Çok farklı dallara ayrılan mühendisliğin amacı, insan yaşamını daha konforlu, daha güvenli hale getirmek ve günlük hayatı kolaylaştırmaktır. Köprülerin güvenliğinden ulaşım araçlarının konfor ve hızına, evde kullanılan basit mutfak aletlerinden savaş teknolojisine kadar insan hayatında yer alan pek çok detay birer mühendislik ürünüdür. Bu tasarımlar, eğitimli ve deneyimli mühendislerin yıllar süren araştırmaları, birikimleri ve çalışmaları sonucunda ortaya çıkar.
Örneğin, kullandığınız buzdolabını bir mühendis tasarlamıştır; televizyonunuzu, müzik setinizi, asansörünüzü, saatinizi, arabanızı, bilgisayarınızı, endüstri makinelerini, uyduları, uzay mekiklerini… Bunların tümü ince planların ve hassas hesaplamaların, konusunda uzman çok sayıda insanın iş ve beyin gücünün ürünüdür.
Tıpkı bizim hayatımızı kolaylaştıran bu tasarımlar gibi, doğadaki canlıların bedenlerinde de sayısız tasarım örneği bulunur: Kusursuz işleyen kanatlar, kimya laboratuvarları gibi işlev gören hücreler, karanlıkta görmeyi sağlayan kızılötesi gözler, darbelere ve zor şartlara dayanıklı deriler, kaygan zeminde yürümeyi olanaklı kılan vantuz ayaklar bunlardan sadece birkaçıdır.
Canlılardaki bu tür mükemmel tasarımlar ile teknolojiyle paralel olarak gelişen insan yapımı tasarımlar karşılaştırıldığında ortaya şaşırtıcı bir sonuç çıkmaktadır: Tasarlanan ürünlerin hemen hepsi doğanın birer taklidi olmaktan öteye gidememekte, hatta çoğu zaman canlılardaki üstün sistemlerin seviyesine ulaşamamaktadır.
İşte kitabımızda inceleyeceğimiz bu açık gerçeğin kanıtlarından yalnızca birkaç tanesi:
İlk olarak baykuşların sessiz uçuşlarını ele alalım. Baykuşların gecenin sessizliğinde fark edilmeden avlarına nasıl yaklaşabildikleri üzerinde bilim adamları çeşitli araştırmalar yapmışlardır. Amerikan Hava Kuvvetleri'nin "Hayalet Uçak Projesi" dahilinde yürütmekte olduğu araştırmalar baykuşlardaki benzersiz kanat tasarımını ortaya çıkarmıştır.
Diğer kuş türlerinin kanatlarındaki tüy yapısı keskin kenarlıdır. Baykuş tüyleri ise bunun tam tersine ince ama keskin olmayan bir tasarıma sahiptir. Bu özel tasarım gece avlanan bu canlıya uçuş sırasında tam bir sessizlik sağlar.
NASA Langley Araştırma Merkezi'ndeki bilim adamlarının yaptıkları açıklamalara göre, baykuşun yumuşak kenarlı tüylere sahip kanatları, hava türbülansını yani gürültüyü engellemektedir. Askeri tasarımcılar ise baykuş kanatlarını taklit ederek, hayalet uçakları gökyüzünde fark edilmeden uçurabilmenin yollarını aramaktadırlar.1
Şimdi de uçan canlılar ve uçaklar arasında basit bir karşılaştırma yapalım:
Dünyanın en işlek havalimanlarında uçakların havalanması ve inişi, gün boyunca yaklaşık olarak her 2 ya da 3 dakikada bir gerçekleşir. Bu yoğunlukta uçuş kontrolü, inen ya da havalanan her uçağın birbirlerinden 4-5 km.'lik bir mesafe bırakmalarıyla sağlanır. Gerekli olan minimum güvenlik mesafesi uçağın büyüklüğüne ve manevra yapabilme kabiliyeti gibi özelliklere göre ayarlanır.2
Günümüzde radarların algılayamadığı hayalet uçaklar yapılmıştır. Buna karşın, alçaktan uçuş yapan bütün uçaklar çıkardıkları ses nedeniyle yüzlerce, metre uzaktan duyulabilmektedir. Bilim adamları, bu problemi, baykuşların sessiz uçuş özelliğini uçaklara adapte ederek çözmeye çalışmaktadır. |
Peki uçaklardan daha sık iniş-kalkış yapan ve kimi zaman yüzlercesi bir arada yaşayan kuş sürülerinde bu denetim ve güvenlik nasıl sağlanmaktadır?
Kıyılarda yaşayan yağmur kuşlarını ele alalım. Bu kuş türünün inişte bıraktığı güvenlik mesafesi sadece birkaç boy uzunluğu kadardır. Buna karşılık yağmur kuşlarının uçuş hızları saatte 30-40 km.'nin üzerindedir. Ancak bu hıza ve kısa güvenlik mesafesine rağmen yağmur kuşları rahatlıkla inip kalkabilirler.
Bu üstün uçuş kabiliyeti özel bir mühendislik hesaplaması gerektirir. Uçaklarda böyle bir manevra kabiliyetine henüz ulaşılamamıştır. Uzun araştırmalar sonucunda manevra yeteneği yüksek bazı uçuş makineleri üretilmiştir. Gerektiğinde havada asılı durabilen, dikine iniş kalkış yapabilen helikopterler geliştirilmiştir. Ancak yine de bu makinelerin uçuş ve manevra kabiliyetleri doğadaki canlıların benzersiz özelliklerine oranla yetersiz kalmaktadır.
Canlıların bedenlerinde insanların tasarlayabileceğinden çok daha mükemmel yapılar vardır. Canlıların tek bir özelliklerini örneğin kanatlarını ele aldığımızda dahi tasarımlarındaki bu mükemmellik açıkça görülmektedir. Bu benzersiz tasarımlar nasıl ortaya çıkmıştır? Nasıl olup da baykuş kartalınki gibi gürültülü kanatlara değil de, tam gece avlanmasını sağlayacak niteliklerde sessiz kanatlara sahip olmuştur? Nasıl olup da bir yılan gece karanlığında ısıyı kaynak olarak kullanarak avını bulabilmektedir? Canlıların vücutlarına mühendislerin örnek aldığı bu kompleks sistemleri kim yerleştirmiştir?
Bu gibi sorulara evrimcilerin verecekleri cevap; zaman içinde gerçekleşen tesadüfi değişimlerle, yani "kademeli gelişim"le canlıların bugünkü özelliklerini kazandıklarıdır. Ancak bu iddianın anlamsızlığı, hem akıl ve mantık çerçevesinde düşünüldüğünde hem de bilimsel gerçekler incelendiğinde açıkça ortaya çıkmaktadır. Tesadüfler sonucu oluştuğunu ve yine tesadüfler sonucu biraraya geldiğini idda ettikleri hücrelerin, böyle kusursuz yapıları kendi kendilerine oluşturmaları mümkün değildir. Bu, hepsi birer mühendislik eseri olan dev gökdelenlerin ya da köprülerin tesadüfler sonucu oluştuğunu iddia etmek kadar akıl ve mantık dışı bir iddiadır.
Milyarlarca hücreden oluşan canlıların tek bir hücresinin dahi tesadüfen oluşması mümkün değildir. Hücre o kadar kompleks bir yapı- ya sahiptir ki, günümüz teknolojisi bile hala bir hücre dahi üretememektedir. Yapay yöntemlerle hücre oluşturmak için yapılan tüm çalışmalar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Dolayısıyla doğadaki buna benzer sayısız tasarım örneğinin ortaya koyduğu apaçık gerçek şudur: Tüm canlıları, en ince detayına kadar, sonsuz ilim ve güç sahibi olan Allah, mükemmel ve benzersiz bir biçimde yaratmıştır. Evrimcilerin içinde bulundukları bu durumun, üzerinde düşünülmesi ve bundan ibret alınması gerekir.
Küçücük bir böceğin, bir balığın ya da bir kuşun vücudunda insanoğlunun planlayabileceğinden çok daha üstün tasarımlar bulunması tek bir gerçeği bize gösterir. Canlılardaki mükemmel teknolojiler, yaratılmış olduklarının delilleridir. Doğadaki bu eşsiz tasarımlar Yüce Allah'ın eseridir. Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır:
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır." De ki: "Öyleyse, O'nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allah, herşeyin Yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır." (Rad Suresi, 16)
Bu kitap ile amaçlanan da doğada milyonlarca yıldır aynı şekilde var olan mükemmel tasarımları bir kere daha, farklı bir yönden gözler önüne sererek Allah'ın gücünün sınırsızlığının anlaşılmasına bir vesile olmaktır.
Allah'ın yaratmak için tasarım yapmaya ihtiyacı yoktur...
Kitapta yer verilen "tasarım" ifadesinin doğru anlaşılması oldukça önemlidir. Allah'ın kusursuz bir tasarım yaratmış olması, Rabbimiz'in önce plan yaptığı daha sonra yarattığı anlamına gelmez. Bilinmelidir ki, göklerin ve yerin Rabbi olan Allah'ın yaratmak için herhangi bir 'tasarım' yapmaya ihtiyacı yoktur. Allah'ın tasarlaması ve yaratması aynı anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir.
Allah'ın, bir şeyin ya da bir işin olmasını dilediğinde, onun olması için yalnızca "Ol!" demesi yeterlidir.
Ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:
Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
1. http://www.cnn.com/NATURE/9903 /05/ owls.enn
2. John Brackenbury, Insect in Flight, Distributed in the US by Sterling, Annotation copyright Book News, Inc. Portland, Mart 1996, s. 11