Hz. Musa (as)'a karşı mücadele etmeleri için Mısır'ın dört bir yanından toplanan bütün sihirbazlar, Firavun'a geldiler. Firavun kendisinin mutlaka üstün geleceğini zannediyordu. Böyle bir mücadelenin ardından o ve çevresindekiler kendi hükümdarlıklarını koruyacaklardı. Firavun ve çevresi kendi düşük akıllarınca böyle bir düzen planlarken, düzen kurucuların en büyüğünün ve en hayırlısının Allah olduğunu tamamen göz ardı etmişlerdir. Oysa Allah, inkar edenlerin tüm tuzaklarını bozandır ve sonunda üstün gelenler sadece salih müminlerdir. Büyücüler ise bu mücadeleyi kazanırlarsa Firavun'dan nasıl bir armağana ulaşacaklarını merak ediyorlardı:
"Bütün bilgin büyücüleri sana getirsinler." Sihirbazlar Firavun'a gelip dediler ki: "Eğer biz galip olursak, herhalde bize bir karşılık (armağan) var, değil mi?", "Evet" dedi. "(O zaman) Siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız." (Araf Suresi, 112-114)
Firavun, kendince saltanatını pekiştirecekti, büyücüler de Firavun'a yakın olacak ve menfaat elde edeceklerdi. Bir tarafta Mısır'ın tüm bilgin büyücüleri, diğer tarafta ise daha önceden tanıdıkları ve köle bir kavmin mensupları olan Hz. Musa (as) ve Hz. Harun (as) vardı. Kimin önce başlayacağına Hz. Musa (as)'ın karar vermesini kabul ettiler:
"Ey Musa" dediler. Ya sen (asanı) at veya önce biz atalım." Dedi ki: "Hayır, siz atın." Sonra hemen (ne görsün), sihirlerinden dolayı, onların ipleri ve asaları kendisine gerçekten koşuyormuş gibi göründü. (Taha Suresi, 65-66)
Sihirbazlar sihirlerini atınca ipler ve asalar kendilerine koşuyormuş gibi gözüktü. Ayette haber verildiği gibi, herkes göz aldanmasıyla ipleri ve asaları koşar gibi görmüştü.
Dikkat edilirse ayette "koşuyormuş gibi göründü" denmektedir. Yani gerçek bir koşma olayı yoktur, sadece bakan insanlara öyle gözükmüştür. Başka bir ayette de yapılan sihrin yine yalnızca göz aldanması olduğu ve bu şekilde insanların etkilendiğini Allah şöyle haber verir:
(Musa:) "Siz atın" dedi. (Asalarını) atıverince, insanların gözlerini büyüleyiverdiler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmiş oldular. (Araf Suresi, 116)
Firavun'un büyücüleri, sergiledikleri ilüzyon numaralarıyla halk üzerinde büyük bir itibar kazanmış durumdaydılar. Bunu ise Firavun'un saltanatını güçlendirmek için kullanıyorlardı. Her türlü büyüyü 'Firavun'un gücü adına" yapıyorlar ve böylece Firavun sistemini ayakta tutuyorlardı. Firavun ise bu büyücülere maddi çıkar sağlıyordu. Kısacası ortada karşılıklı oluşturulmuş bir menfaat ilişkisi vardı.
İşte büyücüler de Hz. Musa (as) ile mücadeleye girerken, Firavun'un Allah'ın takdiri dışında bir gücü olmadığını bildikleri halde, sırf çıkar elde etmek ve onun yanında iyi konuma gelebilmek için asalarını attılar. Bunu yaparken kendi akıllarınca kazanacaklarından çok emindiler ve üstün geleceklerini söylediler. Oysa üstün gelecek olan sadece Allah'ın taraftarlarıdır.
Onlar da, iplerini ve asalarını atıverdiler ve: "Firavun'un üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz" dediler. (Şuara Suresi, 44)
Büyücülerin yaptıkları gösteriler hileli bile olsa görenlerden bazılarını etkiliyordu. Allah, korkmaması için Hz. Musa (as)'a hatırlatmada bulundu:
Musa, bu yüzden kendi içinde bir tür korku duymaya başladı. "Korkma" dedik. "Muhakkak sen üstün geleceksin." "Sağ elindekini atıver, onların yaptıklarını yutacaktır; çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz." (Taha Suresi, 67-69)
Hz. Musa (as), Rabbimiz'in bu hatırlatması üzerine hemen büyücülere dönerek onların yaptıklarının bir büyü olduğunu ve Allah'ın onu geçersiz kılacağını haber verdi:
... Musa dedi ki: "Sizlerin (ortaya) getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu Allah onu geçersiz kılacaktır. Şüphesiz Allah, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez." (Yunus Suresi, 81)
Ayette haber verilen bu sözlerinin ardından Hz. Musa (as) da asasını attı. Sonuç, büyücüler için dehşet vericiydi. Onlar bir şeyleri koşuyormuş gibi göstermeye çalışıp insanları kandırırken Hz. Musa (as)'ın asası onların tüm büyülerini yutmuştu. Allah bu olayları ayetlerde şöyle haber vermektedir:
Biz de Musa'ya: "Asanı fırlatıver" diye vahyettik. (O da fırlatıverince) bir de baktılar ki, o bütün uydurduklarını derleyip-toparlayıp yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı. Orada yenilmiş oldular ve küçük düşmüşler olarak tersyüz çevrildiler. (Araf Suresi, 117-119)
Hz. Musa (as)'ın asası, büyücülerin yaptıkları gibi bir ilüzyonla değil, gerçekten mucizevi bir şekilde hareket etmiştir. Büyücüler Hz. Musa (as)'a bir tuzak kurmuşlardır. Ancak tuzak kurucuların en hayırlısı olan Allah, Hz. Musa (as)'a onların tuzaklarını geçersiz kılan bir tuzak kurdurmuştur. Böylece büyücülerin tuzakları kendi başlarına geçmiş, Allah bir mucize yaratarak asayı canlı bir varlığa dönüştürmüştür. Sonuçta inkar edenler Firavun'un büyücülerinin galip geleceğini düşünürken çok farklı bir sonuç ortaya çıkmış ve Hz. Musa (as) galip gelmiştir. Böylece herkes Allah'ın vaadinin hak olduğunu görmüştür. Allah Hz. Musa (as)'ı lütfuyla desteklemiş ve Hz. Musa (as) Rabbimiz'in mucizesi vesilesiyle yeryüzünün o devirdeki en güçlü sistemlerinden birine karşı galip gelmiştir.