Hz. Musa (as) ile ilgili Kuran'da Rabbimiz Allah şöyle bir olayı haber verir:
(Musa) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da:) "Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkca saptırıcı bir düşmandır" dedi. (Kasas Suresi, 15)
ESKİ MISIR HARİTASI
Bu olayda Hz. Musa (as) kendi taraftarlarından birisinin kavgasına şahit olur. Kendi taraftarlarından olanın yanında yer alır. Diğer taraftaki kişiye yumruk atar ve onu istemeden öldürür. Hz. Musa (as) büyük bir hata yaptığının farkına varır. Bu olayda, Allah bize bir ders vermekte ve bir insanı haksız olmasına rağmen sırf kendi taraftarlarından olduğu için desteklemenin yanlışlığını öğretmektedir. Kuran'da, Hz. Musa (as)'ın kendi taraftarlarından olanı üstün tutan davranışını "şeytan işi" bir şey olarak nitelendirdiği haber verilmektedir.
Hz. Musa (as) şeytanın insana vermeye çalıştığı bu kötü duygunun bir zulüm olduğunu vicdanıyla hemen anlamış, şeytanın kışkırtmasıyla işlediği hatadan dolayı tevbe edip Allah'a sığınmıştır. Kıssanın devamında Hz. Musa (as)'ın bu örnek ve vicdanlı tavrı şöyle anlatılır:
Dedi ki: "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla." Böylece (Allah) onu bağışladı. Şüphesiz. O, bağışlayandır, esirgeyendir. Dedi ki: "Rabbim, bana verdiğin nimetler adına, artık suçlu günahkarlara destekçi olmayacağım." (Kasas Suresi, 16-17)
Hz. Musa (as)'ın bundan sonra yaşadıkları ise şu şekilde haber verilmektedir:
Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki: "Sen açıkça bir azgınsın." (Kasas Suresi, 18)
Ayetlerde haber verildiği üzere, Hz. Musa (as) kendisine Firavun ve çevresi tarafından bir zarar geleceği düşüncesiyle geceyi geçirdi. Gündüz vakti yukarıdaki ayetlerde bildirilen olay gerçekleşti: Bir gün önce yardım ettiği kişi yine başka birisi için Hz. Musa (as)'dan yardım istedi. Çünkü Hz. Musa (as) onun taraftarlarındandı ve aynı bir gün önce yaptığı gibi o gün de kendisine yardım edeceğini düşündü. Fakat Hz. Musa (as) kendi taraftarlarından olan kişinin hatalı olduğunu bildiği için ona yardım etmedi. Asıl suçlu olan bu kişi ise hemen Hz. Musa (as)'ın aleyhine dönerek büyük bir ahlak bozukluğu içinde olduğunu gösterdi. Ayette şöyle bildirilmektedir:
Sonunda ikisinin de düşmanı olan (adam)ı yakalamak isterken (adam ona) dedi ki: "Ey Musa dün birini öldürdüğün gibi, bugün de beni mi öldürmek istiyorsun? Sen yeryüzünde yalnızca bir zorba olmak istiyorsun, ıslah edicilerden olmak istemiyorsun." (Kasas Suresi, 19)
Hz. Musa (as), Mısır halkından birisini yanlışlıkla da olsa öldürmüş bir insan konumundaydı. Firavun ve önde gelenler de Hz. Musa (as)'ın cezalandırılmasını ve hatta öldürülmesini görüşmeye başladılar. Bu konuşmaları duyan bir kişi Hz. Musa (as)'a gelerek onu uyardı. Hz. Musa (as) şehirden ayrılıp Mısır'dan uzaklaştı:
Şehrin öbür yakasından bir adam koşarak gelip dedi ki: "Ey Musa, önde gelenler, seni öldürmek konusunda aralarında görüşmektedirler, artık sen çık git; gerçekten ben sana öğüt verenlerdenim. "Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çıkıp gitti: "Rabbim, zalimler topluluğundan beni kurtar" dedi. (Kasas Suresi, 20-21)
Hz. Musa (as)'ın yaşamıyla ilgili bu gerçekler, bizlere onun üstün ahlakı ve güzal karakteri hakkında da bilgi vermektedir. Ayetlerde Hz. Musa (as)'ın kişiliğine dair bilgiler verilmekte ve onun heyecanlı bir yapıya sahip olduğu anlaşılmaktadır. Fakat daha sonra Allah'ın kendisiyle konuşması ve onu eğitmesiyle Hz. Musa (as), Allah dışında kimseden korkmayan, Firavun'un karşısına çıkıp hak dini tebliğ eden ve Allah'a tam anlamıyla tevekkül eden, bu tevekülüyle de tüm insanlara örnek olan bir ahlak göstermiştir. Bu, Allah'ın bir insanın karakterini geliştirmesinin ve olgunlaştırmasının güzel bir örneğidir.