İncil Yazarları Hz. İsa (as)'ın Hayatına Şahit Olmamışlardı

Hıristiyanlık dini hakkında yeterince bilgisi olmayan kişiler, İncil metinlerinin Hz. İsa ile aynı dönemde yazıldığını ve tamamen Hz. İsa (as)'ın sözlerine dayandığını düşünürler. Oysa bu doğru değildir. İncil Hz. İsa (as)'dan çok daha sonraları yazılı metin haline getirilmiştir. Markos İncili'nin MS 70, Matta İncili'nin MS 80, Luka İncili'nin MS 90 yılında, Yuhanna İncili'nin ise 90-100 yılları sırasında yazıldığı tahmin edilmektedir. Diğer İncil metinleri de aynı dönemler içinde yazılmıştır. O dönemde var olan birçok İncil arasında ortak bir kitap oluşturulması ise İznik Konsili sırasında gerçekleştirilmiştir.

Hz. İsa (as)'ın hayatı hakkında başvurabileceğimiz temel Hıristiyan kaynaklar, bu mübarek insanın Allah Katına alınışından yaklaşık 30-35 yıl sonra yazılmaya başlanan ve Yeni Ahit'in ilk dört kitabını oluşturan 4 İncil ile diğer Yeni Ahit metinleridir.

Deniz manzarası

Tarihi kaynaklardan ve İncil'deki anlatımlardan anlaşıldığı üzere ilk Hıristiyanlar Hz. İsa (as)'ın Allah Katına alınışının ardından Hz. İsa (as)'ın sözlerini ve yaptıklarını sözlü olarak insanlara aktarmaya başlamışlardır. Araştırmacılara göre, ilk Hıristiyanların, içinde bulundukları şartlara göre Hz. İsa (as)'ın sözlerine yeni anlamlar yüklemeleri, Hz. İsa (as)'ı reddeden Yahudi din adamlarıyla ya da Romalılarla tartışmalara girdiklerinde sözlü olarak aktarılan bilgileri çeşitli değişikliklere uğratmış olmaları muhtemeldir. Buna göre, ilk Hıristiyanlar Mesih inancını ayakta tutmak, Hz. İsa (as)'a olan imanı güçlendirmek, Hıristiyanlığı hızla yaymak ve baskılar nedeniyle halkta oluşan ümitsizliği ortadan kaldırmak istiyorlardı. Bu nedenle de Hz. İsa (as)'ın söz ve fiillerini yorumlayarak, yeni bir şevk ve heyecan kaynağı oluşturmayı amaçlıyorlardı. Oysa bunu sadece Allah'ın sözlerini ve Hz. İsa (as)'ın hikmetli tebliğini insanlara aktararak yapabilirlerdi. Ancak bu böyle olmamış, Allah'ın vahyi sonradan değişikliğe uğratılmış ve Hz. İsa (as)'ın sözleri çok yanlış şekillerde yorumlanmış, özünden uzaklaştırılmıştır. İşte bu süreçte Hz. İsa (as)'a gösterilen saygının yanlış yorumlanmış ve sonuçta onu sözde ilahlaştıran bir yanılgıya sebebiyet vermiş olması mümkündür. (Allah'ı tenzih ederiz.) Bu görüş günümüzde Batılı araştırmacılar arasında da genelde kabul görmektedir.17 Aradan zaman geçip havariler de birer birer vefat etmeye başlayınca, bazı Hıristiyanlar Hz. İsa (as)'ın tebliğinin yok olmasını engellemek için, Hz. İsa (as)'ın sözlerini ve yaptıklarını, kendi akıllarında kaldığı kadarıyla birbirlerine ekleyerek İncil metinlerini oluşturma yoluna gitmiş olabilirler.18

Rudolf Bultmann 20. yüzyılın önemli Yeni Ahit uzmanlarından biridir. Bultmann, eserlerinde İncillerin yazımı hakkında çok çeşitli yorumlarda bulunur. Bultmann, "Sinoptik İncillerin (Matta, Markos ve Luka İncillerinin) Hz. İsa (as)'ın yaşamının birbirini izleyen rivayetlerini ortaya koymak için İncil yazarları tarafından birbirine eklenen, düzensiz anekdotları biraraya getirmek suretiyle oluşturulduklarını" söyler. Ancak Bultmann'a göre "farklı toplumlarda o toplumları oluşturan fertlerin ihtiyaçlarına göre tekrarlanıp duran bu sözler çeşitli şekiller aldıklarından, bir toplumdan diğer topluma, hatta bir toplumun kendi içinde bile birbirlerinden farklılıklar arz ediyorlardı" ve "Hz. İsa (as)'ın sözleri ve eylemleri, kişiler tarafından farklı amaçlar için kullanıldıklarından çeşitli şekiller kazanmışlardı." Örneğin ilk dönemde, bazen insanlara vaazda veya öğütte bulunmak için, bazen de toplumda fertlerin uymaları gereken ahlaki ilkeler olarak kullanılmışlardır. Bultmann, sözlü geleneğin bir sonucu olarak Hz. İsa (as)'ın sözlerinin ve eylemlerinin ilk Hıristiyanlar tarafından kısmen değiştirildiğini bu şekilde ortaya koymaktadır. Ayrıca, İncil metinlerinde bizzat ilk Hıristiyanlar tarafından üretilmiş ve Hz. İsa (as)'a atfedilmiş sözlerin de bulunduğunu ileri sürmektedir.19 Hz. İsa (as)'ın kendini "Allah'ın oğlu" olarak adlandırdığını düşünmemektedir. Ona göre bu sıfat, Hz. İsa (as)'ın ardından "tanrıların oğulları olarak sunulan ilahi kişiler, sır dinlerinde ibadet edilen oğul ilahlar ve gnostik mitolojide yer alan kurtarıcı figür" motiflerinden etkilenilerek geliştirilmiş ve büyük bir yanılgı olarak Hz. İsa (as)'a atfedilmiştir.20 (Allah'ı tenzih ederiz.)

Dolayısıyla bugün Batılı araştırmacıların büyük bir bölümü tarafından kabul edilen gerçek, İncillerin Hz. İsa (as)'ın sözlerinin eksiksizce biraraya getirilmesiyle oluşmuş birer kitap olmadıklarıdır. Onlara göre İnciller, Hz. İsa (as)'ın ardından onun sözlerinin, yaptıklarının, kendisinden sonra ortaya çıkan şartlar içerisinde biraraya getirilmesinden oluşan metinlerdir.

İncil metinlerinin yazarları

İnciller günümüzde Markos, Matta, Luka ve Yuhanna gibi yazarların adlarıyla bilinmelerine rağmen, adsız olarak kaleme alınmışlardır. Bu isimlerdeki kişilerin gerçekten İncilleri yazıp yazmadıkları bilinmemektedir. İnciller ancak 2. yüzyılın ikinci yarısından sonra bugünkü adlarıyla anılmaya başlanmışlardır. Matta ve Yuhanna, Hz. İsa (as)'ın gerçek havarisi olarak kabul edilirken, Markos Pavlus'un takipçisi ve Luka da Pavlus'un öğrencilerinden biri olarak görülür. Yani İncil yazarları gerçekte yaşamış şahsiyetlerdir, ancak İncilleri onların yazdıklarına dair elimizde bir kanıt bulunmamaktadır.21 Tanınmış Kitab-ı Mukaddes araştırmacılarından E. P. Sanders, The Historical Figure of Jesus (İsa'nın Tarihi Kimliği) isimli kitabında İncillerin yazılışını şu şekilde açıklar:

Mevcut kanıtlar göstermektedir ki, İnciller ikinci yüzyılın ikinci yarısına kadar isimsiz olarak kalmışlardır... Sahip olduğumuz İnciller ikinci yüzyılın ilk yarısında zikredildi. Fakat her zaman anonim olarak. Yaklaşık olarak 180 yılında aniden isimler belirmişti. O zaman birçok İncil vardı, sadece bizim sahip olduğumuz gibi dört tane değildi ve Hıristiyanlar hangisinin yetkili olduğunu belirlemek zorundaydılar. Bu önemli bir mesele idi, fikir olarak çok önemli farklılıklar vardı. Kimin kazandığını ise biliyoruz: bu dört İncil'in –ne daha az ne de daha çok- Hz. İsa (as)'ın güvenilir kayıtları olduğunu düşünen Hıristiyanlar kazanmışlardır.22

Jacob Jordaens

İncil yazarlarının kendi kitaplarını kaleme alırken tek bir kaynaktan faydalandıkları fikri, bugün araştırmacılar tarafından da kabul görmektedir. (Yukarıda) Dört İncil yazarı, kaynak aldıkları Kitabı Mukaddes'i incelerken. Jacob Jordaens, 1625, Louvre Müzesi, Paris.

Sanders, bir başka makalesinde "isimsiz" olarak yazılan İncillerin adlandırılma sürecini şöyle anlatır:

MS 2. yüzyılın ortalarında sayısız İncil nüshası vardı. Hıristiyan yetkililer bunlardan hangilerinin sahih olduğu konusunda bir karar vermek için onları adlandırma yoluna gitmişlerdir. İşte böylece günümüzde Kilise tarafından sahih kabul edilen dört İncil'e Markos, Matta, Luka ve Yuhanna adları verilmiştir.23

Luka

Luka, Pavlus'un öğrencilerindendir. Ancak Luka İncili'nin onun tarafından yazılıp yazılmadığı tam olarak bilinmemektedir.

From Jesus to Christ, The Origins of the New Testament, Images of Jesus (İsa'dan Mesih'e, Yeni Ahit'in Kökenleri, İsa'nın İmajları) kitabının yazarı Paula Fredriksen bu durumu şu şekilde özetler:

Hz. İsa (as)'ın şu an Yunanca olan bazı sözleri toplanmış ve şu an kayıp olan bir belge haline getirilmişti. Bu belgeye günümüz araştırmacıları Q adını verirler. Sözlü gelenekler ise – mucizeler, meseller, efsaneler vs- çeşitli Hıristiyan topluluklar tarafından biraraya getirilmiş, katlanarak büyümüş ve elden ele dolaşmıştır. Bunların bir kısmı isimsiz Yahudi olmayan Hıristiyanlar tarafından 70'li yıllarda kağıda döküldü. Bu kişiler yazar değildi ve bir eser meydana getirmediler. Anlatılan hikayeleri metinler haline getirdiler. Bunun sonucunda Markos İncili meydana geldi.24

Paula Fredriksen'in dikkat çektiği bir diğer konu ise İncillerde kullanılan dil ile ilgiliydi. Fredriksen özetle şunları söylüyordu:

Hz. İsa Aramice konuşuyordu ve tebliğini de Aramice konuşan Yahudilere, Filistinlilere ve göçebelere yapıyordu. Ancak İncillerin yayılmasında rol oynayan kişilerin dilleri Yunanca idi. Hz. İsa (as)'ın sözlü tebliği ve tüm yaptıkları Yunancaya yine sözlü olarak çevrildi. Bu çevirilerin güvenilirliğinden emin olmak ise mümkün değildir. Sözlü kaynaklar üzerinde yapılan psikolojik ve antropolojik araştırmalar, bu kaynakların tarihi açıdan güvenilirlikten çok uzak olduğunu ortaya koymuştur. Aktarma sırasında hata olmaması mümkün değildir. Çünkü gözlem yapan ve aktaran kişi bir insandır. Eğer bu bilgiler yazılı hale gelmeden önce birçok kişi tarafından aktarılarak yazan kişiye ulaşmışsa, o zaman her zincirde farklı eklemeler, düzeltmeler ve değiştirmeler olmuştur. Sonuç olarak Hz. İsa ile ilgili, sözlü olarak aktarılan bilgiler bize İncil'de gerçekten söylenenler ve o dönemde gerçekten olanlar hakkında bir bilgi vermektedir. Ama aynı zamanda da bu aktarım sırasında değişiklikler olabileceğini kabul etmemizi zorunlu kılar.25

Bir diğer Kitab-ı Mukaddes araştırmacısı John Dominic Crossan, The Birth of Christianity, Discovering what happened in the years immediately after the execution of Jesus (Hıristiyanlığın doğuşu, Hz. İsa (as)'ın ifasının hemen sonrasındaki yıllarda olanları keşfetmek) isimli önemli çalışmasında Marcus J. Borg ve Barry Henaut’un İncil yazarları hakkındaki şu yorumlarını aktarır:

Yuhanna İncili (MS 125)

İnciller Yunanca kaleme alınmıştır. Yuhanna İncili'ne ait olan bu parça (MS 125), şu ana kadar bulunan en eski İncil kopyasıdır. (Yukarıda) Johannes Guttenberg tarafından 1455 yılında basılan ilk İncil Latinceydi

İncilleri Hz. İsa hakkında gerçek bir bilgi kaynağı olarak nasıl kullanabiliriz? İnciller, kelimesi kelimesine kendi yazarlarının sesleridir. Onların arkasında da Hz. İsa hakkında konuşan toplumdan isimleri belirsiz kişiler bulunmaktadır. Bu seslerin içinde de Hz. İsa (as)'ın sözlerinden ve yaptıklarından izler bulunmaktadır. Hz. İsa hakkında doğru bilgileri toplamak için iki çetin aşamayı geçmek gerekir. Bunlardan birincisi hangilerinin Hz. İsa (as)'a ait olduğunu bulmaktır. İkinci adım ise bu bilgileri 1. yüzyıldaki Yahudi dünyasının tarihi yapılanması içine yerleştirmektir.26

Hz. İsa (as)'ın anlattıklarının sözlü hali artık tamamen yok oldu. Konuşulan cümleler yapısı gereği geçicidir ve çok kısa süre yaşar. Sadece dinleyicilerin hafızasında yaşar ve tamamen geri gelmesi ancak hafızaya bağlıdır... Yazılı gelenek dahi değişime uğrar ve gelişir. Bu bizi İncilleri doğrudan kopyalanmış bir sözlü anlatım olarak varsaymaktan alıkoymaktadır: gelenek metne geçirilirken tahrif edilmiş olabilir. Üstelik bu tahrifat sadece Sinoptik yazarları ile de sınırlı kalmamıştır...27

Ne İncil yazarları, ne de Yeni Ahit'in diğer bölümlerini yazanlar, tasvir ettikleri olayların bizzat görgü şahitleri değildirler. İncil yazarları, Hz. İsa (as)'dan sonra birkaç on yıl boyunca nesilden nesile aktarılan sözlü ve yazılı geleneği bir metin haline getiren kişilerdir. Bu nedenle asırlardır bu metinler üzerinde araştırma yapan çeşitli uzmanlar, İncil metinlerinin günümüzdeki haline gelmesinde çok çeşitli etkilerin rol oynadığına dikkat çekmişlerdir. Bir makalede bu etki şu şekilde açıklanmaktadır:

Hz. İsa (as)'ın ilk elden orijinal hatıraları, (1) Hıristiyanların kendi dini önderlerini yüceltmek için onu evrensel nitelikli dinsel bir kimlik haline getirme çabalarıyla; (2) kaleme alındıkları dönemin putperest tanrı motifleriyle; (3) gentile (Yahudi olmayan) kökenli Hıristiyanların oluşturduğu ilk kilisenin, ayrıldığı merkezi Yahudiliğe karşı çıkmasıyla; (4) bizzat Hıristiyan toplumunun farklı akımları içinde ihtilaf çıkaran polemiklerle; (5) ve Hz. İsa (as)'ın hayatında cereyan eden olayların Eski Ahit peygamberlerinin verdikleri sözlerin yerine getirilmesi ve böylece de, onun Eski Ahit peygamberliğinin tamamlayıcısı olarak sunulmasıyla, çeşitli şekillerde muhafaza edilmiş, ayıklanmış, geliştirilmiş, yüceltilmiş ve kısmen de tahrip edilmiştir... Ayrıca İnciller, hem Yahudilerin baskılarına, hem de Roma İmparatorluğu'nun zulümlerine karşı ayakta kalma mücadelesi veren ilk kilise tarafından kaleme alındığı için ve içinde bulundukları durumdan dolayı, içerikleri bizzat Hz. İsa (as)'ın kendisi ve yaptıkları olmayıp; ilk kilisenin, muhalifleri ile mücadelesi bağlamında Hz. İsa (as)'ın sözlerine ve yaptıklarına getirdiği yorumdur. Bu gerçekten hareketle, İncillerin sunduğu bilgilerin Hz. İsa (as)'ın biyografisini yazmak için oldukça yetersiz olduğu görülür. İşte bundan dolayıdır ki, Hz. İsa (as)'ın konumunu ve statüsünü incelerken dört İncil'in yorumlanmasında, imanları, fikirleri, kanaatleri, önyargıları ve tartışmaları, hem İncillerde hem de Yeni Ahit'in diğer kitaplarında yansımasını bulan ilk Hıristiyan toplumlarının mevcut hayatlarını dikkate almak zorundayız... Yine Hz. İsa (as)'ın konumunu incelerken şunu da unutmamalıyız ki, temel kaynak olan İnciller, Hz. İsa (as)'dan 40-60 yıl sonra, onun hayatında cereyan eden orijinal olaylardan oldukça farklı bir ortamda, yine onun ana dili olan Aramice değil, Yunanca olarak kaleme alınmıştır... Kısacası İnciller Hz. İsa (as)'ın söylediklerine ve yaptıklarına bizzat tanık olan Hz. İsa (as)'ın kendi havarileri tarafından değil de, daha sonraki dönemde Hıristiyan olmuş kişiler tarafından, zamanla ortaya çıkan yeni durumlara uygun olarak derlenen kitaplardır. Yani İnciller, Hz. İsa (as)'ın sözleri ve yaptıkları ile ilgili ilk el rivayetlere değil, ikinci hatta üçüncü el rivayetlere dayanmaktadır.28

İncil

Yazıda dikkat çekilen bu tarihi gerçekler son derece önemlidir. İncil metinlerini kıyaslama yaparak inceleyen bağımsız araştırmacılar da aynı noktaya dikkat çekmektedirler: Dört İncil birbirinden oldukça farklıdır.

saray

İşte sizler böylesiniz; (diyelim ki) hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hiç bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartışıp-duruyorsunuz?
Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz.
(Al-i İmran Suresi, 66)

Dört İncil arasındaki farklılıklar

Matta, Markos, Luka ve Yuhanna sırasıyla yer alan dört İncil, ortak kabule göre MS 65 ila 100 yılları arasında yazılmıştır. (Bazı araştırmacılar, MS 75-115 gibi daha geç tarihler de verirler.29) Bunun anlamı ise, bu kitapların en erkeninin Hz. İsa (as)'ın Allah Katına alınışından 30 yıl kadar sonra kaleme alındığıdır.

Az önce de belirttiğimiz gibi, araştırmacılar bu kadar geç bir tarihte kaleme alınan kitapların Hz. İsa (as)'ın hayatını ve tebliğini tam olarak yansıtabileceğine inanmamaktadırlar. Üzerinde durdukları husus ise, İncil yazarlarının Hz. İsa (as)'ı olduğu gibi değil, kendi zihinlerinde hayal ettikleri gibi tasvir etmiş olmaları ihtimalidir.

Dört İncil'in ilk üçü -yani Matta, Markos ve Luka- birbirlerine büyük ölçüde paraleldir. Bu nedenle Hıristiyan geleneğinde "Sinoptik İnciller" olarak tanımlanırlar. (Sinoptik, "aynı gözden" demektir ve üç İncil'in ortak bakış açısını ifade eder). Bunların arasında tarihsel olarak en erken yazılanı, Yeni Ahit'te ikinci sıraya konmuş olmasına rağmen, Markos'un İncili'dir. Matta ve Luka'nın kendi İncilleri'ni yazarken Markos'u kaynak olarak kullandıkları, ancak bazı eklemeler yaptıkları kabul edilmektedir.

Dördüncü İncil olan Yuhanna ise, Sinoptiklerden çok kesin çizgilerle ayrılır. Yuhanna'da anlatılan bazı olaylar Sinoptiklerde yer almaz ya da bunun tersi söz konusudur. Dahası, Yuhanna'nın anlattığı bir olay, Sinoptiklerde tamamen farklı bir biçimde anlatılabilmektedir. Sinoptikler de zaman zaman birbirleriyle çelişmektedirler.

Saray, çimenlik alan

Yeni Ahit araştırmacıları dört İncil'in birbirlerinden farklı konuların üzerinde durduklarına, yazan kişilerin üsluplarının metinlere yansıdığına ve dört İncil'in kendi içlerinde birçok tarihi çelişkiler barındırdığına işaret ederek, İncillerdeki her pasajın doğrudan Hz. İsa (as)'ın sözü olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını vurgularlar. Bu iddiaya göre Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından yazılan 4 farklı İncil, farklı amaçlarla ve farklı topluluklara yönelik yazılmıştır. Hıristiyan araştırmacılar İncil metinlerini üsluplarına göre şu şekilde tanımlamaktadırlar:

Matta; Yahudilere yönelik yazılmıştır ve bu nedenle de genelde Hz. İsa (as)'dan "İbrahim ve Davut oğlu Kral Mesih" şeklinde bahsetmektedir.

Markos; Yunanlılara yönelik yazılmıştır ve bu nedenle de genelde güç, iktidar ve hizmet üzerinde durur. Hz. İsa (as)'dan "Büyük İşler Yapan Tanrı'nın Kulu" şeklinde bahsedilir.

Luka; Bunların dışında kalanlara yönelik yazılmıştır. Bu nedenle de Hz. İsa (as)'ın üstün ahlakı ve insani yönleri üzerinde durulmuştur. Hz. İsa (as)'dan "İnsanların dostu olan Adem'in oğlu" şeklinde bahsedilir.

Yuhanna; Diğer 3 kitaptan çok daha sonra yazılmıştır. Bu dönem içinde oluşan tepkileri ve soru işaretlerini cevaplamak amacıyla yazılmıştır. Bu nedenle de Hz. İsa (as)'ın mucizevi yönlerinin üzerinde durmuştur. "Allah'ın oğlu" (Allah'ı tenzih ederiz) şeklindeki ifadeler daha ziyade bu kitapta yer alır. Hz. İsa (as)'dan "Göklerden gelen" şeklinde bahsedilmektedir.30

Tarihsel olarak İncillerin en erkeni Markos, en geçi ise Yuhanna'dır ve aralarında büyük farklar vardır. Eğer Markos'un ve Yuhanna'nın anlatımları tarihsel bir kayıt olarak kabul edilirse, bu farklılıklar kolaylıkla açıklanabilir. Çünkü ortada aynı olayın iki farklı insan tarafından yazılmış iki ayrı tasviri vardır. Bu tasvirlerin biri olaydan 40-45 yıl, diğeri ise 60-65 yıl kadar sonra yazılmıştır.

Nicolas Poussin

İncil'de, Kuran ayetlerinde olduğu gibi, Hz. İsa'nın birçok mucizesi haber verilmektedir. Bunlardan biri de Hz. İsa'nın körleri iyileştirmesidir. Nicolas Poussin, (1594-1665), Louvre Müzesi, Paris.

İnciller arasındaki farklılıklar karşısında bazı Hıristiyanlar "ufak tefek farklılıklara rağmen sonuçta aynı olay anlatılıyor" gibi açıklamalarda bulunurlar. Ama önemli olan da zaten bu farklılıklardır. Çünkü bu farklılıklar, Yeni Ahit'in yazarlarının yazdıkları metinleri normal, insani yollarla yazdıklarını ortaya koymaktadır: Hz. İsa hakkında sözlü bazı anlatımlar duymuşlar, sonra da kendi kültürlerinin, inançlarının, bilgilerinin ya da önyargılarının etkisiyle İncilleri yazmışlardır. Dolayısıyla bu metinler "insani"dirler, "İlahi" değildirler. Bu nedenle de bunları "içinde hak bölümler olması muhtemel tarihsel kaynaklar" olarak kabul etmek gerekir.

Hıristiyan inanışına göre, İncil metinleri farklı insanlar tarafından kaleme alınmışlardır, ama bu insanlar "Tanrı'nın esinlemesi" ile yazmışlardır. Buna göre, Yeni Ahit'te yer alan metinlerin hepsinin her satırının doğru olduğu kabul edilmektedir. Ancak İnciller arasındaki çelişkiler, bunu imkansız kılmakta ve bu kitapların bütünüyle vahye dayalı olduklarını reddetmektedir. Aynı olayın farklı şekillerde anlatılması ise, bu anlatımın insan hafızasının, zihninin, önyargı ve beklentilerinin ürünü olduğunu göstermektedir.

Hıristiyan kaynaklarına baktığınızda, Yeni Ahit'in dört İncili'ndeki bu farklı anlatımın "birbirlerini tamamlayan parçalar" olarak yorumlanmaya çalışıldığını görürsünüz. Bu mantığa göre, her İncil "Hz. İsa (as)'ın farklı bir yönünün" görülmesini sağlamaktadır. Oysa bu yanlıştır. Ortada dört farklı metin ve dört farklı anlatım vardır, çünkü bu metinleri yazan kişilerin Hz. İsa hakkındaki düşünceleri farklıdır. Günümüz Kitab-ı Mukaddes araştırmacılarına göre, Hz. İsa hakkındaki gerçek bilgileri, hatta Hz. İsa (as)'a verilmiş olan gerçek İncil'i birer kaynak olarak kullanmışlar, ancak bu vahyi kendi inançlarına göre yorumlamış, yeniden şekillendirmiş ya da ilavelerle genişletmişlerdir. Bu araştırmacıların arasında önemli bir yere sahip olan John Dominic Crossan, Richard G. Watts ile birlikte yazdığı, Who is Jesus? Answers to Your Questions About the Historical Jesus (Hz. İsa Kimdir? Tarihi İsa Hakkındaki Sorularınıza Cevaplar) isimli eserinde, İncil metinleri arasındaki farklılıklar hakkında şu yorumu yapar:

Aslında problemin temelinde dört İncil'e sahip olmamız yatıyor. Çünkü birkaç farklı versiyon içindeki belli meselleri veya özdeyişleri veya hikayeleri okuduğumuzda aralarındaki uyuşmazlıkları kaçıramayız. İlk başta, şunu söylemek üzere aklımız çeliniyor; 'Şahitler aynı şeyleri farklı şekillerde hatırlıyorlar.' Ancak çok açıktır ki, Matta ve Luka İncillerini yazdıklarında önlerinde Markos İncili'nin (Yeni Ahit İncillerinin ilk olanı) kopyaları duruyordu. Yani, Hz. İsa hakkındaki hikayeler konusunda Matta ve Luka bağımsız kaynaklar değillerdir, ancak Markos'un versiyonlarıdır. Ayrıca bu demek oluyor ki versiyonlar bireysel İncil yazarlarının dini görüşlerini (teolojilerini) yansıtmaktadır. Bir başka deyişle, her bir İncil biyografiden ziyade Hz. İsa (as)'ın kasıtlı birer yorumudur... Matta, Markos, Luka ve Yuhanna arasındaki tüm farklılıklar ile diğer mevcut pek çok İncil ile (Q İncili, Aziz Thomas İncili...) birlikte belirgin bir problemimiz var. Her bir İncil Hz. İsa (as)'ı anlamanın özel bir yoludur. Acaba tarihi gerçeklere ne kadar yakınlar?31

Gölet, güller

Alıntıda da belirtildiği gibi, bir başka önemli gerçek, dört İncil'in, aslında daha fazla sayıdaki İncil kopyalarının içinden seçilmiş kitaplar olmasıdır. Thomas İncili, Meryem İncili, Petrus İncili, Yakup ve Thomas'ın Çocukluk İncilleri, Yakub'un gizli İncili, Eagerton İncili, Oxyrhynchus İncili gibi bu farklı İnciller, Hz. İsa hakkında farklı bilgiler ve yorumlar içermektedir. Araştırmacılar, tüm bu İncillerin aslında tek bir orijinal -ama kayıp- metinden geldiğini düşünmektedirler. Buna, Almanca'daki "quelle" (kaynak) sözcüğünden esinlenerek "Q İncili" denmektedir. İlk Hıristiyan toplumu ve İncil'i ilk kez derleyenler Hz. İsa (as)'ın sözlerini biraraya getirirlerken içinde bulundukları duruma, siyasi baskılara ve mevcut koşullara göre yeni yorumlamalar yapmış, çeşitli eksiltme ve eklemelerle gerçek mesajdan uzaklaşmışlardır. Bugün İncil üzerine araştırma yapan tarihçiler bu konuda hemfikirdirler. Paula Fredericksen Yeni Ahit yazılarının kaleme alındığı dönemi şu şekilde özetler:

Yeni Ahit yazılarının yazıldığı dönem, sözlü anlatımdan yazılı anlatıma; Aramice'den Yunanca'ya, zamanın sonundan zamanın ortasına; Yahudilerden Yahudi-olmayanlara; Celile'den Yahuda'ya ve oradan da İmparatorluğa geçişlerin yaşandığı bir dönemdi.32

İncil metinlerinin oluşumu hakkında çok fazla araştırma yapılmış ve çok çeşitli kitaplar yazılmıştır. Bu araştırmacıların çok büyük bir bölümü ise yukarıda belirttiğimiz fikirlere katılmaktadırlar. Yani İncil metinlerinin kim tarafından yazıldığının belli olmadığını, bu metinlerin Hz. İsa (as)'ın doğrudan sözleri olup olmadığı konusunda kesin bir kanaate sahip olunamayacağını, İncil yazarlarının Hz. İsa ile çağdaş olmadıklarını söylerler. Örneğin Princeton Üniversitesi İlahiyat bölümünden Elaine Pagels, "Matta, Markos, Luka ve Yuhanna olarak adlandırdığımız İncilleri kimin yazdığı hakkında hemen hemen hiçbir bilgiye sahip değiliz."33 der. Who Wrote the Gospels? (İncilleri Kim Yazdı?) kitabının yazarı Randel Mc Craw Helms, "Markos'un Hz. İsa (as)'ın görgü tanığı olan hiç kimseyi tanımadığını"34 söyler.

U.S. News & World Report dergisinde, 10 Aralık 1990 tarihinde Jeffery L. Sheler imzalı "Who Wrote the Bible?" (İncil'i Kim Yazdı?) başlıklı bir araştırma dosyası yayınlanmıştır. Birçok Kitab-ı Mukaddes araştırmacısıyla görüşen Sheler'e göre, "Uzmanlar Kitab-ı Mukaddes'in tamamen insan emeğinin ürünü olduğu, yazarlarının kimliğinin ebedi olarak kaybedildiği ve çalışmalarının yüzyıllardır tercüme ve düzeltmelerle silindiği sonucuna varmışlardır."35 Sheler'in İncil'in yazımıyla ilgili yorumları şu şekildedir:

Günümüzde İncilleri aslında Matta, Markos, Luka, Yuhanna'nın yazdığına inanan çok az sayıda Kitab-ı Mukaddes uzmanı bulunmaktadır -liberal şüphecilerden tutucu Evanjeliklere kadar. Metinlerin yazarları hiçbir yerde kendilerinin kimliklerini vermemektedirler ya da açıkça Hz. İsa (as)'ı tanıdıklarını ya da onunla yolculuk ettiklerini iddia etmemektedirler... Bazı uzmanlar Hz. İsa (as)'ın ölümünden sonraki 100 yıl içinde çok sayıda değişiklik meydana geldiğini, bu yüzden hiç kimsenin İncillerin doğruluğu ya da güvenilirliğinden- özellikle de yazarların Hz. İsa (as)'ın kendisine dayandırdıkları sözlerin- kesin olarak emin olunamayacağını ifade etmektedirler.36

saray

Artık vay hallerine; Kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için "Bu Allah Katındandır" diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına.
(Bakara Suresi, 79)

Sheler, yazısında birçok teoloğun görüşlerine yer verir. Örneğin Weston İlahiyat Fakültesinden Jerome Neyrey, "Üzerinde durulması gereken ana konu, İncilleri kimin yazdığını bizim gerçekte bilemediğimizdir."37 der. 8 Nisan 1996 tarihli Time dergisinde de bu konu geniş yer alır. Dergiye görüşlerini açıklayan The Gospel Truth (İncil Gerçeği) kitabının yazarı David Van Biema şunları ifade eder:

Çoğu uzmanın doğruluğunu kesin olarak kabul ettikleri şey, İncillerin; havarilerin değil, onların adı bilinmeyen taraftarlarının (ya da onların taraftarlarının taraftarlarının) ürettikleri metinler olduğudur. Her biri Hz. İsa (as)'ın hayatıyla ilgili farklı bir tablo sunmuşlardı. En erkeni Hz. İsa (as)'dan yaklaşık 40 yıl sonra yazılmıştır.38

Saint Gregory

Birçok Kitab-ı Mukaddes araştırmacısı, Dördüncü İncil'in yazarı olarak kabul edilen Yuhanna'nın, diğer 3 İncil yazarından çok daha farklı ve üçleme inancına sözde destek sağlayan bir üslup kullandı¤ını kabul etmektedir.

Prof. E. P. Sanders, neden İncillerin orijinal hallerinden uzaklaştığını düşündüğünü şu şekilde özetler:

- İlk Hıristiyanlar Hz. İsa (as)'ın yaşamının hikayesini yazmış değillerdi, onlar daha ziyade bunu kullanmışlardı ve bu yüzden şahsi bölümler korunmuş oldu -yani onun sözleri ve kahramanlıkları hakkındaki kısa pasajlar korunmuş oldu. Bu bölümler daha sonra editörler ve yazarlar tarafından geliştirildi ve düzeltildi. Bu da demek oluyor ki, Hz. İsa (as)'ın sözleri ve yaptıkları ile ilgili en yakın içerikten hiçbir zaman emin olamayız.

- Bazı materyaller revize edilmiş, bazıları da ilk Hıristiyanlar tarafından oluşturulmuştur.

- İnciller anonim olarak yazılmışlardır.39

Dördüncü İncil

Hıristiyan inanışları üzerindeki Yunan etkisi ile ilgili araştırma yapan kişiler için dördüncü İncil çok önemli bir delildir. Akademisyenlerin çoğu, Yeni Ahit'te dördüncü sırada yer alan ve Hıristiyanlarca "Yuhanna İncili" olarak anılan kitabı sadece "Dördüncü İncil" olarak tanımlamayı tercih ederler. Çünkü bu İncil'in havari Yuhanna tarafından yazıldığı iddiası çoğu araştırmacı tarafından kabul edilmemektedir.

Dördüncü İncil'in yazarının, Hz. İsa (as)'ın kimliği hakkındaki yorumları çok farklıdır, üslubu çok farklıdır, aktardığı sözler ya da olaylar farklıdır. Sinoptiklere göre çok daha felsefi, çok daha sembolik, çok daha mistiktir. Yeni Ahit'teki çelişkilerin çoğu da, aslında Sinoptiklerle Dördüncü İncil arasındaki çelişkilerdir. Prof. E. P. Sanders da The Historical Figure of Jesus (Hz. İsa (as)'ın Tarihi Portresi) isimli eserinde Sinoptik İnciller ve Yuhanna İncili arasındaki farklılıklar üzerinde durur. Sanders Hz. İsa (as)'ın hayatından bazı önemli olayları örnek vererek, bu olayların Sinoptik İnciller ile Yuhanna İncili'nde birbirinden çok daha farklı şekillerde anlatıldığına dikkat çeker. Sanders, "ikisinden birini kabul etmek zorundayız" der, ve cümlesini şöyle tamamlar:

"...Ancak bir başka olasılığın da üzerinde durmalıyız: belki de yazarların hiçbiri neyin ne zaman yer alacağını bilmiyordu. Ellerinde büyük olasılıkla birkaç karışık bilgi vardı ve onlar da bu bilgiler üzerine inanılır hikayeler oluşturdular. Bu hikayelere de kendileri yeni eklemeler yaptılar."40

Deniz manzarası

Maurice Casey, The Origins and Development of New Testament Christology, (Yeni Ahit Kristolojisinin Kökenleri ve Gelişimi) isimli önemli çalışmasında şu yorumlarda bulunur:

Yuhanna'da Hz. İsa (as)'ın, Tanrı'nın Oğlu ifadesini 23 kez kullandığı görülmektedir. Markos'da bu sayı sadece birdir. Eğer Hz. İsa bu terimi Yuhanna'nın söylediği kadar sık kullanmış olsaydı, derin iman sahibi olan Hıristiyanlar da Sinoptik İncillerde bu ifadeyi birçok kez kullanırlardı... Oysa Sinoptiklerde bu yönde deliller bulunmamaktadır. Eğer "oğul" ifadesi Hz. İsa (as)'ın kendi kudsiyetini ifade etmek için kullandığı en temel ifade olsaydı, havariler bu terimi çok fazla kullanırlardı, bu sözler Luka'ya yoğun bir şekilde aktarılırdı ve Luka da hepsini kağıda dökerdi.41

Casey, Yuhanna İncili'nde bulunan ve üçleme inancının temelini oluşturan bazı ifadelerin, neden Sinoptik İncillerde olmadığını incelemektedir. Vardığı sonuç ise şudur: Eğer Hz. İsa (as)'ın "Allah'ın oğlu" olduğu iddiası ve ona dayanan üçleme inancı gerçekten Hıristiyanlığın temeli olsaydı, Hz. İsa (as)'ın sözlerinde, tebliğinde bu konu hakkında çok fazla delil bulunması gerekirdi. Oysa Sinoptik İncillerde üçleme inancının temellerini bulmak mümkün değildir. Buna karşın "insanoğlu" deyimi gerek Sinoptik İncillerde gerekse Yuhanna'da o kadar fazla kullanılmaktadır ki, bundan Hz. İsa (as)'ın bu ifadeyi kullanmış olabileceği anlaşılmaktadır. (En doğrusunu Allah bilir) "Allah'ın oğlu" ifadesinin Hz. İsa tarafından kullanılmadığını ifade eden İncil araştırmacıları, "insanoğlu" ifadesi için tam tersini düşünürler.

Yuhanna İncili'nin bir diğer dikkat çekici yönü, Yunan felsefesiyle olan ilişkisidir. İncil araştırmacısı James Still, "The Gospel of John and the Hellenization of Jesus" (Yuhanna İncili ve İsa'nın Yunanlaştırılması) adlı önemli makalesinde bu konuda şunları söyler:

Yuhanna İncili ikinci yüzyılın başlarında Yunanlı Hıristiyanlar için yazıldı. Bu yeni inananlar, daha eğitimli ve daha zengin kişilerdi. Şehirlerinde yaşayan diaspora Yahudilerini küçümsüyorlar, buna karşılık Roma yönetiminden itibar görüyorlardı. Bu nedenle Yuhanna'nın yazarı, Sinoptik İncillerde yer alan ve Hz. İsa (as)'ı Yahudilerin Mesihi olarak tanıtan pasajları çıkardı… İnsan-üstü bir İsa figürü ortaya çıkardı. Önceki Sinoptik İnciller Hz. İsa (as)'ın Yahudilerin Mesihi, Hz. Davud'un soyundan gelen ve İsrail'i kurtaracak kişi olduğunu vurgulamışlardı. Yuhanna'nın yazarı ise Yunanlı Hıristiyanları memnun etmeyen tüm bu Yahudi kavramlarını yok etti, Hz. İsa (as)'ın Filistin ve Hz. Davud soyu ile ilgili olan bağlantılarını sildi.42

saray

: İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri "Hak Söz". Allah'ın çocuk edinmesi olacak şey değil. O yücedir. Bir işin olmasına karar verirse, ancak ona: "Ol" der, o da hemen oluverir.
(Meryem Suresi, 34-35)

James Still'in diğer yorumları şu şekildedir:

Bugün bilinen Hz. İsa (as)'ı ortaya çıkarmış olan Yunan felsefesinin etkisini Yuhanna'da çok açık biçimde görürüz. Tam anlamıyla Yunanlaştırılmış ve Tanrı'ya eşit gibi gösterilmiş bir Hz. İsa portresidir bu. Yuhanna'nın karmaşık ve mistik üslubunun tek bir amacı vardır; Hz. İsa (as)'ın Tanrı'nın kendisi olduğu mesajını verebilmek.43 (Allah'ı tenzih ederiz)

Baba-Oğul ifadelerinin İncil metinlerinde kullanılışı

Bu iki ifadenin İncil metinlerinde kullanılışını incelemeden önce, bu bölümde söz konusu batıl inanışı ifade etmek için kullanacağımız "üçleme inancını savunan kişilere ait her türlü saygıya uygun düşmeyen tanımdan" sonsuz güç ve kudret sahibi olan Rabbimiz'i tenzih ettiğimizi belirtiriz.

Dört İncil'in en erkeni olan Markos İncili'ne bakıldığında, "Baba ve oğul" kavramlarının çok zayıf bir vurgu ile kullanıldıklarını görürüz. Markos'un metninde, Allah'ı ifade etmek için sadece dört kez "Baba" kelimesi kullanılır. Bunların da üçü Hz. İsa tarafından değil, diğer Yahudiler tarafından telaffuz edilir. Bu nedenle Markos İncili'nden yola çıkarak üçlemeye sözde destek bulunması mümkün değildir. Dahası, yine Markos'ta Hz. İsa kendisinin ilahlaştırılmasına yol açabilecek en küçük bir ifadeye bile karşı çıkar:

İsa yola çıkarken, biri koşarak yanına geldi. Önünde diz çöküp Ona, "İyi öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?" diye sordu. İsa ona, "Bana neden iyi diyorsun?" dedi, "İyi olan tek biri var, O da Tanrı'dır. (Markos, 10/17-18)

Markos'tan 10-15 yıl sonra yazılan Matta'da bu sayı belirgin bir biçimde yükselir: Bu İncil'de Allah için kullanılan (Allah'ı tenzih ederiz) "Baba" ifadesi tam 50 kez geçmektedir. Bunların 28'i Yahudilere yönelik olarak kullanılır; yani "Babanız'a dua edin", "Baba'nızı sevin" gibi genel ifadelerdir. Kalan 22 tane ise Hz. İsa'nın ağzından "Babam" şeklinde kullanılır. Bu kavrama yapılan vurgu çok dikkat çekici biçimde yükselmiştir.

Matta ile aynı dönemde yazıldığı kabul edilen Luka'da da yine buna yakın bir vurgu vardır. Bu İncil'de "Baba" kelimesi 18 kez kullanılır. Bunların 12'si Hz. İsa'nın kendisiyle ilgilidir: Hz. İsa'nın "Baba" diye başlayan duaları ya da "Babam" diye başlayan sözleridir.

Dördüncü İncil'de ise Hz. İsa'yı sözde ilahlaştırıcı anlamda "Allah'ın oğlu" sayan inanç, çok açık ve net bir biçimde ifade edilmektedir. Yuhanna'da Allah'ı tanımlamak için tam 122 kez "Baba" ifadesi kullanılmaktadır ve bunların üçü hariç hepsi Hz. İsa'ya aittir. Öte yandan Hz. İsa için 17 kez "oğul" sıfatı kullanılır. Dahası dört kez de Hz. İsa için özellikle "Tanrı'nın biricik oğlu" denir. (Allah'ı tenzih ederiz.)

İncillerin yazılış tarihleri Hz. İsa'nın Allah Katına alınışından uzaklaştıkça, onu Allah'a "Baba" diye hitap eden birisi olarak gösterme eğilimi de artmaktadır. Bir başka deyişle, Hz. İsa'nın sözde "Allah'ın oğlu" olduğu şeklindeki inanç, her yeni yazılan İncil'de biraz daha fazla zemin bulmuştur. Yuhanna'da ise bu eğilim çok daha da güç kazanır. Bu, zaman içinde giderek artan bir dejenerasyonun göstergesidir. Yüce Rabbimiz'i tüm bu benzetmelerden tenzih ederiz.

Sinoptik İncillerde Hz. İsa (as)'a ilahlık atfeden pasajlar son derece az ve tartışmaya açıktır. Ancak Still'in söylediği gibi bu yanlış inanış Yuhanna'da tüm metne belirgin bir biçimde hakimdir. James Still aynı makalesinde, 4. İncil'de Hz. İsa (as)'ı sözde ilahlaştırmak için yapılan düzenlemelerden şöyle söz eder:

Burada (Yuhanna İncili'nde) Hz. İsa (as)'ın doğumu yoktur, bize "herşeyin başlangıcında" Hz. İsa (as)'ın Tanrı ile birlikte var olduğu anlatılır. Çünkü bu İncil'in yazarı, Hz. İsa (as)'ın doğumundan söz etmenin, bu doğum her ne kadar olağanüstü bir doğum olsa bile, ezelden beridir var olan Oğul Tanrı kavramıyla uyuşmayacağı kanaatindedir. Hz. İsa (as)'ın Markos İncili'nde gördüğümüz insani zaaf ve ihtiyaçları Yuhanna'da kesinlikle yer almaz... Çünkü Yuhanna'nın yazıldığı dönem olan birinci yüzyıl sonunda, Hz. İsa hakkındaki anlatımlar onu bir Yunan tanrısı haline getirmiş durumdadır.44 (Allah'ı tenzih ederiz.)

Dipnotlar

17. Mahmut Aydın, Yahudi Bir Peygamberden Gentile Tanrıya: İsa'nın Tanrısallaştırılma Süreci, İslamiyat III (2000), sayı 4, s. 51

18. E. P. Sanders, The Historical Figure of Jesus, Penguin Books, İngiltere, s. 58-59

19. Mahmut Aydın, Tarihsel İsa, İmanın Mesih'inden Tarihin İsa'sına, Ankara Okulu Yayınları, Ankara, 2002, s. 47-48. Rudolf Bultman, History of the Synoptic Tradition, s.127

20. Mahmut Aydın, Tarihsel İsa, İmanın Mesih'inden Tarihin İsa'sına, s. 51. Rudolf Bultman, Theology of the New Testament, I, s. 51

21. E. P. Sanders, The Historical Figure of Jesus, s. 63

22. E. P. Sanders, The Historical Figure of Jesus, s. 63

23. E. P. Sanders, The Historical Figure of Jesus, s. 64

24. Paula Fredriksen, From Jesus to Christ, The Origins of the New Testament, Images of Jesus, Second Edition, Yale University Press, s. 3

25. Paula Fredriksen, From Jesus to Christ, The Origins of the New Testament, Images of Jesus, s. 5

26. Marcus J. Borg, The Historical Study of Jesus and Christian Origins, s. 144. John Dominic Crossan, The Birth of Christianity, Discovering what happened in the years immediately after the execution of Jesus, HarperSanFransisco, 1998, s. 140

27. Barry, W. Henaut, Oral Tradition and the Gospels, ss. 295, 296-297, 299, 304. John Dominic Crossan, The Birth of Christianity, Discovering what happened in the years immediately after the execution of Jesus, HarperSanFransisco, 1998, s. 403

28. Mahmut Aydın, Yahudi Bir Peygamberden Gentile Tanrıya: İsa'nın Tanrısallaştırılma Süreci, İslamiyat, III (2000), sayı 4, s. 51

29. Örneğin bkz. Hugh Schonfield. The Passover Plot. A New Interpretation of the Life and Death of Jesus. Element Books Limited, London, 1996. s. 259

30. Lütfi Ekinci, John Gilchrist. Evet, Kitabı Mukaddes Tanrı Sözüdür: Kitap Ehli'nden Sorulara Yanıtlar. Müjde Yayıncılık, İstanbul, 1993. s. 240. http://isamesih.org/doc/kitabi_mukaddes/bolum_7.php3#4

31. John Dominic Crossan & Richard G. Watts, Who is Jesus? Answers to Your Questions About the Historical Jesus, Westminster John Knox Press, Londra, 1996, s. 3-4

32. Paula Fredriksen, From Jesus to Christ, The Origins of the New Testament, Images of Jesus, s. 8

33. Jim Walker, "Did A Historical Jesus Exist", http://freethought.mbdojo.com/didjesusexist.html

34. Jim Walker, "Did A Historical Jesus Exist", http://freethought.mbdojo.com/didjesusexist.html

35. Jim Walker, "Did A Historical Jesus Exist", http://freethought.mbdojo.com/didjesusexist.html

36. Jim Walker, "Did A Historical Jesus Exist", http://freethought.mbdojo.com/didjesusexist.html

37. Did A Historical Jesus Exist, Jim Walker, http://freethought.mbdojo.com/didjesusexist.html

38. Time, 8 Nisan 1996. http://freethought.mbdojo.com/didjesusexist.html

39. E. P. Sanders, The Historical Figure of Jesus, s. 57

40. E. P. Sanders, The Historical Figure of Jesus, s. 69

41. Maurice Casey, From Jewish Prophet to Gentile God, The Origins and Development of New Testament Christology, James Clarke and Co. Ltd., Cambridge, 1991, s. 25

42. James Still, "The Gospel of John and the Hellenization of Jesus". http://www.sullivan-county.com/news/mine/john_gospel.htm

43. James Still, "The Gospel of John and the Hellenization of Jesus", http://www.sullivan-county.com/news/mine/john_gospel.htm

44. James Still, "The Gospel of John and the Hellenization of Jesus", http://www.sullivan-county.com/news/mine/john_gospel.htm

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
  • Giriş
  • Hıristiyanların "Üçleme" Yanılgıları
  • Kuran'da Üçleme İnancı Reddedilmektedir
  • Üçleme İnancı Hz. İsa (as)'dan Asırlar Sonra Ortaya Çıkmıştır
  • Hz. İsa Allah'ın Oğlu Değildir, Allah'ın Peygamberidir
  • İncil'deki "Gerçek Hıristiyanlık"
  • İncil'de Tarif Edilen "Allah'ın Peygamberi Hz. İsa (as)"
  • İncil Yazarları Hz. İsa (as)'ın Hayatına Şahit Olmamışlardı
  • Hıristiyanlar Bu Asılsız İddiayı Neden Ortaya Atmış Olabilirler
  • İznik'ten Bugüne Üçleme Karşıtı Hıristiyanlar
  • Sonuç