Kitap boyunca anlatılanlar, bazı insanların bunalımlı, mutsuz, içine kapanık, gerilimli bir ruh haline sahip olabileceğini göstermektedir. Bu kitabın yazılış amacı, sadece insanlara neden mutsuz olduklarını, hangi samimiyetsizliklerin kendilerine azap olarak geri döndüğünü, dünyada ve ahirette kendilerini ne gibi tehlikelerin beklediğini anlatmak değil, herşeyden önce onlara bu ruh halinden kurtulmanın, samimiyeti kazanmanın yollarını göstermektir. Herkes bilmelidir ki, bu sıkıntılı ruh halinden kurtulmak, dünyada ve ahirette rahat, huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmek aslında son derece kolaydır. Üstelik bu akılcı ve doğru olandır.
Bunun için herşeyden önce, iman ehli de olsa, kişinin 'gerçek dindar' olmaya, samimi olarak niyet etmesi gerekmektedir. Allah Kuran'da salih müminlerin özelliklerini tarif etmiştir. 'Salih mümin' ahlakı bir tanedir. Allah bu ahlakı yaşayan bir insanın dünyada ve ahirette kurtuluş bulacağını vaat etmiştir. Bunun için ise kişinin öncelikle, meydana gelen her olayın, her işin Allah'ın izniyle ve Allah'ın kontrolünde gerçekleştiğini unutmaması gerekmektedir. Bu, son derece önemli bir gerçektir. Bunu bilmek ve her an bu bilinçle hareket etmek, insanın dünyadaki gizli azaplardan kurtulmasının en önemli yollarından biridir. Bunu bilen, bunu tam anlamıyla kavrayan bir insan başına her ne gelirse gelsin, olaylar ne kadar olumsuz gözükürse gözüksün, bunun aslında kendisi için hayırlı olduğunu bilir ve güzellikle karşılar.
Gerçek dindarlar kadere iman etmişlerdir ve hiçbir insanın kendi kaderini değiştirmesinin söz konusu olamayacağını bilirler. Kader daha insan doğmadan önce bellidir. Allah bu konuyu ayetlerinde şöyle açıklamaktadır:
Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan. Sonra da sizi çift çift kıldı. O'nun bilgisi olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır. Gerçekten bu, Allah'a göre kolaydır. (Fatır Suresi, 11)
Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur'an'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, Biz sizin üzerinizde şahitler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61)
Bu gerçek karşısında kişinin, kaderini yaşarken karşılaştığı her olaydan ve her detaydan hoşnut olması, bunlardaki güzellikleri görebilmesi gerekir. İşte bunlar salih mümin olmanın şartlarıdır. Bu bilgilere sahip olan ve bunları kavrayan bir kişinin hüzünlenmesi, duygusallaşması, ağlaması, haksızlığa uğradığını düşünmesi, kıskançlığa kapılması, alınması, küsmesi, olaylar karşısında protesto etme yoluna gitmesi, hiddetlenmesi, ümitsizliğe düşmesi gibi durumlar söz konusu olamaz. Mümin bunun yerine hayatının her anından razı, an an yaratılan güzellikleri görebilen, Allah'ın kontrolünde bir hayat yaşamanın getirdiği konfora şükreden bir ruh hali içinde olur. Kendisi hikmetini anlasın ya da anlamasın, Yüce Rabbimiz Allah'tan gelen herşeyden hoşnut olur. Böyle bir insanı dünyada hiçbir olay üzüntüye kaptıramaz, tedirgin edemez, endişelendiremez, korkmasına neden olamaz.
Bu kişi kaderinin dışına çıkamayacağını bildiği ve niyeti de samimi ve temiz olduğu için Allah'tan hep bir güzellik ve hayır umar. Hayatında hiçbir olumsuzluğa yer vermez.
Bu azaplardan kurtulmanın en önemli şartlarından bir diğeri de kişinin "samimi olmaya gerçek anlamda niyet etmesi"dir. Kastedilen samimiyet beraberinde dürüstlüğü, nefsi korumamayı, menfaatleriyle çatışan durumlarda dahi Allah'a ve müminlere sadık olmayı, Kuran ahlakını ya da müminlerin rahatını kendi menfaatlerine tercih etmeyi gerektiren bir samimiyet anlayışıdır.
Bununla birlikte kişinin 'kalbini her an Allah'a bağlaması ve nefsinin olumsuz telkinlerine kapılmayarak, içini temiz tutması gerekmekte'dir. Allah'ın insanları her an işitmekte ve görmekte olduğunu, hatta insana şah damarından dahi daha yakın olduğunu aklından çıkarmamalıdır. Allah bu gerçeği Kuran'da şöyle bildirmektedir:
Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız. Onun sağında ve solunda oturan iki yazıcı kaydederlerken o, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır. (Kaf Suresi, 16-18)
Bu gerçeği anlamak da samimi mümin olmanın en temel şartlarındandır. Böyle bir insan her an Allah'ın gözetiminde olduğunu bildiği ve Allah'ın hoşnutluğunu amaçladığı için samimiyetsizliği doğuracak tüm tavırlardan şiddetle kaçınır. Bir kimsenin Allah'ın işittiğini ve gördüğünü bilerek müminlere yalan söylemesi, onları rahatsız edecek konuşmalar yapması, samimiyetsiz bakışlarla bakması, bencil tavırlar sergilemesi, gerçek karakterini saklayarak yapmacık davranması mümkün olmaz. Çünkü Allah'ın her an yanında olduğuna kesin bilgiyle iman etmektedir. Yaptığı her türlü vicdansızlığın ahirette hesabını da mutlaka vereceğini bildiği için daima vicdanlı davranıp, her an Allah'ı hoşnut edecek bir ahlak gösterir. İspat edilemeyeceğini düşündüğü tavırlara, gizli hainliklere hiçbir zaman için tenezzül etmez. Çünkü Allah'ın sinelerin özünde saklı olanı da bilen olduğunun farkındadır. Aynı şekilde kendisini kandırma, masum olduğuna inandırma yoluna da gitmez. Allah'ın bunu da bildiğini bilir. Diğer insanlar bilmese dahi Allah'ın bildiği bir gerçeği, insanlardan saklama yoluna da gitmez. Çünkü önemli olan Allah'ın takdiridir.
Tüm bunların sonucunda ise tertemiz, vicdanlı, dürüst, samimi bir insan ortaya çıkar. Böyle bir insan zaten her an Allah'ın rızasına uygun bir şekilde davranmanın getirdiği huzur, güven ve iç neşesini yaşar. Samimi bir insan dünyada güzel bir hayat yaşadığı gibi, ahirette de inananlar için hazırlanan sonsuz güzellikteki cennette benzersiz bir mutluluğu sonsuza dek yaşar.
Adnan Oktar: Dini zorlaştırmak bütün dünyaya zulüm. Çünkü insanlar dinden uzaklaştığında çok azap çekiyorlar. Çok zorlu bir azap gelir insanın üstüne, çok sıkar insanı. Ruhen ve bedenen insan mahvolur. Sen adama öyle bir din sunuyorsun ki adeta yaşanamayacak hale getiriyorsun. Dini zorlaştırdıkça daha Allah'a daha yakın olacağını düşünüyor. Sen insanları Allah'ın dininden uzaklaştırdığın için cehennemde hesabını veremeyeceğin bir konuma düşeceksin. Din kolay; kolay haliyle insanlara göstereceksin, anlatacaksın. Din sevgidir, ferahlıktır, güzelliktir, inşirahtır, neşedir. Allah'ın nimetlerini helaliyle en güzel şekilde kullanırsın. Sağa dön suç, sola dön suç, havaya baktın suç, yere baktın suç; öyle bir din anlayışı olmaz. Mahvedersin adamları, ruh hastası olurlar, aklı gider adamların. Ve zalimliktir bu zulümdür dini zorlaştırmak; farkına varmadan bu zulmü yapıyorlar. Din; huzur, güzellik, sevgidir. (Adnan Oktar’ın 19 Ekim 2015 tarihli A9 TV röportajından)
ADNAN OKTAR: İslam ahlakının hakim olmamasından dolayı insanlar mutlu değil, dünyada insanların %99,9’u mutlu değil. Bir kere bu Kuran’ın hak olduğunun, mucize olduğunun bir açık delili. Kuran olmadığında mutlu olamıyorlar. Adama soruyorsun: “niye mutlu değilsin?” diyorsun, “bilmiyorum” diyor. Bilmeyecek bir şey yok, Kuran ahlakı dünyaya hakim olmazsa mutlu olmazsın. Kuran ahlakı dünyaya hakim oluyor, acayip bir mutluluk, acayip bir mutluluk, yani şiddetli bir mutluluk. Hayvanlar bile mutlu oluyor, “gökteki kuşlar, sudaki balıklar bile razı olacak” diyor. İslam ahlakının hakim olmasıyla mal bolluğundan, ekonomik rahatlıktan, sosyal güvenlikten değil, Allah mutluluğu yaratıyor insanlarda, adam mutlu oluyor. Dış sebeplere bağlı değil, dış sebepler olmasa da adam mesela bir adada dahi olmuş olsa, ekonomiyle ilgili değil yani adam bol yemek yediği için, evinin tahtaları düzgün diye o yüzden mutlu olmuyor yahut adalet sistemi düzenlendi diye mutlu olmuyor.
İnsanlar bundan mutlu olmaz sırf bundan, böyle bir konu yok. Adamı mükemmel bir adalet sistemi içinde yaşatırsın, adamın hukukuna hiçbir şey olmaz, mükemmel güvenlik içinde yaşar, bol bol da yer içer ama mutlu olmaz. Mutluluk, Allah tarafından mucize olarak özel yaratılır. Özel yaratılacak mutluluk, o yüzden mutlu olacak insanlar. Sevinç yaratıyor Allah, sebepsiz adam seviniyor, yani yemek yemekten dolayı değil, güvenliği korunduğundan değil, sebepsiz derken bu sebeplerden değil, Allah aşkından mutlu oluyor. Allah’a olan sevgisinden mutlu oluyor, Allah korkusundan mutlu oluyor.
Bu yanlış biliniyor, zannediyorlar ki insanlar işte bol bol yiyip içtiği için, güvenlik de sağlandığı için, borcu yok, alacağı yok; mutlu olmaz insan, niye mutlu olsun öyle bir şeyden? Yine mutlu olmayacak bir şey bulur, kendi kendini yer. Allah aşkı etrafı sarıyor, insanları sarıyor; o yüzden mutlu oluyorlar.
OKTAR BABUNA: Peygamberimiz (sav)’in hadisini okuyorum Hocam, söylediğiniz konuyla ilgili.
“Onun zamanında kurtla koyun bir arada oynayacak, yılanlar çocuklara bir zarar vermeyecektir. İnsan bir avuç tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir.” (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
ADNAN OKTAR: Tabii mesela insanların basireti feraseti açılıyor, yani bol yemek yemekle olmaz bu. Mesela bereket artıyor, adalet sisteminin düzelmesinden kaynaklanmaz, Allah aşkından kaynaklanacak. Allah’ı sevmesinden, iman hakikatlerinden kaynaklanan bir iman coşkusu olacak insanlarda. Allah insanlara “Hadi” ismiyle tecelli edecek Hz. Mehdi (as) vesilesiyle. Coşkun bir iman oluşuyor, oradan bir bereket meydana geliyor. Adam sabah kalkıyor, sevinç içinde kalkıyor.
Allah imtihan edecek, yine imtihan eder, adamın kolu da kopar. Kolu kopuyor yine mutlu, seviniyor bayram sevinci içinde. Bir gün de ayağı kopar mesela daha da sevinç içinde. Bu ayrı, Allah’ın bir sırrıdır bu... (Adnan Oktar’ın 1 Eylül 2010 tarihili HarunYahya.TV röportajından)
Adnan Oktar: ... Allah var, ahiret var, adalet var, cennet var, cehennem var, geçmiş Peygamberler var. Melekler var, cinler var. Şeytanları Allah yaratmıştır, imtihan oluyoruz, karmaşık değildir din. Helaller, haramlar bellidir ve dini Allah çok kolay yaratmıştır. Cenab-ı Allah diyor, şeytandan Allah’a sığınırım, “Hz. İbrahim’in dini gibi kolaydır” diyor. “Allah sizin için zorluk dilemez, kolaylık diler” diyor. Mehdi (as) işte bu ayeti uygulayacak, bunu hadislerde de görüyoruz ve bütün mezhepleri kaldıracaktır. Dine ilave edilen bütün bidatları kaldıracaktır. “Allah sizin için zorluk dilemez, kolaylık diler” “Hz. İbrahim (as)’ın dini gibi kolaydır” ayetleri, tam anlamıyla ahir zamanda tahakkuk etmiş olacaktır yeniden. Peygambermiz (sav) zamanında tahakkuk etmişti, şimdi bir daha tahakkuk edecek inşaAllah. Sonradan dini zorlaştırdılar, karmakarışık hale getirdiler. Din en sade şekliyle, sahabe dönemindeki şekliyle, Peygamberimiz (sav)’in zamanındaki şekliyle, aynısıyla yeniden nur gibi zuhur edecek inşaAllah. (Adnan Oktar’ın 5 Temmuz 2010 tarihli HarunYahya.TV röportajından)