Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) 'çaba gösterip-yarışın,' ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah'a ve Resûlü'ne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah'ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir. (Hadid Suresi, 21)
Orda diledikleri herşey onlarındır; Katımızda daha fazlası da var. (Kaf Suresi, 35)
Müminlerin ebedi yurdu cennettir. Allah, dünyadaki çalışmalarının karşılığını onları cennetinde ağırlayarak verecektir. Cennet, insan ruhunun istediği herşeyi, hatta ayetlerin bildirdiğine göre daha da fazlasını barındıran bir güzellikler mekanıdır. Allah'ın Rahim isminin en güzel biçimleriyle ortaya çıktığı bir ebedi yurttur.
Peygamber Efendimiz (sav) de bir hadis-i şerifinde dünya hayatının yanında, cennetin insan için nasıl büyük bir nimet olduğunu şöyle bir örnek ile açıklamıştır:
Cennette, yay kadar bir yer, Güneş'in üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır. [Kütüb-i Sitte-14, s.429/2]
İnsan, bu konuda hiçbir bilgisi olmasa dahi, dünya hayatının eksikliklerini ve nefsindeki nimetlere karşı duyduğu özlemi kısaca düşündüğünde, bu gerçeği kolaylıkla anlayabilecektir. Zira Allah, dünya hayatının asıl hayat olmadığının anlaşılması için insana pek çok delil yaratmaktadır. İnsan hemen her gün, başta kendi bedeninde olmak üzere, dünya hayatının eksiklikleriyle karşılaşmaktadır. Sadece hayatta kalabilmek için dahi, çok sayıda tedbir almak zorundadır. En küçük bir ihmalde hastalıklarla, yaralanmalarla ve hatta ölümle yüzyüze gelebilmektedir. Ömrünün büyük bölümünü vücudunun acizliklerini telafi etmeye ayırır. Ancak tüm bu çabaya rağmen geçen yıllarla beraber vücudu büyük bir bozulmaya uğrar. İnsan bedeni gibi, en güzel çiçekler bile zamanla solar; en güzel renkli, en hoş kokulu güller, laleler, menekşeler çürüyüp bozulur. En lezzetli ve en taze görünümlü meyveler, sebzeler kısa süre içinde çürüyüp yenemeyecek hale gelir. En ihtişamlı evler, eşyalar, arabalar zamanla eskir, kırılıp dökülür.
Bu sayılanlar, insanın dünya hayatında muhatap olduğu milyonlarca eksiklikten yalnızca birkaç tanesidir. Ancak sadece bunlar bile, insanın özlem duyduğu asıl yerin dünya olmadığını anlaması için yeterlidir.
İnsan, tüm bu eksiklikler karşısında içten içe, daima mükemmelliği, bu eksikliklerin hiçbirinin olmadığı bir dünyada yaşamayı ister. Hastalıkların, ölümlerin, savaşların, kavgaların, kötülüklerin, eksikliklerin, sıkıntıların hiç yaşanmadığı bir dünyanın özlemini çeker. Bu amaçla, hiçbir sorunun olmadığı mutlu bir hayatı, dünya şartlarında oluşturabilmenin yollarını arar. Oysa Allah, Kuran'da insanlara bu hayatı ancak cennette yaşayabileceklerini bildirmiştir. İnsanın bunun için yapması gereken ise son derece kolaydır: Rabbimiz'in rızasına uygun bir yaşam sürmek. Bunun ardından -Allah'ın takdiriyle- kendi istek duyduğundan ve hayal edebildiğinden çok daha üstün, kusursuz ve sonsuz mutlulukla dolu bir hayatla karşılaşacaktır.
Dünya üzerindeki herşey Allah'ın yaratmasıyla varlık bulmuştur ve Allah cennetinde de bunlardan dilediklerini yaratacaktır. Allah'ın dilemesiyle cennetteki "köşkler" dünyanın en "ultra-modern" villasından çok daha üstün olacaktır. Güzellikleri övülen cennet giysileri, en ünlü Fransız ya da İtalyan modaevlerinkilerden çok daha kaliteli ve estetik gözükecektir. "Huri"ler de, ille de Arap haremlerinden çıkmış kadınlar gibi değil, dünyanın en güzel kadınlarından daha çarpıcı ve çekici olarak yaratılacaktır.
Allah cennetteki ortamı anlatırken her devrin insanlarının anlayabileceği güzellikleri sıralamaktadır. Bununla birlikte genelde bilinmeyen bir cennet özelliği vardır. Bu, Allah'ın, "orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız." (Zuhruf Suresi, 71) ayetiyle bildirdiği gerçektir. Ayet, cennette insanın arzu ettiği herşeyin varlığını haber verir. Başka bir ayette de "orada diledikleri herşey onlarındır; Katımızda daha fazlası da var." (Kaf Suresi, 35) ifadesi yer almaktadır. Bu ayetlerden, insanı neşelendiren, güldüren ve eğlendiren şeylerin -dünyadakilere benzer veya farklı biçimlerde- cennette var olacağı, insanın aklına gelebilecek tüm isteklerin fazlasıyla orada karşılanacağı anlaşılmaktadır.
Cennette mümin olağanüstü şekilde ağırlanacaktır. Rahman Suresi'nde cennetle ilgili olarak bildirilenler şöyledir:
Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Çeşit çeşit "inceliklere ve güzelliklere" (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İkisinde de her meyveden iki çift vardır. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Astarları, ağır işlenmiş atlastan yataklar üzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve-devşirmesi (oradakilere) yakın (kolay)dır. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İhsanın karşılığı ihsandan başkası mıdır? Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Bu-ikisinin ötesinde iki cennet daha var. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Alabildiğine yemyeşildirler. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İçlerinde (her türden) meyve, eşsiz-hurma ve eşsiz-nar vardır. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Otağlar içinde korunmuş huri kadınlar. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Yeşil yastıklara ve çarpıcı güzellikteki döşeklere yaslanırlar. Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin adı ne Yücedir. (Rahman Suresi, 46-78)
Başka ayetlerde de cennetle ilgili olarak şu bilgiler verilir:
Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün. (İnsan Suresi, 20)
Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler. (İnsan Suresi, 13)
Orada anlamsız bir söz işitmez. (Ğaşiye Suresi, 11)
Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır. Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz). (Saffat Suresi, 48-49)
Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir. Ki O, bizi Kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz. (Fatır Suresi, 34-35)
Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise; onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde de yüksek köşkler bina edilmiştir. Onların altında ırmaklar akmaktadır. (Bu,) Allah'ın va'didir. Allah, va'dinden dönmez. (Zümer Suresi, 20)
Hesap gününün ardından Allah'ın salih kullarına çağrısı ise şöyle olacaktır:
Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. Artık kullarımın arasına gir. Cennetime gir. (Fecr Suresi, 27-30)