Birinci Mes'ele: Rivayetlerde Hazret-i İsa Aleyhisselâm'a "Mesih" namı verildiği gibi her iki Deccal'a dahi "Mesih" namı verilmiş ve bütün rivayetlerde ("Mesih Deccal'in şerrinden ... Mesih Deccal'in şerrinden." Buhari, Ezan: 149; Cenaiz: 88; Tırmizi, Dua: 70, 76, 132; Müsned: 2:185, 186, 414, 416.) denilmiş. Bunun hikmeti ve tevili nedir?
Elcevab: Allahu a'lem bunun hikmeti şudur ki: Nasılki emr-i İlahî (Allah'ın emri) ile İsa Aleyhisselâm, şeriat-ı Museviyede (Hz. Musa (a.s.)'nın getirdiği dinde) bir kısım ağır tekâlifi (Allah tarafından yüklenen görevler ve sorumlulukları) kaldırıp şarab gibi bazı müştehiyatı (gayri meşru istekler) helâl etmiş. Aynen öyle de; Büyük Deccal, şeytanın iğvası (aldatması) ve hükmü ile şeriat-ı İseviyenin (Hz. İsa (a.s.)'ın getirdiği şeriatin) ahkâmını (hükümlerini) kaldırıp Hristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini (sosyal hayatlarını) idare eden rabıtaları (bağları) bozarak, anarşistliğe ve Ye'cüc ve Me'cüc'e zemin hazır eder. Ve İslâm deccalı olan Süfyan dahi, şeriat-ı Muhammediyenin (A.S.M.) (İslam dininin) ebedî bir kısım ahkâmını (hükümlerini) nefis ve şeytanın desiseleri ile (hile ve aldatmalarıyla) kaldırmağa çalışarak hayat-ı beşeriyenin (toplum hayatının) maddî ve manevî rabıtalarını (bağlarını) bozarak, serkeş (başkaldıran, isyan eden) ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak, hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer; hevesat-ı müteaffine (kokuşmuş istek ve arzular) bataklığında, birbirine saldırmak için cebrî (zorlamaya dayalı) bir serbestiyet ve ayn-ı istibdad (baskı ve zorbalığın ta kendisi) bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdaddan (baskı, zulüm ve zorbalıktan) başka zabt altına alınamaz. (Şualar, Beşinci Şua, s. 521)