İnsanlar 95. seneye kadar malik olacak, yani işleri iyi gidecek, 97 veya 99. senede mülkleri zail olacak... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 54)
Bu hadiste ahir zamanda nasıl bir ekonomik durum olacağı ile ilgili daha detaylı bilgiler verilmektedir.
Hadisteki "95. sene" şeklindeki ifade ile 1995 yılına dikkat çekiliyor olması muhtemeldir. 1995 yılı insanların nispeten daha müreffeh bir yaşam sürdükleri, yaşam koşullarının çok zorlaşmadığı bir dönemdir. Nitekim hadiste bu yıl içinde "işlerin iyi gideceği" haber verilmektedir. Yani bu dönemde insanlar yaşamlarını idame ettirebilecek bir gelire sahiptirler ve hala mülk edinebilecek kadar zengindirler. Ancak 1997-1999 yılları ekonominin çok kötüleştiği, fakirliğin ve yokluğun arttığı bir dönemdir. Bu yıllar arasında malın ve mülkün değeri kalmayacaktır. Yakın geçmişte Arjantin örneğinde de görüldüğü gibi bu olay gerçekleşmiştir.
Ticaret ve yolların kesildiği ve fitnelerin çoğaldığı zaman... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52)
Hz. Mehdi (as) çıkmadan önce, milletler arasında ticaret ve yollar kesilecek, insanlar arasında fitneler çoğalacaktır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 39)
Günümüzde ülkeler arasında yapılan ticari ve ekonomik iş birliği anlaşmalarına rağmen, güvenlik endişesi kimi zaman ticari faaliyetlere engel olmaktadır. Örneğin, dünyanın pek çok bölgesindeki yeraltı zenginliklerinin diğer bölgelere taşınması konusunda yaşanılan sorunların önemli bir kısmı güvenlik kaynaklıdır. Dünyanın farklı köşelerinde çatışmalar ve gerginlikler ekonomik iş birliklerini engellemekte, toplumlar arası ticari faaliyetler çok sınırlı miktarda gerçekleşebilmektedir.
Herkesin az kazançtan yakınması... Paraları için zenginlerin saygı görmesi... (Kıyamet Alametleri, s. 146)
Piyasanın durgun olması, kazançların azalması... (Kıyamet Alametleri, s. 148)
İşlerin kesad gitmesi. Herkes "satamıyorum, alamıyorum, kazanamıyorum!" diye yakınacak. (Kıyamet Alametleri, s. 152)
Ekonomik sıkıntılar bugün pek çok ülkenin en önemli sorunlarından biridir. İnsanlar geçimlerini sağlayacak geliri elde edememekte, kimi zaman ürünlerini satacak alıcı dahi bulamamaktadırlar. Yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizlikle mücadele etmek zorunda kalan bazı ülkelerde de bu durum, toplumsal düzeni sarsmakta, kargaşaya neden olmaktadır. Arjantin'de ekonomik çöküntü nedeniyle yaşanan çatışmalar bu durumun örneklerinden biridir.
"... Onbeş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belanın gelmesi vâcip olur!" buyurmuşlardı. (Yanındakiler:) "Ey Allah'ın Resûlü! Bunlar nelerdir?" diye sordular. Aleyhissalâtu vesselâm saydı: "Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedavül eden bir metâ haline gelirse." (Tirmizi, Fiten: 39, (2211))
Peygamberimiz (sav)'in kıyamet alameti olarak haber verdiği bu durum günümüzde dünya genelinde yoğun olarak yaşanmaktadır. Bugün dünyanın en zengin insanları dünyadaki zenginliklerin büyük bir kısmını kontrolleri altında tutarken, milyarlarca insan da fakirlik ve açlık içinde yaşamaktadır. Yalnızca Afrika kıtasındaki milyonlarca insanın yaşadığı açlık ve sefalet tüm dünyanın gözleri önünde sürmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü 2003 senesinde yaptığı açıklamada, 2 milyar insanın günde 2 dolar, 1 milyar insanınsa yaklaşık 1 dolarla geçinmek durumunda kaldığını belirtti. Örgütün basın açıklamasında, dünyanın en yoksul yüzde 20'siyle en zengin yüzde 20'si arasındaki uçurumun, son 40 yılda iki kat derinleştiği de vurgulandı.38
Radikal gazetesinin 23 Eylül 2000 tarihli sayısında ise Forbes dergisinin en zengin 400 ABD'li listesindeki kişilerin 1.2 trilyon doları bulan servetlerinin, Türkiye'nin milli gelirinin altı katına denk geldiği açıklandı. 'ABD'nin en zengin adamı' unvanını uzun süre elinde tutan Microsoft Başkanı Bill Gates'in 63 milyar dolar olarak tahmin edilen servetinin, 25 milyon nüfuslu Peru'nun milli gelirinden daha fazlayken Türkiye'nin 200 milyar dolarlık milli gelirinin üçte birine tekabül ettiği bildirildi. Haberde ABD'nin en zengin dördüncü adamı Warren Buffet'ın 28 milyar doları aşan kişisel servetinin, nüfusu 2 milyondan fazla olan petrol zengini Kuveyt'in milli gelirini geride bırakırken, listede 21. sırada bulunan Ted Turner'in 9.1 milyar dolarlık servetinin 2.7 milyon nüfuslu Panama'nın milli gelirine eşit bir büyüklükte olduğu açıklandı. Ortaya çıkan tablo, ulusal ve uluslararası ölçeklerde yoksulların oranı artarken, zenginlerin giderek daha da zenginleştiğini, en zenginler listesini oluşturan 400 kişinin toplam servetinin bir yılda yüzde 20 arttığını gösteriyordu.39
Akşam gazetesinin 2 Şubat 2003 tarihli sayısında ise dünya genelinde yaşanan gelir dağılımındaki eşitsizlik şöyle ifade ediliyordu:
İnsanlığın en önemli sorunu: 2003 Dünya Kalkınma Raporu'na göre, ülkelerarası gelir eşitsizliği giderek daha da derinleşmektedir. Rapor, dünya gündemindeki en önemli kalkınma sorununun, geliri günde 2 doların altında olan üç milyar insana üretime katkı yapabileceği bir iş imkanı ve çok daha iyi bir hayat kalitesi sağlamak olduğuna işaret etmektedir. Bugün dünya barışını tehdit eden faktörlerin başında küresel yoksulluk ilk sıralarda gelmektedir.
Dünyanın durumu: Bugün en zengin 20 ülkedeki ortalama gelir, dünyanın en yoksul 20 ülkesindeki ortalama gelirin 37 katıdır. En zenginlerin yüzde 20'sinin yaşadığı gelişmiş ülkeler dünya Gayri Safi Milli Hasılası'nın (GSMH) yüzde 86'sını, ihracat pazarlarının yüzde 82'sini, tüm yabancı yatırımların yüzde 68'ini, tüm telefon hatlarının yüzde 74'ünü ellerinde bulundururken, tüm bu alanlarda en yoksul yüzde 20'nin payı ise hiçbir zaman yüzde 1.5'i geçmemektedir.
Diğer yandan en zengin yüzde 20 ile en yoksul yüzde 10 arasındaki fark 1960 yılında 30'a 1 iken, 1990 yılında 60'a 1, 1997 yılında 74'e 1, 2000 yılında da 79'a 1 olmuştur. Aşırı yoksulluk içinde yaşayanların, yani günlük geliri bir doların altında olanların sayısı 1 milyar 200 milyonu aşmıştır.
Bugün dünyadaki en zengin 3 kişinin servetleri 600 milyon insanın yaşadığı en yoksul ülkelerin toplam GSMH'sinin üstündedir...
Dünyadaki doğal kaynakların yüzde 80'i dünya nüfusunun yüzde 16'sınca tüketilirken, dünya nüfusunun 5'te biri de sağlıklı su kaynaklarından bile mahrum bulunmaktadır. Sadece ishalden ölenlerin sayısı yılda 50 milyonu aşmaktadır. Gelişmemiş ülkelerde nüfusun büyük bölümü kırsal kesimde yaşarken, bu topraklardaki doğal kaynakların azalması sonucu bu ülkeler daha da yoksulluğa gitmektedir. O kadar ki, yoksulluk tabanının altında yaşayan ülkelerdeki kadın ve çocukların 4-5 saati yakacak odun arayarak, 4-6 saati ise su bulmak ve taşımak için zamanını harcamaktadır."40
Bu durum Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde açıkça bildirdiği gibi bir ahir zaman alametidir. Rabbimiz'in izniyle bu, Hz. İsa (as)'ın gelişinin ve Hz. Mehdi (as)'ın açıkça zuhur edişinin çok yakın olduğunun ve insanların bu yoksulluk ve sıkıntılardan kurtulacağı Altınçağın da bir müjdecisidir. Altınçağ'da dünyanın içinde bulunduğu bu durum tamamen değişecektir. Çünkü bu dönemde Kuran ahlakı eksiksiz olarak yaşanacaktır ve Allah Kuran'da insanlara şöyle emretmiştir:
... Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikabı) pek şiddetli olandır. (Haşr Suresi, 7)
Hiç şüphesiz tarih boyunca çok az doğa olayı depremler kadar insanlığı etkilemiştir. Her an, her yerde meydana gelebilen depremler yüzyıllar boyunca çok sayıda kişinin ölümüne ve astronomik boyutlarda maddi zarara yol açmış, bu özellikleri nedeniyle insanlar için korku kaynağı olmuştur. 20. ve 21. yüzyılın teknolojik koşulları bile depremlerin verdiği hasarı ancak belirli ölçülerde engelleyebilmiştir.
Teknolojinin, kendilerine doğaya hükmetme olanağı sağlayacağı yanılgısına kapılan bazı insanlara ise daha önce belirttiğimiz gibi, 1995 Kobe depremi anlamlı bir ders vermiştir. Hatırlanacağı gibi, Japonya'nın büyük endüstri ve ulaşım merkezinde yaşanan deprem hiç beklenmedik bir zarara yol açmıştır. Bu deprem sadece 20 saniye sürmesine rağmen, Time dergisinde belirtildiğine göre, 100 milyar dolar civarında zarara neden olmuştur.41
Tüm bu olaylar Peygamberimiz (sav)'in 1400 yıl önce söylediği şu sözleri akıllara getirmektedir:
Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır… depremler çoğalacak… (Ramuz-El Ehadis, 476/11)
Kıyametten önce iki büyük hadise vardır… ve sonra da zelzeleli yıllar. (Ramuz-El Ehadis, 187/2)
Barınacak evler, sizi taşıyacak hayvanlar bulamayacağınız günler yaklaşmıştır. Çünkü evlerinizi depremler yıkacak… (Kıyamet Alametleri, s. 146)
Anlaşmazlıklar ve sık sık depremler vaki olacak…. (Kıyamet Alametleri, s. 166)
Son birkaç yıl içinde meydana gelen büyük ve sürekli depremler, dünya kamuoyunun gündeminde devamlı olarak ilk sıralarda yer almaktadır. Amerikan Ulusal Deprem Enformasyon Merkezi verilerine göre 1999 yılında, yeryüzünde küçük veya büyük şiddette 20.832 deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerde resmi açıklamalara göre tahmini olarak 22.711 insan hayatını kaybetmiştir.42
Geçmişe baktığımızda deprem sayısının çok az olduğunu görürüz. ABDJeolojik Araştırma Kurumu (USGS)'nin raporlarına göre 1556-1975 arasındaki yaklaşık 400 yılda meydana gelen 5.0 ve daha büyük şiddetteki depremlerin sayısı sadece 110'dur. Aynı kurumun açıklamasına göre, 1980-2003 yılları arasında sadece 23 sene içinde meydana gelen 6.5 ve daha büyük şiddetteki depremlerin sayısı ise 1685'tir.43 Kuşkusuz bu rakamlar Hicri 1400 yılının başından itibaren depremlerin sayısındaki artışı çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Kuran'da da deprem ile kıyamet arasındaki ilişkiye işaret eden ayetler bulunmaktadır. Kuran'ın 99. Suresi'nin adı Zelzele (büyük sarsıntı, deprem) Suresi'dir. Sekiz ayetten oluşan bu surede yerin şiddetli sarsıntısı tasvir edilmekte, bunun ardından da kıyamet günü insanların diriltilecekleri ve Allah'ın huzurunda hesap verecekleri, zerre ağırlığınca da olsa yaptıkları işlerin karşılığını alacakları anlatılmaktadır:
Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı,
Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman,
O gün (yer) haberlerini anlatacaktır.
Çünkü senin Rabbin ona vahyetmiştir.
O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye bölük bölük fırlayıp-çıkarlar.
Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür. Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür. (Zelzele Suresi, 1-8)
(Kıyamet) alametlerinin ilki yer çökmeleridir… (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 518)
Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri önceden gelip geçenlere (çeşitli ithamlar ve bahanelerle) hakaret ettiği zaman artık kızıl rüzgarları, yere batışı (hasfı) veya suret değiştirmeyi (meshi) veya gökten taş yağmasını (kazfi) bekleyin. (Tirmizi, Fiten: 39, s. 2211; Kütüb-i Sitte, cilt 14, s. 341)
Ahir zamanda eğlencelerin ve çengilerin meydan aldığı ve içkinin de mubah addolunduğu zaman yere batma, taş yağma zuhur edecek ve insan kılığından çıkma olacaktır. (Ramuz El Ehadis, cilt 2, s. 302/8)
"İnsanlara ölüm gelip evler mezar olduğu zaman halin nice olur", buyurdu? (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 392, no. 726)
Kıyametten önce on alamet görmeden O, kopmayacaktır. Onuncusu, insanları denize atacak olan kasırga…
Onuncusu insanları denize atacak olan rüzgardır... (Kıyamet Alametleri, s. 288)
"Şehirlerin yok olmasına" neden olan bir diğer etken de doğal afetlerdir. Doğal afetlerin içinde bulunduğumuz çağda hem sayısal hem de büyüklük olarak arttığı istatistiksel bir gerçektir. Son on yılda baş gösteren iklim değişikliklerinin yol açtığı felaketler bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Amerika Ulusal İklimsel Veri Merkezi'nin kayıtlarına göre 1998 yılında çok sayıda iklimsel afet meydana gelmiştir.44 Örneğin gözlemciler, 1998'deki Mitch Kasırgası'nın Orta Amerika'nın tarihinde meydana gelen en kötü felaketlerden biri olduğunu belirtmişlerdir.45 26 Ekim 1998 tarihinde meydana gelen Mitch Kasırgası Honduras ve Nikaragua'da 10.000'den fazla insanın ölümüne neden olmuştur.46
Geçtiğimiz yüzyılın son yıllarında meydana gelen en önemli hava olaylarından birkaçı şöyledir:
1987 yılının Ekim ayında Güneydoğu İngiltere 1703 yılından beri meydana gelen en büyük fırtına ile karşılaştı. Fırtına nedeniyle yaklaşık 15 milyon ağaç devrildi ve ormanların büyük bir kısmı yok oldu. Yalnızca 16 insanın öldüğü fırtınada binalar büyük hasar gördü, gemiler sahile sürüklendi.47
20 Mart 1998'de Georgia'da meydana gelen tornado sebebiyle 12 kişi ölmüştür.
27 Mayıs 1997'de Teksas'ta meydana gelen tornado nedeniyle ölen kişi sayısı 27'dir.
13 Mayıs 1996'da Bangladeş'in batısında meydana gelen fırtınalarda tahminen 500 ile 1000 kişi arasında ölüm meydana gelmiştir. Aynı fırtınalar 30.000 kişinin yaralanmasına ve 100.000 kişinin evsiz kalmasına neden olmuştur.
1992'de Andrew kasırgasının neden olduğu hasar yalnızca Meksika Körfezi'nde yaklaşık olarak yarım trilyon dolardır. Andrew Kasırgası, Bahamalar'da ise yaklaşık 250 milyon dolar hasara neden olmuştur.ABD'nin doğusunda 2 milyona yakın insan kasırga nedeniyle evlerinden tahliye edilmiştir.48
Ağustos 2002'de Avrupa'nın orta ve doğu bölgelerinde etkili olan sellerde ölenlerin sayısı 114'ü bulmuştur. 21 Eylül 2003'de Güney Kore'de, son 40 yılda meydana gelen en şiddetli kasırgada ise 2 günde yaklaşık 200 kişi ölmüştür.49
Son yıllardaki kasırga, fırtına, tayfun ve hortum gibi felaketler de başta Amerika kıtası olmak üzere dünyanın birçok yerinde yıkıcı zarara neden olmuştur. Bunlara ek olarak seller de bazı yerleşim merkezlerinin sular ve çamur altında kalmasına yol açmıştır. Ayrıca depremler, volkanlar ve tsunami dalgalarının yaptığı büyük tahribatlar da unutulmamıştır. Sonuç olarak, tüm bu afetlerin "büyük şehirlerde" sebep olduğu yıkımlar önemli birer işaret olmuşlardır.
Ev ve kulübe bırakmayan şiddetli bir yağmur yağıncaya kadar kıyamet kopmaz. (Kıyamet Almetleri, s. 253)
Gökten şiddetli yağmur yağıp taş binalar hariç bütün kerpiç evler yıkılmadıkça kıyamet kopmaz. (Ahmed b. Hanbel, Müsned 13/291, Hadis no. 7554)
İnsanların üzerine YAĞMURUN BOLLUĞU, fakat verimin azlığıyla aldatıcı yıllar gelecektir. O dönemde yalancı adam doğrulanacak, DOĞRU ADAM YALANLANACAK; HAİN ADAMA GÜVENİLECEK, GÜVENİLİR ADAM HAİNLİKLE İTHAM EDİLECEK ... (İbn-i Mace: 4036)
Yoğun yağışlar nedeniyle sel felaketlerinin artması kıyametten once yaşanacak olan ahir zamanın işaretlerinden biridir. Geçtiğimiz günlerde dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen sel felaketi haberleri de içinde bulunduğumuz dönemin ahir zaman olduğunu teyit eder niteliktedir.
Peygamber Efendimiz (SAV), bundan 1400 yıl once içinde bulunduğumuz ahir zamanda artan yağışların ciddi felaketlere sebebiyet vereceğini hadislerinde bildirmiştir:
Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar fazla sayıda afet haberini hergün televizyonlarda izliyor, gazetelerde okuyoruz. Doğal afetlerin son yıllarda hem sayısal hem de büyüklük olarak arttığı istatistiksel bir gerçektir. İçinde bulunduğumuz dönemde yaşanan doğal felaketler dünyanın pekçok ülkesinde milyonlarca insanı etkilemiş ve hesaplanamayacak büyüklükte maddi hasara yol açmıştır. Son yıllarda seller nedeniyle oluşan kayıpları inceleyecek olursak ahir zamanın önemli işaretlerinden birinin gerçekleşmekte olduğunu çok açık şekilde görebiliriz.
2008 yılında Hindistan'da Haziran ile Eylül ayları arasındaki yağışlar nedeniyle oluşan sel felaketinde binden fazla kişi öldü. Pakistan'da son günlerdeki şiddetli yağışların yol açtığı sellerde 32 kişi hayatını kaybetti. Çin'de geçen yılın Mayıs ayında meydana gelen şiddetli depremin merkezi Vınçüen şehri, yoğun yağışların etkisi altında kaldı. Bazı yörelerde ciddi sel felaketi ve toprak kayması meydana geldi. Yaklaşık 1 milyon 880 bin kişinin yaşamını etkileyen bu felaketlerde 8 kişi hayatını kaybetti.
Çin'de geçen ay şiddetli yağışlar yüzünden meydana gelen sel felaketinde 7 kişi öldü, 22 kişi kayboldu. Vietnam'ın kuzeyindeki bölgelerde bu ay başında şiddetli yağışların neden olduğu sel ve toprak kaymaları sonucu 22 kişi yaşamını yitirdi, 14 kişinin kayıp olduğu bildirildi. Bazı Avrupa ülkeleri de sel felaketlerinden etkilendi. İngiltere'nin kuzey kesiminde geçen ay ve bu ay etkili olan sağanak yağış ve su baskınları hayatı olumsuz etkiledi. Çek Cumhuriyeti'nde de geçen ayın son haftasında etkili olan yağışların neden olduğu sellerde 13 kişi öldü. Şiddetli yağmur, özellikle ülkenin güney kesimini etkisi altına aldı.
2000 yılında Mozambik'te 1 milyon kişi sel yüzünden evsiz kaldı.
2002 senesinde Hindistan, Nepal ve Bangladeş'te mevsimsel muson yağmurlarının yol açtığı felaketlerde yaklaşık 1000 kişi öldü. Çin'de 2003'de şiddetli yaz yağmurlarından 2000 kişi öldü, 300 bin kişi evsiz kaldı. 1991 yılında Bangladeş'te meydana gelen sellerin sonrasında 120.000'in üstünde kişi öldü, milyonlarca kişi evsiz kaldı.
2007 yılında Asya'da seller nedeniyle 216 kişi öldü, 20 milyon kişi evsiz kaldı. 2007 yılında Kuzey Kore'de aşırı yağışların neden olduğu sel felaketinde 214 kişi öldü, 80 kişi kayboldu.
2007 yılında Meksika'da sel felaketi nedeniyle evleri yıkılan 500 bin kişi evsiz kaldı.
Hz. Mehdi (as)'ın zuhurunda çift kuyruklu bir kuyruklu yıldız çıkacak ve öyle parlak olacak ki, dolunay gibi parlayacak. Bu yıldızın çıkışından sonra öyle çok yağmur yağacak ki, büyük hasar olacak. Fakat halk bu yağmurları sevinçle karşılayacak. Çünkü bundan önceki 3 yılda hiç yağmur yağmamış olacak. (12. İmam, Murtaza Lakha, R &K Tyrell Basımevi, Londra, 1993)
➢ “Lulin” kuyrukluyıldızı, 24 Şubat 2009 tarihinde dünyaya en yakın noktadan geçmiştir.
➢ Aynı hadiste bildirildiği gibi, diğer yıldızlardan ayrı olarak iki adet kuyruğa sahiptir ve parlaklığı diğer yıldızlardan 6 kat daha fazladır.
➢ Hadiste belirtildiği gibi yıldızın görülmesinden önceki 3 yıl boyunca yağışlar dünya genelinde oldukça azalmış ve birçok bölgede kuraklık başgöstermişti. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nde, "İklim Değişikliği 2007" raporuna göre 2007 ve sonrasındaki birkaç senede, yağış almayan bölgelerin daha da kuraklaşacağı ve buralarda açlık ve hastalıkların artacağı belirtilmiştir.
➢ Aynı hadiste belirtildiği gibi, 2009'un Mart ayında Dim barajının kapakları aşırı doluluktan kırılmış ve binlerce insan evlerinden tahliye edilmek durumunda bırakılmıştır. Şu anda yaşanan sel felaketleri de bu yağmur artışının bir neticesidir.
➢ 9 EYLÜL 1979: İSTANBUL'DA BÜYÜK BİR SEL YAŞANMIŞTIR
Hz. Mehdi (a.s)'ın hadislerde bildirildiği üzere Hicri 1400, yani Miladi 1979 yılındaki zuhuruna denk gelmektedir.
"İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi etrafında toplanacaklardır." (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)
➢ 9 EYLÜL 2009: ŞU ANDA YAŞANAN SEL FELAKETİ
Kıyametin yaklaştığı sırada yıldırımlar o kadar çoğalacak ki, insanlar (birbirlerine şöyle) diyecekler: "Dün kime yıldırım isabet etti?" Onlar da (şöyle) cevap verecekler: "Dün falan ve filan (kimseleri) yıldırım çarptı." (El-Hakim, Müstedrek, 4/444)
Evlerinizi depremler yıkacak, hayvanlarınızı yıldırımlar yakıp kömüre çevirecektir. (Naim bin Hammad; Geleceğin Tarihi 4, s. 69)
Hadislerde yıldırımların artmasının da kıyametin alametlerinden biri olduğu haber verilmiştir. Tam da hadiste belirtildiği gibi, yıldırım düşmesi nedeniyle can ve mal kaybının artması son yıllarda sıkça rastlanılan bir durum olmuştur. Bu kayıplar çoğu zaman haberlerde yer almaktadır. 1998 yılında Kongo'da futbol sahasına düşen yıldırım neticesinde, sahada maç yapan 11 futbolcunun ölümü bu örneklerden biridir. Benzer bir şekilde 2001 yılında Meksika'da futbol sahasına düşen yıldırım nedeniyle de 6 kişi hayatını kaybetmiştir. Bunlar dışında da yıldırım düşmeleri pek çok insanın hayatını kaybetmesine ve hayvanların telef olmasına neden olmaktadır.