgili kardeşlerim, kendinizi tümden kutsal olan imanınızın temeli üzerinde geliştirin... Dua edin... Rabbimiz'in sizi sonsuz yaşama kavuşturacak olan merhametini beklerken, kendinizi Allah'ın sevgisinde koruyun. Kimi kararsızlara merhamet edin. Kimini ateşten çekip kurtarın. Kimine de korkuyla merhamet edin. Ama günahlı bir bedenin lekelediği giysiden bile tiksinin. (Yahuda'nın Mektubu, 1:20-23)
Allah'ın huzurunda güvenimiz şu ki, O'nun isteğine uygun ne dilersek bizi işitir [Allah dualarımıza icabet eder]. Her ne dilersek bizi işittiğini bildiğimize göre, O'ndan dilediklerimizi aldığımızı da biliriz. (Yuhanna'nın 1. Mektubu, 5:14-15)
... Bunları ikişer ikişer, kendisinin gideceği her kente, her yere kendi önünden gönderdi. Onlara, "Ürün bol, ama işçi az" dedi, "Bu nedenle ürünün sahibi Rab'be yalvarın, ürününü kaldıracak işçiler göndersin." (Luka, 10:1-2)
İsa öğrencilerine, hiç usanmadan, her zaman dua etmeleri gerektiğini belirten şu benzetmeyi anlattı. "... Allah da, gece gündüz kendisine yakaran seçilmişlerinin hakkını almayacak mı? Size şunu söyleyeyim, onların hakkını tez alacaktır..." (Luka, 18:1-8)
Sabah erkenden incir ağacının yanından geçerlerken, ağacın kökten kurumuş olduğunu gördüler. Olayı hatırlayan Petrus, "... İncir ağacı kurumuş!" dedi. İsa onlara şöyle karşılık verdi: "Allah'a iman edin. Size doğrusunu söyleyeyim, kim şu dağa, 'Kalk, denize atıl!' der ve yüreğinde kuşku duymadan dediğinin olacağına inanırsa, dileği yerine gelecektir. Bunun için size diyorum ki, duayla dilediğiniz herşeyi daha şimdiden almış olduğunuza inanın, dileğiniz yerine gelecektir. Kalkıp dua ettiğiniz zaman, birine karşı bir şikayetiniz varsa onu bağışlayın ki..." (Markos, 11:20-26)
Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı. (Markos, 14:35)
"Simun, Simun, şeytan sizleri buğday gibi kalburdan geçirmek için [Allah'tan] izin almıştır. Ama ben, imanını yitirmeyesin diye senin için [Allah'a] dua ettim. Geri döndüğün zaman kardeşlerini güçlendir." (Luka, 22:31-32)
O gün bana hiçbir şey sormayacaksınız. Size doğrusunu söyleyeyim... Allah'tan ne dilerseniz, size verecektir... Dileyin, alacaksınız. Öyle ki, sevinciniz tam olsun. (Yuhanna, 16:23-24)
Çünkü Yahudi ve Grek ayrımı yoktur, Rab hepsinin Rabbidir. Kendisine yakaranların hepsine karşı eli açıktır [İhsanı bol olandır]. Rab'be yakaran herkes kurtulacaktır. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 10:12-13)
Allah'ın Kendi yüceliğinin zenginliği uyarınca... sizi iç varlığınızda kudretle güçlendirmesini... dilerim. Öyle ki, Allah'ın bütün doluluğuyla dolmanız için, sevgide köklenmiş ve temellenmiş olarak bütün kutsallarla [kendini Allah'a adamışlara] birlikte Mesih'in sevgisinin ne denli geniş ve uzun, yüksek ve derin olduğunu anlamaya, bilgiyi çok aşan bu sevgiyi kavramaya gücünüz yetsin. Allah, bizde etkili olan kudretiyle, dilediğimiz ya da düşündüğümüz herşeyden çok daha fazlasını yapabilecek güçtedir. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 3:19-20)
O'nun çağrısından [Allah'ın vaadinden] doğan umudu, kutsallara [kendini Allah'a adamışlara] verdiği mirasın [cennetin] yüce zenginliğini ve iman eden bizler için etkili olan kudretinin aşkın büyüklüğünü anlamanız için, yüreklerinizin gözleri aydınlansın diye dua ediyorum. (Pavlus'tan Efeslilere 1. Mektup, 1:18-19)
Durmadan, gece gündüz dualarımda seni anarak [senin için Allah'a dua ederek] atalarım gibi temiz vicdanla kulluk ettiğim Allah'a şükrediyorum. (Pavlus'un Timoteos'a 2. Mektubu, 1:3)
... Vicdanınızı temiz tutun. (Petrus'un 1. Mektubu 3:16)
Oğlum Timoteos... bu buyruğu sana emanet ediyorum. Öyle ki, bu sözlere dayanarak iyi savaşı [iyilik için, güzellikle mücadeleyi] sürdüresin. İmana ve temiz vicdana sarıl. Bazıları temiz vicdanı bir yana iterek iman konusunda battılar. (Pavlus'un Timoteos'a 1. Mektubu, 1:18-19)
... Atalarınızın başkaldırdığı ve çölde onu sınadığı günkü gibi, yüreklerinizi nasırlaştırmayın. (İbranilere Mektup, 3:7-8)
... Birbirinizi her gün yüreklendirin. Öyle ki, hiçbirinizin yüreği günahın aldatmasıyla nasırlaşmasın. (İbranilere Mektup, 3:13)
... Pavlus, "Kardeşler" dedi, "Ben bugüne dek Allah'nın huzurunda tertemiz bir vicdanla yaşadım." (Elçilerin İşleri, 23:1)
[Allah rızası için] Mesih'e bağlı biri olarak gerçeği söylüyorum, yalan söylemiyorum. Vicdanım da söylediklerimi... doğruluyor. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 9: 1)
Aynı bu adamların kabul ettiği gibi, hem doğru kişilerin hem doğru olmayanların ölümden dirileceğine dair Allah'a umut bağladım. Bu nedenle ben... Allah'ın... huzurunda vicdanımı temiz tutmaya her zaman özen gösteriyorum. (Elçilerin İşleri, 24: 15-16)
Dünyaya ve özellikle size, insan bilgeliğiyle değil, Allah'ın lütfuyla, Allah'tan gelen saflık ve içtenlikle davrandığımıza vicdanımız tanıktır. Ve biz bununla övünüyoruz. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 1:12)
Bu hizmeti Allah'ın merhametiyle üstlendiğimiz için cesaretimizi yitirmeyiz. Utanç verici gizli yolları reddettik. Hileye başvurmayız, Allah'ın sözünü de çarpıtmayız. Gerçeği ortaya koyarak kendimizi Allah'ın huzurunda her insanın vicdanına tavsiye ederiz. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 4:1-2)
... Kilise görevlileri, özü sözü ayrı, şarap tutkunu, haksız kazanç peşinde koşan kişiler değil, ağırbaşlı kişiler olmalı. Temiz vicdanla imanın sırrına sarılmalıdırlar. Bunlar da önce denensin; eleştirilecek bir yönleri yoksa görev alsınlar. (Pavlus'tan Timoteos'a 1. Mektup, 3:8-10)
... Amacımız Rab'bi hoşnut etmektir... Rab'den korkmanın ne demek olduğunu bildiğimizden insanları ikna etmeye çalışıyoruz. Ne olduğumuzu Allah biliyor; umarım siz de vicdanınızda biliyorsunuz. (Pavlus'tan Korintlilere 2. Mektup, 5:8-11)
Bu buyruğun amacı, pak yürekten, temiz vicdandan, içten imandan doğan sevgiyi uyandırmaktır. Bazı kişiler bunlardan saparak boş konuşmalara daldılar. Kutsal Yasa öğretmeni olmak istiyorlar, ama ne söyledikleri sözleri ne de iddialı oldukları konuları anlıyorlar. (Pavlus'tan Timoteos'a 1. Mektup, 1:5-7)
Öyleyse yüreklerimiz... kötü vicdandan arınmış, bedenlerimiz temiz suyla yıkanmış olarak, imanın verdiği tam güvenceyle, yürekten bir içtenlikle Allah'a yaklaşalım. Açıkça benimsediğimiz umuda sımsıkı tutunalım. Çünkü vaat eden Allah güvenilirdir. Birbirimizi sevgi ve iyi işler için nasıl gayrete getirebileceğimizi düşünelim. Bazılarının alıştığı gibi, biraraya gelmekten vazgeçmeyelim; o günün yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok yüreklendirelim. (İbranilere Mektup, 10:22-25)
İyilik yapmayı, sizde olanı başkalarıyla paylaşmayı unutmayın. Çünkü Allah bu tür kurbanlardan hoşnut olur. Önderlerinizin sözünü dinleyin, onlara bağlı kalın. Çünkü onlar... sizi kollarlar. Onların sözünü dinleyin ki, görevlerini... sevinçle yapsınlar. Bizim için dua edin. Vicdanımızı temiz tuttuğumuza, her bakımdan olumlu bir yaşam sürmek istediğimize eminiz. Yanınıza tez zamanda dönebilmem için dua etmenizi özellikle rica ediyorum. (İbranilere Mektup, 13:16-19)
Yalnız bunu yumuşak huyla, saygıyla yapın. Vicdanınızı temiz tutun... Sürdürdüğünüz olumlu yaşamı kınayanlar size ettikleri iftiradan utansınlar. İyilik edip acı çekmek –eğer Allah'ın isteği buysa– kötülük yapıp acı çekmekten daha iyidir. (Petrus'un 1. Mektubu, 3:16-17)
... Bizim için tek bir Allah vardır. O herşeyin kaynağıdır, bizler O'nun için yaşıyoruz. Tek bir Rab var... Herşey O'nun tarafından yaratıldı, biz de O'nun izniyle yaşıyoruz. Ne var ki, herkes bu bilgiye sahip değildir. Hâlâ putperest alışkanlıklarının etkisinde kalan bazıları, yedikleri etin puta sunulduğunu düşünüyorlar. Vicdanları zayıf olduğu için lekeleniyor. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 8:5-7)
Sevgili kardeşlerim, yüreğimiz bizi suçlamazsa, Allah'ın huzurunda kendimize güvenimiz olur ve O'ndan her ne dilersek alırız [dualarımız kabul olur]. Çünkü O'nun buyruklarını yerine getiriyor ve O'nu hoşnut eden şeyleri yapıyoruz. (Yuhanna'nın 1. Mektubu, 3: 21-22)
... Son zamanlarda bazıları yalancıların ikiyüzlülüğü nedeniyle aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine kulak vererek imandan dönecek. Vicdanları adeta kızgın bir demirle dağlanmış bu yalancılar... iman edip gerçeği bilenlerin şükranla yemesi için Allah'ın yarattığı yiyeceklerden çekinmek gerektiğini buyuracaklar. (Pavlus'tan Timoteos'a 1. Mektup, 4:1-3)
Yüreği temiz olanlar için herşey temizdir, ama yüreği kirli olanlar ve imansızlar için hiçbir şey temiz değildir. Çünkü onların zihinleri de vicdanları da kirlenmiştir. Allah'ı tanıdıklarını ileri sürer, ama yaptıklarıyla O'nu yadsırlar. Söz dinlemez, hiçbir iyi işe yaramaz iğrenç kişilerdir. (Pavlus'tan Titus'a Mektup, 1:15-16)
Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Çünkü onlar doyurulacaklar. Ne mutlu merhametli olanlara! Çünkü onlar merhamet bulacaklar. Ne mutlu yüreği temiz olanlara!... (Matta, 5:5-8)
... Kişi de kendini bayağı işlerden arıtırsa, onurlu amaçlara uygun, kutsal kılınmış... yararlı, her iyi işe hazır bir kap olur. Gençlik arzularından kaç. Temiz yürekle Rab'be yakaranlarla birlikte doğruluğun, imanın, sevginin ve esenliğin ardından koş. (Pavlus'tan Timoteos'a 2. Mektup, 2:21-22)
... Vicdanları buna tanıklık eder. Düşünceleriyse onları ya suçlar ya da savunur. Yaydığım Müjde'ye [Allah'ın emirlerine] göre Allah'ın, insanları gizlice yaptıkları şeylerden ötürü... yargılayacağı gün böyle olacaktır. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 12:14-16)
Bunun için Allah'a bağlı olun. Şeytana karşı direnin, sizden kaçacaktır. Allah'a yaklaşın... Ey günahkarlar, ellerinizi günahtan temizleyin. Ey kararsızlar, yüreklerinizi paklayın. (Yakup'un Mektubu, 4:7-8)
... Daha önce denildiği gibi, "Bugün O'nun sesini [Allah'tan gelen vahyi] duyarsanız, yüreklerinizi nasırlaştırmayın." (İbranilere Mektup, 4:7)
... Temiz yürekle Rab'be yakaranlarla birlikte doğruluğun, imanın, sevginin ve esenliğin ardından koş. (Pavlus'tan Timoteos'a 2. Mektup, 2:22)
Yaşlı adama çıkışma, babanmış gibi yol göster. Genç erkeklere kardeşinmiş gibi, yaşlı kadınlara annenmiş gibi, genç kadınlara tam bir yürek temizliğiyle kızkardeşinmiş gibi yol göster. Gerçekten kimsesiz dul kadınlara saygı göster. (Pavlus'tan Timoteos'a 1. Mektup, 5:1-3)
[Hz. İsa (as):] "Benden yana olmayan bana karşıdır. Benimle birlikte toplamayan dağıtıyor demektir." (Matta, 12:30)
Allah tarafından onaylanan, O'nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir. (Yuhanna, 6:29)
Beni kabul eden de beni Göndereni [Allah'ı] kabul etmiş olur. (Luka, 9:48; Markos, 9:37; Matta, 10:40)
[Hz. İsa (as):] "Sizi dinleyen beni dinlemiş olur, sizi reddeden beni reddetmiş olur. Beni reddeden de beni Göndereni [Allah'ı] reddetmiş olur." (Luka, 10:16)
Onlar da şunu sordular: "Allah'ın istediği işleri yapmak için ne yapmalıyız?" İsa, "Allah'ın işi [Allah'ın istediği] O'nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir" diye yanıt verdi. (Yuhanna, 6:28-29)
Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni Gönderene [Allah'a] iman edenin [cennet'te] sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri... ölümden yaşama geçmiştir. (Yuhanna, 5:24)
"Niçin... söylediklerimi yapmıyorsunuz? Bana gelen ve sözlerimi duyup uygulayan kişinin kime benzediğini size anlatayım. Böyle bir kişi, evini yaparken toprağı kazan, derinlere inip temeli kaya üzerine atan adama benzer. Sel sularıyla kabaran ırmak o eve saldırsa da, onu sarsamaz. Çünkü ev sağlam yapılmıştır. Ama sözlerimi duyup da uygulamayan kişi, evini temel koymaksızın toprağın üzerine kuran adama benzer. Kabaran ırmak saldırınca ev hemen çöker. Evin yıkılışı da korkunç olur." (Luka, 6:46-49)
Ama onun [Hz. İsa (as)'ın] sözüne uyanın Allah'a olan sevgisi gerçekten olgunluğa ermiştir. Allah'ta olduğumuzu [Allah'ın rızasına uyduğumuzu] bununla anlarız. "Allah'ta [Allah'ın rızasına uygun] yaşıyorum" diyen, Mesih'in yürüdüğü yolda yürümelidir. (Yuhanna'nın 1. Mektubu, 2:5-6)
Önderlerinizin sözünü [Allah rızası için] dinleyin, onlara bağlı kalın. Çünkü onlar... sizi kollarlar. Onların sözünü dinleyin ki... sevinçle yapsınlar. (İbranilere Mektup, 13:17)
[Hz. İsa (as):] "[Allah rızası için] benim adım uğruna evlerini, kardeşlerini, anne ya da babalarını, çocuklarını ya da topraklarını bırakan herkes, bunların yüz katını elde edecek ve [cennetteki] sonsuz yaşamı miras alacak. Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da birinci olacak." (Matta, 19:29-30)
Kardeşler, hep birlikte beni örnek alın [benim gibi Allah'a ve onun Peygamberi Hz. İsa (as)'a iman edin]. Size verdiğimiz örneğe göre yaşayanlara dikkatle bakın. (Pavlus'tan Filipililere Mektup, 3:17)
[Hz. İsa (as):] "Size bir örnek gösterdim; yaptığımın aynısını siz de birbirinize yapasınız diye." (Yuhanna, 13:15)
Allah'ın gönderdiği kişi Allah'ın sözlerini söyler... (Yuhanna, 3:34)
[Hz. İsa (as):] "Size doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sözüme uyarsa, ölümü [cehennem hayatını] asla görmeyecektir." (Yuhanna, 8:51)
İsa, çevresindeki kalabalığı görünce gölün karşı yakasına geçilmesini buyurdu. O sırada din bilginlerinden biri ona yaklaşıp, "Öğretmenim" dedi, "Nereye gidersen, senin ardından geleceğim." (Matta, 8:18-19)
İsa oradan geçerken, vergi toplama yerinde oturan birini gördü. Matta adındaki bu adama, "Ardımdan gel" dedi. Adam da kalkıp İsa'nın ardından gitti. (Matta, 9:9)
Yahudiler şaşırdılar. "Bu adam hiç öğrenim görmediği halde, nasıl bu kadar bilgili olabilir?" dediler. İsa onlara, "Benim öğretim benim değil, beni Gönderenindir" diye karşılık verdi. "Eğer bir kimse Allah'ın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu öğretinin Allah'tan mı olduğunu, yoksa kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir. Kendiliğinden konuşan kendini yüceltmek ister, ama kendisini Göndereni [Allah'ı] yüceltmek isteyen doğrudur ve onda haksızlık yoktur." (Yuhanna, 7:15-18)
İsa kendisine iman etmiş olan Yahudiler'e, "Eğer benim sözüme bağlı kalırsanız, gerçekten öğrencilerim olursunuz. Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak." dedi. (Yuhanna, 8:31-32)
İsa yüksek sesle, "Bana iman eden bana değil, beni Gönderene [Allah'a] iman etmiş olur" dedi... Bana iman eden hiç kimse karanlıkta kalmasın diye, dünyaya ışık olarak [dünyanın hidayeti için] geldim. Sözlerimi işitip de onlara uymayanı ben yargılamam. Çünkü ben dünyayı yargılamaya değil, dünyayı kurtarmaya geldim. Beni reddeden ve sözlerimi kabul etmeyen kişiyi yargılayacak Biri [Allah] var... (Yuhanna, 12:44-48)
İsa, Celile Gölü'nün kıyısında yürürken Petrus diye de anılan Simun'la kardeşi Andreas'ı gördü. Balıkçı olan bu iki kardeş göle ağ atıyorlardı. Onlara, "Ardımdan gelin" dedi, "Sizleri insan tutan balıkçılar yapacağım." Onlar da hemen ağlarını bırakıp onun ardından gittiler. İsa daha ileri gidince başka iki kardeşi, Zebedi'nin oğulları Yakup'la Yuhanna'yı gördü. Babaları Zebedi'yle birlikte teknede ağlarını onarıyorlardı. Onları da çağırdı. Hemen tekneyi ve babalarını bırakıp İsa'nın ardından gittiler. (Matta, 4:18-22)
İsa tekneye binerken, önceleri cinli olan adam ona, "Seninle geleyim" diye yalvardı. Ama İsa adama izin vermedi. Ona, "Evine, yakınlarının yanına dön" dedi. "Rab'bin senin için neler yaptığını, sana nasıl merhamet ettiğini onlara anlat." Adam da gitti, İsa'nın [Allah'ın izniyle] kendisi için neler yaptığını Dekapolis'te duyurmaya başladı. Anlattıklarına herkes şaşıp kalıyordu. (Markos, 5:18-20)
İki tekneden Simun'a ait olanına binen İsa, ona kıyıdan biraz açılmasını rica etti. Sonra oturdu, teknenin içinden halka öğretmeye devam etti. Konuşmasını bitirince Simun'a, "Derin sulara açılın, balık tutmak için ağlarınızı atın" dedi. Simun şu karşılığı verdi: "Efendimiz, bütün gece çabaladık, hiçbir şey tutamadık. Yine de senin sözün üzerine ağları atacağım." Bunu yapınca öyle çok balık yakaladılar ki, ağları yırtılmaya başladı. (Luka, 5:3-6)
İsa ona şu karşılığı verdi: "Beni seven sözüme uyar, Allah'ım da onu sever... Beni sevmeyen, sözlerime uymaz. İşittiğiniz söz benim değil, beni gönderen Allah'ındır." (Yuhanna, 14:23-24)
[Hz. İsa (as):] "Kim buyruklarımı bilir ve yerine getirirse, işte beni seven odur. Beni seveni Allah'ım da sevecektir. Ben de onu seveceğim..." (Yuhanna, 14:21)
[Hz. İsa (as):] "Size doğrusunu söyleyeyim... Beni kabul eden de beni Göndereni [Allah'ı] kabul etmiş olur." (Yuhanna, 13:20)
İsa Eriha'ya girdi. Kentin içinden geçiyordu. Orada vergi görevlilerinin başı olan, Zakkay adında zengin bir adam vardı. İsa'nın kim olduğunu görmek istiyor, ama boyu kısa olduğu için kalabalıktan ötürü göremiyordu. İsa'yı görebilmek için önden koşup bir yabanıl incir ağacına tırmandı. Çünkü İsa oradan geçecekti. İsa oraya varınca yukarı bakıp, "Zakkay, çabuk aşağı in!" dedi. "Bugün senin evinde kalmam gerekiyor." Zakkay hızla aşağı indi ve sevinç içinde İsa'yı evine buyur etti. (Luka, 19:1-6)
... Ne görmüş ne işitmişse ona tanıklık eder, ama tanıklığını kimse kabul etmez. Onun tanıklığını kabul eden, Allah'ın gerçek olduğunu kavramıştır. Allah'ın gönderdiği kişi Allah'ın sözlerini söyler... İsa'ya iman edenin [cennet'te] sonsuz yaşamı vardır. Ama İsa'nın sözünü dinlemeyen yaşamı görmeyecektir. Allah'ın gazabı böylesinin üzerinde kalır. (Yuhanna, 3:32-36)
... O'nun [Allah'ın] gönderdiği kişiye iman etmiyorsunuz. Kutsal Yazılar'ı araştırıyorsunuz. Çünkü bunlar aracılığıyla sonsuz yaşama sahip olduğunuzu sanıyorsunuz. Bana tanıklık eden de bu yazılardır! Öyleyken siz, yaşama kavuşmak için bana gelmek istemiyorsunuz. (Yuhanna, 5:38-40)
"O zaman... [Hz. İsa (as)] sağındaki kişilere, 'Sizler, Allah'ımın kutsadıkları, gelin!' diyecek. 'Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği [cenneti] miras alın! Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız. Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.'... Sonra solundakilere şöyle diyecek: 'Ey lanetliler... sönmez ateşe gidin! Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz; susamıştım, bana içecek vermediniz; yabancıydım, beni içeri almadınız; çıplaktım, beni giydirmediniz; hastaydım, zindandaydım, benimle ilgilenmediniz.'" (Matta, 25:34-36; 41-43)
... Kutsal Yasa'da [Allah'ın buyruklarını içeren vahiyde] ve Peygamberlerin Kitaplarında yazılı herşeye inanıyorum. Aynı bu şahısların kabul ettiği gibi, hem doğru kişilerin hem doğru olmayanların ölümden dirileceğine dair Allah'a umut bağladım. Bu nedenle ben Allah'ın huzurunda... vicdanımı temiz tutmaya her zaman özen gösteriyorum. (Elçilerin İşleri, 24:14-16)
Ama o bana, "Sakın yapma!" dedi, "Ben senin, Peygamber kardeşlerin ve bu Kitabın sözlerine uyanlar gibi bir Allah kuluyum. Allah'a kulluk et!" (Vahiy, 22:9)
Yahya'nın tutuklanmasından sonra İsa, Allah'ın Müjdesi'ni [Allah'ın emirlerini] duyura duyura Celile'ye gitti. "Zaman doldu" diyordu, "Allah'ın Egemenliği [cennet vaadi] yaklaştı. Tövbe edin, Müjde'ye [Allah'ın emirlerine] inanın!" (Markos, 1:14-15)
Her ikisi de Allah'ın nazarında doğru kişilerdi, Rab'bin bütün buyruk ve kurallarına eksiksizce uyarlardı. (Luka, 1:6)
Bu nedenle Roma'da bulunan sizlere de Müjde'yi [Allah'ın emirlerini] elimden geldiğince bildirmek için sabırsızlanıyorum... Müjde [Allah'ın emirleri] iman eden herkesin –önce Yahudiler'in, sonra Yahudi olmayanların– kurtuluşu için Allah'ın gücüdür... Aklanma yalnız imanla olur. Yazılmış olduğu gibi, "İmanla aklanan yaşayacaktır." (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 1:15-17)
[Hz. İsa (as):] "Kutsal Yasa'yı [önceki Allah'ın vahyini] ya da Peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim... Bu buyrukların en küçüklerinden birini kim çiğner ve başkalarına öyle yapmayı öğretirse, Allah'ın Egemenliğinde [ahirette] en küçük sayılacak. Ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına öğretirse, Allah'ın Egemenliğinde [ahirette] büyük sayılacak. (Matta, 5:17-19)
Sevgili kardeşler... Her iki mektubumda da bu konuları anımsatarak temiz düşüncelerinizi uyandırmaya çalıştım. Öyle ki, kutsal Peygamberlerin çok önceden söylediği sözleri... anımsayasınız. (Petrus'un 2. Mektubu, 3:1-2)
Şimdi, kardeşler, size bildirdiğim, sizin de kabul edip bağlı kaldığınız Müjde'yi [Allah'ın emirlerini] anımsatmak istiyorum. Size müjdelediğim bu söze sımsıkı sarılırsanız, onun aracılığıyla kurtulursunuz... (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 15:1-2)
... [Allah] Allah'ı tanımayanları ve Kendisi'yle ilgili Müjde'ye [Allah'ın emirlerine] uymayanları cezalandıracak. Böyleleri Rab'bin varlığından ve yüce gücünden uzak kalarak sonsuza dek mahvolma cezasına çarptırılacaklar... (Pavlus'tan Selaniklilere 2. Mektup, 1:8-9)
Musa, Kutsal Yasa'ya [Allah'ın buyruklarını içeren vahiye] dayanan doğrulukla ilgili şöyle yazıyor: "Yasa'nın gereklerini yapan, onlar sayesinde yaşayacaktır [ahirette sonsuz cennet hayatı ile karşılık görecektir]." İmana dayanan doğruluk ise şöyle diyor: ... "Allah sözü sana yakındır, ağzında ve yüreğindedir." (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 10:5-8)
Kendini... ruhça olgun sayan varsa, bilsin ki, size yazdıklarım Rab'bin buyruğudur. Bunları önemsemeyenin kendisi de önemsenmesin. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 14:37-38)
[Hz. İsa (as):] Öğrencileriyle birlikte halkı da yanına çağırıp şöyle konuştu: "Ardımdan gelmek isteyen... beni izlesin. Canını kurtarmak isteyen onu yitirecek, canını [Allah rızası için] benim ve Müjde'nin [Allah'ın emirlerinin] uğruna yitiren ise onu kurtaracaktır." (Markos, 8:34-35)
Petrus ona, "Bak, biz herşeyi bırakıp senin ardından geldik" demeye başladı. "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi İsa, "[Allah rızası için] Benim ve Müjde'nin [Allah'ın emirlerinin] uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama [cennete] kavuşmayacak hiç kimse yoktur." (Markos, 10:28-30)
Ne var ki, herkes Müjde'ye [Allah'ın emirlerine] uymadı. Yeşaya'nın dediği gibi: "Ya Rab, verdiğimiz habere kim inandı?" Demek ki iman, haberi duymakla, duymak da Mesih'le ilgili sözün yayılmasıyla olur. Ama soruyorum: Onlar duymadılar mı? Elbette duydular. "Sesleri bütün yeryüzüne, sözleri dünyanın dört bucağına ulaştı."... (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 10:16-18)
... Bu kitaptaki peygamberlik sözlerine uyana ne mutlu! (Vahiy, 7:22)
Bu peygamberlik sözlerini okuyana, burada [Allah'ın Kutsal Kitabında] yazılanları dinleyip yerine getirene ne mutlu! Çünkü beklenen zaman yakındır. (Vahiy, 1:3)