Varyasyon, genetikte kullanılan bir terimdir ve "çeşitlenme" demektir. Bu genetik olay, bir canlı türünün içindeki bireylerin ya da grupların, birbirlerinden farklı özelliklere sahip olmasına neden olur. Örneğin yeryüzündeki insanların hepsi temelde aynı genetik bilgiye sahiptirler ama bu genetik bilginin izin verdiği varyasyon potansiyeli sayesinde kimisi çekik gözlüdür, kimisi kızıl saçlıdır, kimisinin burnu uzun, kimisinin boyu kısadır.
Evrimciler ise, bir türün içindeki varyasyonları teoriye delil olarak göstermeye çalışırlar. Oysa varyasyon evrime delil oluşturmaz, çünkü varyasyon, zaten var olan genetik bilginin farklı eşleşmelerinin ortaya çıkmasından ibarettir ve genetik bilgiye bir özellik katmaz.
Bu konuyla ilgili evrimci itiraflar ise şöyledir:
Charles Darwin:
Varyasyon, bir canlı türünün gen havuzu içinde farklı özelliklerin yer alması ve bunların canlının dış görünümünde ortaya çıkmasıyla meydana gelir. Örneğin yeryüzündeki insanların hepsi temelde aynı genetik bilgiye sahiptirler, ama bu genetik bilginin izin verdiği varyasyon potansiyeli sayesinde kimi çekik gözlüdür, kimi kızıl saçlıdır, burun yapıları, deri renkleri farklıdır. Varyasyon evrime delil oluşturmaz, çünkü varyasyon, zaten var olan genetik bilginin farklı eşleşmelerinin ortaya çıkmasından ibarettir ve genetik bilgiye yeni bir özellik kazandırmaz. Varyasyonun evrime bir delil oluşturmadığı bugün evrimciler tarafından da kabul edilmektedir. |
Yıllar süren karmaşık düşüncelerin ardından birtakım sonuçlara vardım. En abartılı hayallerimde bile türlerin değişmezliği sorusunun iki farklı yönü olduğundan öteye gidemiyorum. Yani, türler doğrudan yaratılmışlar mıdır, yoksa ara kanunlarla mı (bireylerin hayatı ve ölümü gibi) meydana gelmişlerdir. Türlerin ne olduğu, cinslerin ne olduğu konusunun zorluğu nedeniyle bu hususa fazla yaklaşmadım.354
Türler hakkında çalışma yapmamın, varyasyonlarla ilgili teorilerimi nasıl etkilediğini soruyorsun. Bu konuda fazla düşünmüyorum, bundan daha fazla zorluklarla da karşılaştım.355
Aklıma takılı kalan bir şüpheyi defalarca incelemek, tartışmak, tekrar şüphe duymak beni küçük düşürüyordu; bu da bir türün bugün mü, yoksa dün mü çeşitliliğe uğramış olmasıydı. Bir dizi formu önce farklı türler olarak tanımladıktan sonra, çalışmalarımı yırtıp atarak bunların hepsini bir tek türe dahil ediyorum ve sonra da bunları yine ayırıyorum. Bu sırada dişlerimi gıcırdattım, türlere lanet okudum ve bunu yaparken hangi günahlarımdan dolayı cezalandırıldığımı düşündüm durdum.356
Başka bir ülkede iken kendi evlerine dönmek için çabalayan kuşlar pek değişime uğramamışlardır. Çünkü karşılıklı ilişkileri fazla bozulmamıştır. Ama bu konuda seninle aynı fikirdeyim, mutlaka birtakım değişikliklere uğramış olmaları gerekir.357
Detaylara inersek, hiçbir türün değişmediğini kanıtlayabiliriz. (Örneğin tek bir türün değiştiğini kanıtlayamayız) Aynı şekilde varsayılan bu değişikliklerin faydalı olduklarını da kanıtlayamayız, ki bu teorinin temelidir. Ve yine, neden bazı türlerin değişirken bazılarının değişmediğini de kanıtlayamayız. Değişikliğin en son hali, ilk halinden tam ve detaylı olarak anlaşılması en zor olan konu.358
Francis Darwin (Darwin'in oğlu):
Babam 1844'teki çalışmasında "çok önemli bir problemi" göz ardı etmişti; karakterlerdeki farklılık sorunu. Bu husus 'Türlerin Kökeni'nde tartışılıyor, fakat tüm okuyucular bilmeyebileceği için bu sorunun zorluklarını ve çözümünü anlatacağım. Yazar, cinslerin kendi içlerindeki farklılıkların türlerin arasındaki farklılıklardan daha az olduğunu belirtiyor. Ve şöyle devam ediyor: "Yine de benim görüşüme göre, cinsler aslında gelişmekte olan türlerdir… Peki o zaman cinsler arasındaki bu daha az olan farklılıklar daha sonra türler arasındaki daha büyük farklılıklara nasıl dönüşmüş olabilir?" 359
Luther Burbank (Hayvan yetiştiriciliği konusunda dünyanın en önemli uzmanlarından biri):
Bir canlıda oluşabilecek muhtemel gelişmenin bir sınırı vardır ve bu kanun, bütün yaşayan canlıları belirlenmiş bazı sınırlar içinde sabit tutar.360
Norman Macbeth (Darwinizm'e olan eleştirileri ile tanınan evrimci):
Sorun canlıların gerçekten de sınırsız bir biçimde varyasyon gösterip göstermedikleridir... Türler her zaman için sabittirler. Yetiştiricilerin yetiştirdikleri değişik bitki ve hayvan cinslerinin belirli bir noktadan ileri gitmediğini, hatta hep orijinal formlarına geri döndüğünü biliriz. Asırlar süren yetiştirme çabalarına rağmen, hiçbir zaman siyah bir lale ya da mavi bir gül elde etmek mümkün olmamıştır.361
W. L. Johannsen (Danimarkalı bilim adamı):
Darwin'in bütün vurgusunu üzerine dayandırdığı varyasyonlar, gerçekte belirli bir noktanın ilerisine götürülemezler ve bu nedenle varyasyonlar 'sürekli değişim'in (evrimin) nedenini oluşturmazlar.362
354. Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt.I, New York:D. Appleton and Company, 1888, s.394
355. Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt.I, s.397
356. Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt.I, s.400
357. Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt.II, s.5
358. Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt.II, s.210
359. Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt.I, s.376
360. Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, Harvard Common Press, New York, 1971. s. 36
361. Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, s.33
362. Loren Eiseley, The Immense Journey, Vintage Books, 1958, s.227