Işık saçan canlıların en bilinenleri ateş böcekleridir. Bilimadamları yıllardır sürdürdükleri araştırmalar ve çalışmalarla ateş böceklerinin ürettikleri kadar verimli bir ışık üretmeye çalışmaktadırlar. Işıktan maksimum verim elde eden ve neredeyse hiç enerji kaybetmeyen ateş böcekleri, bu özellikleri nedeniyle yıllardır araştırma konusu olmuşlardır.
Gerçekte bir canlının ışık üretmesi, aynı zamanda da bu ışığın ısısından etkilenmemesi son derece şaşırtıcıdır. Çünkü bilindiği gibi, günümüz teknolojisi ile gerçekleştirilen ışık üretiminde, mutlaka bir sıcaklık açığa çıkar ve bu sıcaklık da dışarıya ısı enerjisi olarak verilir. Dolayısıyla bu durumda ışık üreten canlıların kendilerinin de bu yüksek ısıdan zarar görmeleri gerekmektedir. Oysa ışık üreten canlılar kendi ürettikleri sıcaklıktan hiç etkilenmezler. Çünkü genellikle bu canlılar ışık ürettikleri sırada çok fazla miktarda bir sıcaklık da açığa çıkmaz. Soğuk ışık denen bir tür ışık üretirler. Vücut sistemleri buna uygun olarak tasarlanmıştır.
Ateş böcekleri vücutlarının içinde gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar sonucu yeşil-sarı ışıklar üreten böceklerdir. Haberleşmek ve çiftleşme mesajı verebilmek için bu ışıkları kullanan ateş böceklerinde türe göre ışıldama uzunluğu değişir. Ayrıca bazı türlerde, dişiyi cezbetmek için önce erkek ateş böceği ışıldarken, bir diğerinde çağrıyı dişi ateş böcekleri yapabilir. Bazı türler ise ışıklarını kendilerini düşmanlarına karşı savunmak için kullanırlar. Saçtıkları ışık aynı zamanda düşmanlarına tadlarının kötü olduğu mesajını da iletir. 12
Ateş böceklerinin yanısıra çeşitli deniz altı canlıları, böcekler ve daha pek çok canlı türü de kendi ışıklarını kendileri üretirler. Her birinin ışığı üretim şekilleri, kullanım alanları, süreleri ve üretilen ışığın cinsi gibi özellikleri birbirinden çok farklıdır.
Bu canlılara kullanabilecekleri niteliklerde ışık üretebilecekleri sistemleri veren, bu sistemlerin devamlılığını sağlayan ise elbette canlıların kendileri değildir. Tesadüfler sonucunda ışık üretebilecek ve bu üretimi yaparken canlının kendine hiçbir zarar vermeyecek kompleks organların ortaya çıkması da mümkün değildir. Işık saçan tüm canlılar Allah'ın üstün yaratma sanatının delillerindendir. Allah sonsuz bilgi, akıl ve kudretinin delillerini, yarattığı canlılar vasıtasıyla bizlere tanıtmaktadır.
Bu, Allah'ın yaratmasıdır. Şu halde, O'nun dışında olanların yarattıklarını Bana gösterin. Hayır, zulmedenler, açıkça bir sapıklık içindedirler. (Lokman Suresi, 11)
Deniz altı canlılarından birçoğu da ateş böcekleri gibi ışık üretebilecekleri sistemlere sahiptir. Genellikle bunu düşmanlarını şaşırtmak ya da korkutmak için kullanırlar. Bunlardan Comb Jelly isimli canlı, tıpkı denizanaları ve denizanemonları gibi hassas canlılardandır. Genellikle mikroskobik bitkiler ve küçük denizhayvanları ile beslenirler. Bazıları avlarını tıpkı balık oltası gibi suda hareket eden yapışkan dokunaçları ile yakalar. Bir başka türün ise çok geniş bir biçimde açılabilen ve diğer Comb Jellyler de dahil olmak üzere pek çok canlıyı yutabilen ağızları vardır. Comb Jelly'nin vücudunda sıra halinde ince tüyler bulunur ve hayvan bu tüylerini suda kendini ileri doğru itebilmek için kullanır. Bundan başka hemen hemen bütün Comb Jellyler'in sırtında tıpkı dikiş yerine benzeyen şeritler halinde ışık üretebilen hücreler bulunmaktadır. Türlerin de kendi içlerinde ilginç özellikleri vardır. Örneğin kırmızı Comb Jelly dokunulduğunda parlar. Aynı zamanda suya parıldayan, ışıklı taneler bırakabilir. Bu, düşmanlardan kurtulmak için kullanılan bir şaşırtma yöntemidir. 13
Denizyıldızları, denizkestaneleri, tüylü yıldızlar gibi canlılar "dikenli hayvanlar" olarak adlandırılır. Bu hayvanların birçoğunun derisi savunma amacıyla kullandıkları keskin dikenlerle kaplıdır. Deniz kıyılarında, mercan kayalıklarında ve deniz yataklarında yaşarlar. Bu canlılar da düşmanlarından korunmak için kendi ışıklarını üretirler. Parlak kollara ya da omurgalara sahip olan bu canlılar kendilerine saldırı olduğunda suda ışık bulutları oluşturabilir.
Korunmak için ışık üreten canlılara başka bir örnek olarak da bir denizyıldızı türünü verebiliriz. Bu denizyıldızı, deniz yüzeyinin yaklaşık 1000 m. dibinde yaşamaktadır. Kollarının ucundan parlak yeşil-mavi ışıklar saçar. Işıklı uyarısı düşmanlarına kötü bir tadı olduğunu bildirmek içindir. Yine başka bir denizyıldızı türü ise kendisine saldırıldığında parlamaya başlar ve düşmanı uzaklaştırmak için kollarından birini düşmana doğru fırlatır. Bu, denizyıldızının kullandığı önemli bir savunma taktiğidir. Kopan kolun beyaz ışık saçmaya devam etmesi düşmanın dikkatini kola yöneltir. Denizyıldızı da bu sırada kaçar. 14
Canlılardaki ışık üretme mekanizmaları da, görüldüğü gibi, Allah'ın yaratışındaki muhteşemliğin örneklerindendir. Allah hiçbir örnek edinmeksizin yaratandır.
... Hayır, göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur, tümü O'na gönülden boyun eğmişlerdir. Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 116-117)
Yunuslar için nefes almak insanlarda veya diğer kara memelilerinde olduğu gibi bir refleks değildir, iradeli bir harekettir.15 Yani biz nasıl yürümeye karar veriyorsak, yunuslar da nefes almaya karar verir. Bu, hayvanın suda uyurken boğularak ölmemesi için alınmış bir tedbirdir. Yunus uykusu sırasında beyninin sağ ve sol yarım kürelerini yaklaşık on beş dakika arayla nöbetleşe kullanır. Bir yarım küre uyurken, diğer yarım küre yüzeye çıkarak hayvanın nefes almasını kontrol eder.
Yunuslar balıklar gibi su içinde nefes alıp veremezler. Bu nedenle nefes almak için düzenli olarak su yüzeyine çıkarlar. Başlarının üstünde hava alıp vermelerini sağlayan bir delik bulunur. Yunusların vücudu öylesine mükemmel bir yapıya sahiptir ki hayvan suya daldığında bu delik bir kapak tarafından otomatik olarak örtülür ve bu sayede içeri su kaçması önlenmiş olur. Su yüzeyine çıkıldığında ise, kapak yine otomatik olarak açılır.
Yunusların ağızlarındaki gagaya benzer çıkıntı ise sudaki hareketlerini kolaylaştıran bir başka özelliktir. Hayvan bu yapı sayesinde suyu daha iyi yarmakta ve daha az enerji harcayarak, daha hızlı yüzebilmektedir. Modern gemilerin burunlarında da yunusların ağzına benzer bir çıkıntı vardır. Bu hidrodinamik yapı, gemilerin hızını da aynen yunuslarınki gibi artırmaktadır.
Yunuslar ayrıca bilimadamlarını şaşkınlığa düşürecek kadar büyük hızlarla yol alabilirler. Yunus balıklarının bedenlerinin çevresinde kusursuz bir su akışı vardır. Bu akışın nedeni yunus balığının derisi üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda bulunmuştur. Yunus balığının derisi üç katmandan oluşur. Dıştaki katman incedir ve çok esnektir; içteki katman kalındır, katmana plastik kıllı bir fırça görünümü veren ve yine esnek olan çubuklardan oluşur. Katmanların üçüncüsü olan ortadaki katman ise, süngerimsi bir maddeden yapılmıştır. Böylece, son hızla yüzen yunus balığına değen sudan bir girdap oluşmaya başladığı zaman, dış deri, bu girdabın neden olduğu aşırı basıncı iç katmanlara iletir ve iç katmanlar bu aşırı basıncı söndürürler. Oluşan girdap, böylece büyümeye zaman bulamadan kaybolmuş olur. 16
Hayvanlar içinde sadece yunuslara özel olan bu yapıların tümü üstün bir yaratılışın açık delillerindendir. Allah her canlı gibi yunusları da içinde bulundukları şartlara en uygun vücut yapılarıyla birlikte yaratmıştır.
Çok ilginç dizaynlara ve olağanüstü renklere sahip olan Nudibranch kabuğu olmayan bir salyangoz türüdür. Son derece göz alıcı görünümleri olan bu canlılar deniz altının en ilgi çekici canlılarındandır. Bu salyangoz çok parlak renklere sahiptir ve son derece göz alıcıdır. Ayrıca son derece yumuşak bir bedene de sahiptirler. Kendilerini koruyacak bir kabukları da yoktur. Bu dış görünüm pek çok canlı için son derece cazip olmasına rağmen çok az hayvan Nudibranchlarla beslenir. Çünkü Nudibranchların çarpıcı renkleri çok zehirli olduklarını düşmanlarına haber verir.
Bu denizsalyangozu türünün dikkat çekici özelliği kuvvetli bir zehir taşıyan "ısırgan hücreleri"ne sahip olmasıdır. İşte Nudibranchlar bu "ısırgan hücreleri" sayesinde düşmanlarından kolaylıkla korunurlar. Ancak daha da ilginci bu hücreleri kendilerinin üretmemesidir. Nudibranchlar Hyroid denen canlılarla beslenir ve onları sindirim sistemlerinde öğütmezler. Bu hayvanlar Nudibranchın sindirim sistemi içinde koruyucu mukusla kaplanır ve ısırgan hücre olarak ona bir koruma sağlarlar. 17
Kuşkusuz bir Nudibranchın, Hyroidlerin zehirli olduğunu ve bu zehirin kendisine hiçbir zarar vermeyeceğini, ama aynı zamanda düşmanlarından da korunmalarını sağlayacağını bilmesine imkan yoktur. Böyle bir şeyi deneyerek öğrenmesi de mümkün değildir. O halde Nudibranchlar bu ilgi çekici savunma metodunu nasıl keşfetmişlerdir?
İşte bu noktada karşımıza tüm kainatta apaçık olarak görülen gerçek bir kez daha çıkar. Hem desen ve renk çeşitliliği ile hem de zehirlerini elde etme yöntemleriyle dikkat çeken Nudibranchlara neler yapmaları gerektiğini ilham eden, vücutlarında Hyroidlerin zehirini etkisiz hale getirecek bir sistem yaratan, tüm kainatın Rabbi olan Allah'tır. Allah bütün canlıları çeşitli renklerde ve çok farklı özelliklere sahip olarak yaratır. Allah'ın sonsuz gücünü böyle örneklerle öğrenen insana düşen ise Allah'ı tesbih ederek, sadece Allah'ın hoşnut olacağı umulan, güzel bir ahlak sergilemektir. Allah ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:
İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 28)
12- Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, Marshall Editions dev., 1995, s. 10-11
13- Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, Marshall Editions dev., 1995, s. 28
14- Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, Marshall Editions dev., 1995, s. 16
15- Betty Mamane, Le Surdoue du Grand Bleu, Science et Vie Juniour, Ağustos 1998, s.79-84
16- Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:212, Temmuz 1985, s.20
17- The Ocean World of Jacques Cousteau, World Publishing, New York, 1973, s.28