Hiç şüphe yok ki, dünyanın barışa, dostluğa ve kardeşliğe belki de en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerden birini yaşıyoruz. 20. yüzyıla damgasını vuran çatışmalar ve savaşlar, yeni yüzyılda da tüm hızıyla devam ediyor, dünyanın dört bir yanındaki masum insanlar bu savaşlardan dolayı büyük maddi ve manevi kayba uğruyorlar.
Ancak bazı çevreler ısrarla dünyanın iki büyük ve köklü medeniyeti arasındaki çatışmayı körüklüyorlar. Oysa açıkça görülmektedir ki, bu kişilerin dayattığı medeniyetler çatışması tüm insanlığı büyük bir felakete götürmektedir. Böyle bir felaketin engellenmesinin en önemli yollarından biri, medeniyetler arasında diyaloğun ve iş birliğinin güçlendirilmesidir.
Zararlı ve yıkıcı bir hareket olmasına rağmen radikalizmin taraftar toplayabilmesinin temelinde cehalet yatmaktadır. Gereği gibi bilgilendirilmeyen ya da yanlış veya tek taraflı bilgilendirilen kitleler aşırı akımların etkisi altına girebilmekte, bu akımların öne sürdüğü fikirleri muhakeme etmeden kabullenebilmektedirler.
Üç İlahi dinin mensuplarının el birliği ile yürütecekleri fikri çalışmalar, radikalizme zemin hazırlayan koşulların ortadan kaldırılmasına aracı olacaktır.
Müslümanların Kitap Ehli'ne saygı, sevgi ve anlayış ile yaklaşmaları ve onlara Kuran'ın "ortak bir kelimede birleşme" çağrısını en güzel şekilde iletmeleri gerekir. Müslümanlık ile Hristiyanlığın ve Yahudiliğin ittifakının sırrı bu çağrıdadır:
De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim. (Al-i İmran Suresi, 64)
Bu çağrının amacı inançlı tüm insanları, ortak amaçlar doğrultusunda birleşmeye; ateizme, din düşmanlığına ve sosyal ve ahlaki dejenerasyona karşı birlikte mücadeleye, el ele vererek güzel ahlakı yeryüzüne yaymaya davet etmektedir. Bu çağrı samimi, vicdanlı, hoşgörülü, yardımsever, uzlaşmacı, sağduyulu, güzel ahlaklı, barış ve adalet taraftarı tüm Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlara yapılmaktadır.