Geçtiğimiz yüzyılda materyalist felsefelerin yıkımdan başka bir şey getirmediğini gören dünya insanları artık Allah'a yöneliyor. Özellikle 20. yüzyılın son dönemlerinde başlayan dine ve maneviyata geri dönüş, hızlı bir akımla tüm dünyayı sardı. Allah'a inanan, dua eden, yaratılış delillerini gören, aile, devlet, millet, ahlak gibi kavramlara hak ettikleri gerçek değeri veren toplumlar oluşmaya başladı.
Bilindiği gibi gerek İslam’da, gerekse Hristiyanlık ve Musevilik’te insanlığın kıyamete yakın bir zamanda huzur ve güven içinde yaşayabilecekleri, her türlü sıkıntının yerini bolluk, bereket ve adaletin alacağı kutlu bir dönemden bahsedilir. Bu dönemde ahlaksızlıklar, sahtekarlıklar ve dejenerasyonun her türlüsü ortadan kalkacaktır. Asırlardır beklenen bu kutlu dönemde tek Allah inancı tüm dünyaya yayılacak, Allah’ın beğendiği güzel ahlakın yaşanmasıyla insanlar kurtuluşa kavuşacak, teknolojinin tüm nimetleri insanların hizmetine sunulacak, bilimde, tıpta çok büyük ilerlemeler kaydedilecek ve her yerde çok büyük bir bolluk ve bereket hasıl olacaktır. Ve bizler bugün bu kutlu dönem içinde yaşamaktayız.
Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne dönüşü, tüm dünyayı etkileyecek olağanüstülükler taşıyan, mucizevi ve metafizik bir olaydır. İşte bu nedenle tüm iman sahiplerinin bir an önce harekete geçmeleri ve birlik içinde Hz. İsa (as)'ı en güzel şekilde karşılamak için ellerindeki tüm imkanları seferber etmeleri gerekmektedir. Heyecanla, aşkla, şevkle yapılacak olan bu büyük hazırlık fiili bir dua olacak, bu hazırlığı yapmayanlar ise Hz. İsa (as) yeryüzüne döndüğü zaman hiç şüphesiz çok büyük bir utanç yaşayacaklardır.
Tüm alametler bize göstermektedir ki, Hz. İsa (as)'ın dünyaya gelişi çok yakındır ve hazırlık yapmak için kaybedilecek zaman yoktur. Bu noktada bütün inananların işbirliği halinde olmaları ve yeryüzünde karışıklığa ve bozgunculuğa sebep olan ateist ve materyalist düşüncelere karşı hep birlikte fikri bir mücadele vermeleri gerekmektedir.
İslam'a göre Ahir Zaman, sıkıntının ve kıtlığın yerini bolluğun ve bereketin, adaletsizliğin yerini adaletin, ahlaksızlığın yerini güzel ahlakın, kargaşanın yerini barışın ve huzurun aldığı ve tüm inanan kulların asırlardır özlemini duydukları, İslam ahlakının hakim olduğu kutlu bir dönemdir. Hz. Muhammed (sav)'in hadislerinde bu dönemi ve özelliklerini açıklayan detaylı anlatımlar yer alır. Bu dönemde Allah insanları kurtuluşa ulaştırmak için "Mehdi" (doğruya götüren) sıfatını taşıyan üstün ahlaklı bir kulunu vesile kılacaktır. Hz. Mehdi (as), önce İslam dünyasının içinde fikri bir mücadele yürütecek ve İslam'ın aslından kopmuş olan Müslümanları gerçek imana ve ahlaka döndürecektir. Daha sonra Hz. İsa (as) ile birlikte İslam ve Hristiyan dünyalarını tek bir inançta birleşecek ve dünya "Altınçağ" olarak anılan büyük bir barış, güvenlik, mutluluk ve refah dönemi yaşayacaktır.
Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)