Peygamberler tarihine bakıldığında çok çarpıcı bir gerçekle karşılaşılır: Peygamberlerin büyük bir bölümü aynı soydan gelmektedirler. Bu durum Kuran'ın pek çok ayetinde bildirilmektedir:
İşte bunlar; kendilerine Allah'ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler.... (Meryem Suresi, 58)
Ayetin ifadesinden de anlaşıldığı gibi, kendilerine peygamberlik verilen bu üstün insanlar Allah tarafından özel olarak seçilen ve doğru yola eriştirilen kişilerdir. Allah'ın bir insanı seçmesi elbette ki çok büyük bir şereftir. Bu nedenle peygamberler hem Yüce Allah tarafından seçilmiş olmaları hem de sahip oldukları güzel ahlak nedeniyle çok kıymetli insanlardır.
İlk peygamber olan Hz. Adem'den sonra, Kuran'da adı geçen en eski peygamber Hz. Nuh'tur. Hz. Nuh, bilindiği gibi inkarcı bir kavme Allah'ın varlığını ve birliğini anlatmak için büyük bir sabır ve kararlılık göstermiş, kavmi inkarda diretince de Allah büyük bir tufan yaratarak tüm kavmi suda boğmuştur. Bir tek Hz. Nuh ve onunla birlikte iman edenler kurtulmuş, Allah'ın vahyi üzerine yaptıkları gemi sayesinde tufandan korunmuşlardır.
Allah Kuran'da Hz. Nuh'tan övgüyle bahsetmektedir:
Alemler içinde selam olsun Nuh'a. Gerçekten Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Şüphesiz o, Bizim mümin olan kullarımızdandı. (Saffat Suresi, 79-81)
Bir diğer ayette ise Hz. Nuh'un soyunun "baki" kaldığı, yani yeryüzünde kesilmeden devam ettiğini Allah şöyle bildirilmektedir:
Andolsun, Nuh Bize (dua edip) seslenmişti de, ne güzel icabet etmiştik. Onu ve ailesini, o büyük üzüntüden kurtarmıştık. Ve onun soyunu, (dünyada) onları da baki kıldık. (Saffat Suresi, 75-77)
Hz. Nuh'un ardından nesiller geçmiş, insanlar yine sapkınlığa düşmüş, Allah'ı bırakıp putlara tapmaya başlamışlardır. Bu dönemde Allah, insanları tekrar Hak Din'e çağırması, gerçek Rabbimiz olan Allah'a davet etmesi için Hz. İbrahim'i peygamberlikle görevlendirmiştir. Hz. İbrahim, Hz. Nuh'un yeryüzünde "baki" kalmış olan soyundandır. Kuran'da Allah "doğrusu İbrahim de onun (Nuh'un) bir kolundandır" (Saffat Suresi, 83) şeklinde buyurmaktadır.
Hz. İbrahim, Allah'ın övdüğü, çok salih ve mübarek bir insandır. Öyle ki Allah onu "dost edinmiştir". Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:
İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir. (Nisa Suresi, 125)
Hz. İbrahim yine Kuran'da bildirildiği üzere;
Hz. İbrahim'le birlikte, kesintisi olmayan bir peygamberler silsilesi de başlamıştır. Hz. İbrahim, inkarcılara karşı ihlaslı ve azimli bir tebliğ görevi yürütmesine karşın, etrafındaki insanların çoğu (Hz. İbrahim'in akrabası olan Hz. Lut hariç) bu tebliğe icabet etmemiştir. Bunun üzerine Hz. İbrahim Allah'tan kendisine varis olacak ve Allah'ın dinini yeryüzünde temsil etmeye devam edecek salih bir mümin istemiştir. Allah Hz. İbrahim'in duasına bir mucizeyle karşılık vermiş, kendisi çok yaşlı ve karısı da kısır olmasına rağmen ona salih bir çocuk müjdelemiştir. Böylece Hz. İbrahim Hz. İshak'ın babası olmuştur. Hz. İshak da Allah Katında seçkin olan, iman, akıl ve takva sahibi bir peygamberdir. Hz. İshak da bir zaman sonra bir evlat sahibi olmuş ve ona "Yakub" adını vermiştir. Her ikisi de, Hz. İbrahim için Allah'ın birer armağanı olmuştur:
Biz ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik ve onun soyunda peygamberliği ve kitabı kıldık, ecrini de dünyada verdik. Şüphesiz o, ahirette salih olanlardandır. (Ankebut Suresi, 27)
Hz. İbrahim'in bir diğer oğlu ise Hz. İsmail'dir. Her ikisi birlikte insanlar için ilk kurulan "ev", yani ibadet mekanı olan Kabe'yi inşa etmiştir. Bu sırada yaptıkları dua Kuran'da şöyle bildirilir:
İbrahim, İsmail'le birlikte Evin (Ka'be'nin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): "Rabbimiz bizden kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin"; "Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmuş kıl ve soyumuzdan Sana teslim olmuş bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin." (Bakara Suresi, 127-128)
Allah bu duaya icabet etmiş ve Hz. İbrahim'in soyundan Kendisi'ne teslim olmuş bir ümmet yaratmıştır. Hz. İbrahim'in oğulları, torunları ve onların çocukları, aralarında peygamberler bulunan ve putperestlerle dolu bir ortamda Allah'a iman edip O'nun hükümlerine göre yaşamış mübarek insanlardır. Hz. Musa, Hz. Harun, Hz. Davud, Hz. Süleyman, Hz. Eyyub, Hz. Yunus gibi daha pek çok peygamber de yine Hz. İbrahim'in soyundan gelen hidayet ehli, salih, kamil insanlardır. Peygamberler soyu ile ilgili olarak Allah şöyle buyurmaktadır:
Ve ona (İbrahim'e) İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir. İsmail'i, Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün kıldık. Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik. Bu, Allah'ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp-ettikleri 'onlar adına' boşa çıkmış olurdu. Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer bunları tanımayıp-küfre sapıyorlarsa, andolsun, Biz buna (karşı) inkara sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır. İşte Allah'ın hidayet verdikleri bunlardır... (Enam Suresi, 84-90)
Hz. İbrahim oğullarına Allah'a imanı vasiyet etmiş ve bu vasiyet onun torunu olan Hz. Yakup tarafından da tekrarlanmıştır. Bu olayları Allah Kuran'da şöyle haber verir:
Kuran'da Hz. İbrahim, Hz. Yakup ve Hz. Yusuf'tan bahseden çok sayıda ayet yer alır. 14. Sure "İbrahim" 12. Sure ise "Yusuf" ismini taşımaktadır. |
Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde (O:) "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti. Bunu İbrahim, oğullarına vasiyet etti, Yakup da: "Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu dini seçti, siz de ancak Müslüman olarak can verin" (diye vasiyet etti.) Yoksa siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına: "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin ilahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek bir ilaha ibadet edeceğiz; bizler ona teslim olduk" demişlerdi. Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz. (Bakara Suresi, 131-134)
Ancak elbette, Hz. İbrahim'in soyundan gelmiş olmak, bir insanın kesin olarak hidayete ereceği anlamına gelmemektedir. Bu soy içinde peygamberler, salih insanlar, veliler olduğu gibi, dini kavrayamayan ve hidayet ehli olmayanlar da vardır. Nitekim bu gerçek de Kuran'da Allah tarafından bildirilmiştir. Örneğin Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İshak'ın soyundan Allah Kuran'da şöyle söz eder:
Ona ve İshak'a bereketler verdik. İkisinin soyundan, ihsanda bulunan da var, açıkça kendi nefsine zulmeden de. (Saffat Suresi, 113)
Elbette ki peygamberler seçilmiş, üstün insanlardır, ancak ileriki bölümlerde de görüleceği gibi, aynı soydan geldikleri, aynı seçkin insanların torunları, kardeşleri, oğulları, babaları veya eşleri oldukları halde aralarından Allah'ın rızasına aykırı hareket eden, O'nun sınırlarını çiğneyen ve dine muhalefet eden insanlar da çıkmaktadır. Allah bu durumu bir başka ayetinde şöyle açıklar:
Andolsun, Biz Nuh'u ve İbrahim'i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. (Hadid Suresi, 26)
Peygamber soyundan olmalarına karşın fasıklık yapanlar arasında, Hz. Yakub'un bir kısım oğulları da vardır.
Allah, Hz. Yakup'tan Kuran'da pek çok defa bahsetmekte, onun ihlas sahibi, güçlü, basiretli, seçkin ve hayırlı bir kişi olduğunu bildirmektedir. Ayetlerde Yakup Peygamberin üstün özelliklerini Yüce Rabbimiz Allah şöyle haber verir:
Ona İshak'ı armağan ettik, üstüne de Yakub'u; her birini salihler kıldık. Ve onları, Kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar Bize ibadet edenlerdi. (Enbiya Suresi, 72-73)
Bunun dışında Hz. Yakub'un ilim sahibi bir insan olduğunu, kendisine özel bir ilim verildiğini Allah Yusuf Suresi’ndeki ayetlerde şöyle bildirmektedir:
... (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" (Yusuf Suresi, 96)
Hz. Yakub'un oğullarından biri, Hz. Yusuf'tur. Hz. Yakub'un evlatlarına öğrettiği imanı ve güzel ahlakı en iyi şekilde anlayan ve kavrayan da o olmuştur. Bunu Hz. Yusuf'un Kuran'da Allah'ın haber verdiği sözlerinde görmek mümkündür:
"Atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiçbir şeyle şirk koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah'ın lütuf ve ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler." (Yusuf Suresi, 38)
Ancak her kardeşi Hz. Yusuf gibi değildir. Kendisine yakın olan küçük kardeşi hariç, diğer kardeşleri gerçek imanı kavrayamamış, bencil tutkularına esir olmuş, Allah'ın sınırlarını çiğneyen kimselerdir. Ve bu kardeşleri, Hz. Yusuf'a karşı çok zalimce bir tuzak hazırlamışlardır.
Kitabın bundan sonraki bölümlerinde, Hz. Yusuf'a kurulan bu tuzak, ardından gelişen olaylar ve Hz. Yusuf'un tüm bunlara karşı gösterdiği örnek tavır anlatılacaktır.