Hz. Musa (as) ve İlim Sahibi Kişi

Hz. Musa (as)'ın hayatının anlatıldığı bir büyük kıssa da Kehf Suresi'nin içinde geçen kıssadır. Bu kıssanın başında Hz. Musa (as)'ın genç yardımcısıyla bir yolculuk yaptığı şöyle haber verilmektedir:

Hani Musa genç yardımcısına demişti: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim." Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu. (Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk." (Genç-yardımcısı) Dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu." (Musa) Dedi ki: "Bizim de aradığımız buydu." Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler. (Kehf Suresi, 60-64)

Üstteki ayetlerde önemli hikmetler yer almaktadır. Dikkat edilirse, Hz. Musa (as), "yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk" demekle, yemek zamanını dinlenme zamanına denk getirmektedir. Oysa bir başkası, yemek için ayrı bir mola, dinlenmek için ayrı bir mola verebilirdi. Hz. Musa (as)'ın bu tavrı, Müslümanın vaktini çok iyi değerlendirmesi, bu amaçla bir kaç işi aynı anda akılcı biçimde planlayarak yapması gibi dersler içermektedir.

Bir başka önemli hikmet, yolculuk esnasında yemeğin unutulması ve bu unutmanın sebebinin şeytan olduğunun açıklanmasıdır. Burada, şeytanın insan üzerindeki önemli bir etkisi açıklanmaktadır. Şeytan insanın unutkanlığına sebep olabilmektedir. Örneğin şeytan dinin ve Müslümanların faydasına olan hayırlı bir işi unutturmak suretiyle engellemeye çalışır. En büyük amacı da insana Allah'ı unutturmak, Allah'ı anmasına ve düşünmesine engel olmaktır. Şeytanın bu etkisine karşı iman eden bir insanın yapabileceği en iyi mücadele ise sürekli olarak Allah'ı hatırda tutmasıdır.

Üçüncü bir hikmet, Hz. Musa (as)'ın söz konusu unutma olayını bir alamet olarak kabul etmesi ve bunun üzerine yolunu değiştirmesidir. Bu da Hz. Musa (as)'ın Allah'la sürekli bağlantı halinde olan, karşılaştığı olayları O'nun yarattığını bilen ve dolayısıyla olaylardan sonuç çıkarabilen, Allah'ın lütfuyla, çok akıllı ve basiretli bir insan olduğunun göstergesidir.

Hz. Musa (as) ve genç arkadaşı yiyeceği unutmalarını işaret olarak görüp izler üzerinden geri döndüler. Daha sonra Hz. Musa (as) bir kişiyle karşılaştı. Bu kişide Allah'ın verdiği özel bir ilim vardır. Hz. Musa (as) bu kişiden bu ilmi öğrenmek istemiş, fakat o kişi Hz. Musa (as)'a buna sabredemeyeceğini anlatmıştır. Kıssa şu şekildedir:

Derken, Katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin." (Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?" (Musa:) "İnşaAllah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi. Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar." Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın." Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" (Musa:) "Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi. Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. (Musa) Dedi ki: "Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın. Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi? (Musa:) "Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun" dedi. (Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin. Dedi ki: "İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim. "Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı. Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkâr zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk. Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik. Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu." (Kehf Suresi, 65-82)

Bu kıssadan çıkarılması gereken çok önemli bir ders vardır: İnsanların şer olarak gördüğü olayların ardında, Allah çok büyük hayırlar kılabilir. Bir geminin ortada hiçbir görünür sebep yokken batırılması, bir çocuğun görünür bir suçu yokken öldürülmesi gibi olaylar, zahiri (yüzeysel) olarak değerlendirilirse bir şer (kötülük) olarak görülürler. Oysa bu kıssada anlatıldığı gibi, Allah'ın bu olayları yaratmasında insanın göremediği ve bilemediği büyük hayırlar ve hikmetler vardır.

İnsanlar günlük hayatta karşılaştıkları olayların da bu yönde hayırlarını düşünmelidirler. Bugün dünyada gerçekleşen ve insanlar tarafından "şer" olarak kabul edilebilen pek çok olay da kesinlikle İlahi bir hikmetsle yaratılmaktadır. İnsan eğer sabreder ve kavramak için samimi bir çaba gösterirse, Allah bu hikmetleri ona kavratabilir.

nil nehri

NİL NEHRİ

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
  • Giriş
  • Firavun'un Mısır hakimiyeti ve İsrailoğulları'nın durumu
  • Hz. Musa (as)'ın doğumu
  • Hz. Musa (as)'ın Mısır'dan ayrılışı
  • Hz. Musa (as)’ın Medyen'e gidişi ve orada kalması
  • Tuva vadisine gelmesi ve ilk vahiy
  • Allah'ın Hz. Musa (as) ile konuşması
  • Hz. Musa (as)'ın kendisine yardımcı olarak Hz. Harun (as)'ı istemesi
  • Hz. Musa (as) kıssası ve kaderin sırrı
  • Firavun'a yapılan tebliğ ve kullanılacak üslup
  • Firavun'un çarpık mantığı
  • Hz. Musa (as) kıssasından ahir zamana işaretler
  • Kuran'da Mısır hükümdarlarının ünvanları
  • Hz. Musa (as)'ın büyücülerle mücadelesi
  • Hz. Musa (as) dönemin Darwinizm putunu yıkmıştır
  • Firavun'un yanındaki bazı kişilerin iman etmesi
  • Saraydaki inanan kişi
  • İsrailoğulları'ndan bazı kimselerin gösterdiği kötü ahlak özellikleri
  • Musibetler dönemi ve Firavun'un akılsızlığı
  • Hz. Musa (as) ve kavminin Mısır'ı terk etmesi ve Firavun'un suda boğulması
  • Karun'un büyüklenmesi ve cezalandırılması
  • Hz. Musa (as)'ın kavmi içinde bazı insanların saparak buzağıya tapması
  • İsrailoğulları içinde bazı kimselerin çirkin tavırları
  • Hz. Musa (as) ve ilim sahibi kişi
  • Sonuç
  • Evrim yanılgısı