TÜBİTAK yayınlarından Bilim Çocuk dergisinin Şubat 2002 sayısında "Atalarımız Ergenlik Çağını Yaşamıyordu" başlıklı bir yazı yayınlandı. Aşağıda, bu yazıdaki yanılgılar ve çarpıtmalar hakkında bir açıklama yer almaktadır.
Söz konusu yazıda, bir diş fosilini inceleyen evrimci bilim adamının, ilk insanların ergenlik yaşını yaşamadıklarını ortaya çıkardığı iddia ediliyordu. Ayrıca, bu iddia iki hayali yarı insan yarı maymun yaratığın çizimleri ile süslenmişti ve çocuklara "işte sizin atalarınız bu yarı hayvan yarı insan yaratıklardır" mesajı veriliyordu.
Tek bir dişe veya küçük bir kemik parçasına bakarak, günümüzden milyonlarca yıl önce yaşamış olan canlıların anatomileri, sosyal yaşantıları, duruşları, yürüyüşleri hakkında senaryolar üretmek, son derece detaylı hikayeler yazmak evrimcilerin en bilinen özellikleri arasındadır. Evrimcilerin bu yanıltıcı çalışmalarından en ünlüsü Nebraska Adamı skandalıdır.
Evrimciler, buldukları tek bir diş fosilinden yola çıkarak, bu dişin sahibine Nebraska Adamı ismini vermişler, daha sonra bu hayali adamın hayali resimlerini çizmişlerdi. Hatta daha da ileri gidilerek Nebraska Adamı'nın eşinin ve çocuklarının doğal ortamda aile resimleri yayınlanmıştı. Ancak, ileriki yıllarda iskeletin diğer parçaları da bulunduğunda, bu dişin ne bir maymuna ne de bir insana ait olmadığı, Prosthennops cinsinden yabani Amerikan domuzunun soyu tükenmiş bir türüne ait olduğu anlaşıldı.
Evrimciler tamamen gerçek dışı resimler çizmekte, fosillerin rekonstrüksiyonlarını yapmaktadırlar. Hayal güçlerini yansıtmaktan başka bir anlamı olmayan bu çizim ve rekonstrüksiyonlar, evrimcilerin propaganda malzemesi olmuştur. İnsanlara, evrim senaryolarını telkin etmek için kullanılan bu yöntemin, hiçbir bilimsel temeli yoktur.
Söz konusu örnek ve diğer pek çok benzeri bilimsel skandal bize göstermektedir ki, evrimcilerin insanın kökeni hakkındaki iddiaları, fosilleri taraflı yorumlayarak ürettikleri senaryolara dayalıdır ve tamamen hayal güçlerinin bir ürünüdür. Evrimciler tarafından fosil kalıntılarına dayanılarak yapıldığı ileri sürülen rekonstrüksiyonlar da, gerçekte tamamen evrim ideolojisinin gereklerine uygun olarak tasarlanır. Sözgelimi, söz konusu yazıda olduğu gibi bir diş fosili bulan bir evrimci bunu evrimci beklentilerine ve önyargılarına uygun olarak yorumlar.
Harvard Üniversitesi antropologlarından David Pilbeam, "benim uğraştığım paleoantropoloji alanında daha önce edinilmiş izlenimlerden oluşmuş teori, daima gerçek verilere baskın çıkar" derken bu gerçeği vurgulamaktadır.1
Evrim teorisini desteklemek uğruna yapılan önyargılı değerlendirmeler, bu teorinin bilimsel bir teoriden ziyade, bir tür ideoloji olduğunu göstermektedir. Bilim Çocuk dergisinde yayınlanan yazı da, evrim ideolojisine uygun olarak hazırlanmıştır.
Her ideolojinin olduğu gibi, bu ideolojinin de fanatik taraftarları vardır ve bunlar evrimi her ne pahasına olursa olsun savunma çabası içindedirler. Teoriye o denli dogmatik bir biçimde bağlanmışlardır ki, ellerine geçen her bulguyu, evrimle hiçbir ilgisi olmasa da, teorinin büyük bir kanıtı olarak algılamaktadırlar. Bu kuşkusuz bilim adına üzücü bir tablodur; çünkü bilim dünyasının temelsiz bir dogma uğruna yanlış yönlendirildiğini gösterir.
Daha da vahim olanı, genç beyinlerin bu tür dogmalarla doldurulması ve onlara sahte bir bilimin propagandasının yapılıyor olmasıdır.