Evinizde kısa bir gezintiye çıkalım ve yaşamınızı kolaylaştıracak ne kadar çok şeyin, önceden düşünülerek kullanımınıza sunulmuş olduğunu şöyle bir düşünelim... Daha siz kapıdan adımınızı atmadan ayaklarınızı silmek için yerleştirilmiş bir paspas, içeri girdiğinizde paltonuzu veya ceketinizi asacağınız bir askılık, ayakkabılarınızı koyacağınız bir ayakkabılık karşınızdadır. Salonda koltuklar, halı, perde, televizyon gibi estetik ve kullanım kolaylığı düşünülerek yerleştirilmiş eşyalar; mutfakta buzdolabı, fırın, içlerindeki pek çok detay malzemeyle dolu olan dolaplar tam ihtiyacınıza yönelik şekilde hazır bulunurlar. Aynı şekilde çalışma masası, lamba, gardrop ve kütüphane... Hepsinin, bulunduğu yere yerleştiriliş amacı vardır.
Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. |
Hiç kimse ne bu eşyaların tesadüf eseri oluştuğunu, ne de bulundukları yere kendiliklerinden yerleştiklerini iddia edemez. Söz konusu eşya ister tuzluk gibi küçük bir malzeme olsun, isterse duvarda asılı duran dümdüz bir ayna olsun, herkes fikir birliğiyle bunların birer tasarım ürünü olduğunu ve bulundukları yerlere bilinçli şekilde yerleştirildiklerini kabul edecektir. Üzerinde düşünülerek, akıl, bilgi kullanılarak, belli bir ihtiyaca yönelik, özel bir amaçla üretildiği ve yerleştirildiği açık olan bu eşyaları tesadüflerle açıklamaya çalışmak, son derece mantıksız olacaktır. Bu, akıl sahibi her insanın onaylayacağı açık bir gerçektir.
Ancak konu canlılardaki tasarım olunca, bazı insanlar bu gerçeğe karşı çıkarak büyük bir mantıksızlık sergilerler. Bu insanlar, en ileri teknolojiyle, en gelişmiş laboratuvarlarda ve yılların bilgi birikimi ile bile benzeri meydana getirilememiş bir canlı hücresinin, kör tesadüflerin milyonlarca sene uğraş vermesi sonucunda ortaya çıktığını iddia ederler. Bilimsel hiçbir dayanağı olmayan bu iddiayı savunmalarının nedeni ise, Darwin'in evrim teorisine körü körüne inanmalarıdır.
Oysaki evrim teorisi, paleontoloji, popülasyon genetiği, karşılaştırmalı anatomi veya gözlemsel biyoloji gibi alanlarda çöktüğü gibi, yaşamın kökenini ele alan moleküler biyoloji alanında da çökmüş durumdadır. Evrim teorisinin "yaşam, rastlantıların ve doğa kanunlarının ürünüdür" şeklinde özetlenebilecek olan iddiası, daha hücre aşamasına gelmeden, moleküler seviyede çıkmaza girmektedir.
Kitap boyunca verilen bilgilerle, hücrenin kompleks yapılarından sadece bir tanesi olan hücre zarının üstün bir akıl ürünü olduğunu görecek ve incecik bir zarın dahi evrimcilerin tesadüf iddialarını tek başına nasıl geçersiz kıldığına şahit olacaksınız.
Kitapta zaman zaman karşınıza Allah'ın yaratmasındaki mükemmelliği vurgulamak için kullandığımız "tasarım" kelimesi çıkacak. Bu kelimenin hangi maksatla kullanıldığının doğru anlaşılması çok önemli. Allah'ın tüm evrende kusursuz bir tasarım yaratmış olması, Rabbimiz'in önce plan yaptığı daha sonra yarattığı anlamına gelmez. Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah'ın yaratmak için herhangi bir 'tasarım' yapmaya ihtiyacı yoktur. Allah'ın tasarlaması ve yaratması aynı anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Allah'ın, bir şeyin ya da bir işin olmasını dilediğinde, onun olması için yalnızca "Ol!" demesi yeterlidir. Ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:
Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir.(Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)